Eli kanlı Netanyahu siyasi çıkarları için soykırımı yeniden başlattı

* İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırıları, katil Binyamin Netanyahu’nun hem iç hem de dış politikadaki hesaplarını gözler önüne seriyor.
* Washington’un desteğini arkasına alan Netanyahu, aşırı sağcı koalisyon ortaklarıyla soykırıma devam etmek istiyor.
* Detayı haberimizde…
UHA / İnternational News Agency
Katil İsrail, ateşkesi bozarak Gazze Şeridi’ne yeniden başlattığı geniş çaplı saldırıları artırarak sürdüreceğini duyurdu. Filistinli kaynaklara göre yaklaşık iki ay sonra başlayan saldırılarda halihazırda 400’den fazla masum sivil hayatını kaybetti.

Peki, ateşkes görüşmeleri devam ederken Netanyahu neden saldırdı? Rehineler konusu Netanyahu’nun elinde bir araç haline mi geldi? Detaylar haberimizde…
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik son saldırıları, birden fazla faktörün birleşimiyle ortaya çıkıyor. Bunların başında, ABD Başkanı Donald Trump ve diğer Amerikalı yetkililerin sert açıklamaları, İsrail iç siyasetindeki aşırı sağcı baskılar ve Netanyahu’nun koalisyonunu koruma çabaları geliyor.
Trump, katil İsrail’e güç verdi
ABD Başkanı Donald Trump, seçim döneminde savaşı bitireceğini söylemesine rağmen seçimin hemen ardından İsrail’i kayıtsız, şartsız destekleyen bir söylem benimsedi; istedikleri olmazsa Orta Doğu’yu cehenneme çevireceğini söyledi.
Trump daha sonra ise Gazze’ye çökme planlarından bahsetmeye başladı. Bu, Filistinlilerin sürgün planının da bir parçasıydı.

