Ekonomide Tasarruf ve Verimliliğe Odaklanma Zamanı
* Kamuda tasarrufu, bütçede harcama disiplinini ve kamu yatırımlarını verimlilik esaslı olarak yeniden düzenlemeyi amaçlayan tasarruf ve verimlilik paketi genelgesi resmî gazetede yayımlandı.
* Orta Vadeli Program (OVP) ile uyumlu olarak kamuda verimliliği ve tasarrufu artırma mevzunun merkezinde.
* Elbette açıklamada da dikkat çekildiği gibi, Türkiye’de neredeyse 65 yıldır tasarruf genelgeleriyle kamu harcamalarında kontrol sağlanmaya çalışılıyor.
UHA / İnternational News Agency
SETA, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan Araştırmacı Bilal BAĞIŞ, kaleme aldığı “Ekonomide Tasarruf ve Verimliliğe Odaklanma Zamanı“başlıklı yazısında, bugünkü mevcut düzenlemelerin de bu tasarruf tedbirlerinin devamı niteliğinde olduğunu, Ancak daha önemlisinin ise yeni bir uygulama olarak, bu tasarruf tedbirlerinin takibi, denetimi, raporlanması ve yeni bir yaptırım sürecine tabi tutulmasının hedeflendiğine dikkat çekti.
Araştırmacı Bilal BAĞIŞ, kaleme aldığı “Ekonomide Tasarruf ve Verimliliğe Odaklanma Zamanı” başlıklı yazısının detayı şöyle:
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı aktif olarak sürecin içinde olacak gibi görünüyor. Tasarruf adımlarının şeffaf bir süreç içinde izlenebilmesi ve denetlenebilmesi; bu adımlara ve devamının geleceğine yönelik olumlu beklentileri de güçlendirecektir.
Temel Hedefler ve Beklentiler
Aynı zamanda tedbirlerin, bütün kamu kurumlarını kapsayacak şekilde uygulanması bekleniyor. Diğer bir ifadeyle merkezi idare, yerel yönetimler, KİT’ler, döner sermaye ve fonlar gibi bütün kamu birimleri bu tedbir paketinin kapsamında olacak. Burada idari düzenleme gerektiren hususların genelgelerle ivedilikle hayata geçirilmesi; hukuki düzenleme gerektiren hususların ise TBMM tatile girmeden tamamlanması hedefleniyor.
Söz konusu yeni önlemler paketinin istenen sonuçları vermesi için ise ölçülebilirlik, gözlemlenebilirlik, hesap verilebilirlik ve şeffaflık da önemli. Bunun için de net rakamların ortaya konması ve başarı ölçüsünün netleşmesi gerekiyor. Bu doğrultuda toplam etkinin önümüzdeki aylarda yapılacak çalışmalarla ortaya konması bekleniyor. Ancak bu yıl için tasarruf rakamının 100-150 milyar TL’den az olmaması hedefleniyor.
Sekiz ana başlıkta belirlenen tasarruf ve verimlilik adımlarıyla; üretimde verimlilik ve harcamalarda tasarruf temel prensibi, israfa ve verimsizliğe yol açan harcamalardan tasarruf edilmesi, kamu kaynaklarının daha verimli alanlara yönlendirilmesi, uzun vadeli büyüme ve istihdamın desteklenmesi, kamu yatırımlarında verimlilik esası, deprem felaketinin yaralarının sarılması, enflasyonla mücadele, borçlanma ihtiyacının, faiz ödemelerinin ve cari açığın azaltılması, tasarrufların artırılması ve tasarruf kültürünün güçlendirilmesi, yaygınlaştırılması ve OVP’nin güçlendirilmesi, öncelikli olarak amaçlanıyor.
Buna göre, önümüzdeki 3 yıl boyunca; zorunlu haller dışında yeni projeler ve demirbaş alımlarının durdurulması, kamuda yeni personel istihdamının 3 yıl süreyle emekli olanlarla sınırlandırılması, yeni bina ve inşaat faaliyetlerinin deprem ve acil olanlar dışında durdurulması, kamu filo yönetimi sisteminin devreye alınması, 3 yıl süreyle yeni araç satın alma ve kiralama, yabancı menşeili araç alımının yasaklanması, personel servisi hizmetinin toplu taşıma olan yerlerde kaldırılması, yurtdışı görevlendirmelerin sınırlandırılması, kamu çalışanlarının yönetim kurulu üyelikleri ve gelirlerinin sınırlandırılması, enerji tasarrufu ve atık yönetimine odaklanma amaçlanıyor. Bu doğrultuda da;
- Temsil ve tanıtım giderlerinde yüzde 25,
- Yatırım ödeneklerinde yüzde 15,
- Mal ve hizmet harcamalarında da yüzde 10
tasarruf öngörülüyor.
