ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

TÜSİAD’ın yargı eleştirisi!

TÜSİAD’ın yargı eleştirisi!
23 Şubat 2025
10
A+
A-

TÜSİAD’ın Türkiye’de yargının işleyişiyle ilgili eleştirileri günlerdir Türk siyasal gündeminin ilk sıralarını işgal ediyor. Siyasal iktidar bu eleştiriler karşısında isyanlarda. Hiçbir ayara sığmayan tepki gösterdi. Ülkemizde siyasal alanı ilgilendiren tüm tartışmalarda olduğu gibi bu son tartışmada da kimse kimseyi doğru dürüst dinleyip anlayıp ona göre bir tavır almayı, ona göre makul, mantıklı bir duruş belirlemeyi düşünmedi.

TÜSİAD’ın yargı eleştirileri tümüyle haksız ve temelsiz mi? Hiç değil. Ama bu kuruluşun geçmişinde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemelerin hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle hiç bağdaşmayan kararlarına destek vermesi ya da o kararlar karşısında sessiz kalması gibi kötü bir sicil bulunuyor. Bu kötü sicil bugünkü eleştirilerinin haksız olduğunun gerekçesi olabilir mi?

Mevcut iktidar, Adalet Bakanı ve söz sahibi diğer yetkilileri aracılığıyla ne söylerse söylesin Türkiye’de yargının çok iyi işlediğine, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tam egemen olduğuna toplumun bütününü inandıramaz. Çünkü AK Partili birçok vatandaş da dahil bu toplumda çok sayıda insan yargının hem iyi, hem etkin, hem de tarafsız şekilde işlediğine inanmıyor. Bunun aksini iddia etmek sadece kendini kandırmaktır. İktidar yetkilerinin yaptığı budur.

Bugün Türk yargısının örgütlenmesinde de işleyişinde de ciddi sorunlar bulunmaktadır. En basiti hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir ülkede bir iktidar ve mahkemeler Anayasa Mahkemesinin verdiği bir kararı tanımamazlık edemezler. Beğenmeme, eleştirme hakları vardır, ama uygulamama hakları yoktur. Anayasa Mahkemesinin sadece son seçimlerden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları istikametinde verdiği bazı siyasal tutukluların serbest bırakılması yönündeki kararları uygulanmamıştır. Ayrıca bu ülkede birçok mahkeme kararı kamu vicdanında onaylanmadığı gibi o vicdanda yaralar açılmasına sebep olmaktadır.

İşin doğrusu şudur ki, Türkiye’de yargı hiçbir devirde ne tam bağımsız ne de tam tarafsız olabildi. 27 Mayıs Anayasasına göre yargı bir müddet bağımsız oldu, ama bu bağımsızlık da onu tarafsız yapamadı. Süleyman Demirel 1965-71 yılları arasındaki altı yıllık tek başına iktidarı boyunca Danıştayın hükümetin icraatlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararları vermesinden her fırsatta yana yakıla şikâyet etmişti. Yargımızın genel olarak en baştan beri hukukun üstünlüğü ilkesine uymayan sorunlu, taraflı uygulamaları bulunmaktadır. Yargımızın inandırıcılığını kanıtlamak için yapacağı en doğru şey tarafsızlığını kanıtlamasıdır.

Günümüzde ayrıca bir FETÖ faktörü bulunmaktadır. Orduda, emniyette, akademide hâlâ birçok kripto FETÖ’cü bulunduğu gibi yargıda da bulunuyor. Türkiye’nin hiçbir kurumunda FETÖ’cüler tam olarak ayıklanmadan esaslı bir reforma, esaslı bir yeniden yapılanmaya gidilemez.

Mevcut iktidarın eleştiriler karşısında celallenmeden, yargı alanında her şeyin dört dörtlük olduğunu söylemeden önce durup düşünmesi; eksiklerin, yanlışların olduğunu kabul edip bunların giderileceği yönünde açıklamalar yapması çok daha inandırıcı olurdu.

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.