Ermenistan ve Almanya’nın Okçuçay’a karşı işlediği ekolojik teröre görmezden gelinemez!
UHA HABER / Türkiye’de faaliyette bulunan diaspora teşkilatlarının Ermenistan ve “CRONIMET” şirketi tarafından gerçekleştirilen çevresel teröre karşı protesto bildirisi yayımladı.
Yayımlanan bildiride, “Modern dünyada iyi komşuluk ve samimi dostluk, tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu tartışılmaz bir kavramdır. Bu kavramın temelinde siyasi güven yer alırsa, ekolojik dengenin genel ilkelere dayanarak korunması ise, çeşitlendirilmiş yönlerinden biri olarak kabul edilir” denildi.
Hakkında bahsedilen, küreselleşen dünyada her kesi rahatsız eden sorunlardan birinin bölgedeki su kaynakları da dahil olmak üzere, doğal floraya karşı kayıtsızlık ve bazı durumlarda sorumsuzluk ve düşmanlığın vakalarından olduğuna dikkat çekilen bildiride, “Kaynağı Ermenistan topraklarında bulunan sınıraşan nehir statüsüne sahip olan Okçuçay’ın real durumu, kendisine yönelik düşmanlık düzeyi, açık bir çevre terörü faaliyeti” olduğu belirtildi.
“Şu anki Ermenistan’ın Kafan ve Kacaran madencilik atıklarıyla son derece kirlenmiş olan Okçuçay’ı, hal hazırda sanki endüstriyel atık toplayıcısı olarak hizmet vermektedir” denilen bildiride, bu suların arıtılmadan doğrudan nehre boşaltıldığından ve kirlilik seviyesinin normdan çok daha yüksek olduğundan onun su kaynaklarının Azerbaycan topraklarında kullanılmasının uygun görülmediğini, Okçuçay’ın kirlenmiş bileşiminin, insan sağlığı için ölümcül, sudan beslenen tüm hayvan ve bitki florası da dahil olmak üzere, doğanın diğer canlıları için genetik yıkım sınırına ulaştığı kaydedildi.
Bildiride şunlara da yer verildi:
“Komşu ülkeler unutmamalıdır ki, Okçuçay Güney Kafkasya’nın ikinci büyük Nehri olan Araz nehrine akmaktadır. Sonuç olarak, nehirdeki kirlilik seviyesi, Araz nehrinin su kaynaklarının kalitesi üzerinde doğrudan zehirli bir etkiye sahiptir. Kür nehrinin en büyük sağ kolu olan Araz nehri, Ermenistan ile bir başka sınıraşan nehirdir ve Azerbaycan’ın ekilebilir arazisinin sulanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak nehirdeki su kalitesinde ciddi bir değişiklik nedeniyle, hane halkı ve tarımsal ihtiyaçlar için kullanımı son derece tehlikelidir”.
“Azerbaycan’ın resmi kaynaklarından alınan bilgilere göre, nehir suyu ve dip çökellerin analizi, Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın talebi üzerine Almanya’nın uluslararası düzeyde akredite edilmiş SGS laboratuvarında gerçekleştirilmiştir” denilen bildiride, Okçuçay nehrinden alınan su örneklerinin test sonuçları, yüzey sularında yüksek düzeyde ağır metaller, özellikle demir, bakır, manganez, molibden, çinko, krom, nikel ve diğerlerinin yüksek içeriğini ortaya çıkarmış, hatta çökel örneklerinde tehlikeli maddelerin konsantrasyonunun normdan çok daha fazla olduğu ve nehrin kirlilik seviyesinin kritik olduğu tespit edilmiş” olduğu vurgulandı.
