İnsani Değerler Işığında Sağlığımız
Sağlıklı yaşam, insan ömrü süresince değerini kaybetmeyen önemli bir yaşam göstergesidir. Yaşlanmadan önce gençliğin kıymetini bilmek ne kadar önemli ise hastalanmadan önce sağlığın kıymetini bilmekte o derece önemlidir. İnsanların ellerindeki kıymetleri değerini kaybettikten sonra anlaması, ne yazık ki kaybedilen sağlık açısından bir anlam ifade etmemektedir.
İnsani gelişim açısından da uzun ve sağlıklı bir yaşam önemli bir gösterge olarak kabul edilmekte, her ülke için ayrı ayrı hesaplanan ‘ortalama yaşam süresi, sağlık sistemlerinin gelişiminde dikkate alınmaktadır. İnsani gelişim endeksi olarak her yıl ülkeler bazında Birleşmiş Milletlerce hesabı yapılan okur yazarlık oranı, kişi başına düşen gelir ve sağlıklı yaşam göstergeleri ülke olarak bulunduğumuz konum ve insanlara verdiğimiz değer açısından da bir anlam ifade etmektedir.
İnsan sağlığının korunması çalışmaları, tarihi bir geçmişi bulunan halen tıp biliminde değişik yönleri üzerinde bilimsel çalışmaların devam ettiği sağlıkla bağlantılı önemli bir alandır. Yapılan çalışmaların özünde insan sağlığının korunması bir ilke olarak benimsenmiş olmakla beraber burada yatan önemli gerçek insana verilen değerdir.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ VE İNSAN SAĞLIĞI
Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) 1948 yılında ABD de kurulmuş, merkezi Cenevre’de Birleşmiş Milletlere bağlı olan ve toplum sağlığıyla ilgili uluslar arası çalışmalar yapan bir örgüttür. Örgütün Anayasa’sı 22 Temmuz 1946 tarihinde 61 ülkenin temsilcisi tarafından imzalanmıştır. Anayasa’sının yürürlüğe girdiği 7 Nisan 1948 tarihinin yıl dönümü her yıl ‘’ Dünya Sağlık Günü,, olarak kutlanmaktadır.
Örgütün tanımlamalarına göre sağlıklı olma, bedensel, zihinsel, ve toplumsal olarak tam bir iyilik hali demektir. İnsan sağlığı dün olduğu gibi bugünde, yaşam devam ettiği müddetçe önemini koruyan bir kavramdır. Her insan için ‘önce sağlık, ilkesi göz ardı edilmemesi gereken temel bir ilkedir.
Örgüt, dünya genelinde insan sağlığının iyileştirmesi amacıyla görevlerini de belirlemiştir. Bu görevler incelendiğinde sağlık çalışmaları bir bütün olarak ele alınmakta, koruyucu hekimlik, ruh sağlığı, ana ve çocuk sağlığı konularında ilgili kuruluşlar harekete geçirilerek teşvik edici rehberlik faaliyetleri desteklenmektedir. Amaç; sağlık alanında insanın karşılaşabileceği sorunlara toplumsal duyarlılık gösterilerek insana verilen değerin önemine dikkat çekmektir.
Sağlığa verilen önem uluslar arası kuruluşlarca tescil edilmiş olup, bu kuruluşlar arasında sağlık sisteminin geliştirilmesine ve süratli diyalog sağlanmasına yönelik her türlü faaliyet destek görmeye muhtaçtır. Çünkü günümüzde dünya genelinde görülen ve insan sağlığını tehdit eden hastalıklar, doğal felaketler, yetersiz beslenme, yoksulluk, sağlık tesisi, ilaç ve hekim yoksunluğunun sağlıkta yol açtığı sorunlar ancak uluslar arası işbirliği ve diyalog rehberliğinde insan odaklı yaklaşımlarla çözülebilir.
TÜRKİYE’DE SAĞLIK SİSTEMİ
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetlerinin sunumunda etkin bir rol üstlenmiş durumdadır. Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde sağlık kuruluşlarının tek çatı altına alınması, 5510 Sayılı Genel Sağlık Sigortası Kanununun çıkarılarak 01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi ayrıca 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunun 12. maddesi ile de Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünün oluşturulması yakın tarihte sağlık alanında atılan önemli adımların başında gelmektedir.
