“O sözler ki kalbimizin üstünde”
11 Ekim 2005’te bu dünyaya veda eden Attilâ İlhan’ın vefatının üzerinden 12 yıl geçti (2017). Vefat ettiğinde 80 yaşında olan Attila İlhan, tam anlamıyla olgunluk, verimlilik çağında dünyaya bakışında özgün yorumlara ve sentezlere ulaşmışlık aşamasındaydı. Ölümü, Türkiye için telafisi zor bir kayıp oldu.
Attilâ İlhan sıradan, hasbelkader ya da pohpohlanmış değil, kelimenin dolu dolu anlamıyla entelektüel bir yazardı.
Gerçek entelektüel, içinden çıktığı toplumun/halkın önemli ve somut sorunlarını doğru dürüst bilen, bunlara çözüm arayan ve öneriler sunan, bu yolda mesai harcayan bilgili ve bilinçli kimse demektir.
Attilâ İlhan, özgün bir şair, özgün bir romancı olmasının yanında bu toplumun özellikle dil, kültür, tarih ve uygarlık alanındaki problemleri üzerine esaslı yorumlar ve sentezler üretmiş ve kendinden emin çözümler sunmuştu. Onun bu anlamdaki düşüncelerini içeren hem ilk hem de en önemli kitaplarından biri “Hangi Batı”dır. 1960’ların sonlarında Varlık Yayınları tarafından yayımlanan bu kitap Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin düşünce hayatının en önemli ürünlerinden biridir.
Cemil Meriç “Hangi Batı” için şöyle diyor: “Çapkın, çakırkeyif, derbeder bir üslup. Şımarık, serâzâd bir zekâ. Kızdırdığı zaman bile sevimli. Kitabı gülerek kapıyorum, yarı sarhoş, yarı mutlu, yarı doymuş, yarı aç.”
Hangi serisi
Sonraki yıllarda başka yayınevleri (Bilgi, İş Bankası) tarafından geliştirilerek defalarca basılan “Hangi Batı”, üniversite eğitimi almış herkesin en başta okuması gereken düşünce kitaplarından biridir.
Attilâ İlhan, “Hangi Batı”dan sonra “Hangi Sol”, “Hangi Sağ”, “Hangi Atatürk”, “Hangi Edebiyat” gibi Hangi Batı’daki konsepte uygun olarak bir dizi daha kitap yazdı. Bunlardan “Hangi Sol” ve “Hangi Atatürk” de okunması şart kitaplardandır.
Güzel Türkçe
Bilgisine, birikimine, fikri donanımına güvenen her insan gibi Attilâ İlhan da bütün yazı hayatı boyunca hep sükûnet içinde oldu; kimseyle kavgalı, gürültülü, küfürlü polemiklere ve söz düellolarına girmedi. Yazarlık hayatında ağırbaşlılık neredeyse alametifarikası oldu. Daima orijinal düşünceler üretti ve onları çok düzgün, rahat anlaşılır bir Türkçeyle ifade etti. Dilde herhangi bir yöndeki aşırılığa hiç yüz vermedi.
Düşünce ve felsefe yazılarının zaman zaman işin doğası gereği girift, bir çırpıda anlaşılmaz niteliklere bürünmesi kabul edilebilir bir durum da olsa, o bu zorluğu aşmayı bildi. En zor, en felsefi konuları işlerken bile rahat anlaşılırlığı başardı.
Dış dünya bilgisi
Attilâ İlhan, üst düzeyde egemen olduğu Fransızcasıyla dünyadaki edebi, siyasi, iktisadi vb. gelişmeleri çok yakından izledi.
Gerek gazete yazılarında, gerek kitaplarında, gerekse son yıllarında ağırlık kazanan TV programlarında okuyucu ve izleyicilerini bunlardan haberdar etti.
Son yıllarda sağcı/muhafazakâr yazarlarca çok önemsenen ve tekrarlanan “millilik”, “yerlilik” gibi payelerin kendisine en çok yakışacağı aydınlardan biri Attilâ İlhan’dı.
Ölesiye taşırız
Attilâ İlhan’ın Kemalizme, ulusalcılığa, antiemperyalizme ilişkin olarak öne sürüp ısrarla savunduğu tezler, sağcı/ solcu bir bölüm yazar ve aydın tarafından ciddi eleştirilere tabi tutulduysa da bunlar onun tezlerini ve onları savunmak için öne sürdüğü güçlü argümanları çürütmek için yeterli olmadı.
Bunlara ek olarak o, savunduğu şeyler hakkındaki samimiyet testlerinden hep başarıyla çıktı. Belgesi de kendi dizeleridir:
“O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız.”
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar
Yorumlar