Öfke, kaygı, sabırsızlık… Aşırı sıcaklar ruh sağlığını da zorluyor
* Ardı ardına gelen sıcak hava dalgaları fiziksel olduğu gibi psikolojik sağlığımızı da tehdit ediyor.
* Aşırı sıcak ve nemin etkili olduğu dönemlerde risk grubundaki bazı kişilerin normal şartlara göre daha öfkeli, saldırgan ve tahammülsüz olabileceği vurgulanıyor.
Yaz ayları birçok ülke için aşırı sıcak geçiyor. Küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan iklim şartları, doğadaki dengeleri değiştirdiği gibi insan tabiatını da değiştirebiliyor.
Aşırı sıcak ve nem, fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da insan sağlığını riske atıyor. Bozulan vücut dengesi, ruhsal olarak da alarm veriyor. Peki bu dönemlerde en çok hangi psikolojik şikayetler artıyor? Hangi gruplar risk altında ve aşırı sıcaklarda ruh sağlığımızı korumak için nelere dikkat etmeliyiz? Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Uzman Dr. Ömer Yanartaş ile konuştuk.
Aşırı sıcaklar şiddet, kaygı ve tahammülsüzlüğü artırıyor
“Belli düzeyde ısı artışlarının ruh sağlığı ile ilgili sıkıntıların sıklığını artırdığı yönünde araştırmalar var. Birçok farklı ruhsal klinik problemler de görülebiliyor” diyerek başlıyor söze Uzm. Dr. Ömer Yanartaş. Aşırı sıcakların etkili olduğu günlerde, kişilerin ruh hallerinde görülen olumsuzlukları şöyle sıralıyor:
“Sıcaklık artışıyla insanlar daha fazla şiddete ve saldırganlığa meyledebiliyorlar. Tahammül gücü düşüyor. Kişilerin ilişkileri bozulabiliyor. Bazı insanlar, yatkınlık da varsa, daha kaygılı ve depresif olabiliyorlar. Özellikle de altta demans, şizofreni gibi psikotik tabloların olduğu ve düzenli psikiyatrik tedavi alan vakalarda risk durumu daha yüksek.”
“Ruhsal hastalıklar, bedensel hastalıklardan ayrıştırılamaz”
Yanartaş, ruhsal hastalıkların fiziksel hastalıklardan ayrı tutulamayacağına da dikkati çekiyor. “Ruh sağlığımız bedenimizi, bedensel problemler de ruh sağlığımızı etkiler” diyor. Kronik hastalığı olan kişilerin aşırı sıcak havalarda psikolojik durumlarına da özen göstermesi gerektiğini vurguluyor:
“Bazen ‘Hastalığım alevlenir, kötüye doğru seyreder’ gibi bir tablo da olabiliyor kişilerde. Böyle şeyler de gözlemleyebiliyoruz. Sıcaklık artışı biraz depresyonla ilişkili olduğundan kronik hastalığı olan hastaların düzenli ilaç kullanmaya dair motivasyonları düşebiliyor. Tedavilerini aksatabiliyorlar.
Bir de bazı kronik hastalıklarla sıcak hava bağlantılı… Mesela çok sıcak havalar tiroit fonksiyonlarını bozar. Tiroit bezinin alt çalışması olan hipotiroidi tablosu, depresyonla çok yakın ilişkili. Böyle karmaşık birçok şey iç içe geçebiliyor.”
Duygular kontrol edilemiyorsa uzmana başvurulmalı
Uzm. Dr. Yanartaş, sıcak havanın etkili olduğu dönemlerde özellikle orta-ileri yaş erkeklerde şiddet ve saldırganlık eğiliminde artış olduğunu dile getiriyor. Sigara, alkol veya madde kullanımı olan kişilerin de bu noktada risk altında olduğunu söylüyor.
“Sıcak dalgaları aslında bir açıdan mental bir stres kaynağı ve kişilerin kendi farkındalığı düşükse, duygularını yönetme becerisi de iyi değilse daha çok problem yaşayabiliyorlar” diyor. Eğer bu durum çevreye zarar verme noktasına geliyorsa o zaman mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini ifade ediyor.
Aşırı sıcaklarda ruh sağlığını korumak için neler yapılabilir?
Sıcak havalarda ruh sağlığının korunması için fiziksel sağlığın da korunması gerektiğini dile getiriyor Yanartaş. Neler yapılması gerektiğini de şöyle sıralıyor:
“Fiziksel sağlık ve beslenme çok önemli. Çünkü örneğin kan şekeri düşüklüğü, aşırı sıvı kaybı gibi birtakım hormonal değişkenliklerin hepsi ruh sağlığımız üzerinde de stres yaratıyor. Onun için uyku uyanıklık düzeninizi sağlamaya çalışmak, uygun miktarda sıvı tüketmek, mümkün olduğunca alkol, sigara tüketimini azaltmak ve fiziksel sağlığımızı korumak adına elimizden geleni yapmalıyız.
Uyku düzeni kritik önemde. Eğer kişi uyuyamazsa gün içerisinde dikkat dağınıklığı yaşar, depresif ruh hali ve anksiyete haline bürünebilir. Uyku kalitesini bozmamak için bu dönemlerde mümkün olduğunca, yatmadan en az 5-6 saat önce kahve, çay, sigara gibi uyarıcıları kesmek, yatmadan önce aşırı sıvı tüketmemek gerek. Uyku öncesi sosyal medyadan da uzak durmak, onun yerine uyku moduna geçirecek, dinlendirici şeyler yapmak insanın uyku kalitesini artıracaktır.
Bizim önemsediğimiz şeylerden biri de hayatlarında insanların biraz rutin oluşturmaları. Nefes egzersizleri olabilir, meditasyon ya da dini birtakım ritüeller olabilir. Bunlar aslında koruyucudur. İnsanlar bu tarz rutinler ile ilişkilerini dengelediklerinde sağlıksız tepki verme noktasına gelmiyorlar. Orada zaman içerisinde biraz daha farkındalık gelişiyor ve daha kontrollü olabiliyorlar.”