“TRT ve AA gücümüze güç katıyor”
Türkiye İletişim Modeli kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kamu yayıncılığında ve habercilikte zirve olan TRT ve Anadolu Ajansı uluslararası kuruluşlarda önemli görevler üstlendi. Geçtiğimiz hafta 65 ülkeden 240 üyesiyle dünyanın en büyük yayın teşkilatı olan Asya Pasifik Yayıncılar Birliği toplantısında yapılan seçimde Haber Grubu Başkanlığını oy birliğiyle TRT Haber kazandı. Asya Pasifik Yayıncılar Birliği 60. Genel Kurulu başkanlık seçimi de geçen yıl Kasım ayında yapılmış, TRT, bu birliğin başkanlığına seçilmişti. Anadolu Ajansı ise geçtiğimiz yıl Türk Dünyası Haber Ajansları Birliği’nin kurulmasında öncü bir rol oynadı. Özellikle altını çizmek isterim: Gerek TRT, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu gerekse de diğer medya kuruluşlarımız, yaptıkları ulusal ve uluslararası proje ve yayınlarla Türkiye İletişim Modeli’nin önemli birer paydaşı durumundadırlar ve gücümüze güç katmaktadırlar.
Bugün maalesef küresel bir adaletsizlik ortamıyla karşı karşıyayız. Bu adaletsizliğin kaynağında Batılı sömürge sistemi onu besleyen Batıcı iş birliği mekanizmaları var. Türkiye, bu haksız sisteme karşı, mazlumların ve mağdurların yanında Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir hak ve adalet mücadelesi veriyor.
“Mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz”
Türkiye sadece siyasette, ekonomide, savunma sanayiinde değil, aynı zamanda iletişim alanında da adaletsizliği, haksızlığı, vesayeti kabul etmeyeceği ve hakikatin gür sesi olacağı iddaasıyla öne çıkmıştır. Dezenformasyonla mücadele ederek, gerçekleri tüm dünyaya duyurarak bu adil davada milletimizin ve tüm mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz. insan hakları ve özgürlüklerden bahseden Batı yönetimlerinin ısrarla görmezden geldiği Gazze’deki soykırım konusunda, mazlumlar için hakikatin savunucusu olmayı kutsal bir görev addettik.
Hatırlayacaksınız, 7 Ekim’den hemen sonra başta Batılı aktörler olmak üzere tüm dünya İsrail’in arkasında saf tutmak için adeta yarışa girdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye ise, İsrail’in birçok savaş suçu işlediğini, bir soykırım arayışı olduğunu, tüm dünyayı aldatmaya çalıştığını tüm dünyaya duyuran ülke oldu. Bu süreçte biz İletişim Başkanlığı olarak İsrail’in küresel toplumun reflekslerini ve vicdanını felç etmeye yönelik dezenformasyon faaliyetlerini engelleme noktasında 7 Ekim’den bu yana büyük gayret sarf ettik.
Uluslararası alanda verdiğimiz bu hakikat mücadelesi küresel birçok medya kuruluşunda da yer buldu. İsrail’in, katliamlarını meşrulaştırmak için ortaya koyduğu yalan ve algı operasyonlarını anında afişe etmemiz, özellikle İsrail’i ve onu destekleyen kesimleri güç durumda bıraktı. Geldiğimiz noktada, Batılı egemenler İsrail’i işlediği katliamlara ve soykırıma rağmen destekleseler de dünyanın büyük çoğunluğu artık İsrail’in bir soykırımcı olduğunu açıkça görüyor, biliyor. Gazze’de yaşanan süreç de göstermiştir ki, biz Türkiye İletişim Modeli’ni, sadece ülkemiz için değil, bölgesel ve küresel meselelerde Türkiye’nin oynadığı istikrarlaştırıcı rolün mütemmim bir cüzü olarak planlıyor ve uyguluyoruz.
Geriye doğru baktığımızda İletişim Başkanlığı olarak yaptıklarımızı bazı göstergeler üzerinden bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu 6 yıllık süreçte, 267 panel, sempozyum, konferans düzenledik. 622 basılı, kamuya açık eser, 10 bin 697 hizmet içi, devlet kurumlarına yönelik hazırladık. Bin 81 inovatif iletişim projesi, 27 ilde Devlet Teşvikleri Tanıtım Günleri gerçekleştirdik. 22 adet 360 derece İletişim Kampanyası hayata geçirdik, 55 uluslararası basın turu gerçekleştirdik, kriz merkezinde basın merkezleri kurduk. 151 ulusal, 96 uluslararası etkinlik yaptık. 181 belgesel ve film ürettik. 14 serginin yanı sıra 116 eğitim programını da gerçekleştirdik. Ve bütün bunların yanında medyamızla sivil toplum kuruluşlarımızla ve üniversitelerimizle ortak birçok nitelikli iş ve projeye imza attık.
“Uluslararası platformlarda etkin roller üstlendik”
Elbette bu süreçte Türkiye İletişim Modeli’nin kapsamlı stratejik vizyonu çerçevesinde kamu diplomasisi alanındaki faaliyetlerimizi sistemli ve kurumsal hale getirdik. Bunun için öncelikle ulusal kamu diplomasisi strateji belgemizi ve eylem planımızı hazırladık. Geldiğimiz noktada kamu ve özel sektördeki paydaşlarımızla eşgüdüm içerisinde kamu diplomasisi faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumlar başta olmak üzere, uluslararası platformlarda etkin roller üstlendik, üstleniyoruz. Yine her biri ayrı bir ihtisas gerektiren gastrodiplomasi, spor diplomasisi, insani diplomasi gibi kamu diplomasisinin birçok alanında faaliyet gösteriyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın iştirak ettikleri birçok uluslararası organizasyon ve ziyaretlere eşlik ederek paneller, konferanslar, yuvarlak masa toplantıları düzenliyoruz. Uluslararası güvenlik ve terörle mücadele alanında hazırladığımız belgeseller, referans yayınlar, konferans ve toplantılarla hem muhataplarımıza hem de küresel kamuoyuna Türkiye’nin bu meselelere ilişkin tutum ve politikalarını anlatıyoruz. Bu çerçevede 2023 yılında 21 ülkeden 63 konuşmacının katıldığı İstanbul Güvenlik Forumu’nu düzenledik.
