* DSÖ hakkındaki komplo teorileri ve yalan haberler internette yaygın olsa da, pandemi anlaşması bunlara yeniden ortaya çıkmaları için yeni bir fırsat verdi.
*Detayı haberimizde!…
UHA / İnternational News Agency
İSVİÇRE 18 NİSAN 2025 – Gazeteci Estelle Nilsson-Julien’ın haberine göre, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ – WHO) 190’dan fazla üyesi tarafından geçtiğimiz günlerde kabul edilen ve bir dönüm noktası olan pandemi anlaşması hakkında internette bir dizi yanlış ve yanıltıcı iddia ortaya atıldı.
Pandemi anlaşması ilk olarak COVID-19 salgınının ortasında DSÖ üyeleri tarafından “pandemileri önlemek, bunlara hazırlanmak ve müdahale etmek” amacıyla önerilmişti.
Küresel sağlık uzmanları için gelecekteki bir pandeminin olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı önemli.
Üç yıldan fazla süren uzun müzakerelerin ardından DSÖ üyeleri 16 Nisan’da bir anlaşmaya varırken, anlaşma devletler tarafından resmi olarak kabul edilene kadar yasal olarak bağlayıcı olmayacak – ki bunun mayıs ayında gerçekleşmesi bekleniyor.
DSÖ’nün kurulduğu 1948 yılından bu yana bu ölçekte sadece bir uluslararası anlaşmaya varılmıştı: 2003 tarihli tütün kontrolü anlaşması.
DSÖ hakkında komplo teorileri ve yalan haberler internette yaygın olsa da, pandemi anlaşması bunlara yeniden ortaya çıkmaları için fırsat verdi.
DSÖ hakkında komplo teorileri ve yalan haberler internette yaygın olsa da, pandemi anlaşması bunlara yeniden ortaya çıkmaları için fırsat verdi.
Anlaşma, devlet egemenliğini geçersiz mi kılacak?
Aşırı muhafazakâr CitizensGlobal grubu, 18 Mart’ta X’te paylaştığı bir gönderide, anlaşmanın sağlık politikalarının “pandemiye hazırlık kisvesi altında seçilmemiş yetkililer tarafından” kontrol edilmesine yol açacağını iddia etti.
Pandemi anlaşması devletler tarafından kabul edildikten sonra yasal olarak bağlayıcı olacak olsa da, anlaşma herhangi bir ülkenin pandemiyle ilgili bireysel politikalar belirleme yetkisini geçersiz kılmıyor.
DSÖ üyeliği gönüllülük esasına dayanmakta olup, anlaşmanın lafzı devletlerin egemenliğini açıkça teyit ediyor.
Anlaşma kabul edildikten kısa bir süre sonra 16 Nisan’da yayınlanan bir bildiride DSÖ, “Taslak anlaşmadaki hiçbir şey, DSÖ’ye ulusal yasaları veya politikaları yönlendirme, emretme, değiştirme veya reçete etme veya devletlere belirli eylemlerde bulunma yetkisi verdiği şeklinde yorumlanmayacaktır,” dedi.
Anlaşma zorunlu aşıları dayatacak mı?
Avusturya’nın aşırı sağcı medya kanallarından AUF1 tarafından 12 Nisan’da internette paylaşılan bir başka iddiada ise “anlaşmanın zorunlu aşılama, test rejimleri ve izolasyon gerekliliklerine yol açacağı” öne sürüldü.
DSÖ’nün açıklamasına göre, anlaşmanın hiçbir maddesi DSÖ’ye bir ülkeyi “yolcuları yasaklamaya ya da kabul etmeye, aşılama zorunluluğu ya da tedavi veya teşhis tedbirleri uygulamaya ya da tecrit uygulamaya” zorlama yetkisi vermiyor.
Euronews’e konuşan Health Action International kıdemli politika danışmanı Jaume Vidal, “DSÖ bir pandemi gibi özel bir endişe taşıyan bir halk sağlığı acil durumu ilan etmeden önce, bu karar üye devletler ve uzmanlardan oluşan bir komiteden geçer,” dedi.
“Hükümetler kendi bölgelerinde ne olacağı konusunda son sözü söyler. DSÖ tavsiyelerde bulunabilir, önerilerde bulunabilir, teknik yardım sağlayabilir ancak nihai kararı hükümetler verir,” diye ekledi.
Devletler aşı bağışlamakla yükümlü olacak mı?
COVID-19 salgını sırasında zengin ülkeler, yoksul ülkelerin aleyhine aşı stoklamakla suçlandı.
Bunu yönetmek amacıyla DSÖ üyeleri, anlaşma müzakereleri sırasında bu konunun nasıl ele alınabileceğini araştırdı. Ancak bu beklenti, bazı internet kullanıcılarının anlaşmanın ülkelerin aşı bağışlamaya zorlanmasına yol açacağını iddia etmesine neden oldu.
Alman Uluslararası Güvenlik İşleri Enstitüsü’nden küresel sağlık araştırmacısı Pedro A. Villarreal Euronews’e verdiği demeçte, “Anlaşmada aşıların bağışlanması ya da dağıtılması gibi potansiyel bir yükümlülük üzerinde mutabık kalınmamıştır. Ayrıca aşıların ya da diğer tıbbi ürünlerin yüzde kaçının DSÖ’ye verilmesi gerektiği de net değil,” dedi.
Villarreal, “Belirli ülkeler arasında bir aşı anlaşması yapılması halinde, daha yoksul ülkelerin aşıları ücretsiz mi yoksa tercihli fiyat esasına göre mi alacağı da net değil,” diye ekledi.
Bir başka tartışma konusu da, ülkelerin aşı ve ilaç üretimi için fikri mülkiyet haklarını ve araçlarını paylaşabileceği fikri etrafında şekillenen teknoloji transferi maddesiydi.
Düşük gelirli ülkeler, aşıları yerel olarak üretmelerine olanak tanıyacak daha güçlü kurallardan yanayken, AB üyeleri de dahil olmak üzere daha zengin ülkeler, teknoloji transferinin gönüllü ve “karşılıklı mutabakatla” olması gerektiğinde ısrar etti.
Daha geniş çaplı pandemi anlaşması şüpheciliği
Avrupa’da, pandemi önlemlerini araştırmakla görevli özel bir komisyon kuran Slovakya Başbakanı Roberto Fico, pandemi anlaşmasını en yüksek sesle eleştiren figürlerden biri oldu.
Ekim 2024’te komisyon Slovakya’ya “küresel pandemi anlaşmasını ve güncellenmiş Dünya Sağlık Örgütü yönetmeliklerini imzalamayı reddetme” çağrısında bulundu.
Slovakya’nın eski Sağlık Bakanı Zuzana Dolinkova, bilim insanları tarafından itibarsızlaştırılan raporun yayınlanmasından kısa bir süre sonra görevinden istifa etti.
Yurtdışında ise ABD Başkanı Donald Trump Ocak ayında ABD’yi Dünya Sağlık Örgütünden çekme sürecini başlattı.
– Gabriela Galvin habere katkıda bulundu