İşgücünü büyütmek için son yıllarda göçü kolaylaştıran Almanya’da, göç karşıtı aşırı sağcı partiler güce gelirse bu uygulama değişebilir mi?
Almanya’nın güncel hükümeti işgücü eksiklikleriyle baş etmek için göç kısıtlamalarını gevşetti, ancak Başbakan Olaf Scholtz’un mensubu olduğu Sosyal Demokrat Parti (SPD) şu an anketlerde üçüncü sırada yer alıyor. İlk sırada Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) varken, ikinci sıradaki aşırı sağcı AfD ise her beş seçmenden birinin desteğini kazanıyor.
Alman göç araştırmaları kuruluşu Alman Dışişleri Konseyi’nde Göç Merkezi’ni yöneten Victoria Rietig de “Düzensiz göçü zorlaştırmak Almanya’daki partilerin seçim kampanyalarının parçası, hem en baştaki CDU/CSU partisinin, hem de aşırı sağcı AfD ile aşırı solcu BSW’nin” diyor.
Almanya’daki işgücü eksikliğinden dolayı siyasi partiler düzenli göçe daha az itiraz etse de, her 10 kişiden altısı bu üç partiyi destekliyor.
Rietig de “Şubat seçimlerinden sonra bu siyasi iklimin Almanya’da daha sıkı göç politikalarına dönüşeceği kesin diyebiliriz ve yeni hükümetin başında da büyük ihtimalle Hristiyan Demokratlar olacak,” diyor.
Diğer göç güzergahları
Almanya’ya ya da ABD’ye göç daha karmaşık hale gelebilir, ancak diğer göç istikametlerinin ilave engeller oluşturması beklenmiyor.
AB ya da Ecowas gibi bölgesel yasal çerçevelerde gerçekleşen göç ile Güney Asya’dan Körfez’e uzanan göç koridorunda bir değişiklik öngörülmüyor.
“Neredeyse tamamen işgücü göçünden oluşan ve Güney Asya’dan Körfez’e uzanan büyük koridor devam edecek, çünkü buna yönelik bir ihtiyaç var. İşgücü göçmenleri Körfez’deki birçok ülke için inanılmaz önemli ve [bu göçmenler] önemli hizmetleri gerçekleştiriyor” diyor IOM’den Marie McAuliffe:
“Yani çok büyük bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Hele de göç veren başlıca ülkeler ile istikamet olan büyük ülkelerden bahsediyorsak.”
McAuliffe, göç sistemlerine olan güveni zedelemek üzere alternatif sağ gruplar tarafından internette yürütülen dezenformasyon kampanyalarına da dikkat çekiyor.
“Bana kalırsa, uluslararası göçün geleceğindeki en büyük sorunlardan biri git gide büyüyen, dezenformasyonun göçe olan güveni eritmesi paradoksu.”
McAuliffe savaş ve felaketlerin tetiklediği akut yerinden edilmeler dışında uluslararası göç eğilimlerinin öngörülebilir ve istikrarlı olduğunu, politika değişiklikleri tarafından da ancak uzun zaman içinde etkilendiğini söylüyor:
“Uluslararası göçün bir istisna olduğunu biliyoruz: Çoğu kişi doğdukları ülkede kalıyor ve yaşıyor.”