ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:37 Donald Trump’ın Adalet Bakanı Adayı Matt Gaetz adaylıktan çekildiğini açıkladı
10:18 FAO Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu’ndan Türkiye’ye ‘Tam uyum ödülü’ 
09:56 Avrupalılara göre en büyük tehdit düzensiz göç ve terör
09:52 İkinci Trump döneminde Ankara-Şam hattında ne bekleniyor?
09:51 Rusya’nın güncellenmiş nükleer doktrini ne anlama geliyor?
09:44 Eurofighter satışı yeni bir dönemin başlangıcı mı?
09:14 Irak’ta Saddam Hüseyin sonrası ilk nüfus sayımı
07:19 Suudi Arabistan’ın “Vizyon 2030” Reformlarına Genel Bir Bakış
06:34 TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Demokrasi, herkesin istediğini istediği gibi yapması rejimi değildir”
06:31 Mudanya’da deniz turizmini canlandırmak için, Arnavutköy Balıkçı Barınağı yat limanına dönüştürülüyor
06:30 TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Bu görüntüler bütün milletimizi rahatsız etmiştir”
06:03 Gazi Meclis’te siyasi eşkıyalık
00:10 Yozlaşmanın İpuçları-4
00:04 Gazetecilik tahsili yapanlar ve gazeteci olmak isteyenler, Hürriyet Gazeteciliğinin efsane dönemini mutlaka okumalılar…
00:04 Ukrayna Hava Kuvvetleri: “Rusya, Ukrayna’ya kıtalararası balistik füze fırlattı”
18:36 “Ben Benim” adlı Sanatçı Yücel Kale’nin yeni sergisi BonVivant İzmir’de açıldı
12:44 Bazı CHP milletvekillerinin Meclis’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı engellemeye yönelik provokasyonuna tepkiler sürüyor
12:15 Bakan Yerlikaya: Yasa dışı bahisle ilgili 9 bin 780 tutuklama yaptık
12:07 Türkiye, yağışlı sistemin etkisine giriyor
11:57 ‘Yenidoğan çetesi’ davasında savunmalar sürüyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Siz Zehra’yı tanır mıydınız?

Siz Zehra’yı tanır mıydınız?
11 Temmuz 2021
501
A+
A-

Türk milletinin tarihi çok kadimdir, kültürü, medeniyeti asil ve adalet ilkeleri üzerinde kurulmuştur diye her zaman söylüyoruz. Bunu söylerken de asla şüphe duymuyoruz ,çok sağlam tarihi kaynaklara, belgelere dayanıyoruz. Zira asil atalarımız, kadim Türkler savaşta bile asla canilik, barbarlık yapmadan savaşıyor töremize uygun olarak fetihler yapıyorlardı. Töremize uygun olarak ifadesini özellikle belirtiyoruz. Çünkü Türk’ün adının ikinci anlamı “töreli” demektir. 

Özellikle vurgulamalıyız ki , “Töre” kelimesinin içinde kanun anlamı olsa da, kanundan daha da farklı olarak tüm kainata hakim yüksek kanun yani adalet şeklinde anlam da ifade edilmektedir (1). Törenin bu özelliği de evrenselliğe (cihani olmak) sahip olduğunu göstermektedir(2).

Türk dünyasının ünlü alimi, bilgesi Kaşgarlı Mahmud “Divan-i Lügat-it Türk” adlı eserinde.  “Vilayet terk edilir, adet (törü-töre )terk edilmez” diye yazmakla Türk kültüründe “törenin ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. Çünkü göçebe yaşamda vatan olabilecek diğer topraklara taşınmak mümkündür. Ancak  törenin terk edilmesi, sosyal-kültürel durumun ve devlet- toplum ilişkisinin bozulmasına neden olacaktır. Başka bir deyişle, töresini yitiren bir toplum kendi devamlılığını- sürdürülebilirliğini koruyan amilleri de kaybedecektir. Bu sebepten de Türkler “El (il) gider töre kalır” deyimini benimsemiş ve gittikleri yerlerde yeni devletler kurmayı başarmışlardır.(3). 

