Deprem şokunun üzerinden bir ay geçti
Deprem şokunun üzerinden bir ay geçti. Kamu kurumları bağış yaptı. Depremlerin ardından bölgede devlet dışında yardım toplayan sivil toplum örgütlerine çok sayıda vatandaş bağış gerçekleştirdi.
Felaketin vurduğu 11 ilde depremzedelerin yaralarının sarılması ve yeni konutların inşası için devlet kurumlarına aktarılmak üzere organize edilen “Türkiye Tek Yürek” kampanyası da eleştiri konusu oldu.
Depremlerin ardından bölgede devlet dışında yardım toplayan sivil toplum örgütlerine çok sayıda vatandaş bağış yaparken, bu kuruluşlar iktidar çevrelerince hedef gösterildi.
Felaketin vurduğu 11 ilde depremzedelerin yaralarının sarılması ve yeni konutların inşası için devlet kurumlarına aktarılmak üzere organize edilen “Türkiye Tek Yürek” kampanyası da eleştiri konusu oldu.
Çok sayıda televizyon kanalının ortak yayınında düzenlenen gece sonunda 115 milyar 146 milyon 528 bin TL (6,1 milyar dolar) bağış toplandı. Bağışların yüzde 70’inden fazlası kamu kurumları tarafından yapılırken aralarında en dikkat çekeni Merkez Bankası’nın 30 milyar TL’lik bağışı oldu. Banka, bu bağışın Hazine’ye aktarılması gereken kârdan yapıldığını açıkladı. Teknik olarak Hazine’ye aktarılması gereken para, bağışla AFAD ve Kızılay’a aktarıldı. Benzer şekilde diğer kamu kurumlarının yaptıkları bağışlar da Hazine’ye aktarılması gereken paralardan oluştu.
İyileştirme çalışmalarında aksaklıklar
Afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gerekli faaliyetlerin planlanması ve koordine edilmesi sürecinde de aksaklıklar yaşandı.
Depremlerin ardından bölgede bulunan vatandaşlar, basın ve sivil toplum kuruluşlarının aracılığıyla barınma sorununun çözülemediğini dile getirerek yardım istediler. Bölgeye yeteri kadar çadır ulaştırılamaması tepkilere neden oldu. Çadır kentlerin kapasitesi yetersiz kalırken binlerce kişi bölgeden tahliye edildi.
AFAD’ın son açıklamasına göre bölgede kalanlar için 358 bin 37 çadır kuruldu. Konteyner kent kurulması için çalışmalar ise sürüyor.
[Kırıkhan Fotoğraf: PIROSCHKA VAN DE WOUW/REUTERS]
Kızılay’ın çadır ve gıda skandalı
Depremlerin ardından bölgedeki yetersizliği konusunda eleştirilen Kızılay’ın ise çadır ve gıda gibi acil yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine hemen ve doğrudan ulaştırmak yerine para ile sattığı ortaya çıktı. Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel’in ortaya çıkardığı satış, çadırları Kızılay’dan satın alan Ahbap Derneği tarafından da doğrulandı.
Kızılay da eleştirilere karşı yaptığı açıklamada satış işleminin ‘afetzedelerin barınma ihtiyacının bir an önce çözülmesi’ için yapıldığını, ‘çadır üretiminin devamını sağlamak amacıyla da hammadde bedelinin kabul edildiğini’ bildirdi.
Kızılay’a tepkiler devam ederken bölgede sahra eczaneleri kurmak isteyen Türk Eczacılar Birliği’nin (TEB) de Kızılay’dan parayla çadır almak zorunda kaldığı öğrenildi. Kızılay’ın ayrıca depremzedelere yardım götürmeye çalışan yerli ve yabancı çeşitli sivil toplum kuruluşlarına sattığı malzemeler arasında sadece çadır değil aynı zamanda gıdanın da bulunduğu açıklandı.
Kızılay, web sitesinde kendini “Kâr amacı gütmeyen, yardım hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan gönüllü bir kuruluş” olarak tanımlanıyor. Ancak dernek statüsünde olan ve İçişleri Bakanlığı’nın denetimine bağlı olan Kızılay şu anda en az 11 şirket, 11 Genel Müdür ve bir CEO ile holdingleşmiş durumda.
Basın ve ifade özgürlüğü
Kahramanmaraş merkezli depremler Türkiye’nin afet konusundaki eksikliklerini gözler önüne sererken medyaya uygulanan baskı da arttı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bölgedeki vatandaşların durumunu gösteren deprem yayınları nedeniyle Halk TV, Tele 1 ve FOX TV’ye ceza verdi. RTÜK üyesi İlhan Taşcı’nın aktardığına göre çoğu deprem dönemindeki yayınlar olmak üzere RTÜK’ün televizyonlara kestiği cezaların parasal karşılığı 7 milyon 990 bin lira.
Sosyal medyada depremle ilgili provakatif paylaşımlar yaptıkları iddiasıyla ise 138 kişi gözaltına alındı.
