İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: Kazanan mutlaka Türkiye olacaktır!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’da bir suikast sonucu hayatını kaybeden Sinan Ateş’in vefatının üzerinden geçen 61 güne rağmen hâlâ cinayetin asıl sorumlularının ortaya çıkmadığını belirterek 14 Mayıs’a kadar her konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Sinan Ateş’in katillerinin kim olduğunu soracağını söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yapmış olduğu konuşmasını Uluslararası Haber Ajansı (UHA)’dan Ataner YÜCE‘ye değerlendirmelerde bulundu.
Genel Başkanı Meral Akşener, ‘’Kuklalar tutuklandı, kuklacılar serbest. Maşalar tutuklandı, maşayı tutanlar serbest. Tetikçiler tutuklandı, azmettirenler serbest.’’ diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi;
‘’Sayın Erdoğan, söylesene, yargının işini yapmasına neden engel oluyorsun? Söylesene;
kimden, kimlerden korkuyorsun! Söylesene; sorumluluktan kaçarak olanları örtbas edebileceğini mi sanıyorsun? Eğer öyleyse şimdiden söyleyeyim, çok yanılıyorsun. Çünkü biz; adalet yerini bulana kadar unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu cinayetin, asıl sorumluları, ortaya çıkana kadar unutmayacağız, unutturmayacağız. Banuçiçek’le, Bengisu’nun, göz yaşları dinene kadar, unutmayacağız, unutturmayacağız. And olsun, şart olsun ki; Sinan Ateş’i unutmayacağız, unutturmayacağız.’’ diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Adıyaman’da; ‘’İlk günler için helallik istiyorum.’’ sözlerine ilişkin; depremin başından beri söylediği sözleri hatırlatan Meral Akşener; ‘’Şimdi hangi yüzle çıkıp da helallik istiyorsun?’’ dedi.
‘’Eğer illaki helallik almak istiyorsan gideceksin; Maraş’ın tam merkezinde 15 saat boyunca enkaz altında kalan yavrusunun elini tutup vinç beklerken rahmetli olmasını izlemek zorunda kalan babadan helallik isteyeceksin.’’ diyen Akşener, Cumhurbaşkanı’nın vatandaşıyla helalleşmesinin makamının gereğini yapmakla mümkün olacağını vurgulayarak; ‘’Bir idarecinin vatandaşlarıyla helalleşmesi istifa ederek, hesap sorarak, sorumluları görevden alarak olur. Bunları yapmayıp üstüne de helallik istemek halkla ilişkiler kampanyasından başka bir şey değildir.’’ şeklinde konuştu.
Bu kadar suçun, yanlışın ve haramın olduğu yerde helalleşmeden söz edilemeyeceğinin altını çizen Genel Başkan Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şu sözlerle eleştirdi:
‘’Meydanlarda, sadaka verir gibi para dağıtarak, helallik alamazsın. Kameralar karşısında, buz gibi havada, sırtına, mont bile vermediğin çocuklarımızı, kendine zırh yaparak helallik alamazsın. Paranın kölesi olan yandaşlarının bekçiliğini yaparak helallik alamazsın. Adıyaman’a, senin getiremediğin vinci, bulup da getiren ama “valin” izin vermediği için ailesine yetiştiremeyen Nehir’den helallik alamazsın.’’
Siyasetçinin helalleşmesinin yolunun sandıktan geçtiğini belirten Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek;
‘’Madem helallik alacaksın; o zaman önce, aziz milletimizin önüne, sandığı getireceksin,
helalliği de öyle isteyeceksin. Sandığı getireceksin, milletimiz sana ne diyecek göreceksin. Öyle televizyonlardan üfürmekle olmaz. Halep oradaysa arşın burada. Madem helallik alacağına eminsin; o zaman derhâl sandığı getireceksin!’’ dedi.
Depremzedeler soğukta beklerken Kızılay’ın kendi vatandaşına çadır satmasının bir organizasyon değil, ahlak sorunu olduğunu vurgulayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türk Kızılay’ında yaşananlara ilişkin; ‘’Ecdat yadigarı, kötü gün dostu, iyiliklerin sembolü, Türk Kızılay’ı; tümüyle yozlaşmış, çürümüş, bir yer hâline gelmiş. Memleketin, yarasını saracağına, çadır tüccarı olmuş. Düşünebiliyor musunuz? Deprem olmuş. İnsanlarımız, 20 gündür çadır bekliyor. Kızılay ise deposunda, çadır stoklayıp satıyor. Böyle bir kepazelik olabilir mi?’’ diye konuştu.
Geçtiğimiz yıllarda depolarda patates ve soğan stoklayanların suçlanıp ‘’terörist’’ ilan edildiğini hatırlatan Genel Başkan Akşener; ‘’Peki şimdi çadır stoklayan Kızılay’a ne diyeceksiniz? Kızılay’ın deposunu da basıp çadırlara el koyacak mısınız? Stokçu diye Kızılay Başkanı’nı da ‘aldıracak’ mısınız?’’ dedi.