Trump’ın söylemleri etrafında şekillenen sürgün planları Ürdün ve Mısır’ı kapsıyordu. Ancak her iki ülkede bu planı kabul etmeyeceklerini ilan etti.
“Gazze’yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım. Orayı yeniden inşa etme konusunda, Orta Doğu’daki diğer devletlere oranın bazı bölümlerini inşa etmeleri için verebiliriz“
Özellikle Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları karşısında, Trump’ın “Hamas, İsrail’e saldırmaya devam ederse cehennemin kapıları açılır” şeklindeki sözleri büyük yankı uyandırdı.
Bu açıklama, İsrail’e askeri operasyonlarını sürdürme konusunda güçlü bir destek mesajı olarak yorumlandı.
Buna ek olarak, Trump’ın Gazze’deki Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi konusunda önce destekleyici söylemleri, İsrail aşırı sağı ile Netanyahu arasındaki buzları da eritti. Gazzelilerin başka ülkelere gönderilmesini “büyük bir gayrimenkul projesi” olarak tanımlaması uluslararası kamuoyunda tepki çekerken, İsrail’de sevinçle karşılandı.
Beyaz Saray yetkilileri, İsrail’in son saldırılarının da ABD ile koordineli olduğunu ve Washington’un Tel Aviv’e tam destek verdiğini açıkladı.
Fanatik Yahudileri memnun et: Hükümeti kurtar
Netanyahu’nun iç politikadaki durumu, yeniden başlayan Gazze saldırılarının önemli bir nedeni olarak görülüyor. Netanyahu’nun savaşın devamı için sunduğu gerekçeler, aşırı sağcı bakanların hükümetten ayrılma tehditleriyle birleşince İsrail’de siyasi dengeler daha da karmaşık bir hale geliyor. Netanyahu, askeri hamleleriyle iç politikadaki gücünü pekiştirebilecek mi, yoksa bu süreç tersine mi dönecek?
Katil Netanyahu’nun koalisyon ortakları arasında bulunan aşırı sağcı isimler, ateşkes anlaşmasının öncesinde Gazze’ye saldırılmadığı takdirde hükümetten çekilme tehdidinde bulunuyordu.
İsrail’in sertlik yanlısı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in ve iki bakan Gazze’deki ateşkes anlaşmasına karşı çıkarak istifa etti.
.jpg)
Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, İsrail’in Gazze’yi tamamen kontrol altına alması gerektiğini savunurken, savaşın devam edeceği konusunda kendisine güvence verildiğini açıkladı.
Aşırı sağcıların hükümet üzerinde baskı kurmasında Trump ile aynı düzlemde seyreden istekleri ve söylemleri de etkili oldu. Örneğin Smotrich, Filistinlilerin sürgünü teklifini hayata geçirmek için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Bakanlar Kurulu ile bir plan üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
ABD Başkanı Trump’ın “bilge, ölçülü ve gerçekçi” bir bakış açısı sunduğunu iddia eden Smotrich, Filistinlileri topraklarından çıkarmak için göçü teşvik etmenin tek çözüm olduğunu öne sürdü.
Yine bir süre önce Smotrich ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ni ele geçirip halkını sınır dışı etme ve Batı Şeria’daki yerleşimleri büyük ölçüde genişletme planını hayata geçirmek üzere hem İsrail’de hem de ABD’de parlamento lobileri kurulduğunu duyurdu.
“Herkesi Gazze Şeridi’nden çıkarmayı başarmak için bütün bir yıl boyunca haftanın yedi günü, günde 5 bin kişiyi ya da altı ay boyunca günde 10 bin kişiyi sınır dışı etmemiz gerekir”
Netanyahu için işler yolunda gitmiyordu
Bir Ramazan gecesi Gazze’de masum sivilleri hedef alan Netanyahu, içeride hem aşırı sağcıların baskısı altında hem de büyük bir siyasi sıkışmışlığın içerisinde. İsrail iç politikasındaki mevcut gerginlikler, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun son dönemde aldığı tartışmalı kararlar ve devam eden yolsuzluk davasıyla daha da derinleşti.
Öte yandan Netanyahu, İsrail’in iç güvenlik servisi Şin Bet’in başkanı Ronen Bar’ı görevden alma niyetini açıkladı, bu karar ülkede büyük bir tartışma yarattı. Bar, Netanyahu’nun danışmanları ile bir ülke arasındaki olası yolsuzluk bağlantılarını araştırmaktaydı. Bar’ın görevden alınması, muhalefet tarafından “devlet kurumlarını zayıflatma” girişimi olarak nitelendirildi ve protesto çağrılarına yol açtı.
Yolsuzluk davası: Netanyahu hakim karşısında
Netanyahu, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvet alma suçlamalarıyla yargılandığı davada 17’inci kez hakim karşısına çıktı. Duruşma sırasında gergin anlar yaşayan Netanyahu, mahkeme salonunda kürsüye vurarak, “Kendimi savunmak için birkaç dakikamın olması hakkım. Hakimler hayatımı cehenneme çevirdi” şeklinde tepki gösterdi. Esasında Netanyahu’nun gergin tavırları yıllardır süren bu davanın üzerindeki etkisini göstermesi bakımından oldukça önemli.
Netanyahu’nun kararları ve devam eden yolsuzluk davası, kamuoyunda geniş yankı buluyor muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları protesto gösterileri düzenliyor. Ülkedeki geniş bir kesim farklı nedenlerle başbakanın istifasını istiyor.
Erken seçimden korkuyor, Gazze’ye saldırıyor
İsrail’de seçim ihtimali son dönemde oldukça çok tartışılıyor. Öyle ki, Netanyahu’nun koalisyonunun ciddi şekilde zayıflaması ve hükümetin bir dizi kritik konuda anlaşmazlık yaşaması seçim ihtimalini güçlendirdi.
Netanyahu’nun başında olduğu koalisyon hükümeti, özellikle aşırı sağcı ortakların baskılarıyla oldukça kırılgan bir yapıya bürünmüş durumdaydı. Aşırı sağcı bakanlar, hükümetin güvenli politikalarından daha sert bir duruş sergilenmesi gerektiğini savunuyor ve bu durum, hükümetin iç dengesini bozuyordu.
Eğer Netanyahu, bu grupların taleplerine uymayı reddetmiş olsaydı, seçim ihtimali çok daha güçlü bir şekilde gündeme gelebilirdi. Zaten Gazze’ye yönelik başlatılan saldırı da iç politikadaki bu sözde “stratejik” hamleye işaret ediyor.
Sonuç olarak, Gazze’ye yönelik saldırılar, seçim ihtimalini bir ölçüde erteleyebilir, ancak Netanyahu’nun iç siyasetteki zorlukları ve koalisyon denklemleri göz önüne alındığında, bu durum her an değişebilir ve erken seçim kararı alınabilir.