Türk töresi de adalet, hak, hukuk üzerinde kurulmuştur ve bu ilkeler hayatın her alanında ,savaşta dahil uyulması gereken kurallardır. Bu nedenle eski Türkler yani asil atalarımız savaşta asla çocukları, hastaları, kadınları, yaşlıları ve aman dileyenleri katletmez ve fetih ettikleri toprakları yağmalamaz, ağaçlara , doğadaki canlılara, ibadethanelere zarar  vermez kutsal bildikleri akar suları kirletmezlerdir. Çünkü Türk töresi bunu emrediyordu ve kadim Türkler de törelerine bağlı yaşarlardı. 

İslamiyet’i kabul ettikten sonra da Türklerin savaş kültüründe  çok değişen belirginlikler olmadı. Çünkü İslam’ın “cihat ” emri Türk’ün töresine uygun kurallardan ibaretti. Nitekim, İslam’da savaş, Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Hadis-i Şeriflerle belirlenen vicdani ve hukuki ilkeler dâhilinde caiz görülmüştür. Savaşa ancak Müslümanların can ve mal güvenliğini sağlamak, hak ve hürriyetlerini korumak, İslam’a ve İslam ülkelerine yönelik saldırıları önlemek amacıyla başvurulabileceği hükme bağlanmış ve meşru olarak görülen bu savaşı, diğerlerinden ayırmak için ‘cihat‘ adı verilmiştir.

Buna mukabil istila, sömürü veya tecavüz niteliği taşıyan savaşlar kesin surette yasaklanmış, hatta bunlarla mücadele de cihat kapsamına alınmıştır. Bunun dışında savaşın fiilen başlaması halinde barış için her türlü yolun denenmesi, muharipler dışında kimseye kılıç çekilmemesi, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, yatalak hastalara, mecnunlara, sakatlara, savaşa iştirak etmeyen din adamlarına ve sair sivil halka, hatta ekili arazilere, ağaçlıklara, meskûn bölgelere zarar verilmemesi ve esirlere iyi muamele edilmesi gibi hususlarda da kesin hükümlerin mevcut olduğu görülür ki, bütün bunlar İslam’da savaşın körü körüne şiddet, imha veya katliam hareketi olarak değil, zaruret halinde başvurulan, hedefi ve sınırları belli bir askeri harekât olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır (4).

Bu bakımdan  kadim Türkler , asil ve soylu atalarımız İslam’dan önce  törelerine  ve İslam’ı kabul ettikten sonra da hem törelerine ,hem de İslam dininin emirlerine uygun olarak asla savaş sırasında  barbarlık, canilik, vahşilik, yağmacılık yapmamış ve  düşmanlarına karşı vicdana, adalete ,insanlığa uyacak şekilde muamele etmişlerdir.

Biz Türkler de  kadim atalarımız gibi davranmaktayız. Amma ve lakin düşman geçmişte olduğu gibi caniliğinden, barbarlığından vahşiliğinden asla vaz geçmiyor, insanlıktan çıktığını unutmamıza izin vermeden tekrar kanıtlıyor. 

Yakın tarihte biz bunu Karabağ’da, Bosna’da, Kırım’da, Uygur elinde, Kerkük’te ve başka Türk-İslam yurtlarında  yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. 

Bu gün de Rusların maşası olan Ermeni canileri ve İsrail’in, Avrupa’nın, Amerika’nın maşası olan Türk-İslam düşmanlarının kölesi olarak hizmet gören” hdpkk“lı kahpe kancık faşist teröristler de aynısını yapıyor. Acıma, insanlık ve vicdan duyguları olmadığından çocuk, yaşlı, kadın ayırt etmeden canilikler yapıyorlar. 

