Toprağın sinsi düşmanı: Erozyon
UHA HABER / Erozyon günümüzün önemli tehlikelerinden biri. Yer değiştiren toprak zamanla çölleşmeye ve büyük bir çevre sorununa sebep oluyor. Bu nedenle erozyona karşı uzun yıllardır savaş veriliyor.
Toprak, insanlar kadar sayısız canlı türünün de yaşam alanı. Her yıl azımsanmayacak miktarda toprak erozyona uğruyor. Erozyonunun nedeni kimi zaman doğal kimi zaman doğal olmayan sebepler şeklinde karşımıza çıkıyor. Sebep ne olursa olsun giden, toprak oluyor. Bunun sonucu ise uzun vadede çölleşmeye kadar varıyor.
Tüm dünya gibi Türkiye için de önemli bir çevre sorunu olan erozyon neden oluşuyor? Erozyonu önlemek mümkün mü? Hangi tedbirler erozyona karşı etkili? Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, TRT Haber’e anlattı.
[Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir]
İklimden insana pek çok sebebi var
Aynı zamanda Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Arif Karademir erozyonu, “Toprağın su, rüzgar, su dalgası ve buzul gibi etmenlerin etkisiyle aşınması ve bir yerden diğer bir yere taşınması” olarak tanımlıyor.
Erozyonu oluşturan pek çok etken olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karademir, bunları, “İklim, topografya, vejetasyon, toprak ve insan faktörü” şeklinde özetliyor.
Peki bu etkenlerden biri olan iklim, nasıl erozyona sebep oluyor? Bunun aslında yağışın yıl içerisindeki dağılışı, yağmur şiddeti, damla büyüklüğü, yağmurun eroziv (aşındırıcı) karakteristikleri, yüzeysel akışın eroziv karakteristikleri, sıcaklık ve rüzgar gibi pek çok nedeni bulunuyor.
Diğer etkenleri ise Prof. Dr. Karademir, şöyle açıklıyor:
“Yamacın eğim derecesi ve uzunluğu, yüzeysel akış ve toprak erozyonunda önemli olan topografik öğeler. Vejetasyon örtüsü de erozyonda etkili bir faktör. Sık ve kapalı bir toprak örtüsü oluşturan orman, çalı formasyonu ve otsu bitkilerden oluşan mera; iklim, topografya ve toprak gibi faktörlerin erozyon üzerindeki etkilerini gölgeleyecek, değiştirecek veya büyük ölçüde giderecek bir etkiye sahip.”
[Fotoğraf: AA]
En önemli sebep: İnsan
Ve insan… Prof. Dr. Karademir, “Binlerce yıldan beri kendi uğraşları ile doğal kaynakları kullanan, sömüren ve doğal dengeyi bozan insan, hızlanmış erozyonun oluşmasında belki de en önemli etmen” diyor ve şu şekilde devam ediyor:
“İnsan sosyal, ekonomik ve tarımsal gereksinimleri için bitki örtüsünü kaldırarak diğer arazi kullanım şekillerine dönüştürüyor. Arazi, doğal dengenin bozulduğu ve toprağın korunmadığı daha yoğun bir kullanım şekline dönüşüyor. Sonuç olarak hızlanmış erozyonun etkin hale geçmesine neden oluyor.”
Sonuçları çölleşmeye kadar varıyor
Erozyon pek çok olumsuz sonuca sebep oluyor. Etkisi sadece toprağın taşındığı alanlarda değil. Kum ve toz birikintileri havzaların aşağı kısımlarını dolduruyor. Böylece taşmalara sebep olabiliyor.
Tarım alanları veya meralarda verimliliğin azalması da bunun bir sonucu. Verimi artırmak için tarlalarda giderek daha fazla gübreleme yapılıyor. Bu araziler, artık tarım için kullanılamaz hale bile geliyor. Hatta uzun vadede çölleşmeye sebep oluyor.