Hükümete yönelik tepkiler tribünlere de taşındı. Önceki hafta sonu bir gün arayla oynanan maçlarda hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş taraftarlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti istifaya davet etmesi ve bu çağrılara verilen tepkiler tartışmalara neden oldu. Protestolara katılan Fenerbahçe taraftarlarına 2 Mart’ta “seyirden men” cezası verildi. Bu uygulamaya Türkiye Barolar Birliği’nden (TBB) tepkiler geldi.
Deprem felaketinin ardından Ahbap ve Türk Eczacılar Birliği’ne çadır sattığı ortaya çıkan Kızılay’ı protesto etmek isteyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri ve Emekçi Hareket Partisi üyeleri ise yaptıkları eylemlerde polisin sert müdahalesiyle karşılaştı.
Devlet kontrolünde olmayan çocuklar
Kahramanmaraş merkezli iki deprem, çok sayıda bebek ve çocuğun da tüm hayatını etkileyecek bir sürece dönüştü.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 1 Mart itibarıyla, enkaz altından çıkarılmış, refakatçisi olmayan 1911 çocuğun kayıt altına alındığını, başvurucuların kimlik kontrolü ve doğrulaması sonrasında 1543 çocuğun ailesine teslim edildiği açıkladı. Bakanlık, 95 çocuğun tedavisinin ardından bakanlık tarafından korumaya alındığı kaydetti. Bakanlığın açıklamasına göre kayıt altına alınan çocuklardan 81’inin kimliği ise henüz tespit edilemedi.
Depremlerin ardından kamuoyunda bölgedeki bazı çocukların tarikat ve cemaatlere yönlendirildiği iddiaları gündeme geldi. Bakanlık bu iddiaları yalanlasa da Halk TV’nin video haberi, İstanbul’un Beykoz ilçesi Çavuşbaşı Mahallesi’nde 60 refakatsiz çocuk için 3 tane villa ayarlandığını, çocukların bu villalara yerleştirildiğini ortaya koydu.
DW Türkçe’nin haberiyle ise Sakarya’da dokuz depremzede çocuğun, annelerinin yanından alınarak müftülüğe ait olan, ancak işletmesi İsmailağa Cemaati’ne bağlı vakıf tarafından yürütülen bir yatılı Kur’an kursuna verildiği öğrenilmişti. Söz konusu haberin ardından çocuklar tekrar annelerinin yanına verildi.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, iki olayla ilgili suç duyurusunda bulundu.
Öte yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) cinsel istismarla mücadele amacıyla kurulan komisyonda deprem bölgesindeki çocuklar gündeme geldi.
Komisyonda konuşan Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) Başkanı Prof. Oğuz Polat, doğal afetlerde ortaya çıkan temel sorunların başında çocuk kaçırma ve istismar olgularının geldiğine işaret ederek “Bölgede yaygın bir söylem var ki, çocuk kaçırma olgularında dikkat çeker örneklerin çok fazla olduğu ve benzeri başka istismar olayların da yaşandığı çok gündemde” şeklinde konuştu.
UNICEF’in tahminlerine göre ise depremler Türkiye ve Suriye’de 5 milyon çocuğu etkiledi.
Çevre tahribatına ilişkin soru işaretleri
Felaket sonrasında başlatılan enkaz kaldırma işlemleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve AFAD koordinasyonunda ilgili Valilikler tarafından gerçekleştirilirken çevre, inşaat ve jeoloji alanında uzman meslek odalarından sürecin sağlıklı işletilmediğine dair uyarılar geldi.
Saha çalışması yapan uzmanlar, bölgede planda yazıldığı şekliyle uygulanmayan yıkım çalışmaları olduğunu ve enkazların geçici alanlara bırakıldığını tespit ettiklerini belirtti. DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Teymurtaş, Oda olarak Kahramanmaraş’ta yürüttükleri fay hattı inceleme çalışmaları sırasındaenkaz kaldırma çalışmalarında çıkan hafriyatın Aksu Havzası’na döküldüğünü tesadüfen tespit ettiklerini söyledi. Gaziantep Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Acar da DW Türkçe’ye, Adıyaman’da yaptıkları incelemelerde iki noktaya enkaz dökümü yapıldığını tespit ettiklerini, Bakanlığa sorduklarında ise “Geçici olarak buraya döktük. Buradaki güvenliğini jandarma sağlıyor” yanıtını aldıklarını aktardı.
17 Ağustos 1999’da gerçekleşen Marmara depreminde 13 milyon ton atık enkazla birlikte kaldırılmıştı. Kahramanmaraş merkezli 10 ilde ağır hasara yol açan depremlerde bertaraf edilmesi gereken atık miktarı henüz bilinmiyor.
Deprem bölgesinde ne kadar enkazın hangi alanlarda ve nasıl bertaraf edildiği kamuoyuna açıklanmadı. Bölgede asbest uzmanlarının görevlendirilip görevlendirilmediğine ilişkin de resmi bir açıklama yapılmadı. Sürecin dışında tutulduklarını ifade eden meslek odaları, çalışmaların sağlıklı yürütülmemesi halinde çevre ve sağlık risklerinin artacağı konusunda uyarıyor.