5502 Sayılı Yasa ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı bir kuruluş olup, Kurum bünyesinde yer alan Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü yapılandırılırken sağlıkta hizmet sunumu ile finansmanının birbirinden ayrı olması ilkesi esas alınmıştır. Hizmet sunumu, Sağlık Bakanlığınca planlanırken, bu hizmetlerin fiyatlandırılması hastane-eczane-kurum arasındaki geri ödeme işlemleri SGK tarafından yerine getirilmektedir.
Bakanlıkça yürütülen ve Sağlık Bakanınca açıklanan sağlık politikalarının özünde, sağlık hizmetlerinin başarıya ulaşmasında 3 ana husus ifade edilmiştir. Bunlar:
1. Vatandaşların sağlık hizmetlerinden ne kadar memnun olduğu.
2. Halkın sağlık durumunun nereye gittiği.
3. Sağlık harcamalarının hırpalayıcı yönünden halkın etkilenme durumu.
Bu 3 temel husus vatandaşa yönelik sağlık hizmetlerinin planlanmasında ve değerlendirilmesinde dikkate alınması zorunlu ilkeleri
kapsamaktadır. Sağlığı iyileştirme çalışmaları, Anayasamızın öngördüğü hedefler doğrultusunda, insan odaklı olduğu müddetçe yaşam
şüphesiz daha bir anlamlı olacaktır.
Günümüzde sağlık hizmetlerinin vatandaşa ulaştırılmasında hekim-hastane-hasta üçlüsü önemli bir rol oynamaktadır. Bu üçlü birlikte
değerlendirilirken hasta var ancak hekim ve hastane sayısı yeterli düzeyde değilse, sağlık tesislerinin alt yapılarında da önemli sorunlar
yaşanıyorsa hastalar zor koşullarla karşı karşıya demektir.
Ülkemizdeki sağlık sisteminin işleyişine baktığımızda arzu edilmemekle birlikte üzerinde durulması zorunlu sağlık sorunlarının yaşandığı
gözlenmektedir. Bu sorunların belli başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:
Yanlış teşhis ve tedavi sonucu ölümler.
İnsanların hastane, hastane dolaştırılması.
Özellikle acil servislerden başka hastanelere yapılan sevklerde insanların zor durumlarda kalması.
Koruyucu sağlık hekimliği ve ruh sağlığı hizmetlerinin yetersiz düzeyde olması.
Sağlık tesisi ve sağlık elemanı alanında görülen eksikliklerin devam etmesi.
Primsiz ödemeler ve gelir düzeyi açısından sağlık hizmetlerine ulaşım açık olmakla beraber yoksul vatandaşların sağlığa ulaşımda maddi olarak zorlanması.
Görülüyor ki sağlık sistemimizdeki yeni gelişmeler ve bu konuda gösterilen tüm çabalara rağmen insanı mutsuz kılan, yalnızlaştıran uygulamalar devam etmektedir. Geçmişe göre önemli gelişmelerin olduğu da inkar edilemez. Ancak yeni uygulamaların insani dikkate alan, yücelten değerlerle takviye edilmesi de şarttır. Çünkü, amaç; insan sağlığının korunması yanında sevgi ve hoşgörü ortamı ile insanlar arası diyalogu geliştirmek olmalıdır.
Sağlık alanında dünya genelinde yaşanan gelişmelere baktığımızda, insan sağlığının korunması yolunda çığır açacak gelişmelere tanık olmaktayız. Bu gelişmelerin başında Dijital sağlık hizmetleri gelmektedir. Bu tür hizmetlerin öncülüğünü ise Danimarka yapmaktadır.
Sağlıkla ilgili ölçümlerin elektronik cihazlarla kayıt edilmesi, bu kayıtların Blue-tooth bağlantısı ile hastanın hekimine gönderilmesi, hastanın üniversite ile web kamerası aracılığı ile görüşmesi, özel sağlık kayıtlarının internetten incelenmesi tele-tıp alanındaki uygulamalardan bazılarıdır.
Günümüzde bedensel muayenenin rolü giderek azalmaktadır. Artık görüntüleme çağındayız. Bu tür gelişmeler insanı insan yapan değerlerle takviye edildiği müddetçe, insanın yalnızca sağlıkla ilgili sorunları çözülmekle kalmayacak, insan yaşama ve çevresine daha çok bağlanacaktır.
Atıf ÖZGEN
(*) İDD Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi
e mail: ozgenatif@gmail.com
***
İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın köşe yazarı Atıf ÖZGEN, emekli olduktan sonra kaleme aldığı ilk eseri olan ‘Önce Özde Önde İNSAN’ isimli kitabını yayımladı.