Yeni Paketin Anlamı
İş dünyası ve ilgili STK’ların da olumlu bulduğu ve desteklediği Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi; tasarrufların artırılması, kalkınmanın sürdürülebilir kılınması ve makro-finansal istikrarın güçlendirilmesi açısından özellikle önemli. Nitekim kamu harcamalarında verimsizlik Türkiye’de sıklıkla dile getirilen konulardan biri. Burada temel amaç da tam olarak bu kaygılar ve daha küçük, daha aktif ve daha verimli çalışan bir devlet yapısı oluşturmak.
Bu tür adımlar, tasarruf kültürünün güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması için de önemli. 12. Kalkınma Planı’nın hedefi olan tasarrufların milli gelire oranının yüzde 30’un üzerinde tutulması (mümkün olduğunca yüzde 32’ye çıkarılması) açısından da önemli. Türkiye’de bugün hane-halkı tasarrufları yüzde 10’larda, toplam tasarruflar ise yüzde 30’larda seyrediyor.
Tasarruf ve verimlilik paketinin, uzun ve ince bir sürecin parçası olarak değerlendirilmesi ve devam ettirilmesi de önemli. Nitekim açıklanan maddelerin bir dizi adımın ilk parçası olduğuna yönelik işaretler de güçleniyor. Bütçe açığının bu sayede tekrar milli gelirin yüzde 3’ü seviyelerinin altına çekilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin 1990’lardaki gibi sürekli ek bütçelere ihtiyaç duyan; bütçe, cari denge, enflasyon ve kur tahminleri tutmayan bir ülke haline gelmemesi önemli.
Nitekim, örneğin, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depremlerinin maliyeti için şu anki tahmin 104 milyar dolar seviyesinde. Deprem harcamaları için 2023’te 960 milyar TL harcandı. 2024’te 1 trilyon TL daha harcama öngörülüyor. Tasarruf paketi, 2023’teki yüzde 5,2’lik (1,4 trilyon TL ve deprem hariç yüzde 1,6) ve 2024 için hedeflenen yüzde 6,4’lük bütçe açığı/milli gelir oranlarının aşağı çekilmesi için de önemli. Ancak 2024 bütçe açığı tahmininin 2,7 trilyon TL olduğu düşünülürse, 100-150 milyarlık tasarruf hedefi de yukarı revize edilmeli.
Yüksek bütçe açıklarını azaltmak için kamuda tasarruf ve harcamaların azaltılması, vergi gelirlerinin artırılması ve kayıt-dışı ile mücadele önemli. Yüksek gelirli kesimler ve belli hane-halkı gelir limitleri için ek vergi düzenlemeleri de gerekebilir. Tahsilat oranlarının artırılması ve kayıt-dışı ekonomi ile mücadele de bir o kadar mühim. Yeni vergi reformları ile doğrudan vergilerin payının da artırılması şart.
Kamuda tasarruf, dijitalleşmeye yönelik adımlarla da güçlendirilmeli. Örneğin kamunun kırtasiye giderleri, faturalar ve diğer fiziki giderleri azaltılabilir; elektronik tebligat ve e-yazışmalarla masraflar düşürülebilir. Yayın, rapor, tanıtım dokümanları vb. harcamalar, elektronik işleyiş ile azaltılabilir. Blokzincir tabanlı kayıt ve işlem teknolojilerine geçiş ile bu mümkün. Benzer şekilde akademide de yurtdışı görevlendirmelerin sınırlandırılması (görevlendirme yapılan üniversitenin alanında ilk 100 veya 500’de olması şartı aranması gibi) yerinde olacaktır.
Ancak tüm bu adımlarla birlikte; eğitimde, örneğin akademisyen ve öğretmen atamalarında tasarrufa gidilmemesi, bu noktada verimlilik ve üretkenlik kaygısının daha fazla ön planda olması gerekir. Kamu hizmetlerinin verimliliği ve tasarruf kadar, sunulan hizmetlerin kalitesinin, etkinliğinin de minimize edilmemesi önemlidir. Devam eden projeleri yürüten iş dünyasının, müteahhitlik şirketlerinin zarar görmemesi de önemli.
Bu yeni adımların, büyüme ve istihdama etkilerinin projeksiyonları üzerinde de iyi çalışılmalıdır. Kamudaki maaş ve emeklilik ödemelerinin sınırlandırılması önerileri ise üzerinde biraz daha düşünülmesi gereken hususlar. Her tür ek ödemelerin sınırlandırılması daha makul görünüyor. Kamu garantileri, hazine garantilerinin de tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Daha küçük, daha aktif ve verimli çalışan bir devlet yapısı, şüphesiz, herkesin arzusu.
***