155 yıllık büyük tarihine rağmen bugün kurumsal hafızası yok edilmeye çalışılan Kızılay’ın öncesinde yaralılara uzanan yardım eli, kötü gün dostu olduğunu söyleyen Genel Başkan Meral Akşener şunları söyledi:
‘’Peki ‘Ak-Kızılay’ ne yaptı? Milletimizin, topyekûn darda olduğu bir günde; milletimizin, soğuktan donduğu bir günde tüm Türkiye’nin seferber olduğu bir günde; alın teri ile emanet edilen milletin helal yardımlarını ticari bir şirket gibi utanmadan satışa çıkarttı. Yabancı ülkeler hiçbir karşılık beklemeden arama kurtarma ekipleri gönderdiler. Düşman diye kötülenenler, seferber olup, yardıma koştular. ‘El oğlu’ dediklerimiz milyarlarca lira yardım parası topladılar. Ama bu ülkenin Kızılay’ı, utanmadan, kendi vatandaşına, çadır sattı. 85 milyon tek yürek oldu. Ama bu ülkenin Kızılay’ı, kendi vatandaşına, çadır sattı. İnsanlarımız, geceleri, eksi 18’lere varan soğukla, mücadele ederken Türkiye’nin her köşesinde, milletimizin uykuları kaçtı. Ama bu ülkenin Kızılay’ı, kendi vatandaşına, çadır sattı.’’
Kızılay’ın başındaki yöneticilerin kendi vatandaşına çadır satmasının bir ahlaksızlık, alçaklık ve rezalet olduğunu vurgulayan Akşener, bu duruma şaşırmadıklarını belirterek; Kaşıkçı Davası’nı Suudi Arabistan’a satanın, memleketi sığınmacı hendeğine çevirip Avrupa rahatsız olmasın diye milletin huzur ve refahını satılığa çıkaranın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını ev karşılığında yabancılara satanın, Çukurova’nın toprağını İngiltere’den gelen çöpleri gömmek için satanın bu hükûmet olduğunu söyleyerek;
‘’İşte o nedenle biz Kızılay’ın bu ülke insanı için ürettiği çadırları depremzede vatandaşına satmasına, hiç mi hiç şaşırmıyoruz. Çünkü, Sayın Erdoğan’ın dünyasında bu ülkenin satılık olmayan hiçbir değeri olmadığını çok iyi biliyoruz.’’ dedi.
Kızılay’ın çadır satmasına ilişkin iktidar kanadından gelen; “Büyütülecek bir hadise değil. Günün sonunda vatandaşımıza hizmete gitmiş.” açıklamasına ilişkin Genel Başkan Meral Akşener, bu paranın milletin parası olduğunu ifade ederek; ‘’Al bayrağımız gibi kıymetli bildiğimiz Kızılay’ın sancağını daha fazla kirletmeyin. Her dönem gururumuz olan Kızılay’ı, daha fazla lekelemeyin. Ahlaksız, şuursuz ve arsız yönetim anlayışınızla el attığınız her kurumumuzu delik deşik ettiniz. Bari Türk Milleti’nin, ‘Vicdan Kalesi’ Kızılay’ın surlarında gedik açmayın.’’ ifadesini kullandı.
İYİ Parti olarak yangından mal kaçırmak için değil, yangın söndürmek için çalıştıklarını, depremin ilk gününden itibaren sahada olduklarını vurgulayan Akşener; İYİ Parti Afet Koordinasyon Merkezi’mizin yaptığı faaliyetleri anlattı.
Hâlâ deprem bölgesinde teşkilatlarının sahada olduğunu ifade eden İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Gençlik teşkilatların da pedagogların tavsiyeleri üzerine depremzede çocuklar için motivasyon etkinlikleri düzenlediğini belirtti.
Önümüzdeki seçimlerin bir yol ayrımı, ateşten bir imtihan olduğunu söyleyen Akşener; ‘’Ya millet yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya da milletin geleceğini kumar masalarında harcayanlara müsaade edeceğiz. Ya ateşten bir gömleği eğnimize giyip bu imtihandan geçeceğiz ya da yüreksizce kül olup gideceğiz. Ya Cumhuriyetin yeni asrında ışıl ışıl yeni bir tarih yazacağız; ya da dayatmalara boyun eğip Türkiye’ye biçilen trajediyi en ön sıradan izleyeceğiz. Ya beyaz zambaklara, can suyu vereceğiz ya da önümüze konan gazap üzümlerine razı olacağız.’’ dedi.
Genel Başkan Meral Akşener, Amasya Tamimi’ne atıfta bulunarak; şunları aktardı:
‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, 21 yıldır yöneten hükümet tüm kurum ve kuruluşları yıkmış amacından saptırmış ve onları, kendi şeytani emelleriyle bozarak yok etmiştir.
İktidar organları artık bu ihanet şebekesinin elinde terse çalışan bir saat, yanlış yönü gösteren bir pusula, yiyeni şeytanlaştıran zehirli bir meyve ağacıdır. Ve bugün 100 yıl sonra bir defa daha vatanın bütünlüğü, milletin selameti ve istiklâli tehlikededir. Saray hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremez haldedir. Hükümetin Başı, gaflet ve dalalet içinde aldığı her kararla memleketi uçuruma sürüklemektedir.’’ dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, önümüzdeki seçimleri de vurgulayarak, ‘’Aynı 100 yıl önce olduğu gibi bugün de milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. O karar da 3-5 kişiyle değil, milletçe verilecek ve uygulanacaktır. Kişilerin kaprisleri değil, milletin iradesi tecelli edecektir. Onun bunun değil, milletin dediği olacaktır. Ve kimsenin endişesi olmasın, kazanan mutlaka Türkiye olacaktır!’’ şeklinde kaydetti.