enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
22:34 TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının Genel Kurul’da okutulmasına tepki gösterdi…
22:12 Kalp krizi geçiren DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, uzun süren bir ameliyatın ardından yoğun bakıma alındı…
19:44 TBMM’de okunan AYM’nin Can Atalay kararı AK Parti’yi kızdırdı…
10:55 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “25 Bin Öğretmen Atama” Müjdesi…
10:18 Resmi Gazete’de bugün! (16 Nisan 2025 Resmi Gazete kararları)
10:00 Esed rejimi ailesini, sağlığını ve en güzel yıllarını çaldı: Türkiye’ye sığınan bir gencin hikayesi…
09:58 Trump’ın yeni tarifeleri küresel ekonomiyi sarstı
09:44 ‘Klasik’ Trump Elini Gösterdi
09:34 Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu, “Özka Lastik Kartepe’yi mahvedecek!”
07:43 Almanya’da Yeni Koalisyonun Öncelikleri ve Türkiye ile İş Birliği, SETA’nın Analiz çalışmasında mercek altında…
07:22 Diplomasiyi Yeniden Sahiplenmek
07:18 Bayramda Elektrikli Yolculuklara Yoğun İlgi: EN YAKIT, Sürücülerin Yol Arkadaşı Oldu!…
07:17 Gazze’de açlık ve susuzluk kol geziyor…
07:10 Terörsüz Türkiye Hedefinde Gelinen Süreç ve Sonrası
07:10 Trump – Netanyahu Görüşmesi ve Muhtemel Senaryolar
06:55 Payten ve Paratika, Agora Fintech’te yerini alıyor
06:50 Trafik kazalarında rekoru hiçbir ülkeye kaptırmıyoruz
06:44 Myanmar’da Ölümcül Depremin Ardından Milyonlarca Çocuk Risk
09:33 “Yeni Filistin için mekansal vizyon”
09:09 Satır Aralarında Sanat
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Suriye’nin yeniden inşası: Körfez ülkeleri beklentileri karşılayacak mı?

Suriye’nin yeniden inşası: Körfez ülkeleri beklentileri karşılayacak mı?
30 Ocak 2025
10
A+
A-

* Suriye’nin yeniden yapılandırılması için gerekli finansal desteğin Körfez ülkelerinden geleceğine dair beklenti ne kadar gerçekçi?

* Körfez ülkeleri Suriye’nin hangi adımları atmasını istiyor?

UHA / İnternational News Agency

Mardin Artuklu Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve UluslararasıMEHMET RAKIPOĞLU, Author at PERSPEKTİF İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Mehmet RAKİPOĞLU, “Suriye’nin yeniden inşası: Körfez ülkeleri beklentileri karşılayacak mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Suriye, 2024 yılı sonuna doğru Beşar Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte yeni bir siyasi atmosfere girdi. Neredeyse hiç kimse tarafından beklenmeyen bu yeni süreç, ülkede uzun süre boyunca hâkim olan siyasi, toplumsal ve iktisadi dengeleri köklü biçimde değiştirdi.

Ahmed Şara liderliğindeki geçiş hükümeti, iç savaşın yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmaya ve ülkenin yeniden inşasına yoğunlaşıyor. Geçiş hükümeti, ülkenin uluslararası meşruiyetini tesis etme, iç barışı sağlama, ekonomik kalkınmayı yeniden başlatma ve ülkeyi yaptırımlardan kurtarma gibi birçok derin ve çözümü zaman alacak sorunla yüzleşiyor. Aynı zamanda bölgesel ve uluslararası aktörlerle Suriye’nin ilişkilerini yeniden tanımlıyor.

Gerek diplomasi gerekse güvenlik alanlarında kısa sürede önemli adımlar atan yeni hükümet, Suriye’nin geleceğini belirleyecek temel konularda kritik kararlar aldı. Bu kararlar arasında, İran ve İsrail vatandaşlarının ülkeye alınmaması gibi sembolik değeri yüksek politikalar da bulunuyor. Söz konusu politika, bir yandan Körfez ülkelerinin “İran etkisinin dışlanması” yönündeki beklentilerini karşılayarak bölgesel desteği pekiştirirken, diğer yandan İsrail’le ilişkilerin hassas konumunu yansıtıyor.

