– “Sadakat, bizatihi milletin kendisinedir, milletin tamamınadır”
TBMM Başkanı Kurtulmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:
” Onun için 15 Temmuz’dan elde ettiğimiz bu dersle devlet kurumlarının ruhunun çok sağlam bir şekilde ortaya konulması, kurumların sadece kendine verilen görevleri, milletin tayin ettiği görevleri yerine getirmesi ve bunu yerine getirirken de kamunun bütün kurumlarının güçlendirilmesi en önemli siyasi görevlerimizden birisidir.
Ayrıca 15 Temmuz’dan çıkaracağımız bir diğer ders ise şeffaflık meseledir. Şeffaflık sadece hesap verebilirlik bakımından değil, demokraside devlet kurumlarının işletilmesi bakımından da hayati unsurlardan birisidir. Şeffaflığı en ileri seviyede sağlamak için devletin içerisinde liyakat, ehliyet ve sadakat prensipleri içerisinde kamu görevlilerinin iş yapmasının temin edilmesidir. Ehliyet ve liyakatin yanında özellikle millete sadakat meselesinin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz’da çok ağır bir faturayla ödeyerek görmüş olduk. Liyakati, ehliyeti olsa bile sadakati millete, devlete, anayasal düzene ait olmayanın bu millete vereceği hiçbir şey yoktur.”
Devletin içindeki hiyerarşiye ya da anayasal düzene değil de kendisine emir veren başkalarına tabi olanların devlete ne büyük bir zarar verdiğini 15 Temmuz’da gördüklerini kaydeden Kurtulmuş, “Sadakat ne sözde bir hocaya ne de karanlık bir locayadır; sadakat, bizatihi milletin kendisinedir, milletin tamamınadır.” dedi.
Kurtulmuş, “15 Temmuz bize bir cümlelik ders verdi; kurallara dayalı bir sistem ve mutlaka vatana, millete güvenen bir toplumsal yapı. Bunu sağlayabilmek için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
– “15 Temmuz ile birlikte artık isteriz ki Türkiye’de darbeler dönemi geride kalmıştır”
Türkiye’nin çok partili siyasi hayatında beş sefer halktan oy almadıkları halde idareye el atmak isteyen birtakım şaibeli grupların istilasına uğradığını söyleyen Kurtulmuş, 1960 darbesinin 1971 muhtırasından; 12 Eylül’ün 1960 darbesinden; 27 Nisan muhtırasının 12 Mart muhtırasından; 28 Şubat’ın da kendisinden önceki darbelerden hiçbir farkı olmadığını vurguladı.
Milletin beş darbe ve darbe benzeri olay karşısında ağır bedeller ödediğini dile getiren Kurtulmuş, “Bu bedellerin en başında gelen; toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmadır. Her darbe, darbenin yanlıları, darbenin karşıtları diyerek halkı ikiye böldü.” dedi.
Türkiye’de her darbenin darbeye alkış tutan şakşakçılarla, darbenin karşısında mücadele ederek bedel ödeyenler arasında bir büyük mücadeleye sahne olduğunu belirten Kurtulmuş, bütün darbe ve darbe girişimlerinin tamamından sonra Türkiye’de çok büyük ekonomik krizler ve kaosların yaşandığını söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin dış tehditler karşısında sanıldığının aksine darbelerden sonra çok daha önemli tehditlerle karşı karşıya kalındığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Darbeler sadece o an yaşayanların ödediği bir bedel değildir. Darbeler, ondan sonraki on yıllarda da gelen nesillerin bedelini ödemeye devam ettiği ihanet hareketleridir. 15 Temmuz ile birlikte artık isteriz ki Türkiye’de darbeler dönemi geride kalmıştır. Yeter ki biz birliğimizi, beraberliğimizi koruyalım. Yeter ki biz, siyaseten bir başkasının önüne geçmek için birtakım demokrasi dışı güçlerden medet ummayalım. Yeter ki biz, millet olarak farklılıklarımızı zenginlik olarak ortaya koyarak ortak çözümlerde milli şuur, milli birlik etrafında birleşmeyi başarabilelim.
15 Temmuz’un verdiği bu ve benzeri çok sayıdaki dersleri de önümüze bir pusula olarak koyarak bundan sonraki dönemde daha güçlü bir demokrasi, daha güçlü ve kuvvetli halka yayılmış bir ekonomik refah, Türkiye’de toplumsal olarak bütün kesimlerle birlikte birliğin, beraberliğin sağlandığı çok güçlü bir toplumsal zenginlikle inşallah Türkiye yoluna devam edecektir. 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Cenab-ı Allah bu millete 15 Temmuz benzeri bir ihaneti bir daha göstermesin. Bu millet de birlik ve beraberlik ruhunu beraberlik şuurunu, milli bilinci hiçbir şekilde eksik etmesin. 15 Temmuz’un hepimiz için yeni bir başlangıç olmasını temenni ediyorum.” (TBMM)