MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Önce ülkem ve milletim’ diyorsak bunun gereğini seve seve yapmalıyız.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’ye yapılan aday adaylığı müracaatlarının sona erdiğini bildiren Devlet Bahçeli, kısa bir zamanda adaylarını belirleyip sahadaki çalışmalarını azim ve coşkuyla yaygınlaştıracaklarını belirtti.
UHA / İnternational News Agency
UHA Haber’in ‘TRT Haber, İHA’ kaynaklı haberine göre, Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
“Mesele hangi belediye başkanlıklarının partimizin uhdesinde olmasından daha çok Cumhur İttifakı olarak neyi, nasıl, nereye kadar başaracağımızın ilkesel tutum ve duruşunun Türkiye’miz adına ön hazırlığını yapmaktır. Ummana damlayıp ebedileşen billur su damlaları misali, bir güneş gibi doğan Türk devrine bizim de yürekten desteğimiz olacaktır ve bu tercihimiz şüphesiz her türlü pazarlık bahsinden tamamıyla muaftır. Milliyetçi Hareket Partisi üstüne düşen sorumlulukları harfiyen yerine getirecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılında basit siyasi hesap yapacak, çetele tutacak, ‘sen onu aldın, ben bunu aldım, sen çok aldın, ben az aldım’ diyecek, bulanık suda balık avlayacak ne tıynetimiz ne de merakımız vardır. ‘Önce ülkem ve milletim’ diyorsak bunun gereğini seve seve yapmalıyız. Biz neysek oyuz. Ne söylemişsek yaparız. Ne söz vermişsek tutarız.
Devir artık Türk devridir
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yola çıkarken ilk gündem maddesi istikbal ve istiklaldi. Bizim de aynısıdır, hiç kimse fıtrat değişir sanmamalıdır, bu kan, yine o kandır. Cumhur İttifakı olarak büyük resme kafa yoruyor, kabuğa değil öze bakıyor, tek tek ağaçtan ziyade ormanın bütüne odaklanıyoruz. Siyasi kulislerin müfsit akıntısına kapalıyız. Biz tekerimize çomak sokmak için tetikte bekleyen çamur zihniyetleri, çarpık niyetleri, münafık siyasetçileri, iç ve dış husumet cephesinde tüfek çatan ahlaksızları her cephede bozguna uğratmaya muktediriz. Cumhur İttifakı kararını vermiş, mutabakata varmış, 31 Mart 2024 tarihi için yola koyulmuştur. Kaldı ki, AK Parti’yle çözemeyeceğimiz bir mesele de olmayacaktır. Bize düşen görev çok çalışmaktır. Devir artık Türk devridir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.“
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin asrın en korkunç felaketlerinden birisi olarak milleti hüzne boğduğunu belirten Bahçeli, devlet-millet dayanışmasıyla depremin yaralarının sarıldığını, enkazın vahim izlerinin elbirliğiyle silindiğini aktardı.
Depremzede sahipsiz ve çaresiz bırakılmayacak
Bahçeli, “Devlet bütün imkanlarını devreye alarak deprem bölgesine müdahale etmiş, belki de dünya genelinde nadiren görülecek bir süratle felaketin ağır sonuçları en aza çekilmiştir. Depreme karşı dayanıklı ve güvenli konutların yapımı hızla devam etmektedir. Depremzede hiçbir vatandaşımız açıkta kalmayacak, sahipsiz ve çaresiz bırakılmayacaktır“ diye konuştu.
Cumhur İttifakı’nın 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinden alnının akıyla ve demokratik aklanmayla çıktığını ifade eden Bahçeli, birinci beş yıllık döneminde, bağlanan umutları karşılayan, ihtiyaç duyulan istikrar ve güveni sağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci beş yıllık devresine milli iradenin desteğiyle geçtiğini söyledi.
Bahçeli, “14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri turnusol kağıdı işlevi görerek muhalefetin tükenişini, gizli kapaklı pazarlıklarını, kaç ortaklı olduğunu sayamadığımız sipariş masanın asıl mahiyetini gözler önüne sermiştir. Türkiye’nin öncelikli sorunlarından birisi muhalefetin iflas bayrağını çekmesidir” dedi.
Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
“Demokrasiyi erozyona uğratan çirkef muhalefet kendi kendini yiyip bitiren siyasi organizmaya dönüşmüş, bununla da kalmayıp iç barış ve huzur ortamına kesif bir cephe açmıştır. Zillet ile hezimet arasında bir sarkaç gibi sallanan CHP, İP, DEM ve diğerlerinin Türkiye’yi siyasi kriz ve kaosa sürüklemek için her alçak tertibe başvurdukları gizlenemez boyutlardadır. Kimin kimi çelmelediği, kimin kime tuzak kurduğu öylesine karmaşıklaşmıştır ki, tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak kırılması, tam bir siyasi vicdan dağılması ortaya çıkmıştır. Türkiye düşmanlarının siyasi taşeronu olacak kadar seviyesiz ve cibilliyetsiz hale gelen partilerin sadece demokrasiye değil, Türkiye’ye de zarar verdikleri çok açıktır. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde milli ve manevi değerleriyle çelişen, milletine ve devletine çemkiren bir muhalefet yapısı görülmez, görülemez, görülmemiştir. Muhalefet amansız bir hastalığın pençesindedir.
Birbirinin ipliğini pazara çıkaran, sırlarını düğün evinde ifşa eden müflis partilere milletimizin itimat etmesi imkansızdır. Birbirine demediğini bırakmayanların, seçim sonuçlarının vebalini yıkmak için aynaya bakmak yerine suçlu ve sorumlu arayanların, bugünkü aklıyla dünkü aklını yerenlerin Türk siyasetinde varlığı esasen demokratik utançtır. Milletim bilmelidir ki, bizim için asıl tehlike dış düşmanlar değil, siyasete yuva yapmış, hasbelkader TBMM’ye girmiş siyasi tufeylilerdir. Bu haliyle CHP temelde güvenlik sorunudur. PKK’nın demlenmiş hali olan sözde bölücü parti güvenlik tehdididir. İYİ Parti kendi içinde bile dümen, düzen, alavere, dalavere, kumpas ve kutuplaşmadır.“
Bir yanda Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın kapısı aralanırken, diğer yanda ise milli değerleri hedef alan sistematik operasyonlar gözlemlendiğini bildiren Bahçeli, son günlerde iç ve dış bağlantılarının aşikar olduğu bu karanlık kampanyanın eşgüdüm halinde ve adım adım ilerletilip mevzi elde ettiğini dile getirdi.
Bunlardan ilkinin, “fenomen” adıyla ortaya dökülüp para ve servetinin kaynağı şaibeli ve muamma olan sonradan görme bir avuç “çapulcunun” yarattığı olumsuz havanın, millette uyandırdığı infial ve öfke hali olduğunu belirten Bahçeli, “Bunun yanında insanlarımızı provoke eden sosyal medya görüntüleri, itibar suikastları, iftira düzeneği kuran sosyal medya hesapları, merdiven altı cemaat ve tarikatların şımarıklıkları, maneviyat dolandırıcıların şovları tahammül sınırlarını aşmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vatandaşlarımız alın teriyle, el emeğiyle ve geceli gündüzlü hayat mücadelesi veriyorken, aklını kaçırmış gibi para harcayıp, kahvesini altın tozuyla yudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri bir sistem sorunu olarak servis edilmektedir. Buradaki amaç peyderpey telafi edilen sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle cılız siyasal tepkiyi kamçılamak ve karıştırmak, Türkiye aleyhine yığınak oluşturmaktır. Bu kapsamdaki hedef, sosyal anarşi üretmek, toplumsal itirazları siyasal tazyikle beslemek, maneviyatımız üzerinde kuşkular uyandırmaktır. İkinci olarak, Türk futbolunda muhkem yeri olan kimi insanların illegal fonlara yüksek faiz beklentisiyle astronomik paralar yatırması, böylesi çarpıklığın bir banka ve bu bankanın çalışanı vasıtasıyla yaşatılması yalnızca hukuksuzluk değil bir ahlak ve maneviyat sorunu olarak belirmiş ve somutlaşmıştır.
Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmış, açgözlülüğü belgelemiştir. Daha çok kazanma, daha çok faiz geliri alma, bunlara da gayri meşru yollarla ulaşma çabası sosyolojik rahatsızlığa yol açmış, ekonomik memnuniyetsizliği kışkırtmak için pusu atan çevreleri iştahlandırmıştır. Bu kapsamdaki hedef, ahlak, adalet, eşitlik ve gelir dağılımı eksenindeki tartışmaları sistem ve devlet krizine tahvil etme aymazlığı ve kurnazlığıdır. Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasından hemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkını döndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür.”