Prof. Dr. Karademir, erozyonun uzun vadede yol açtığı değişiklikler konusunda şunları söylüyor:
“İklim dalgalanmaları, örneğin kuraklık veya ekstrem (normal olmayan) yağışlı yıllar, toprak özelliklerinde değişikliklere neden oluyor. Ayrıca atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmak suretiyle küresel iklim değişikliğine de neden oluyor.”
[Grafik: Şeyma Özkaynak / TRT Haber]
Erozyon önemli bir çevre problemi
Türkiye topraklarının yüzde 86’sının su erozyonundan az veya çok etkilendiğini belirten Prof. Dr. Karademir, “Hızlandırılmış su erozyonu Türkiye’de yaygın bir problem. Özellikle, bitki örtüsünün iyice zayıf olduğu kurak bölgelerimizde ve eğimin fazla olduğu yerlerde şiddetli görülüyor. Türkiye’de erozyon önemli bir çevre problemi. Erozyon açısından sorunsuz arazilerin yüzdesi 13,86. Buna karşılık birçok kaynakta verilen ortalamalara göre şiddetli ve çok şiddetli erozyonun etkisinin görüldüğü arazilerin oranı yüzde 58,74.”
Tespitlere göre Türkiye’de her yıl su erozyonu sonucu harekete geçen toprak miktarı 642 milyon tonu buluyor. Yani ortalama olarak her hektarda 8,24 ton toprak her yıl su erozyonu sonucu yer değiştiriyor.
Arazi tipi açısından bakıldığında Türkiye’de yer değiştiren toprağın yüzde 38,71’inin tarım alanları, yüzde 4,17’sinin orman alanları ve yüzde 53,66’sının mera alanları olduğu görülüyor.
Prof. Dr. Karademir, “Havza bazında Türkiye’de su erozyonu sonucu toprağın yer değiştirmesi en fazla 160 milyon ton ile Dicle-Fırat havzasında gerçekleşiyor. Bunu 53 milyon ton ile Çoruh ve 45,5 milyon ton ile Kızılırmak havzaları takip ediyor” bilgisini veriyor.
[Grafik: Şeyma Özkaynak / TRT Haber]
Erozyonla mücadelede ilk adım bilinçlenme
Erozyonun yaratacağı olumsuz etkilerden kurtulmak için mücadele şart. Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü Erozyon Kontrolü Daire Başkanlığının tespitlerine göre, erozyona karşı alınabilecek en etkili, en hızlı ve en ekonomik çözüm, toprakla uğraşan insanların bilinçlendirilmesi.
Erozyonunun olumsuz etkilerini azaltmayı hedefleyen diğer önlemler ise şöyle sıralanıyor:
-Doğal dengenin bozulmasına neden olan insan müdahalelerinin durdurulmasına yönelik idari tedbirler.
-Bitki örtüsü tesis etmek veya mevcut bitki örtüsünü geliştirmek suretiyle erozyonu durdurmayı hedefleyen kültürel uygulamalar.
-Yamaçlarda ve oyuntu erozyonuna karşı uygulanacak mühendislik önlemleri.
[Fotoğraf: AA]
Tedbirler toprağı kurtarıyor
Türkiye’de erozyonla mücadele etmek için yoğun bir çalışma yürütüyor. Uzun yıllardır süre gelen çalışmalar neticesinde Türkiye, dünyada en fazla ağaçlandırma yapan ilk üç ülke arasında yer alıyor. 1970’li yıllarda ülkemizde erozyonla taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon tondu. Ağaçlandırmalar, meraların iyileştirilmesi, aşırı otlatmanın önüne geçilmesi, zirai alanlarda gelişmiş sulama teknolojilerinin uygulanması gibi çabaların etkisiyle rakam günümüzde 140 milyon tona indirildi. 2023 yılı hedefi olarak bu miktarın Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen erozyon tahmin modeli ve izleme sistemi sonuçlarına bağlı olarak 130 milyon tona indirilmesi hedefleniyor.
[UHA Haber Ajansı, 23 Mart 2021]