Kirlilik kaynağı ekolojik felaketin eşiğinde olan Okçuçay’ın Ermenistan’da sanayi ve madencilik işletmeleri ile bu hale getirilmesi Azerbaycan’a yönelik otuz yıllık işgalcilik politikasının ve yağmalanarak tahrip edilen topraklarda işlenen çok kapsamlı soykırımların devamı olduğu belirtilen bildiride, “Bilindiği üzere, Zengezur bakır-molibden fabrikasının hisselerinin çoğu Alman CRONIMET Mining AG (%60) şirketine aittir. en büyük madeni olan Kacaran madenini yönetmektedir. Ne yazık ki, şirketin bölgedeki uluslararası standartları karşılamayan faaliyeti geniş bir alanda ekoloji bir felaket yaratmıştır. Okçuçay’ına dökülen atık su, maden atıklarının boşaltılması, nehrin suyunun doğal bileşimini tamamen değiştirerek kullanılamaz hale getirdi” şeklinde aktarıldı.
“Alman CRONIMET firmasından temelini Okçuçay’ın acımasız kirliliği sonucunda işlediği ekoloji teröre son versin” ifadesinin yer aldığı bildiride, “Doğal kaynakların, aynı zamanda, madencilik ürünlerinin işletilmesi ile uğraşan tüm şirketler, dünyanın hangi ülkesinde faaliyet gösterdikleri fark etmezsizin, çevre temizliğinin korunması ile ilişkili uluslararası sözleşmelerin şartlarına uymakla yükümlüdürler. Açıkça belirtiyoruz ki, Okçuçay’ın yok edilmesi çevresel terörizm eylemidirve bu nedenle Ermenistan hükümeti ve Alman “CRONIMET” şirketi uluslararası hukuka eşit seviyede sorumluluk taşıyorlar” denildi.
Türkiye’de faaliyette bulunan diaspora teşkilatlarının bildirisinde ayrıca, Hazar Denizi havzasında nehirler dahil, toplam 153 balık türü bulunduğu ve bunlardan 81 türünün endemik, yani gezegenin hiçbir yerinde bulunmazlar ve sadece Hazar Denizi’nde yaşadıklarına dikkat çekildi.
Hazar denizinin Azerbaycan kesiminde yaklaşık 90’a kadar balık türünün tesbit edildiği aktarılan bildiride, Hazar denizinde kalıntı ve endemik 6 Mersin balığı türü bulunduğu, bölgenin, Rus mersin balığı, Kür mersin balığı, uzun burunlu veçeko balığı olduğu bildirildi.
Bu istatistiksel göstergenin, Okçuçay’ın bir bütün olarak kirli suyunun ve bu nehrin Araz nehri vasıtasıyla ağzi sayıla bilen Hazar denizindeki canlı floraya yaratmış olduğu tehlikenin düzeyini tanımlamayan en güçlü gerçek olduğu vurgulanan bildiride, “Hazar’ın kıyı ülkelerinin bu su terörüne kayıtsız kalmaya hakları yoktur!” denildi.
Bildiride ayrıca, Birleşik Milletler Örgütü’nün doğanın, aynı zamanda su kaynaklarının korunmasında sorumluluğu olan kurumların öncüllüğünde ve bu alanla ilgili faaliyette bulunan uluslararası kuruluşlara seslenerek şunlara dikkat çekildi.
“Dünyanın farklı yerlerinde, gerek ülkeler içinde, gerekse de ülkeler arasında tatlı su kaynaklarının korunması, muhafazası ve işletilmesi müzakere, hatta münakaşa kaynağı olduğu bir zamanda Okçuçay’a olan düşmanca tavır doğa florasına karşı maksatlı bir soykırım olarak görülmeli, Ermenistan hükumetinden ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” firmasından tatlı su kaynaklarının korunması için uluslararası sözleşmelere uyulması talep edilmelidir.
Birleşik Milletler’in gıda güvenliği ile ilgili kurumları tatlı su kaynaklarına karşı kayıtsız kalmaları su kıtlığı gibi küresel krize neden olacağına ait rapor yayması durumunda Ermenistan hükumetinin ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” şirketinin Okçuçay’a karşı işlediği ekolojik terör görmezden gelinemez!
Beyanname, İngiliz ve Türk dillerinde olmakla uluslararası kuruluşlara, aynı zamanda “CRONIMET” şirketinin Almanya’daki merkez ofisine ve İstanbul’daki temsilcilerine gönderilmiştir”.
HABER : Veysel KAVRAYAN & İstanbul
[UHA Haber Ajansı, 16 Temmuz 2021]