Körfez ülkeleriyle kurulan yakın temaslar, İran etkisini dengeleme stratejisinin bir parçası olarak dikkat çekiyor. Batı’yla ilişkileri iyileştirme ve yaptırımları hafifletme çabaları da yeni yönetimin çok boyutlu dış politika arayışının diğer bir ayağını oluşturuyor.

Bu anlamda Suriye’deki yeni hükümetin Dış İşleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ilk yurt dışı ziyaretlerini Körfez ülkelerine gerçekleştirdi. 1 Ocak 2025 tarihinde Suudi Arabistan, 5 Ocak’ta Katar, 6 Ocak’ta Birleşik Arap Emirlikleri’ne diplomatik ziyaretlerde bulundu.

Körfez ile ilişkiler ve İran faktörü

Suriye’deki yeni yönetimin Körfez’le kurduğu ilişkiler, büyük ölçüde İran’ın bölgesel nüfuzunu dengeleme arayışıyla ilintili.

Esed rejimi, on yıllar boyunca Tahran yönetimiyle yakın stratejik bağlar kurarak kendi iktidarını tahkim etme yolunu tercih etmişti. Bu yakınlaşma, Körfez devletlerinin Esed yönetimine karşı mesafeli konumlanmasına yol açmıştı. Özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkeler, İran’ın “yayılmacı” politikalarının bölgedeki istikrarı tehdit ettiğini düşünüyordu. Dahası BAE ve Suudi Arabistan’ın 2018’de başlayan rejimle normalleşme süreçlerinin bir boyutu da Suriye’yi İran’dan olabildiği kadar koparmak, rejimle normalleşerek İran’ı bir anlamda dengelemek üzerine inşa edilmişti. Dolayısıyla Esed sonrası Suriye, İran’dan uzaklaşan bir yönelim sergilediği ölçüde Körfez’den destek alabilir.

Ahmed Şara yönetiminin, İran ve İsrail vatandaşlarına ülkeye giriş yasağı getirmesi, bir bakıma Körfez kamuoyuna yeni Suriye’nin İran ekseninden sıyrıldığı mesajını taşıyor. Körfez ülkelerinin bakış açısına göre bu karar, İran’ın geçmişte Suriye’de izlediği askerî, ekonomik ve nüfuz odaklı politikalara karşı atılan somut bir adım. Nitekim Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi ülkeler, uzun süredir Suriye’nin yeniden yapılanmasında İran’ın kontrolünün zayıflatılmasını istiyordu. Gelinen noktada Ahmed Şara liderliğindeki Şam yönetimi, İran bağlantılı milis grupların önemli ölçüde etkisiz hale getirilmesini ve Tahran’la yapılan stratejik anlaşmaların gözden geçirilmesini gündeme getirerek Körfez devletlerine güven vermeye çalışıyor.

Körfez ülkeleri, Suriye’de İran aleyhine değişen dengelerin kendi ulusal güvenlik ihtiyaçlarına uygun olduğunu düşünüyor. Özellikle Suudi Arabistan, bölgede İran etkisini sınırlamayı öncelikli stratejik hedeflerinden biri olarak görüyor. BAE ise Esed döneminde yaşadığı “normalleşme” girişimlerine rağmen, İslami hareketlere duyduğu kuşkuyu hep korudu; fakat İran’ın silahlı ağlarıyla kıyaslandığında Suriye’deki yeni yönetimi daha tercih edilebilir bir alternatif olarak değerlendiriyor.

Dolayısıyla, Ahmed Şara liderliğindeki yeni hükümetin “İran’dan uzak” tavrı, Körfez’in desteğini almanın yanı sıra, uzun vadede yeni yönetimin bölgesel kabulünü de pekiştirebilecek bir unsur olarak görülebilir.

Batı ile ilişkilerde Körfez arabulucu olur mu?

Suriye’deki iç savaş, ABD ve Avrupa Birliği (AB) gibi Batılı aktörlerin yoğun yaptırımları altında ilerledi. Beşar Esed rejiminin kimyasal silah kullanımı da dahil olmak üzere işlediği insan hakları ihlalleri, bu yaptırımların kapsam ve derinliğini artırdı.

