İslâm’sız İslâm: Çağdaş hurafeler çöplüğü
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, ‘İslâm’sız İslâm: Çağdaş hurafeler çöplüğü’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yusuf Kaplan, şunları söylüyor:
“İngiltere’de bir ilk yaşandı: Güya bir Müslüman, Hamza Yusuf isimli Pakistanlı bir adam, Başbakan yapıldı. Evet, yapıldı! Bu olay, devrim gibi sunuldu. İngiliz bu; Müslüman kılıklı bir adamı durup dururken ne diye Başbakan yapsın ki? İslâm’a en büyük darbeyi vuran, İngiliz’in vardır bir hesabı diye düşünmeli insan!
Başbakan yapılan adam başbakanlık konutunda namaz kıldırıyor bir grup insana. İmamlık yapıyor! Ama ne cemaat öyle! Erkek kadın karışık!
Bu adam, eşcinsel şebekeleri tarafından çok seviliyor. Çünkü bu Müslüman kılıklı adam, eşcinselliği günah olarak görmüyor ve eşcinsel evlilikleri savunuyor!
Tipik İngiliz operasyonu bu: İslâm›sız İslâm projesinin en ürpertici ürünlerinden biri bu.
İslâm’sız İslâm ne demek peki? Bunu birkaç yıl önce yazmıştım. O yazımı paylaşıyorum sizlerle..”
OMURGA VE SÂBİTE OLMADAN AYAKTA DURAMAYIZ!
Bir insanı ayakta tutan şey omurgasıdır, omurgalı olması.
Bir toplumu ayakta tutan şeyse, sâbiteleridir, sâbitelerinin yerinde durması.
Bir dinin, düşünce sisteminin ya da medeniyetin ayakta durmasını, insanların önünü açmasını sağlayan şeyse, hakikatleridir, hakikat fikrinin köksalması.
Hakikat fikrinin tartışıldığı bir yerde toplum sâbitelerini, insan da omurgasını yitirir. Hakikatlerini yitiren bir medeniyeti de, sâbitelerini yitiren bir toplumu da, omurgasını yitiren bir insanı da bekleyen tehlike, önce kendine olan güvenini kaybetmesi, sonra bütün değerlerinin çözülmeye başlaması, sonra da yıkılması, yok olmasıdır.
İslâm, İslâm medeniyetinin hakikat fikrinin, müslüman toplumların sâbitelerinin ve müslüman insanteklerinin omurga’larının, omurgalı kişiler olarak yaşamalarının kaynağıdır. İnsanın insanca bir hayat inşa etmesinin yegâne imkânıdır İslâm.
DİNE UYMAK YERİNE, DİNİ KENDİMİZE UYDURMAK, DİNE EN BÜYÜK DARBEYİ VURMAKTIR!
Hıristiyanlık da, Yahudilik de tahrif edildiği için hakikatlerini, sâbitelerini ve omurgalarını yitirdiler. Ölü dinler bu dinler. Fosilleşmiş, hayata hiç bir şey katmayan, hiçbir atılıma zihnen öncülük edemeyen, sadece kiliseleriyle, kurumsal güçleriyle varlıklarını sürdüren dinler bunlar. “Canlı cenazeler”!
Aynı şey, Asya dinlerinin başına da geldi, geliyor… Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm, Taoizm, Şintoizm modernitenin de, postmodernitenin de saldırılarına direnemedi, fosilleştirildi, canlı cenazeye dönüştürüldü ve bitirildi.
Aynı şeyi İslâm’a karşı da yapmaya çalışıyor Batılılar. Önce tarih yapan bir aktör olarak İslâm’ı tarihten uzaklaştırdılar: Bunu Osmanlı’yı durdurarak, Müslüman Hindistan’ı parçalayarak, Arap dünyasını ve Türk dünyasını paramparça ederek, birbirlerinden kopararak başardılar.
Şimdi ikinci stratejiyi devreye giydirdiler son bir asırdır. Burada da Müslümanları İslâm’dan uzaklaştırmayı hedefliyorlar.
Müslüman toplumların İslâm’dan uzaklaştırılmalarının yolu, sekülerleşmeleridir. Sekülerleştikçe, İslâmî duyarlıkları zayıflıyor, dünyevî kaygıları artıyor, gücü, parayı, makamı kutsamaya başlıyorlar ve İslâm’dan adım adım uzaklaşıyorlar…
Varılacak nokta şu olacak: Dine uymak yerine, dini kendimize uydurmak! Buysa, dine en büyük darbeyi vurmaktır: Dini hayattan uzaklaştırmak!
