5 Soru: Kerkük Valiliği Anlaşması | İstikrarı Tehdit Eden Büyük Kriz
Can ACUN, SETA Dış politika Araştırmacı
- Kerkük’teki seçimlerin yerel dinamikleri neler?
Kerkük’ün statüsü çerçevesinde yerel yönetim dinamikleri bağlamında özel bir yere sahip olan Kerkük İl Meclisi toplam on altı sandalyeden oluşurken[1] Irak’ta yaşanan istikrarsızlık ve iç çatışmaların da etkisiyle Kerkük’te uzun bir dönem seçimler yapılamamıştı. 2005’teki son seçimlerin ardından ilgili tarafların uzlaşabilmesiyle seçimler yeniden ancak 2023’te yapılabildi. Sonuçlara göre Arap bloku altı sandalye, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) beş sandalye, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) iki sandalye, Birleşik Irak Türkmen Cephesi iki sandalye ve Hristiyanlar “kota” kapsamında bir sandalye kazandı. Bu sonuçlar sekiz sandalyeye sahip Arap-Türkmen cephesi ile Hristiyan bir üyenin desteklediği Kürtlerin de sekiz sandalyeye sahip olduğu cephe olmak üzere iki cephe oluşturdu. Her iki taraf da valilik makamını ele geçirmek için çaba gösterirken özellikle Kürt partileri arasındaki iç çatışmalar nedeniyle bir uzlaşma sağlanamadı.
KYB üyeleri Kerkük valiliği pozisyonunu üçlü rotasyon sistemiyle çözmeyi öngören; Kürtlerin iki yıl, Arapların bir yıl ve Türkmenlerin de bir yıl süreyle valilik yapmasını öneren bir girişimi reddetti. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan’ın önerdiği bu formül Bağdat hükümetinin de desteğini almıştı. Ancak siyasi güçler arasındaki bu anlaşmazlık Kerkük’te yerel hükümetin kurulmasını birkaç ay boyunca engelledi. Bu süreçte etkili siyasi güçler ise yasal ve anayasal boşlukları çıkarları doğrultusunda kullanmayı başardı.
- Yeni Kerkük valisinin atanması nasıl gerçekleşti?
Seçimlerin üzerinden dokuz ay geçtikten sonra Kerkük İl Meclisi yalnızca bir kez toplandı. Bu toplantı, makamlardaki paylaşım konusunda yaşanan büyük anlaşmazlıklar nedeniyle yapılamamıştı. Ancak 10 Mart 2024 gecesi geç saatlerde Bağdat’taki bir otelde hızlı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya Kerkük İl Meclisinin dokuz yeni üyesi (beş KYB üyesi, üç Arap üye ve bir Hristiyan üye) katıldı. Toplantı sonucunda Bafel Talabani liderliğindeki KYB Partisi’nden Ribwar Taha yeni Kerkük valisi, Muhammed Temim liderliğindeki Arap İttifakı’ndan Muhammed Hafız il meclisi başkanı ve İbrahim Tamim de vali yardımcısı olarak seçildi. Ayrıca Reyyan Keldani liderliğindeki Hristiyan Babylon Hareketi’nden Angil Zeya da il meclisi raportörü seçildi. Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid de Ribwar Taha’nın valilik görevini resmen devralmasını öngören kararı imzaladı.
Ancak bu toplantı Kerkük’ün tüm bileşenlerinin uzlaşması sonucunda gerçekleşmedi. Zira toplantıya Barzani liderliğindeki KDP, Türkmenler ve üç Arap üye katılmadı. Toplantıya katılmayanlar tüm Kerkük temsilcilerinin bulunmaması nedeniyle bu toplantının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtti ve buna itiraz ederek hukuki davalar açacaklarını açıkladılar.
Siyasi çevreler bu anlaşmanın daha önce KYB lideri Bafel Talabani, Meclis Başkanı Muhammed Halbusi, Asaib Ehli’l-Hak lideri Kays Hazali, Hristiyan lider Reyyan Keldani ve Muhammed Temim’in katıldığı ve Halbusi’nin evinde düzenlenen bir toplantıda gerçekleştiğini öne sürdü. Bu toplantıda Halbusi, Kerkük valiliği makamına yönelik uzlaşma için Hamis Hançer’in KDP ile anlaşmaya yönelik çabalarına tepki olarak KYB’yi desteklemişti. Buna karşılık KYB de Halbusi’yi meclis başkanlığı seçiminde desteklemişti.
- Kerkük anlaşmasının Irak’taki siyasi dengelere etkileri nelerdir?
Kerkük’teki bu anlaşmanın gerçekleşme şekli Irak’ta mevcut siyasi sistemdeki istikrarsızlık ve yozlaşmışlığın yeni tezahürü oldu. Bu sistemde derinleşen sorunların çözümü ve krizlerin yönetimi konusunda yasalardan ve seçim sonuçlarından ziyade siyasi pazarlıklar ve anlaşmalar öncelikli hale gelmiş durumda. Kerkük’teki siyasi dengeye ilişkin birçok soru işareti ortaya çıkarken ülkedeki genel siyasi süreçte büyük gerilimler yaşanıyor. Kerkük’te yerel hükümetin yeni liderliğinin seçilmesine ilişkin anlaşma siyasi, etnik ve mezhepsel faktörlerin dış müdahalelerle iç içe geçtiği yeni bir çatışma döneminin kapılarını açıyor.
