GAZZE’deki su ve enerji ablukası göçe zorlama aracı mı?
Su Politikaları Derneği (SPD) Başkanı ve Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, “GAZZE’deki su ve enerji ablukası göçe zorlama aracı mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız’ın, “GAZZE’deki su ve enerji ablukası göçe zorlama aracı mı?” başlıklı yazısının detayı şöyle:
“Saldırılar bilinçli bir şekilde altyapıyı yok ediyor. Gazze, yaşam desteğine bağlıydı. Şimdi fişi çekiliyor. İnsani kriz planlı olarak derinleştiriliyor.
Hamas-İsrail arasında süren silahlı çatışma İsrail’in Gazze’de tam bir tecrit uygulamasına doğru gidiyor. Bu tecrit uygulamasının ilk göstergeleri Gazze’nin su ve enerji’sinin kesilmesi oldu. Gazze’ye lojistik akışı tamamen yasaklanınca Gazze şeridinin enerjisini üreten santral için yakıt ikmali de yapılamıyor. Bu abluka bugün yarın başlayacak olan kara harekatı ile Gazze’de yaşayanları olabildiğince göçe zorlama yönünde ilerleyecek gibi görünüyor.
Gazze Şeridi’nde bulunan ana elektrik santrali Gazze’nin güneyinde, Nuseirat yakınlarında yer alır ve 2002 yılında faaliyete geçmiştir. Başlangıçta doğalgazla çalışacak şekilde tasarlanmış olsa da, bölgedeki politik ve ekonomik zorluklar nedeniyle genellikle ithal fuel oil ile çalıştırılmıştır.
Gazze’nin tek elektrik santrali, bölgenin elektrik ihtiyacının sadece bir kısmını karşılayabiliyor. Bu santralın tam kapasitede çalışması için gerekli yakıt geçmişte de sürekli olarak sağlanamıyordu. Bu nedenle Gazze’nin elektrik ihtiyacının büyük bir kısmı İsrail’den ithal ediliyordu. Gazze şeridinde elektrik uzun zamandır günde 6-7 saat o da kesintili olarak temin ediliyor. Gazze’de yaşayanların yaklaşık 780 000’i Birleşmiş Milletler yardımı ile hayatını idame ettirmekte idi. Bu kesim temel ihtiyaçlarını bile zor karşılamaktaydı. Yoksul kesimler Gazze’de elektrik enerjisini daha çok jeneratörlerden sağlamaktaydı.
Su konusundaki duruma gelince Gazze Şeridi çok uzun yıllardır su kıtlığı içinde yaşıyor. Gazze şeridi dünyada kişi başına düşen temiz su miktarı en az olan bölge. İsrail’in bu konuda çok katı bir denetim uyguladığı biliniyor. Gazze Şeridi’nin ana su kaynağı Sahel Kumu Akiferi’dir. Ancak bu akifer yıllardır aşırı kullanıldığından tuzluluk oranı arttı ve su kalitesi düştü.
Son yıllarda, Gazze Şeridi’nin büyüyen su krizi nedeniyle deniz suyu arıtma tesislerinin kurulması ve mevcut tesislerin genişletilmesi için uluslararası toplulukla işbirliği yapılmıştı. Özellikle Birleşmiş Milletler’in kalkınma programları ve diğer uluslararası kuruluşlar, Gazze’deki su kıtlığına çözüm getirmek için bu tür projelere destek verdiler Ancak, Gazze’nin enerji sıkıntıları, sık sık elektrik kesintileri yaşanması ve politik gerilimler nedeniyle bu tesislerin sürekli ve etkili bir şekilde çalışması mümkün olmadı.
İsrail’den Su İkmali
Gazze’nin su talebinin içeriden karşılanamaması nedeniyle Gazze Şeridine İsrail tarafından su ikmali yapılıyordu. Ancak halen elektriklerin kesik olması ve İsrail’in ablukası Gazze’de yaşayanların susuz kalmasına da neden oldu. BM’ye göre, İsrail’in su kesintisi 650 binden fazla kişinin su sıkıntısı çekmesine neden oluyor. Ayrıca kentte kanalizasyon sistemleri tahrip edildi ve pis atık sular sokaklara akıyor. .Bu nedenle yakın zamanda tifo ve kolera gibi hastalıklar yayılabilir.
Rand Corporation’ın 2018 yılında yayınladığı raporda , su kirliliğinin neden olduğu hastalıkların Gazze Şeridi’nde çocuk ölümlerinin önde gelen nedeni olduğu belirtilmişti.
Gazze uzun zamandır su ve enerji konusunda İsrail’e bağımlı bırakıldığı için yavaş yavaş yaşanılır bir bölge olmaktan çıkıyordu. Bu husus BM tarafından yayınlanan raporda açıkça belirtildi.
