İslami geleneklerin zayıflaması bir yana, Avrupa ve Amerika sokakları iftar sofraları ile renkleniyor…
* Amsterdam’daki ilk iftar sofrası THY’nin oldu. İftara, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Azerbaycan Lahey Büyükelçisi Rahman Mustafayev, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Deventer Başkonsolosumuz M. Hakan Cengiz, Din Hizmetleri Müşaviri Ömer Özgül, Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın başkanları ve üyeleri ile birçok turizmci katıldı.
* Hollanda’daki iftar sofraları, hem resmi makamların hem de Sivil Toplum Kuruluşları’nın yoğun çabalarıyla devam ediliyor.
* Bu anlamlı buluşmalar, ülkedeki çeşitliliği ve birlikteliği pekiştirirken, Ramazan’ın güzelliklerini tüm topluma ulaştırıyor.
* Övgülerin yanında, aşırı bir şekilde düzenlenerek yapılan gösterişli etkinliklerin, toplumda hoşnutsuzluk yarattığı ileri sürülüyor ve sadelik isteniyor.
UHA /Europe İnternational News Agency
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte, tüm dünyada olduğu gibi, Hollanda’da da şehirler ve sokaklar renkli ve dopdolu iftar sofralarıyla şenlenmeye başladı. Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın düzenlemekte olduğu bu özel yemekler, ülkenin önde gelen isimlerini bir araya getirecek, Hollanda devlet büyüklerinin, Müslüman toplumunun iftar davetini kabul etmesi ise büyük yankı uyandıracak. Devlet büyüklerinin bu anlamlı jestleri, İslam dünyasında sevinçle karşılanırken, ırkçıları rahatsız edecek.
Hollanda’daki iftar sofraları, hem resmi makamların hem de Sivil Toplum Kuruluşları’nın yoğun çabalarıyla organize edilmeye devam ediliyor. Bu anlamlı buluşmalar, ülkedeki çeşitliliği ve birlikteliği pekiştirirken, Ramazan’ın güzelliklerini tüm topluma ulaştırıyor.
Maneviyatın ve güzelliklerin doruklara ulaştığı Ramazan ayı, Amsterdam’da bir kez daha paylaşım ve dayanışmanın zirvesine çıktı. İftar sofraları, sadece mideye değil, kalplere de dokunuyor, bereketiyle bütün şehri kuşatıyor.
Bu yılın ilk büyük iftar sofrası, Türk Hava Yolları’nın Amsterdam Müdürlüğü’nden geldi. İftar sofrası, ülkemizin gururu olan THY’nin, Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici ve Kargo Satış Müdürü Muhammet Raşit Yılmaz’ın ev sahipliğinde, Corendon Oteli’nin muhteşem salonlarında gerçekleşti.
Protokol masası
Programa, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Azerbaycan Lahey Büyükelçisi Rahman Mustafayev, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Deventer Başkonsolosumuz M. Hakan Cengiz, Din Hizmetleri Müşaviri Ömer Özgül, Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın başkanları ve üyeleri ile birçok turizmci katıldı.
THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, THY’nin yeni uçuşları hakkında ayrıntılı bilgiler sunarak, havayolu şirketinin genişleyen hizmet ağının önemini vurgularken şunları söyledi:
“Türk Hava Yolları olarak Amsterdam’dan Günde 5 sefer İstanbul Havalimanı’na, 2 sefer Sabiha Gökçen Havalimanı’na ve haftada 1 kez Esenboğa Havalimanına seferlerimizi gerçekleştiriyoruz. Bu seferler sayesinde bir günde çok yüksek sayıda yolcuya dokunuyoruz, seyahatlerini güvenli şekilde sağlıyoruz.
Havalimanı satış ofisimizi 1 Nisan itibarıyla açıyoruz. Bütün biletleme, değişiklik, iade, fazla bagaj ödemeleri bu ofisimizde görev alacak olan THY personeli tarafından yapılacak.