Irak’taki en büyük Kürt partilerinden biri olan ve bölgede büyük bir nüfuza sahip olan KDP’nin bu toplantıya katılmaması Bağdat-Erbil ilişkilerinin daha da karmaşıklaşmasına yol açabilir. Ayrıca Türkmenler da Kerkük toplumunun önemli bir parçasıdır ve bu karardan dışlanmaları marjinalleşmiş hissetmelerine ve Kerkük’ü ilgilendiren kritik kararlara etkin bir katılım göstermemelerine neden olabilir. Bu da Kerkük’teki etnik ve siyasi gerilimlerin artmasına yol açabilir. Bu ana siyasi güçlerin seçim sürecine dahil olmaması yeni yerel hükümetin halk nezdindeki meşruiyetini de zayıflatacaktır. Özellikle dışlanan siyasi kesimlerin gerilimi tırmandıracak adımlar atması veya alınan kararlara itiraz etmesi durumunda Kerkük’teki çeşitli siyasi partiler arasında daha derin yansımaları ortaya çıkacak ve yaşanabilecek gerginlikler ise çatışmalara sebebiyet verebilecektir.
- Türkmenlerin dışlanması Kerkük’ün istikrarını nasıl tehdit ediyor?
Yeni Kerkük hükümetinin kurulması anlaşmasının ardından Kerkük yeni bir siyasi krizle karşı karşıya gelmiş durumdadır. Türkmen ve Arap güçleri, Bağdat’ta yapılan seçim oturumunun meşruiyetine itiraz ettiler. Kerkük’te sıkı güvenlik önlemleri alındı ve Türkmen göstericiler valilik binası önünde toplanarak Başbakan Muhammed Şiya Sudani ve Irak Yüksek Federal Mahkemesine müdahale çağrısında bulundu ve bunun sosyal ve barışçıl bir arada yaşamı tehdit eden riskler barındırdığını ifade etti.
Hasan Turan liderliğindeki Türkmen Cephesi, Türkmen bileşenler dışlanmak suretiyle yerel hükümetin kurulmasını kesin bir dille reddetti ve bu adımı Kerkük’teki toplumsal barış ve güvenliği tehdit eden tek taraflı kararlar olarak değerlendirdi. Ayrıca yaşananların şehrin toplumsal bileşenleri arasındaki güveni sarstığını ifade etti. Turan açıklamasında “seçim sonuçlarına bakılmaksızın Kerkük’ün yönetiminde tüm bileşenler arasında adil dağılım yapılmasına ilişkin İl Meclis Seçimleri Kanunu’nun 13. maddesine” de işaret etti. Ayrıca özellikle DEAŞ ve Kerkük ilinin bazı bölgelerinde varlık gösterdiği bilinen terör örgütü PKK gibi mevcut siyasi gerilimleri istismar edebilecek terör hücrelerinin varlığı da dikkate alındığında bu krizin sokakta halk arasında ciddi yansımalarının olacağı ve bunun güvenlik karışıklığına neden olabileceği yönünde uyarılarda da bulundu.
- Kerkük anlaşması PKK terör örgütü için ne anlama geliyor?
Türk ordusunun Irak’ın kuzeyinde devam eden askeri harekatları ile PKK, Türkiye’ye paralel uzanan dağ silsilelerinde temizlenirken Irak yönetimiyle koordineli şekilde atılan adımlar ise terör örgütü üzerindeki baskıyı iyice artırmış durumda. Irak yargısı bir süre önce PKK’yı yasaklanmış bir örgüt olarak kabul etmiş ve ardından da terör örgütü ile bağlantılı olduğunu açıkladığı Tevgera Azadi dahil üç “siyasi” partiyi kapatma kararı almıştı. Bu karardan önce Irak İçişleri Bakanlığı, terör örgütü üyelerinden oluşan bir şebekenin tutuklandığını duyurdu. Bu şebeke Bağdat’ta bazı bölgelerde ve pazarlarda terör operasyonları düzenlemek, Duhok ve Kerkük’te çıkan yangınların arkasında olmakla suçlanıyor.
Terör örgütü PKK, Irak’ın kuzeyinde yer alan dağlardaki varlığına yönelik büyük bir askeri tehdide ve Bağdat hükümetinin siyasi ve güvenlik kısıtlamalarına tanık oluyor. KYB’ye bağlı bir ismin muvazaalı şekilde Kerkük valisi olarak atanması ise PKK’ya yönelik terörle mücadele açısından bir belirsizlik oluşturmuş durumda. KYB’nin özellikle son dönemde PKK ile kurduğu yakın angajman ve Süleymaniye’deki Asos Dağı başta olmak üzere terör örgütüne alan açması Türkiye’nin tepkisini çekmiş ve bu partiye yönelik çeşitli yaptırım kararları almasını sağlamıştı. Dolayısıyla Kerkük’te zaten var olmaya çalışan PKK’nın mevcut durumundan yararlanarak şehirde üslenmeye ve güçlenmeye çalışması dikkate alınması gereken bir hareket tarzıdır. Terör örgütü şehirdeki etnik mezhebi farklılıkları da istismar ederek fay hatlarını tetiklemeye çalışabilir. Bu nedenle Türkiye siyasi, ekonomik ve askeri baskılarını artırarak Kerkük’ün PKK terör örgütü için güvenli bir bölgeye dönüşmesine kesinlikle izin vermemelidir.
[1] Temsilciler Meclisi, Eyalet ve İl Meclisleri Seçimleri Kanunu’nun değiştirilmesine ilişkin 2003 yılı (4) sayılı Kanun uyarınca (2018 değişikliği sonrasında) Kerkük İl Meclisi on altı sandalyeden oluşmaktadır.
Yorumlar