Nükleer Enerjiye “Yeşil Vize” AB’yi Böldü
PARİS – UHA HABER / Yeşil enerji politikasıyla, 2050’de “sıfır karbon” hedefi koyan AB Komisyonu’nun yayınladığı “Yeşil enerji sınıflandırma Belgesi” Avrupa’da görüş ayrılıklarına yolaçtı. AB Komisyonu, 1 Ocak tarihinde açıkladığı ve üye hükümetlerle uzmanların gözlemine sunduğu “Yeşil enerji sınıflandırması (Taxonomie) metnini, Çarşamba günü, 27 Komisyon üyesinin biraraya geldiği toplantıda görüşerek kabul etti.
(UHA) Uluslararası Haber Ajansı Avrupa Temsilcisi Tuba Nur TÜRKELİ’nin haberine göre, AB Dönem Başkanı ve önemli nükleer santral üreticisi Fransa, “sera gazı salınımı yapmayan nükleer enerjinin bu sınıflandırmaya dahil edilmesi için” aylarca mücadele etti.
Nükleer enerjiden kaçınan Almanya ise atmosferi kirleten kömürün yerine, gazla çalışan yeni elektrik santralleri inşa etmek istiyor.
AB içindeki çok sayıda ülke ve çevreci örgütler ise, yüksek oranda radyoaktif atığa neden olan nükleer enerjinin ve karbondioksit yayan doğalgazın “yeşil veya sürdürülebilir” enerji olmadığını belirterek, ikisinin de listeye alınmasına direndi.
Ancak Komisyon, uzun süre nükleer enerji konusunda zıt gruplarda yer alan Fransa ve Almanya’nın desteğini alabilmek için, hem Almanya’nın istediği doğalgazı, hem de Paris’in bastırdığı nükleer enerjiyi yeşil listeye ekledi. Diğer üyeler arasındaki direnişi kırmak için de ender başvurduğu “yetki devri” yöntemiyle önergeyi gündeme getirerek, metin üzerine değişiklik önergesi verilmesini engelledi.
Komiserler de bölündü
Avrupa Birliği’nin “yeşil etiketi“, bu etiketi alabilen sektörler açısından, gelecekte yapmayı planladıkları yatırımlar için özel fonların sağlanmasını hedefliyor. AB’nin 2050 yılında “Sıfır karbon” hedefine ulaşabilmesi için yılda 350 milyar Euro yatırım yapması gerekiyor. Brüksel, bu yatırımlar için yeterince kamu finansmanı bulunmadığını dile getiriyor.
Perşembe günü Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen eşliğinde toplanan AB Komisyonu üyesi 27 komiser arasında dahi, “nükleer enerji” üzerinde bölünme yaşandı. Genelde oybirliğiyle karar alan Komisyon’da Avusturyalı üye Johannes Hahn, Dış İlişkiler Yüksek Komiseri İspanyol Josep Borrell ve Portekizli komiser Elisa Ferreira, metne karşı oy kullandı. Lüksemburglu ve Litvanyalı üyeler ise oylamaya katılmadı.
İtiraz eden üyeler, metnin içeriğine olduğu kadar, Komisyon’un güç kullanarak “yetki devri” seçeneğini işleme koymasını eleştirdi. Komisyon Başkan yardımcıları Hollandalı Frans Timmermans ve Danimarkalı Margterhe Vestager ve İtalyan Paolo Gentiloni de uygulamaya ilişkin şüphe ve çekincelerini dile getirdi.
“Yeşil etiket” şartları
AB tarafından yayınlanan yeni “sınıflandırma genelgesine” göre, inşaat ruhsatı 2030’dan önce verilmişse ve kömürle çalışan bir santralin değiştirilmesi amacıyla inşa ediliyorsa, gazla çalışan bir santrale yapılan yatırımlar “sürdürülebilir” kabul edilecek. Ayrıca, “20 yıl boyunca, kilovat/saat başına 270 gramdan az veya yılda 550 kg’dan az CO2 emisyonu” şartı da aranacak. Son olarak, 2035’ten itibaren de yenilenebilir gaz veya hidrojen ile çalışması şartına bağlanacak.
Nükleer enerjiye yapılan yatırımlar ise, 2040’tan önce ruhsat alacak santrallerin modernizasyon çalışmalarını veya 2045’ten önce ruhsat verilecek üçüncü nesil reaktörlerin inşasını finanse etmeleri halinde “yeşil etiketten” faydalanacak. Gaz için bir son tarih veren Komisyon, nükleer santraller için böyle bir süre öngörmedi. Bu projeye karşı çıkan Johannes Hahn gibi isimler, “Nükleer santraller 100 yıl bile sürebilir. Böyle bir durumda bir geçişten söz etmek mümkün değil” diyerek itirazlarını dile getirdi.
“Mükemmel değil ama çözüm”
AB’nin finansal hizmetler komiseri Magread McGuiness, “Paris İklim Anlaşması’ndaki taahhütleri uygulayabilmek için 30 yıldan az süremiz var. Doğalgaz ve nükleer enerjinin de listede yer alması, bu geçişe yardımcı olacak” dedi.
Komiser, elektrik üretiminin yüzde 15’inin hala kömürle çalışan santrallerden geldiği ve hala yenilenebilir enerjilerin istikrarlı arzının garanti edilemediği bir Avrupa’da, iki enerji türünün geçişe yardım edeceğini belirtti. McGuinness, nükleer enerjiyi, “Kuşkusuz mükemmel değil ama bu bir çözüm” sözleriyle savundu.
AB içinde, hala endüstrisi ve ısınması karbon yakıtlara bağımlı olan Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, yaklaşık 12 kadar ülke Fransa’ya destek verirken; metni Avrupa Adalet Divanı’na götürmekle tehdit eden Avusturya ve Lüksemburg’un da içinde olduğu bir grup ülke ise karşı çıkıyor.
AB Komisyonu, bu aritmetikle, metnin AB liderler zirvesinde reddedilme olasılığının zayıf olduğunu biliyor. Zira metnin reddedilmesi için, AB üyesi 27 ülkeden AB nüfusunun yüzde 65’ini temsil eden en az 20 ülkenin buna karşı çıkması gerekiyor.
Fakat AB Komisyonu’nun önündeki en önemli engel, Avrupa Parlamentosu. “Taxonomie metni” AP’de salt çoğunlukla, yani 353 milletvekilinin onayıyla reddedilebilir. AP’li Yeşiller milletvekilleri, sayılarının 250’yi bulduğunu ve 100 milletvekilini ikna etmek için kolları sıvadıklarını dile getiriyor.
Çevreci ülkeler ise AB Komisyonu’nu sert eleştiriyor. Greenpeace, AB Komisyonu’nu “tarihinin en büyük ‘yeşil aklama’ operasyonunu gerçekleştirmekle” suçluyor.
[UHA Haber Ajansı, 07 Şubat 2022]