Günübirlik evler meselesinin tartışma zemini yanlış
Turizm Güncel Köşe Yazarı Savaş Daş, kaleme aldığı ‘Günübirlik evler meselesinin tartışma zemini yanlış‘ başlıklı yazısında Türkiye’de bir süredir konutların günübirlik olarak turistik amaçlı kiralanması tartışılıyor. Gelin görün ki tartışmanın zemini problemin kendisinin epey uzağında olduğunu yazdı.
Yazar Savaş DAŞ’ın şöyle devam ediyor:
Otellerdeki düşük doluluklar günübirlik evlere bağlandı
2022 turizm sezonunu beklentilerin üstünde kapatan Türkiye turizm sektörü, 2023 yılına daha yüksek beklentilerle girdi. Ancak bir dizi nedenden dolayı (nedenlerini geniş şekilde işledik, yeniden anlatma gereği yok) bu beklentiler gerçekleşmedi. Resort turizminde en yüksek ay olan Temmuz’da otellerde ciddi boşluklar olması da bunun en net göstergesi. Türkiye’deki otellerde, özellikle üst segment olanlarda, doluluğun düşük olduğu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından da kabul ediliyor. Ersoy, dolulukların düşük olmasının nedenlerini İstanbul’daki basın toplantısında açıklamıştı.
Otellerdeki dolulukların düşük olması turizm bölgelerindeki konutların Airbnb aracılığıyla turizm amaçlı kiralanmasına bağlandı. Kimi turizmci Airbnb’nin yasaklanmasını istedi, kimisi de bu evlerin yasal statüye ve standartlara kavuşturulmasını. Günün sonunda Bakan Ersoy, konuya ilişkin yasal alt yapı çalışması başlatıldığını duyurdu.
Sorun haksız rekabetin ötesinde
Ancak turistik bölgelerdeki konutların Airbnb veya başka platformlar aracılığıyla turizm amaçlı kiralanması tamamen yanlış bir zeminde tartışılıyor. Turizmciler bu konaklama tipinin yasaklanmasını veya rekabet eşitliği sağlanması için yükümlülük altına girmesini istese de, bu konutların turizm amaçlı kiralanması otellerin dolmamasının veya haksız rekabet oluşmasının çok ötesinde sorunlar yaratıyor.
Turizm bölgelerinde halk kiralarını ödeyemez hale geldi
Turistik amaçlı konut kiralamalarının yaygın olduğu yerlerde karşılaşılan ilk sonuç kuşkusuz yüksek kiralar. Turizm bölgelerindeki konutların önemli bir bölümü yüksek getiri nedeniyle turistlere kiralandığı için yerelde yaşayan insanlar ya ev bulamıyor ya da çok yüksek kiralara katlanmak zorunda kalıyor. Öyle ki, başta Antalya olmak üzere, önde gelen turizm kentlerinde kiralar memur maaşını aşmış durumda.
Turizm bölgelerinde çalışacak personel bulunamamasının nedenlerinden birinin de yüksek kiralar olduğunu unutmamak gerekiyor.
Memurla turizm bölgelerinden kaçıyor
Bu nedenle öğretmenler, doktorlar, polis memurları, hatta yargı mensupları, kiraların tavan yaptığı turizm şehirlerinde görev yapmak, bir aylık kazancını götürüp kiraya vermek istemiyor.
Sadece memurlar değil, 10 yıllardır bu şehirlerde yaşayan yerel halk da yaşadığı yeri terk ediyor. Kimisi yüksek kiraları ödeyemediği için, kimisi de değerlenen gayrimenkulünü satıp ya da kiralayıp daha uygun yerlere taşındığı için. Dolayısıyla turizm kentlerinin yerel halktan ve yerel kültürden arınması gibi ciddi bir tehdit de söz konusu.
Avrupa’daki protestoların temelinde de bu var
Barselona, Venedik, Mayorka gibi yerlerde turistlere yönelik protestolar “Aşırı turizme karşı protesto” şeklinde yansıtılsa da, meselenin temelinde tam da bu yatıyor. Buralarda yaşayan insanlar “Şehrimiz çok kalabalık oldu” diye değil, barınamadığı, geçinemediği, yüksek kiralarla başa çıkamadığı için turistleri protesto ediyor. Çünkü bir kısım turistin görece daha ucuza tatil yaptığı sistem, lokalde yaşayan insanın hayatını kabusa çeviriyor.
Kuralsız, vergisiz, standartsız çalışan 88 milyar dolarlık bir şirket
Konutların turizm amaçlı kiralanmasında lokomotif görevi gören Airbnb ise ‘Paylaşım ekonomisi’ sloganıyla milyarlarca euro gelir elde ediyor. Gelinen noktada 88,3 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaşan Airbnb, dünya genelinde kuralsız, vergisiz, standartsız ve sorumsuz; kendisinin ve gezginin kazandığı ancak destinasyona ve yerel halka büyük zarar veren bir konaklama piyasası oluşturmuş durumda.
Günübirlik kiralama pek çok ülkede/şehirde sınırlanmış durumda
Günübirlik kiralamaların yerel yaşama zararlarının farkında olan bazı şehirler, kimi kısıtlamaları hayata geçirmiş durumda. Örneğin Amsterdam’da evinizi yılda toplam 60 günden fazla günübirlik olarak kiralayamıyorsunuz. Barselona’da evini günübirlik kiralayanlar lisanslandı ancak yeni lisans verilmiyor. Berlin’de ana konutlarının yüzde 50’den fazlasını kiralamak isteyen ev sahipleri izin almak zorunda. Londra’da kısa dönem kiralama süresi yılda 90 gün ile sınırlı. Palma’da kısa dönem ev kiralamaları tamamen yasaklandı. Paris’te kısa süreli kiralamalar yılda 120 gün ile sınırlı. San Francisco’da ev sahipleri günübirlik kiralama için lisans almak zorunda. Evini yılda 90 günden fazla kısa dönemli kiralayamıyor. Singapur’da 6 aydan kısa süreliğine ev kiralamak yasak. Tokyo’da yılda 180 günden fazla günübirlik kiralama yasak.