Yeni inşaat çalışmaları
Depremzedeler için konut yapımına hemen başlanması ise uzmanların tepkisini çekiyor. Konut yapımının 14 Mayıs’ta yapılacağı öngörülen seçimler öncesinde iktidar tarafından bir propaganda aracı olarak kullanıldığına ilişkin eleştiriler artıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un açıklamasına göre 3 Mart itibarıyla depremden etkilenen 11 ilde 21 bin 244 konutun yapımına başlandı.
DW Türkçe’ye konuşan şehir planlama, inşaat, deprem ve jeoloji alanında çalışan uzmanlar, yeni inşa edilecek konutlarla ilgili sürecin hızlı ilerlediğine dikkat çekerek, uzun vadeli ve katılımcı olması gereken planlamaların rant siyasetinin bir parçası olmaması gerektiği uyarısı yaptı.
Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özgür Orhangazi, depremde rant odaklı politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan yıkımın, yeni bir rant fırsatı olarak görüldüğüne işaret etti. Türkiye’de resmi milli gelir rakamlarına göre 1998-2021 yılları arasında inşaat ve gayrimenkul faaliyetlerine 2,2 trilyon dolar ayrıldı.
Depremlerin ardından başlatılan konut çalışmaları, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın iki yıl önce gündeme getirdiği ve CHP ve HDP tarafından TBMM’ye sunulan, “Fay Yasası Teklifini” de akıllara getirdi. Kentlerin fay haritalarının ortaya çıkarılması ve buralara konut yapımının yasaklanmasını öngören kanun teklifi, Meclis’ten geçirilememişti. Meclis tutanakları da depreme yönelik önlemlerle ilgili muhalefet tarafından verilen çok sayıda soru önergesinin iktidar tarafından yanıtlanmadığını ortaya koydu.
Ekonomi de ağır hasar aldı
Türkiye tarihinin en ağır kayıplarının verildiği deprem felaketinin ülke ekonomisi üzerinde yaratacağı etkiye ilişkin tartışmalar da devam ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin GSYH içindeki payı yüzde 9,8 seviyesinde bulunurken bölge yaklaşık 14 milyonluk bir nüfusu barındırıyor. Afet bölgesinde ekonomi hem tarım ve hayvancılık hem de başta tekstil, demir çelik ve enerji olmak üzere sanayi üretimi üzerinde şekilleniyor.
Dünya Bankası, Kahramanmaraş depremlerindeki doğrudan maddi hasarı 34,2 milyar dolar olarak hesapladı. Bankanın Afet Sonrası Genel Acil Hasar Tahmin Raporunda (GRADE), bu miktarın 2021 GSYİH’sının yüzde 4’üne denk geldiği belirtilerek doğrudan hasarın yanı sıra enkaz kaldırma ve yeniden imar maliyetinin bu miktarın iki katını bulabileceği tahminine yer verildi.
GRADE raporunda ayrıca 1 milyon 250 bin kişinin evlerinin yıkılması, ağır ya da orta derece hasar alması sonucu evsiz kaldığı kaydedildi.
Depremin ekonomiye etkisi üzerine ayrıntılı bir araştırma yayımlayan eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez de enkaz kaldırma-hafriyat, konut yapım-onarımı ve altyapı onarımından oluşacak toplam maliyeti 46,2 milyar dolar hesapladı. Bunun 27 milyar dolarının konut yapımı olduğunu belirtti. Hükümetin yapacağı nakdi yardımların da 2,46 milyar dolara ulaşacağını hesaplayan Dr. Eğilmez’e göre, depremin toplam maliyeti 48,7 milyar doları bulacak.
Uzmanlara göre hükümetin faiz indirimi politikası ile birlikte depremin yarattığı yıkım sonrası pek çok mal ve hizmete duyulan ihtiyaç, enflasyonda da yukarı yönlü etki yapacak. DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Dr. Murat Kubilay, enflasyonun yılı en iyi ihtimalle yüzde 50 seviyelerinde kapayacağını öngördü.
[Depremzedeler için Mısır’dan gönderilen yardımlar Mersin Limanı’nda gemiden indiriliyor Fotoğraf: Sezgin Pancar/AA/picture alliance]
Seçimlere az bir zaman kaldı
Depremlerden sonra koordinasyon ve planlamada eksiklik ve yanlışlıkları ortaya koyan tablo, iktidara yönelik eleştirileri artırırken, Türkiye cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine gidiyor.
Felaket, siyasetçilerin seçim kampanyasına kısa bir süre ara vermesine de neden oldu. Kamuoyu neredeyse sadece seçim tarihini ve muhalefetin olası adayını tartışırken 11 ilde meydana gelen deprem Türkiye’nin gündemini sarstı.
Ancak seçim kampanyası yeniden başlamış görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son süreçte deprem sonrası devlet tarafından verilen destek ve yardımlarla yeni konut yapımını öne çıkaran açıklamaları dikkat çekiyor. Erdoğan 1 Mart’ta yaptığı bir konuşmada muhalefeti eleştirerek seçimlerin her şeye rağmen 14 Mayıs’ta yapılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı’nın 10 Mart’ta seçim tarihini resmileştiren bir kararname yayınlaması bekleniyor.
Gazeteci* Pelin ÜNKER