Hollandalıların, şükran borcu olarak ürettikleri Atatürk ve İstanbul türü lale, baharın müjdecisi, aşkın ve romantizmin sembolü …

* Lahey Büyükelçiliğimizin bahçesine, soyu tükenmekte olduğu sanılan İstanbul Lalesi’nden 100 soğan ekildi.
* İstanbul Lalesi’ni daha önce de İstanbul’da eken Hollanda büyükelçisine, Ekrem İmamoğlu teşekkür etmişti
* Dünyanın en büyük ve güzel çiçek bahçesi Keukenhof 21 Mart’ta açılacak 12 Mayıs’a kadar açık kalacak.
* Lale’yi Hollanda’ya kazandıran ve tam bir Türkiye ve Türk hayranı olan Busbecq’in mezarının bulunuşu.
UHA / İnternational News Agency

İlhan KARAÇAY yazdı:
Aşağıda sizlere, lale çiçeği hakkında çeşitli haberler sunacağım. Bu haberler içindeki en son gelişme, bir süre önce Lahey Büyükelçiliğimizde yaşanmıştır.
Ama, lale hikâyelerine başlamadan önce, lale çiçeğinin, dilimize, kültürümüze, geleneklerimize ve tarihimize neler kazandırdığını sıralamak istiyorum:
Lale çiçeği, genellikle güzellik, zarafet ve kibarlık sembolü olarak kabul edilir. Özellikle Türkiye’de, lale çiçeği tarihi ve kültürel bir öneme sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu’nda lale, zenginlik ve refahın simgesi haline gelmiştir. Bugün, lale çiçeği çoğunlukla baharın ve yeniden doğuşun simgesi olarak kabul edilir. Ayrıca, lale motifleri Türk el sanatlarında ve mimarisinde sıkça kullanılır.
Lale, zarafetin ve güzelliğin sembolüdür. İncelikli yapısı ve çeşitli renkleriyle doğanın estetik bir hediyesidir.
Lale, baharın gelişini müjdeleyen ilk çiçeklerden biridir. Toprakların yeniden canlanmasını, doğanın uyanışını ve tazeliğini temsil eder.
Lale, dayanıklı bir çiçektir ve birçok farklı iklim ve ortamda yetişebilir. Bu özelliğiyle direncin ve yaşama sevincinin sembolüdür.
Lale, aşkın ve romantizmin sembolüdür. Bir sevdiklerine lale hediye etmek, derin duyguların ifadesi olarak kabul edilir.
Türk kültüründe ve sanatında lale, önemli bir yer tutar. Osmanlı döneminde lale motifleri, mimari, el sanatları ve edebiyatta sıkça kullanılmıştır.
Lale, çok çeşitli renklerde ve türlerde bulunabilir. Bu çeşitlilik, farklı güzelliklerin ve benzersizliklerin bir ifadesidir.
Yukarıdaki özelliklerle, lale sadece bir çiçek değil, aynı zamanda bir sembol ve insanlık için önemli bir metafordur.
Lale devri şairi Nedim, Ebusuud Efendi, Damat İbrahim Paşa, ve
IV Mehmet muhteşem şiirler yazmışlardır.
Satoğlu ise lale için, “Lale, Türk ruhunun ve zevkinin sembolü olmuştur. Lale Türk zerafetinin sembolüdür, laleye harflerin cevahiri denilmiştir” diye yazmış.
HOLLANDA’DA LALE
Hollanda’nın lale soğanlarını Türkiye’den kazanmış olması, tarihî ve kültürel bir bağa işaret eder. Lale soğanlarının 17’nciyüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’ndan Hollanda’ya getirilmesi, Hollanda’nın botanik ve ticaret alanında önemli bir dönüşüm yaşamasına katkı sağlamıştır. Bu nedenle, Hollanda ve Türkiye arasındaki ilişkilerde tarihi bir bağ ve karşılıklı bir etkileşim bulunmaktadır.
Hollanda, bu tarihi ve kültürel bağa dayanarak Türkiye’ye karşı saygı ve minnet duymalıdır.