1 Nisan’dan itibaren AJET ayrı havayolu olarak uçmaya başlıyor. Biletler AJET sisteminden satılmaya başlandı.
Çok iddialı 2033 hedeflerimiz bulunuyor. Yeni uçak siparişlerimizle birlikte filodaki uçak sayımızın 2033 yılında 800’ü aşması planlanıyor. Taşıdığımız yolcu sayısının 2033 yılında 170 milyonun üzerine çıkması hedefleniyor. Çalışan sayısının 150 bin’e ulaşması hedefleniyor. Avustralya Melbourne uçuşlarımızın açılmasıyla birlikte 130 ülkede 346 destinasyona uçuyoruz. Artık Türk Hava Yolları 6 kıtaya da uçuşlarını gerçekleştiriyor.”
Ekici’den sonra söz alan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, THY yetkililerine yaptıkları başarılı çalışmalar için teşekkür ederek, Türkiye-Hollanda arasındaki ilişkilerin güçlendiğinin altını çizerken şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda arasındaki Dostluk Anlaşması’nın imzalanmasının 100. yıldönümü faaliyetleri düzenlediğimiz bu yıl, Ramazan’da sizlerle bir araya gelmek mutluluk verici.
Öncelikle hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum. Allah ibadetlerinizi ve hayırlarınızı kabul etsin. Bu Ramazan’ın ülkemize ve tüm İslam ülkelerine barış, huzur, bereket ve sağlık getirmesini temenni ediyorum. THY’ye de bol kazançlar diliyoruz.
Ramazan ayı; rahmet ve ibadet ayı olduğu kadar, sevgi, hoşgörü ve dayanışma duygularını daha yoğun bir şekilde hatırlamamıza vesile olur.
Ramazan; aynı zamanda yüce dinimizin merhametini, hakkaniyetini, emir kıldığı ahlaki ilkelerini tüm insanlığa bir kez daha hatırlatır. Bu bereketli ayda bize verilenlere şükrederken, aynı zamanda darda kalanlara yardım etme ayıdır.
Sizler ülkemizde meydana gelen depremler vesilesiyle bu birlik ve dayanışma duygularını geçen Ramazan ayında en üstün şekilde sergilediniz. Depremlerde ülkemiz ve milletimiz göstermiş olduğunuz bu örnek birlik ve dayanışma için kalbi duygularla hepinize teşekkür ediyorum. O dönemde her zamankinden daha yakın çalıştığımız THY’ye de şükranlarımızı tekrarlıyoruz.
2023’de Amsterdam THY Ofisi’nin 1967’de açılmış olması çok önemlidir. 428 uçak, 170 milyon yolcu ve 345 havaalanına uçuş yapması ile THY göz bebeğimizdir.
THY Amsterdam Müdürlüğümüze bu güzel düzenleme ve davetleri için teşekkür ediyoruz. Şerafettin Bey’e ve tüm mesai arkadaşlarına, mesai arkadaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum.
Ramazan ayını aileleriniz ve sevdikleriniz ile birlikte sağlık, huzur, bereket içinde geçirmenizi can-ı gönülden diliyorum, saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.”
Büyükelçimizin konuşmasından sonra gelen iftar saatinde kuran okundu ve çorba servisinden sonra açık büfeden yemekler alındı.
İftar sofrası vesilesiyle, uzun zamandır birbirlerini görmeyen dostlar ve meslektaşlar geç saatlere kadar sohbet ettiler.
Değerli okurlarım, Hollanda’da çok yaygın bir şekilde yapılmakta olan iftar sofralarının ilkini yukarıda okudunuz. Bundan sonra her gün birkaç yerde yapılacak olan yüzlerce iftar sofrasına davetliyim. Bu davetlerin hepsine gitmek tabii ki imkânsızdır. Bu vesile ile, gidemeyeceğim organizasyonlar için şimdiden özür dilerim.
RAMAZAN, ORUÇ VE İFTAR HAKKINDAKİ YORUMUM
Oruç, sadece dini bir vecibe olmanın ötesinde, sağlık açısından da önemli bir pratiğe işaret eder.
Hz. Muhammed (s.a.v), orucun sadece açlık ve susuzlukla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kişinin nefis terbiyesine, sabrın gelişmesine ve manevi bir arınmaya hizmet ettiğini belirtmiştir.
O, oruç ibadetinin, bedensel ve ruhsal sağlığı koruyarak insanın kendini kontrol etmesini, sabretmesini ve manevi olarak güçlenmesini sağladığını öğretmiştir.
Hz. Muhammed, orucun sağlık üzerindeki olumlu etkilerine de dikkat çekmiştir.