 “Siz Zehra’yı tanır mıydınız?” diye sorsam cevabınız ne olurdu?. Türk İslam kültüründe kız çocuklarına çokça koyulan bir isimdir. Çünkü, peygamberimiz Hz Muhammed’in (s. a .s) kızının da lakabı “Zehra’ydı, aynı zamanda kutsal kitabımız Kuran’ı Kerimde Taha Suresinin 131. ayetinde geçmektedir.  Anlamı Arapça ‘da  ziynet, süs demek aynı zamanda “Ay kadar parlak olan, ay suratlı” manasını da ifade ediyor. Türkçe ‘deki Aybüke ismine benzer bir anlamı da vardır. 

 Ben sizi  yormadan önceden sorduğum sorunun cevabını, yani Zehra kim olduğunu anlatayım. 2017 yılında 4 Temmuz tarihinde Ermeni canilerinin  Türk yurdu Azerbaycan’ın Füzuli ilçesinin Alhanlı köyüne  ateş açması sonucunda babaannesi Guliyeva Sahibe İdris kızıyla beraber  şehit olmuş, açılmamış gonca çiçekti Zehra . 2015 yılında doğmuştu daha dünyaya yeni gelmiş , iki yaşında suçsuz, saf bir melekti, görecek  günleri, yaşayacak anları vardı. Ama cani düşman ona kıydı sonradan aynı Bedirhan bebeğe kıydığı gibi. Zehra’nın cani Ermeni silahıyla  şehit olmasının üzerinden tam üç yıl geçiyor. Hatırlar mısınız, iki yıl önce aynı ayda Temmuz ayının 31’inde Türk yurdu Türkiye’nin Hakkari şehrinde terörist eşkıya çete “hdpkk‘lı kalleş,  faşist teröristlerin hain pususuyla da Bedirhan bebek ve annesi Nurcan Karakaya da şehit edilmişti. İşte düşman şerefsiz ve acımasızca ” bebek katilliğine” devam ediyor diye biliriz.  

 

 

 

 

 

Şimdi Zehra’yı tanıyorsunuz, Bedirhan’ı da biliyorsunuz, Hocalı’da  katledilen bebekleri de hatırlıyorsunuzdur artık. Unutmayacağınızı umut ediyorum. Bu çocukların düşmanlara  göre tek suçu var o da Türk olmaları. Türk oldukları için katledilmişlerdir.  

Bu anda  Türk dünyasının önderlerinden Ebulfez Elçibey’in bu sözlerini. hatırlatmak istiyorum :”Sen Türk olduğunu unutsan da, düşman asla unutmaz!”. Hakikaten de düşman unutmadı ve unutmuyor. Ama bazıları bu gerçeği unutuyor. Bizlerse yeniden yine düşmanın caniliğine, nefretine şahit oluyoruz. İlginç olansa düşman caniliğini asla saklamıyor açıkça dünyaya duyuruyor. Hatta bebek katilliklerini kanıtlayan kitaplar yazıyor. Örneğin Zori Balayan adlı faşist Ermeni cani doktor Hocalı’da yaptığı katliamları itiraf edercesine kaleme aldığı “Ruhumuzun Canlanması” adlı kitabında bebek katili olduklarından gururlanarak böyle bahsediyor: “”Biz arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur, çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. 

Daha sonra bu 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. (Burada dikkatinizi çekmek isterim ki bu cani Ermeni’nin kitabından kendi kaleminden çıkmış sözlerdir. Bizim asil atalarımızın tarihin hiçbir döneminde böyle bir vahşilik canilikle yapmamıştır. Cani ,insanlıktan nasibini almayan ermeni ise vahşice bir yöntemle Türk çocuklarını nasıl  öldürdüklerini açık seçik bir biçimde anlatmaktadır.) 

İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum ,halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. 

Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. 

Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik.” (5).  

1915 olaylarını sürekli gündeme getiren Ermeni canilerin, katillerin asıl amacı tarihi gerçekleri saptırmak, kendi yaptıkları vahşilikleri örtmektir. 