PEYGAMBERSİZ İSLÂM’DAN, İSLÂM’SIZ İSLÂM’A…
Sonuçta karşımıza protestanlaştırılmış bir İslâm çıkacak. Protestanlaşmış İslâm anlayışını hayata geçirmenin iki yolu var: Birincisi, “Peygambersiz İslâm” projesini hayata geçirecek bütün süreçleri tetiklemek. İkincisi dini kendi kafamıza göre şekillendirdiğimiz “İslâm’sız İslâm” projesini gerçeğe dönüştürmek!
Önümüzdeki en büyük tehlike, İslâm’ı, herkesin kendi kafasına göre, çağdaş hurafelere, seküler kutsallara göre şekillendirme aymazlığına soyunulması tehlikesidir.
Altını çizerek tekrar ediyorum: Dine uyacağımıza dini kendimize uydurma pespayeliği göstermektir bu!
Ortaya çıkan şey, din olmaz bu durumda. Ortaya çıkan şey, paçavra olur!
Tam böyle bir süreçte, birileri, “dini hurafelerden temizleyeceğiz” diye bir söylem geliştiriyorlar!
Hurafe kendileri oysa! Zihinleri çağdaş hurafelerle iğdiş edilmiş tipler bunlar! Zihinlerinin İslâmî bir duyma, düşünme melekesine sahip olmadığını, düpedüz seküler kutsallara göre işlediğini göremeyecek kadar da epistemik kölelik yaşayan zavallılar! Aşağılık kompleksinin en uç noktalarında gezinen, oryantalistlerin gönüllü misyonerleri!
Müslümanların tarihlerinde en zor dönemlerinden birini yaşadıkları iki asırlık medeniyet krizi sürecinin geldiğimiz son evresinde, bazı proje adamlar bu konuları sürekli olarak işliyorlar, gündemde tutuyorlar, papağan gibi hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar. Ne anlama geldiğini anlamak gibi bir dertleri filan olmayan dinle ilişkisi en az olan bazı seküler kesimlere bu söylem çok câzip geliyor: Dine uygun bir hayat inşa etmek yerine yaşadıktan döküntü hayata uyumlu hâle getirilen bir din icat etmek, dini paçavraya çevirmek, heva ve heveslerimize göre din icat etmeye kalkışmaktır bu.
Görünüşte din yaşayacak ama ortada dinden eser kalmayacak: İşte “İslâm’sız İslâm” bu!
Dinin çağdaş hurafeler tarafından istila ve işgal edilmesi, müslüman zihninse iğdiş edilmesi!
Önümüzdeki süreç “Peygambersiz İslâm” projesinin mesafe alması üzerine “İslâm’sız İslâm” projesinin adım adım hayata geçirilmeye çalışılacağı bir süreç olacak.
O yüzden müteyakkız olmakta yarar var.
İngilizlerin iki asırdır İslâm›ın önünü tıkmak için geliştirdikleri ve İslâm›sız İslâm projesinin en ürkütücü örneklerinden biri Müslüman kılıklı adamları önümüze sürmeleri! İskoçya Başbakanı yapılan Hamza Yusuf daha ne naneler yiyecek, bakıp göreceğiz!
Allah (cc) bu sahipsiz, mazlum Müslümanları İngilizler gibi şeytana pabucunu ters giydiren şer şirret güçlerin şerrinden, fitne fesadından korusun diyorum ama bu ülkede de benzer bir İslâmsız İslâm projesi servis ediliyor Kızılcık Şerbeti adlı diziyle: Başörtülü birinin müstehcen sahneleri gösteriliyor! Müslüman karakterler ruh hastası, müslüman aile, iğrenilesi bir aile olarak resmediliyor!
Bu ülkenin Müslüman halkı hep bu tür kültürel tecavüzlere uğramaya mahkum mu? Bu ülkede RTÜK denen kurum ne işe yarar? Laik ve İslâmî toplum kesimleri arasında üstelik de ramazanda husûmeti tetikleyen böylesine provokatif bir diziye nasıl göz yumulabilir? Güya yaşanmış bir hikâyeymiş! Oruca Ramazan›da hakaret hadisesi de yaşanmış mı? Derhal müdahale edilmeli bu diziye! RTÜK uyuma!
Vesselâm.
Yorumlar