“FETÖ’yle mücadelenin önemi”
Uluslararası bir terör örgütü olan FETÖ tehlikesine karşı küresel toplumu uyarmak ve bilinçlendirmek için hazırladığımız Network belgeseli, FETÖ’yle mücadelenin önemini ve FETÖ’nün karanlık yüzünü tüm dünyaya göstermek için hazırladığımız yayınlar ve dijital içerikler, PKK/YPG terör örgütünün bölgesel ve küresel güvenlik açısından büyük bir tehdit olduğunu anlatan video içerikleri ve bilgilendirici yayınlar bu konuda öne çıkan örneklerdendir. Bununla birlikte her yıl 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında düzenlenen etkinliklerin ulusal ve uluslararası koordinasyonunu da büyük bir titizlikle gerçekleştiriyoruz. Yalnızca bu yıl, proje takip sistemimize farklı kamu kuruluşlarımızca 11 bin 456 proje kaydı oluşturuldu.
Diğer taraftan uluslararası ilişkiler çerçevesinde birçok güncel meseleye ilişkin Türkiye’nin bölgesel ve küresel barışı önceleyen yaklaşımını farklı organizasyonlarla yabancı kamuoylarının gündemine taşıdık. Pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ile Tahıl Krizi, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, BM Reformu gibi bölgesel ve küresel meselelerle ilgili sayısız yayın hazırladık, birçok panel ve konferans gerçekleştirdik. Uluslararası sorunların çözümüne yönelik attığımız adımların yanı sıra Türkiye’nin değerlerini dünyaya tanıtmak için de çeşitli etkinlikler ve projeleri hayata geçirdik. Bu yıl 41’incisi düzenlenen New York’taki Geleneksel Türk Günü Yürüyüşü, 2022’de düzenlediğimiz Türkiye Ulus Markalama Forumu bunlardan sadece birkaçıdır. Tüm bu çalışmalarla 6 yıllık süreçte ülkemizin kamu diplomasisi alanındaki tecrübe ve birikimine önemli katkılar sağladığımıza inanıyor ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
“Uluslararası bir marka düzeyine erişmiş durumdadır”
Bu süreçte sadece kamu diplomasisi alanında değil; stratejik iletişim ve kriz iletişimi gibi alanlarda da ülkemizin sahip olduğu müktesebatı geliştirmeye ve tecrübemizi arttırmaya gayret ettik. Stratejik iletişimin günümüzde artan önemine binaen 2021 yılında Ulusal Stratejik İletişim Politika Belgesi Çalıştayı’mızı düzenledik. Bu bağlamda 2020 yılından bu yana her yıl Stratcom gibi çok önemli küresel bir zirveye ev sahipliği yapıyoruz. Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bugün Stratcom Zirve’miz, tüm dünyadan uzman isimleri bir araya getiren, güncel küresel meselelerin masaya yatırıldığı uluslararası bir marka düzeyine erişmiş durumdadır.
“Depremlerin hemen ardından kurumlar arası iletişim koordinasyonunu gerçekleştirdik”
Yaptığımız bütün bu çalışmalardan edindiğimiz birikim ve tecrübelerin önemini kriz dönemlerinde daha iyi anladık. 11 ilde 15 milyon insanımızı doğrudan etkileyen Asrın felaketi esnasındaki çalışmalarımız bu noktadaki en son örneklerdir. Bu vesileyle bir kez daha Asrın Felaketinde kaybettiğimiz canlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Kahramanmaraşmerkezli depremlerin hemen ardından hem arama kurtarma sürecine destek olmak hem de vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için büyük bir önem arz eden kurumlar arası iletişim koordinasyonunu gerçekleştirdik. Yine bu süreçte yaptığımız çalışmalarla sistematik ve çok yoğun şekilde karşımıza çıkan dezenformasyon girişimlerini bertaraf ettik.
Bununla birlikte dezenformasyonun sadece belli dönemlerde değil, sürekli mücadele etmemiz gereken bir tehdit olduğunu biliyoruz. Çünkü günümüzün en önemli sorunlarından birisi olan hakikat krizinin merkezinde dezenformasyon yer alıyor. Zira, gerçeklik ile algı arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığı, bilgiye olan güvenin azaldığı ve kişisel inançların olgusal kanıtlardan daha güçlü bir etkiye sahip olduğu bir dünyanın içindeyiz.
Post-truth yani hakikat sonrası olarak adlandırılan bu dönemde, Leon Festinger’in ‘Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi’nde ortaya koyduğu üzere insanlar; tutumları, inançları ve davranışları arasında bir çelişki ortaya çıktığında yaşadıkları ruhsal rahatsızlığı ve bu çelişkiyi azaltmak için çaba gösterirler. Post-truth ile gerçekliğin önemsizleştiği evrende; bilişsel önyargılar, yanlış bilgiye duyulan eğilim ve sosyal medya gibi faktörler ile insanların duygusal tercihler yapması kolaylaşır, yanlış bilginin yayılması hızlanır. İşte bu yüzden Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde bu konuya çok büyük bir ehemmiyet veriyoruz.”