Ayrıca, bu ilişkileri bugün de sürdürmek ve güçlendirmek için çaba göstermelidir.
İki ülke arasındaki ticari, kültürel ve diplomatik ilişkileri güçlendirmek, gelecekteki iş birliği ve dostluğu artırır.
Lale hakkında yayınlamış olduğum haberlerden önce, bir süre önce lahey büyükelçiliğimizde yaşanan bir gelişmeyi sunacağım:
SOYU TÜKENDİĞİ SANILAN EŞSİZ “İSTANBUL LALESİ” LAHEY BÜYÜKELÇİLİĞİ’NİN BAHÇESİNE 100 ADET EKİLDİ.
16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun bahçelerinde yetiştirilmeye başlanan lale, o zamandan beri diplomatik ilişkileri geliştirmek için benzersiz bir hediye olarak da kullanılmaktaydı. Türkiye kökenli laleler bu şekilde 16’ıncı yüzyılın sonlarında Avrupa’ya yayıldı.
Yaprakları hançer gibi sivri, uzun, ince ve badem şekilli “İstanbul Lalesi” (Tulipa Acuminata) adını taşıyan özel lale türü, 18’inci yüzyılın başına kadar gelişmeye ve özel olarak yetiştirilmeye devam ediliyordu. Değişik renk ve desenleriyle “benzersiz” olarak tanımlanan bu lale türünün günümüzde neslinin tükendiği sanılıyordu.
Türk-Hollandalı bir lale araştırmacısı, Hollanda’nın bazı köylerinde ekilen nadir İstanbul Lalesi’nin izini sürdü ve çoğalttı. Bu lale türünü daha sonra tekrar Türkiye’deki üreticilerle buluşturan ve anavatanı Türkiye’ye geri getirilmesine vesile olan, Dünya Lale Derneği Başkan Yardımcısı İbo Gülsen, elindeki bir miktar lale soğanını da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü vesilesiyle kendi anavatanı olan Türkiye’nin Lahey Büyükelçiliği’ne armağan etmek istedi.
Annesi Hollandalı, babası Türk olan İbo Gülsen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü vesilesiyle elindeki son 100 lale soğanını Büyükelçi Selçuk Ünal ile birlikte Lahey Büyükelçiliği bahçesine dikti.
Büyükelçi Ünal: “Yeniden can bulan ve oldukça özel bir tür olan gerçek İstanbul lalesini Büyükelçiliğimizin bahçesinde görmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Bugün yaygın olarak karşılaştığımız çanak şeklindeki klasik laleden oldukça farklı bir görüntüye sahip olan ve çeşitli tasvirlerini, seramikten tekstile, şiirden minyatüre bir çok geleneksel eserde gördüğümüz ‘İstanbul Lalesi’ bugün Büyükelçiliğimiz bahçesine ekildi.” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü vesilesiyle dikilen İstanbul Laleleri, Türkiye Cumhuriyeti ve Hollanda Kraliyeti arasındaki Dostluk Anlaşmasının imzalanmasının 100’üncü yıldönümünün kutlanacağı 2024 yılında açarak Büyükelçiliğimizin bahçesini süsleyecek. İki ülke arasındaki dostluğun simgesi olan lalelerin, Türk-Hollanda dostluğunun buradan sonsuzluğa kadar devamına şahitlik edeceğine eminim. İbo Gülsen’in İstanbul Lale’sini hem lalenin anavatanına hem kendi ailesinin baba vatanına kavuşturması bizleri duygulandırdı. Dünya Lale Derneği Başkan Yardımcısı Sayın İbo Gülşen’in bu düşünceli jesti için şükranlarımızı sunuyoruz. Sayın Gülsen laleyi, lalenin anavatanına döndürmekle kalmadı, hem ana hem baba vatanına sembolik, ama çok önemli bir katkıda bulundu.”
‘İSTANBUL LALESİ’ İLE İLGİLİ İSTANBUL’DAKİ GELİŞME:
Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolthuis, orijinal ‘İstanbul Lalesi’ni Hollanda’dan getirerek İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hediye etti.
Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği’nde göreve başladıktan sonra, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemini ortaya sermek için büyük uğraş veren Eray Ergeç, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan ve ‘Büyük jest’ olarak kabul edilecek etkinliklerden, bir yenisinin haberini verdi.
Türkiye’den götürülen lale soğanlarını, iyi bir üretim sistemi ile çoğaltarak dünyanın dört bir tarafına satan ve bu nedenle zengin olan Hollandalılar, Türkiye’ye bu konudaki minnet borçlarını ödeyebilmek için ‘Atatürk’ adını verdikleri bir lale türü yetiştirmişlerdi.
Hollandalılar’ın son jestleri, yine bir lale sunumuyla gerçekleşti.
Lale çeşitleri arasında öyle bir güzeli vardı ki, son zamanlarda bu çeşit görünmez olmuştu.
Sözü edilen lale, Osmanlı döneminde İstanbul’un bazı köylerinde yetişiyordu ve bu nedenle de adına ‘İstanbul Lalesi’ denmişti.
İşte Hollandalılar bu kez nesli hemen hemen tükenmekte olan o laleyi yeniden buldular ve üretimini çoğaltmaya başlayarak dünya piyasasına sürme hazırlığına girdiler.
Yeniden çoğaltılan ‘İstanbul Lalesi’ni, İstanbul’a getirip Belediye Başkanı’na hediye etme fikri kimden çıktı bilmiyorum ama, bunda Eray Ergeç’in katkısı olduğuna inanıyorum.
[Başkonsolos Barth van Bolhuis]
Hollanda’dan İstanbul’a götürerek, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hediye eden Başkonsolos Barth van Bolhuis şu açıklamayı yaptı:
“Bu orijinal İstanbul Lalesi, dün Amsterdam’dan geldi. Bu güzel lalenin hikayesi 16. yüzyılda İstanbul’da Osmanlı bahçelerinde başladı. Laleler 17. yüzyılda Hollanda’ya gönderildi ve biz farklı laleler ürettik. Ticaretine başlayıp bütün dünyaya gönderdik. Şu an dünyada bir numaralı çiçek ihracatçısı olduk. Bütün bunların tarihi İstanbul lalesine uzanıyor. Umuyorum ki, 3 yüzyıl boyunca bizlere baharın ışığını vermiş olan bu orijinal lale, şimdi de içinde bulunduğumuz zorlu mücadelede, bizlere güven ve iç huzur için ilham olur.”
Getirilen lalenin Hollanda’da hâlâ çok nadir yetiştirildiğini bildiren van Bolhuis, laleyi İstanbul’a getirmenin kendisi için bir onur olduğunu kaydetti.
Aslında, bir hafta önce Hollanda’ya İmamoğlu ile birlikte gitme planı yaptıklarını, ama koronavirüs nedeniyle bu planı uygulayamadıklarını belirten Bolthuis, Amsterdam seyahati sırasında İmamoğlu’na sürpriz yapmayı planladıklarını da kaydetti.
İMAMOĞLU: ÇOK DEĞERLİ BİR JEST
İstanbul Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu Hollanda Başkonsolosu Bolhuis’e teşekkür etti.