Tarihin gerçek olaylarını araştıran gerçek tarihçiler 1915 yılına kadar ve 1915 yılında Ermeni çetelerin Türkiye ve Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinde asker ya da silahlı korucuların, bekçilerin bulunmadığı köylerde, dövüşecek, savaşacak yaştaki bütün Türklerin savaş cephelerinde olduğu o yıllarda Türk köylerini yağmalamış, yakıp yıkmışlardır. 

Ermeni faşist çeteleri ,kuldurlar Türk  köylerindeki bebekleri, çocukları, kadın erkek demeden bütün yaşlıları vahşice öldürdüler, katlettiler. İşte 1915 gerçeği budur!.  İşte gerçek budur. Hiç kimse de bu vahşiliğe dur demiyor, ses etmiyor üç maymunu oynuyor ve görmemeye, duymamaya, konuşmamaya devam ediyor. Ne yapmalı? Kendi derdimize kendimiz derman olmalı. Türkü’n Türk’ten başka dostu olmadığı gerçeğini unutmamalıyız. Tüm Türk alemi olarak bir olmalı, diri olmalı, iri olmalıyız! Hakkımızı söke söke almalıyız. Şehitlerimizin kanını yerde koymamalıyız, koymadık ve koymayacağız İnşAllah,İnşAllah. Sonunda Zehra’mıza ,Bedirhan’ımız ve tüm şehitlerimize Allah c .c dan rahmet diliyor ve Zehra’nın timsalinde tüm şehit çocuklarımıza armağan ettiğim  “Zehra’m” şiirini sizlerle paylaşıyorum: 

Sen ninniler dinleyen, 

Süt kokulu gonca çiçek, 

Melek olup uçuverdin!  

Bizi af et,  bağışla. 

Seni zalim ateşinden, 

Ermeni’nin pis yüzünden 

Katil, cani ellerinden 

Korumayı beceremedik. 

Kavuştun mu, Hocalı’da 

Zülüm edilip, katledilen 

Senle aynı soydan olan, 

Kardeşlere kavuştun mu? 

Güzel Zehra’m, gonca çiçek, 

Nur yüzlü, tatlı bebek 

Kardeşlere selam söyle! 

Bilsinler ki ,biz bu kanı, 

Annelerin göz yaşını, 

Unutmadık, unutmayız! 

Masum akan Türk kanını 

Asla yerde koymayız! 

                           (Aynur Talıblı) 

Asil Türk milletine hakikatleri hatırlatmaya çalıştım .İnanıyorum ki, biz bebek katillerinin anlayacağı dilden konuşmayı biliriz ve adaletsizliğe dur demek Türk’ün  asıl hedefidir! Ne Mutlu Türk’üm Diyene!. 

YAZAR: AYNUR TALIBLI. Tarih ve Medeniyet Araştırmacısı

P.S: Türk komutan İshak ÇELİK beye, her zaman verdiği değerli bilgiler ve destek için özellikle teşekkür ederim. Saygılarımla. 

  Yararlanılan kaynaklar: 

  1. Başer,Sat(1995).KutadguBiligde Kut ve Töreden Sevgi Toplumuna.İstanbul:Seyran Kitab.76-78.9 
  2. AynurTalıblı’nın”Milli Mentalite,Türk Töresi veya Milli Değerler!Asıl Olan Nedir?” isimli araştırma makalesinden. 
  3. KAŞGARLIMAHMUD(1985) Divan-ıLugat”it Türk Tercümesi.Cilt II:18,Cilt III:120,121.Çev .Besim ALTAY,Ankara:Türk Dil Kurumu Yayınları. 

KaşgarlıMahmud 1985:I,106; .KaşgarlıMahmud 1985:II,18,25; Kaşgarlı Mahmud 1985:III,120,121. 

  1. Erkan Göksu (2018)”Kutadgu Bilig’e Göre Türk Savaş Sanatı”İstanbul :Kronik Kitap,2018,s55. 
  2. AynurTalıblı’nın”Sen Bizi Bağışla Zehram” isimli makalesinden. 

[UHA Haber Ajansı, 11 Temmuz 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.