Bu nedenle yeni yönetimin öncelikli hedeflerinden biri, ABD başta olmak üzere Batılı başkentlerle ilişkileri yeniden düzenlemek ve mevcut yaptırımların hafifletilmesini sağlamak. Bu noktada, Körfez ülkelerinin oynayabileceği arabulucu rol özel bir önem taşıyor. Zira Suudi Arabistan ve BAE gibi petrol zengini monarşiler, Washington yönetimiyle stratejik nitelikli bağlara sahip.

Ahmed Şara liderliğindeki geçiş hükümeti, Körfez üzerinden Batı’yla iletişim kanalları açmayı ve ekonomik yaptırımların kaldırılmasına yönelik lobi faaliyetlerini hızlandırmayı planlıyor. Bu da yeni Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani’nin ilk resmî ziyaretlerini Suudi Arabistan, Katar ve BAE’ye gerçekleştirmesinin başka bir nedeni. Körfez monarşilerinin Batı finans çevreleriyle ve uluslararası kurumlarla güçlü bağları, Suriye ekonomisinin yeniden canlandırılmasında kritik bir unsur olabilir.

Öte yandan, ABD’de yeniden başkan seçilen Donald Trump yönetiminin Ortadoğu politikası konusunda öngörülemezliği sürmekle birlikte, Körfez lobi faaliyetlerinin Suriye’ye yönelik yaptırımları gevşetme ihtimalini doğurduğu söylenebilir.

Burada önemli bir diğer unsur, Avrupa Birliği’nin tutumu. AB üyesi ülkeler de Körfez ile yoğun ticari ve diplomatik bağlar geliştirip, göç ve enerji politikaları gibi konularda işbirliği arayışlarını sürdürüyor. Dolayısıyla, Körfez-Suriye yakınlaşmasının AB nezdinde pozitif karşılanması mümkün görünüyor.

Yeni yönetimin, insan haklarına ve demokratikleşme adımlarına gösterdiği özen, AB üyelerinin “yapıcı eleştiri” kanallarıyla Suriye’ye dönük kısıtlamaları azaltma ihtimalini de güçlendirebilir. Kuşkusuz, İç savaş boyunca Şara’nın liderliğini yaptığı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) geçmişteki kimliği ve “terör listesi”nde yer alması, bu sürecin hızlı ve sorunsuz ilerlemesinin önünde bir engel olarak duruyor. Fakat Körfez’in arabuluculuğuyla Batı’ya verilecek “ideolojik dönüşüm” ve “pragmatik işbirliği” mesajları, yeni yönetimin meşruiyet arayışını kolaylaştırabilir.

Mehmet Rakipoğlu

Mehmet Rakipoğlu – Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde (2016) yılında lisans eğitimini, Anadolu Üniversitesinde İlahiyat önlisans eğitimini (2021) tamamladı. 2015-2016 akademik yılında Polonya’nın Szczecin şehrinde Erasmus programı kapsamında eğitim gördü. 2017’den beri aynı enstitüde Ortadoğu Çalışmaları alanında doktora programına devam eden Rakipoğlu, Suudi Arabistan dış politikası üzerine doktora tez çalışmalarını sürdürmektedir. 2020 yılında Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Körfez Çalışmaları Koordinatörlüğünde kurum dışı araştırmacı, 2021 yılında Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2017 yılında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından desteklenen bir projede araştırmacı olarak görev aldı. Şu anda Mardin Artuklu Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktor öğretim üyesi olarak ve Dimension Center for Strategic Studies’de Akademik Koordinatör olarak görev yapmaktadır. Saha çalışmaları ve dil eğitimi faaliyetleri kapsamında Ürdün ve Sudan’da bulunan Rakipoğlu, yerli ve yabancı medya ve düşünce kuruluşlarına birçok görüş, analiz, rapor yazdı. Rakipoğlu iyi derecede İngilizce, orta seviyede Arapça biliyor. Çalışma alanları arasında Türkiye-Körfez ülkeleri ilişkileri, Körfez ülkelerinin dış politikaları, siyasal İslami hareketler bulunuyor.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.