2012 yılına ait bir raporunda, eğer ablukayı hafifletmek için hiçbir şey yapılmazsa, Gazze’nin 2020’ye kadar “yaşanamayacak” bir yere dönüşeceği kaydedilmişti.
BM’nin 2017 yılında yayınlanan ‘Gazze – 10 yıl sonra‘ isimli raporuna göre, Gazze’deki suyun yüzde 95’inden fazla içilmeye uygun olmadığı yer aldı. Bu koşullar bugüne kadar daha da bozularak devam etti.
Özetle; Gazze Şerdi uzun yıllar yaşam desteğine bağlı idi. Şimdi ise fişi çekiliyor. Gazze’de yaşamın sürmesi zorlaşacak. Yaşam sürerse insani kriz daha da derinleşecek gibi görünüyor. Bölgede Ortadoğu’yu uzun süredir yeniden dizayn etmeye çalışan uluslararası güçlerin elini kolaylaştıracak gelişmeler gerçekleşiyor. Ortadoğu için daha karanlık bir dönemin başlayacağı görünüyor.
Suya ulaşma, her koşulda bir insan hakkıdır
Gazze şeridinde su, İsrail saldırılarından canını kurtaranların hayatta kalabilmesi için en temel ihtiyaç. Gazze’ye son İsrail saldırısı birçok su üretim tesisinin de işletme dışı kalmasına neden oldu. Elektrikler de kesik olduğu için pompalar da çalışmıyor ve kente su basılamıyor. Aslında birçok Gazzeli evlerinden ayrıldı. Bunun için şimdi BM okullarında ve barındıkları bölgelerde acil su temin sistemlerine ihtiyaçları var .Bu da kısa sürede çok mümkün değil. Kullanma sularını yakıt bulabildikleri ölçüde yakın kuyulardan dizel pompalar kullanarak elde edebilirler Ancak bu da ihtiyacı çok kısıtlı bir şekilde karşılar.
Kentin su temini altyapısı ve su üretimi tesisleri hasara uğramış durumda. Bu hasar daha da artabilir. Bu durum Gazze şeridini tam olarak yaşanamayacak bir yere dönüştürür. Gazze’de yaşama hakkı dahil tüm insan haklarının ihlali sürecek gibi görünüyor. İsrail Gazze’yi boşaltmak istiyorsa su ve enerji altyapısında daha büyük hasarlar yaratacaktır. Bu durumda ateşkes olsa bile bölgede yaşamın devamı zora girer. Gazze’nin geleceği bu açıdan da karartılıyor. Saldırılar bilinçli bir şekilde altyapıyı yok ediyor. Gazze, yaşam desteğine bağlı idi Şimdi fişi çekiliyor. İnsani kriz planlı olarak derinleştiriliyor. Gazze üzerinde planlı ve çok amaçlı insanlık dışı bir plan uygulanıyor.
Cuma günü Refah sınır kapısının Mısır tarafından açıldığı açıklandı. Bu Gazze için insani ihtiyaçların temini açısından çok önemli. Öncelikle tüm diplomatik çabalar bu kapının açık kalmasına yönlendirilmeli. İsrail, bölgede uzun zamandır uyguladığı insan hakları ihlali politikalarını şiddetlendirerek arttıracak gibi görünüyor. Bölgede her türlü terörist saldırıyı gerçekleştirenlerin yanısıra destekleyen bölge dışı güçler de dahil bu büyük insanlık suçunun ortağı oluyor. Bu suça insanları susuz bırakmak gibi bir insan hakkı ihlali de eklendiğinde söz biter. Ancak biz yine tekrar edelim. Suya ulaşma her koşul ve şart altında bir insan hakkıdır. Engellenemez.
Dursun YILDIZ, SPD Başkanı
***
Yazar hakkında
Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi.
1958 yılında Samsun’da doğdu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başladı, kurumun çeşitli daire başkanlıklarında yöneticilik yaptı. Bu süre içinde Hollanda’da Uluslararası Hidrolik Enstitüsü’nde 1 yıl lisans sonrası, ABD’de ise 3 aylık uygulama eğitimleri aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Su Politikaları alanında Yüksek Lisans çalışmasını tamamladı. Bu arada Ankara Üniversitesi ATAUM’da AB Uzmanlığı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık diploma eğitimlerini de tamamladı. Yıldız DSİ’de çalıştığı süre boyunca üniversitelerde de ders verdi.
Su ve Toprak Yönetimi, Su Güvenliği, Su Sorunları, Orta Asya Suları, Orta Doğu Suları, Su Savaşları gibi konularda 15 adet kitabı ve çok sayıda rapor ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makalesi var. TEMA Bilim Kurulu üyesi olan Yıldız, Uluslararası Su Yönetimi ve Diplomasisi dergisinin editörlüğünü yapıyor ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü’nde Su Politikaları dersi veriyor.