Özellikle oruç tutmanın sindirim sistemini dinlendirerek, sindirim sorunlarını azalttığı, vücudun detoksifikasyonunu sağladığı ve kilo kontrolüne yardımcı olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla, oruç sadece dini bir vecibe olmakla kalmaz, aynı zamanda bedensel ve ruhsal sağlık için de önemli bir pratiği ifade eder. Hz. Muhammed’in öğretileri, orucun sadece açlık ve susuzlukla değil, aynı zamanda insanın manevi ve bedensel iyiliği için bir fırsat olduğunu vurgular.
İftar sofraları, özellikle bazı firmalar tarafından aşırı bir şekilde düzenlenerek yapılan gösterişli etkinlikler, toplumda hoşnutsuzluk yaratabilir. Bu aşırılık, özellikle ekonomik sıkıntı içinde olan veya daha mütevazı yaşam standartlarına sahip olan insanlarda kızgınlık ve hatta huzursuzluk yaratabilir.
İftar sofraları, aslında paylaşma, birlik ve dayanışma duygularını pekiştirmek için düzenlenen özel etkinliklerdir. Ancak bu amaçtan saparak aşırı lüks ve israfa yol açanlar da oluyor. Bu durumda, asıl hedef olan, manevi ve sosyal bağların güçlenmesi yerine, gösteriş ve lüksün öne çıkmasıyla, asıl ruhu ve amacı zedeliyorlar.
İftar sofralarının daha mütevazı olması, toplumsal dengeyi korumak, her kesimin katılımını teşvik etmek ve paylaşma kültürünü daha etkin bir şekilde yaşatmak için önemlidir. Mütevazi iftar sofraları, manevi değeri ön plana çıkarırken, israftan kaçınarak daha geniş bir kesimin katılımını sağlayabilir ve toplumda daha pozitif bir etki yaratabilir. Bu şekilde, herkesin Ramazan ayını eşit ve adil bir şekilde yaşayabileceği bir ortam oluşturulmalıdır.
Değerli Okurlarım,
Türkiye’de olduğu için THY’nin iftar sofrasına katılamayan dostum, Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör, Ramazan ile ilgili olarak ‘Happy Ramadan’ başlıklı güzel ve ilginç bir yorum yazmış. Bu yorum henüz yayınlanmadı. Bu yorum bir şekilde elime geçti. Haberde sözü edilen ‘Happy ramadan’ fotoğraflarını buldum ve kendisinin iznini almadan bu yorumu haberimin altına ekliyorum. Yani Veyis’e haber atlatıyorum.
Kusura bakmasın!
Happy Ramadan
Amsterdam, Frankfurt, Londra, Berlin, Köln gibi bir çok şehir bu yıl Ramazan’ı sokaklarını süsleyerek karşıladı. Ramazan kutlamaları kapsamında “Happy Ramadan” mahyası, Ramazan’ın ilk gününden itibaren, Avrupa şehirlerinin sokaklarını ve meydanlarını süsledi. Işıklandırılarak yapılan kutlamalar, genellikle Türklerin ve Müslümanların bireysel başarılarıyla oldu. Kentin, aynı zamanda sosyolojisini de yansıtan bu hareketlilik, her ne kadar bazı Avrupalılar hemfikir olmasalar da, Avrupa’nın çok kültürlü bir kıta olduğunun somut göstergesidir.
‘Happy Ramadan’ sokak sülemelerine verilecek örneklere geçmeden önce, on yıllar önce Avrupa halkının Ramazanlarla tanışmasına kısaca değinmek isterim.
Gazeteler, 1980’li yıllarda Ramazan’ın geldiğini, Müslümanların Ramazan boyu neler yaptıklarını, köşe yazıları ve sokak söyleşileri ile duyururlardı. Örneğin, o yıllarda Hollanda’nın günlük gazetelerinden Trouw’da yayınlanan bir haber başlığı “Gece yanan ışıklar” şeklindeydi. Yazar, gece saat dörtte kalkarak, Amsterdam’ın de Pijp mahallesindeki evlerde yanan ışıklara bakıp, Müslümanların oruç tutmak için sabaha karşı sahur yaptıklarını anlatmaktaydı.