[İBB Ekrem İmamoğlu]
Hollandalı Başkonsolosun bu jestine çok memnun olduğunu belirten İmamoğlu şöyle konuştu:
“Kıymetli Başkonsolosumuz Bolhuis’e teşekkür ediyorum. Bu günlerde Covid-19 mücadelesinden dolayı aslında birçok etkinliğimiz ya da birçok tasarladığımız düzenin dışında bir hayat yaşıyoruz. Korunarak ya da birbirimizi uzaktan selamlayarak. Onun için ben de buradan sizi selamlıyorum. Bu güzel İstanbul Lalesi için de teşekkür ediyorum. Biliyorsunuz lalenin ana vatanındayız, İstanbuldayız. Tabi 16. yüzyılda Hollanda’ya soğan gitmesiyele beraber Hollanda’da da yetiştirilmeye başlandı. Artık bütün dünya laleyi biliyor, İstanbul’da doğduğunu biliyor. Bu manada bu güzel İstanbul Lalesi’ni kendi yetiştirdikleri laleyi bize hediye etmelerini de çok değerli bir jest olarak görüyorum. Bu ve buna benzer kültürel köprülerin, Hollanda ile olan güzel ilişkilerimizi daha yukarılara daha iyi seviyelere taşımasını diliyorum. Bu noktada İstanbul her zaman üzerine düşen vazifeyi, sorumluluğu yerine getirecektir. Hollanda Türkiye ilişkilerinin daha iyi noktaya gitmesi için de yoğun çabalar içinde olacaktır. Elbette ben buradan bütün İstanbul halkı adına Hollanda’da Covid-19 sürecinde hayatını kaybedenlere de rahmet diliyorum. Umut ediyorum önümüzdeki günler, aylar ve yıllar hep birlikte elele bütün dünyanın bütünleşmesi ile insanlık adına güzel günler bizimle olsun. En az şu güzel lale kadar güzel günlerde buluşmak dileğiyle çok teşekkür ediyorum.”
Lale ve Lale Dönemi üzerine çalışmaları bulunan Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Gül İrepoğlu ise laleyi ilk gördüğünde hayrete düştüğünü dile getirerek, “1725 Lale Albümü’nde yer alan, lale çeşitlerine olan benzerliği inanılmaz. İstanbul bu kadar uzun zamandan sonra tekrar bu laleyi kucaklayacağı için mutluyum.” değerlendirmesinde bulundu.
LALE’NİN ÖNEMİNİ KEŞFEDİP HOLLANDA’YA KAZANDIRAN BÜYÜKELÇİ BUSBECQ, AYNI ZAMANDA TAM BİR TÜRKİYE VE TÜRK HAYRANIYDI
Hollanda’nın uzun tarihi boyunca ikili ilişkilerde hep dost kaldığı nadir ülkelerden biri Türkiye’dir. Türkiye ile Hollanda arasındaki 400 yılı aşan resmi ilişkilerin yanı sıra giden, bir başka ortaklıksa lalenin öyküsünde gizlidir. Lale 1612’de başlayan resmi ilişkilerden yaklaşık 50 yıl önce Hollanda’ya ulaşmış ve çok sevilmişti.
16. yüzyılda dünyada var olan iki büyük gücünden biri Türkiye diğeri Avusturya’ydı. Avusturya iki ülke arasında barışı temin etmek üzere seçkin bir diplomat olan Busbecq’i İstanbul’a elçi olarak göndermişti. Busbecq İstanbul’da kaldığı 7 yıl içerisinde hem barışı sağlamış, hem de gözlemler yapmıştı. 1563 yılında dönemin Avusturya elçisi Busbeq görevini tamamlayıp İstanbul’dan ayrılırken yanında bazı el yazmaları, ülkemizde yetişen bitkilerin soğanları ve tohumları da vardır. Bunların özellikle lale ve nergisin soğanlarını Önce Viyana’ya sonrada botanik uzmanı arkadaşına vermek üzere Hollanda’ya götürdü. Leiden Üniversitesi botanik profesörü olan Charles de l’Ecluse üniversitenin araştırma bahçesinde bu soğanları ekti ve kısa sürede yeni türler geliştirdi. Lale Hollandalılar tarafından çok sevildi. Halkın ilgisi dolayısıyla kısa sürede ülke içerisinde bir lale ekonomisi gelişti. Lale soğanları elden ele dolaşmakta, hem üretici hem de tüccarlar büyük gelirler elde etmekteydi. Özellikle 1636 yılından başlayarak iki sene lale fiyatları astronomik rakamlara ulaşmıştı. O 2 yıl için sonradan “Hollanda’nın lale devri” benzetmesi yapılmıştı. Lale tutkusu öyle bir hale gelmişti ki bir lale soğanına bir ev verildiği olmuştur. Hollanda kısa sürede dünyanın en büyük lale üreticisi ve ihracatçısı oldu.(devam edecek-OGİER GHİSLAİN DE BUSBECQ)
Yorumlar