Spor Ahlakı ve Şiddet
Şiddet olgusu, toplumsal yaşamda girdiği her alanda huzursuzluk, endişe ve güvensizlik taşıyor. Günümüz Türk toplumunda şiddetin girmediği bir alan neredeyse yok gibi…
Spor yapmak, özellikle genç kuşağın içinde olduğu veya yakından takip ettiği etkinliklerin başında bulunuyor. Spor, sağlıklı yaşam için olmazsa olmaz etkinliklerin başında yer alıyor.
Çok değişik spor dallarında kendini kanıtlamaya çalışan binlerce genç başarılı olma yolunda gayret sarf ediyor, ter döküyor.
Mevcut spor dalları içinde en fazla ilgi gören spor etkinliğinin başında futbol geliyor. Futbolun yanında izleyenleri spor salonlarına çeken diğer spor dalları arasında basketbol, voleybol, boks, güreş ve yüzme sporlarını sayabiliriz.
Ata sporumuz olan güreşe olan ilgi eski günlerini aratıyor olsa da, boks sporu gibi seyircilerin izlediği bir etkinlik olarak etkisini göstermeye devam ediyor diyebiliriz.
SPORUN RUHUNDA NE VAR?
Sporun ruhu bir hayli geçmişe dayanıyor, çünkü spor her dönemde insanların ilgisini çeken, sadece ülkemiz içinde değil uluslararası boyutu olan bir özelliğe sahiptir.
Spor tarihi içinde olimpiyatların çok ayrı bir yeri vardır ve günümüzde de olimpiyatlar 4 yılda bir değişik spor dallarına mensup sporcuları bir araya getirmektedir.
Spor müsabakalarında esas olan dostluk ve kardeşliği pekiştirmektir. İki farklı takımı veya rakibi karşı karşıya getiren spor müsabakalarında Fair Play ruhu olmazsa olmazdır.
İnsanları stada veya kapalı spor salonuna çeken hususların başında heyecanın üst düzeyde olması ve bu heyecanın müsabakanın devam ettiği sürece aynı tempoda devam etmesidir.
Spor müsabakalarında dostluk ve sevgi ve kardeşlik, sporun ruhuna uygun olarak yaşatılması gerekirken bunun sportmen dışı davranışlara dönüşmesi yazımızın başlığı olan spor ahlakı ve şiddet sorununu gündeme taşımaktadır.
SPORA ŞİDDET NASIL GİRER?
Her spor dalı izleyicisi ile bir anlam taşır. Sporda Fair Play ruhunun yaşatılması, müsabakaları yakından izleyen taraftarların bu ruha uygun davranış göstermesiyle mümkündür.
Ne var ki özellikle futbol ve basketbol gibi heyecanın en üst düzeyde yaşandığı spor müsabakalarında taraftarlar arasında veya takımların teknik yönetimleri arasında mevcut ortamı gerip şiddete yönelen taşkınlıklar yaşanabilmektedir.
Yakın tarihimizde özellikle futbol ve basketbol müsabakalarında taraftarların taşkın davranışı sonucu oluşan şiddetin ölüme ve sakatlanmalara yol açtığı hatırlardadır.
17 Eylül 1967 tarihinde Kayseri Şehir Stadında, Kayseri Spor ile Sivas Spor takımları arasında oynanan müsabakada 40’a yakın vatandaşımız açık tribün çıkışı kapıların içeri açılması sonucu hayatını kaybetmişti.
25.06.1969 tarihinde de Kırıkkale Spor ile Tarsus İdman Yurdu takımları arasında oynanan karşılaşmada da 10 vatandaşımızın hayatını kaybettiği hatırlardadır.
Ölümle sonuçlanan bu tür olayların yanı sıra müsabakaların iptal edilip tehir edilmesine yol açan diğer olaylarda sahalarımızda yaşanmaktadır.
Son olarak Ankaragücü Rizespor futbol maçı sonunda Ankaragücü Kulübü başkanının hakem Halil Umut Meler’e saldırısı sonucu, Türkiye Futbol Federasyonu maçları önce süresiz erteledi sonra bir haftalık aradan sonra futbol müsabakaları yeniden başlatılmıştı.
Zaman zaman sportmenlik ruhuna ters müsabaka esnasında özellikle futbolda hakemler tarafından verilen kararlarda yapılan yanlışlıklar, maç içinde başlayıp saha kenarına taşınabilmektedir. Türkiye Futbol Federasyonunun maşlarda gerilimi ve tansiyonu düşüren yeni önlemler üzerinde çalışması gerekiyor.
Neticede bir kişi veya seyirci taşkınlığı sonucu yapılan bilinçsiz ve öfkeyle yapılan saldırılar sportmenlik ve centilmenlik ruhuna darbe indiriyor.
SPORDA ŞİDDET DEĞİL BARIŞ VE KARDEŞLİK ESAS OLMALI
Spor müsabakalarının bir özelliği yalnızca yurt içindeki takımları değil, yurt dışında da uluslararası boyutta diğer takımların karşı karşıya gelmesidir.
Gerek yurt içi gerekse yurt dışında yapılan müsabakalarında şiddeti değil, başarı ve hoş görüye dayanan sportmenliği konuşmak daha anlamlıdır.
Nitekim ülkemiz başta güreş sporu olmak üzere sporun diğer dallarında adını spor tarihine yazdıran başarılı sporcularımız adlarını bu tarihe yazdırmaya devam etmektedir.
Sporu yeni yetişen genç kuşağa sevdirmenin yolu, sporun özünde sevgi, hoşgörü ve kardeşliğin var olduğunu kanıtlayan örnek demokratik davranışlarda bulunmaktır.
Aksi takdirde spor ruhuyla bağdaşmayan centilmenlik dışı şiddetiyaşatan olaylar ve davranışlar, gençleri spora yönelmekten alıkoyacaktır.
Atıf ÖZGEN
(*) İDD Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi
e mail: ozgenatif@gmail.com
***
İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın köşe yazarı Atıf ÖZGEN, emekli olduktan sonra kaleme aldığı ilk eseri olan ‘Önce Özde Önde İNSAN’ isimli kitabını yayımladı.