Sonraki yıllarda, özellikle Ramazan’ın kasım, aralık, ocak, şubat, mart aylarına denk geldiği yıllarda, Türklerin ve diğer Müslümanların organize ettikleri iftarlara daha çok Hollandalılar katıldı. Öyle ki, Amsterdam Türkevi’nin bir ay süren çok yönlü Ramazan etkinliklerine, iftar ve devamında yapılan kültürel etkinliğine, karar vericilerin, siyasetçilerin, gazetecilerin ve farklı toplumlardan kuruluş temsilcilerinin katıldığı bir vakıadır. Zira programlara katılan Hollandalı Müslüman konuşmacılar, İslam, oruç, ramazan hakkında merak edilenleri anlatıyordu.
İşte bu faailyetlerden hareketle, geçtiğimiz hafta, vasiyeti doğrultusunda Konya’da toprağa verilen Hollandalı gazeteci ve yazar ile birlikte “Ramadan meer dan vasten” (Ramazan oruç tutmaktan ibaret değildir) kitabını yayınlamıştık.
Yakın geçmiş dönemde ise, yine Hollanda gazetelerinin, Müslümanlarla söyleşileri başta olmak üzere, bakanlıklar, belediyeler ve oruç tutan Müslümanların iş yerleri ve arkadaş çevrelerince düzenlenen iftar programlarıyla Ramazan’a büyük bir ilginin gösterildiğini ifade edebiliriz. Avrupa’nın başkentlerinde organize edilen sokak iftarlarını da belirtmemiz gerekiyor. Bu süreç, kanaatimce, Ramazan’ın Avrupa ülkelerinde kurumsallaştığını, kabul gördüğünü, hesaba aldındığının da açıkca bir göstergesidir.
Son yıllarda ve özellikle bu yıl ise, çok özel yapılan çalışmalarla bazı Avrupa kentlerinin meydanları ve sokakları Ramazan’ın gelmesiyle ışıklandırılarak süslendi.
Amsterdam’da Happy Ramadan gece ve gündüz görüntüleri
Örneğin, Amsterdam’ın Nieuw West bölgesindeki ‘40-45 Meydanı’, o bölgedeki Türk esnaflarının girişimi ve siyasetçilerin desteğiyle “Happy Ramadan” mahyasının yer aldığı sokak süslemeleri ile ışıklandırıldı ve sosyal medyadan duyuruldu.
Frankfurt’ta Happy Ramadan gündüz ve gece görüntüleri
Frankfurt’un en ünlü caddesi ‘GroBe Bockenheimer’, 10 Mart’tan itibaren, Ramazan’ın ruhunun yansıtılması amacıyla “Happy Ramadan” mahyaları, yıldızlar ve hilallerle donatıldı. Bu etkinlik Kent Konseyi tarafından gerçekleştirildi.
Diğer taraftan, RTL TV’nin yaptığı anket sonuçlarına göre, Almanların %92’i, Ramazan nedeniyle bazı sokakların süslenmesine karşı olsa da, Köln’lü beş Müslüman kızın, tam bir yıl uğraşıp hazırladıkları Hilal şeklindeki Ramazan süslemesi, Köln’ün işlek caddelerinin birinde sergileniyor.
Avrupa’da Ramazan etkinlikleri çerçevesinde bu ve benzeri yeni gelişmeler yaşanırken, bazı kurum ve kuruluşlarımız, bu yıl, geleneksel iftar progralarını Filistin’e yardıma dönüştürmüşler. Bunun yanı sıra, her yıl olduğu gibi, kuruluşlarımız bu Ramazan’da da büyük salonlarda verdikleri iftar programlarıyla göz dolduruyorlar. Sosyal medyadan paylaşılan fotograflardan, programlara müthiş bir katılımın olduğu görülüyor.
Ramazan, Avrupa’da her geçen yıl daha da kurumsallaşıyor. Avrupa kültür değerleri içerisinde yerini alıyor. Bununla birlikte, Ramazan, bir taraftan kendi aramızdaki ilişkilerin yenileşmesi diğer taraftan da içinde yaşadığımız ülke insanı ve kurumlarıyla ilişkilerin düzene sokulması fırsatını vermektedir. Ramazan, elbette, bu sosyal içeriği yanı sıra, kişisel gelişmenin, rahmet, mağfiret ve kurtuluşun da sunulduğu bir aydır.
Yorumlar