“Her sokak başında kameralı röportajcı olabildiği için artık birçok provokatör veya kirli algıcı hızlı bir şekilde deşifre olabilmektedir”
* Toplumsal olaylarda, sosyal kargaşalarda, siyasi aldatıcılıklarda, terör azgınlaştırma da her vakit çok yüzlü provokatörler kullanılmıştır. Bu türler buralı iken oralı, oralı iken buralı görünebilme özelliğinde yetiştirilmiştir.
* 1980 öncesinde yaşanan aynı silahın gündüz sağcı, akşam solcu öldürdüğü gibi, Güneydoğu’da gündüz külahlı, gece silahlı olan PKK’lı teröristler gibi, imam kılığında dolaşırken koynundan haç çıkaranlar gibi…
* Yani örnekleri o kadar çok bu provokatörlerin…
UHA / İnternational News Agency
TÜRKGÜN Gazetesi köşe yazarı Yıldıray ÇİÇEK, kaleme aldığı “İstanbul’da yaşamıyorum ablacığım” figüranı” başlıklı yazısında, “Artık herkesin elinde bir kameralı telefon var. Bu mevcudiyetten kaynaklı her an herkes, her sokak başında kameralı röportajcı olabildiği için artık birçok provokatör veya kirli algıcı hızlı bir şekilde deşifre olabilmektedir” diyor.
Sosyal medyada son aylarda sakallı, cübbeli, sarıklı birinin peydah olduğunu dile getiren yazar Yıldıray ÇİÇEK, şöyle devam ediyor:
“Onu görünce de aklıma direkt merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri geldi:
“Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy tesbih
Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, la-teşbih!
Sarık cübbe ve şalvar; hepsi istismar, riya
Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri, güya!”
“Bir gün Ekrem İmamoğlu’nu, bir gün Atatürk’ü, bir gün PKK’lı Selahattin Demirtaş’ı överken karşımıza çıkmaktadır” diyen Yıldıray ÇİÇEK yazısında, “Bir insan bu üç kişiyi aynı anda övebiliyorsa ya ağır psikolojik sorunları vardır ya da bildiğiniz bir provokatör” olduğunu hatırlatıyor.
TÜRKGÜN Gazetesi köşe yazarı Yıldıray ÇİÇEK, yazısına şöyle devam ediyor:
“PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde olmasını Hz. Yusuf’a benzetiyor, onun bir imtihandan geçtiğini söylüyor. “Ben onu çok severim, ona içeride biz bakarız, onun emrindeyim. Selahattin Demirtaş abimdir” diyor. Onun serbest bırakılmasını istiyor.
Bir bakmışsınız “Mustafa Kemal Atatürk’e laf söyleyenin kellesini alırız” derken kameraların karşında görüyoruz. Oysa Hendek-Çukur olaylarında bizzat “Abim olur” dediği PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın yönlendirdiği PKK’lılar, Doğu ve Güneydoğu’nun birçok ilinde Atatürk’ün heykellerini yakıp, yıkmıştı.
“Abim olur” dediği PKK’lı Selahattin Demirtaş daha bir ay önce Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni “Sizin ve benim mensup olduğumuz devlet, bizim anavatanımızı zorla işgal etmiş. Erdemlilik anlaşmasını bozan devlettir” şeklindeki alçak sözleriyle ülkemizi işgalci göstermişti.
Sakallı, sarıklı, cübbeli provokatörün diline yuva yapan isim ise Ekrem İmamoğlu’dur. Hangi konu olursa olsun, konuyu getirip ona bağlamakta ve övgüleriyle adeta yağdanlık görevi yapmaktadır.
“Biz İmamoğlu’nun nasıl bir mücadele verdiğini gördük. İmamoğlu’nu çekemediler. Ekrem İmamoğlu ter akıttı, koştu, zahmet verdi. Tekrar kazanmasını istiyoruz”
O kameraya, bu kameraya İstanbul’da yaşayan biri gibi çıkıp konuşturulurken, bir günde çıktı ve dedi ki: “Ben İstanbul’da yaşamıyorum.
Algı için provakatörlük yapanların çoğunluğu zaten böyle. İstanbul’da yaşayan halk hizmet mağduru iken, İstanbul’da yaşamayanlar ise Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’u uzay kenti yaptığını sanıyor. Aynısı Ankara için de geçerli. Mansur Yavaş’ı da Ankara’da yaşamayanlar öyle pazarlıyor. Oysa Ankara’da yaşayan biziz. Kimse başka illerden, yurt dışından Ankara’ya hayal satmasın…
Geçtiğimiz gün CHP merkezli trollerin, gazetecilerin, yorumcuların çalışma sistemini anlatmıştım. Bu sakallı, cübbeli, sarıklı provokatörde anlayacağınız aynı “ajansın” bir figüranı…
Normalde bir sakallı, sarıklı, cübbeli Ekrem İmamoğlu’nu destekleyemez mi? Elbette destekler. Yaptığı ender hizmetlerden birine denk gelip etkilenmiş ve o yüzden destekliyor olabilir. Aksi halde Ekrem İmamoğlu’nun destekleneceği bir özellik yoktur. Milli ve manevi her değer karşısında falsosu olan, İstanbul halkının dertlerinden çok siyasi hedefleri için koşturan birini, kim niçin İstanbul’da desteklesin?
Sakallı, sarıklı, cübbeli provokatörün her sözünde çelişki, tutarsızlık kendini çok belli etmektedir. Sakallı, sarıklı, cübbeli olsun yahut olmasın bir adam hem PKK’lı Demirtaş’ı ve Ekrem İmamoğlu’nu savunup hem de Atatürk’ü savunamaz. Çünkü beyni olan kişi, o iki ismin gittiği yolun, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırma birlikteliği olduğunu bilir.
Mesela “Demirtaş’ın siyasette aktifken çizdiği çizgiyi beğeniyordum” diyen Ekrem İmamoğlu’nun her yanı Atatürkçü olsa ne yazar? Sakallı, sarıklı, cübbeli provokatörün de Ekrem İmamoğlu’ndan el aldığı o kadar belli ki, aynı anda hem Atatürk’ü ve PKK’lı Demirtaş’ı övebiliyor. Böyle bir rezalet olur mu? Oluyor işte…
Sakallı, sarıklı, cübbeli provokatörün maskesini düşüren bir örnekte İstanbul’da yılbaşı sabahı gerçekleştirilen “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet” mitingiyle ilgili yaptığı yorum olmuştur.
Diyor ki: Milletle inatlaşmayın.
Kim bunu diyen?
Şehitlerimize sahip çıkmayı, Filistinli mazlumlara sahip çıkmayı inatlaşma olarak gören “sakallı, sarıklı, cübbeli” tip… Bu normal bir tip olabilir mi?
Şehitlere, mazlumlara sahip çıkmayı, zulme karşı direnmeyi İslam emrederken, bu provokatör CHP ağzıyla kime hizmet ediyor?
Türkiye’de provokatör, provokasyon asla tükenmez çünkü üzerinde sürekli hesap yapılan bir ülkedir Türkiye. Bu toprağın asıl sahipleri dikkatli olduğu sürece bu türler, aziz ülkemizde asla galip gelemeyecektir.”