Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Altun: İsrail’in saldırıları nedeniyle ölen gazetecilerin sayısı 46’ya ulaştı
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Anadolu Ajansı’nın (AA) düzenlediği “Türk Haber Ajansları Medya Zirvesi: Medyada Birlik ve Gelecek Vizyonu” programında yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze saldırılarını görmezden gelen Batı medyasını eleştirdi.
UHA / İnternational News Agency
Altun, “Batılı ülkelerin büyük medya şirketleri, katliamı dünya kamuoyunun dikkatinden kaçırmak için akıl almaz ve hayasız bir gayrete giriştiler. İnsanlığın tümünü vicdanen yaralayan ve kahreden bu ikiyüzlülüğü, kötülüğü tarih asla affetmeyecek” dedi.
İletişim Başkanı Altun, Batı medyasını eleştirdi
İsrail’in saldırıları nedeniyle ölen gazetecilerin sayısının 46’ya ulaştığını kaydeden İletişim Başkanı Altun, şunları ifade etti:
“İsrail düzenlediği saldırılarla gazetecilere gerçeği ortaya çıkarmak ve ifade etmek şöyle dursun, yaşama hakkı dahi tanımamaktadır. Buradan derin bir üzüntüyle ifade etmek isterim ki önceki gece ne yazık ki Anadolu Ajansımızın Gazze’deki kameramanı Muhammed el-Alul da bu saldırılardan birinde 4 evladını yitirmiştir. Buradan Muhammed el Alul kardeşimizin İsrail hava saldırısı sonucunda yitirdiği, masum ve günahsız çocuklarına Allah’tan rahmet diliyorum. Bu tarifsiz acı dolayısıyla kendisine de sabr-ı cemil niyaz ediyor ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum.”
İletişim Başkanı Altun, “Batılı ülkelerin büyük medya şirketleri, bu katliamı dünya kamuoyunun dikkatinden kaçırmak için akıl almaz ve hayâsız bir gayrete giriştiler. İnsanlığın tümünü birden vicdanen yaralayan ve kahreden bu ikiyüzlülüğü, bu kötülüğü tarih asla affetmeyecektir. Zamanı geldiğinde bu kötülük de bu kötülüğün nedenleri de birer utanç vesikası olarak zalimlerin ve zulmün karşısında sessiz kalanların yüzüne vurulacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Küresel sermayenin ise önemli bir kısmını kimin elinde tuttuğu herkesin malumudur”
Batılı medya şirketlerinin bu kötülüğü sebepsiz yere yapmadıklarını ifade eden İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:
“Bu kötülüğün en büyük sebeplerinden biri, esasında bu şirketlerin küresel sömürü düzeninin sürdürülmesine adanmış ve küresel sermayeye göbeğinden bağlı durumda olmalarıdır. Küresel sermayenin ise önemli bir kısmını kimin elinde tuttuğu herkesin malumudur. Eğer bu medya şirketleri, İsrail’in savaş suçu niteliğindeki saldırılarını bir şekilde örtbas etmez ya da meşrulaştırmazlarsa olacakları gayet iyi biliyorlar. Bunu yapmazlarsa talimatını uyguladıkları ayrıcalıklı zümrelerin, arkasına sığınarak tüm dünyayı sömürdükleri Batılı yüksek değer, sözüm ona ideallerin aslında sadece kandırmacadan ibaret olduğu apaçık ortaya çıkacak. Bahse konu medya şirketleri, dünya kamuoyunu kandırmak için çok büyük bir gayret sarf ediyorlar ve sarf ettikleri bu gayretlerin büyük bir kısmını gerçekleri gizlemenin ötesinde, yalan ve sahte haber yaymak için ortaya koyuyorlar. Evet, sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayız ve bu sistematik dezenformasyon rastgele üretilen bilgi enflasyonundan kaynaklanan bir durum değil. Belli başlı büyük Batılı medya şirketlerinin bile isteye hayata geçirdiği bir kötülüğün sonucu. Bu dezenformasyon ve sistematik yalan haber kampanyası esas itibariyle zulmü ve kötülüğü perdelemek için ortaya konan bir performansın sonucu.”
“Zulme, adaletsizliğe ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz”
İletişim Başkanı Altun, İsrail’in saldırılarla eş zamanlı olarak sürdürdüğü dezenformasyon çabalarının sadece anonim hesaplar eliyle değil, büyük devletlerin üst düzey yetkililerin eliyle de sürdürüldüğünü söyledi.
Bu dezenformasyon kampanyasıyla mücadele etmek için ellerinden gelen gayreti sarf ettiklerini belirten İletişim Başkanı Altun, “İsrail’in ve İsrail yanlılarının gerçekleştirdiği dezenformasyon faaliyetlerine karşı Türkiye yoğun bir gayretle hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmaya, gerçekleri hızla tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya çalışmaktadır. İşlenen savaş suçlarını örtmek ve yapılan soykırımı meşrulaştırmak için dünya kamuoyunun algılarını manipüle etmeye çalışan bu tür girişimlerin, bölgemizde ve hatta dünyada çok daha derin bir krizin kapılarını açma ihtimali bulunmaktadır. Bu ihtimal ise tüm dünya kamuoyunu yoğun bir şekilde endişeye sevk etmelidir. Bununla birlikte biz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hiç yılmadan barıştan, adaletten, hakikatten yana durmayı ve fakat zulme, adaletsizliğe ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin adaletten ve hakikatten yana tutumunun birilerini çok ciddi şekilde rahatsız ettiğini gördüklerini söyleyen İletişim Başkanı Altun, “Biz kim rahatsız olursa olsun, kim karşı çıkarsa çıksın bu insani trajedinin bir an önce son bulması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Dış politika ve diplomatik girişimler alanında da bunu sürdüreceğiz, iletişim ve medya alanında da bu gayreti ortaya koyacağız. Biz gerek Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak gerek Anadolu Ajansı gerek TRT gerek diğer medya kuruluşlarımız olarak elimizdeki tüm imkân ve araçlarla doğruyu ve hakikati savunmaya kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Algıları çarpıtılarak eylem gücü paralize edilmeye çalışılan tüm dünya kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmanın gayreti içinde olacağız. Biz, bu anlamda Türkiye’nin bir merkez güç olduğunu ve bu sorumluluğu taşıması gerektiğine inanıyoruz, bu gayretle çalışıyoruz. Orta Doğu’daki birçok sorunun kaynağında esasen daha temel bir sorunun olduğunu, bu sorunun adının da ‘İsrail sorunu’ olduğunu tüm dünyaya haykırmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Türk devletleri olarak binlerce yılı aşan köklü bir devlet geleneğine sırtımızı yaslıyoruz.” diyen İletişim Başkanı Altun, kadim bir medeniyetin 21. yüzyıldaki temsilcileri olduklarını belirtti.
“Birlikte çok daha güçlüyüz.”
İletişim Başkanı Altun, zengin bir kültür, asırlara sâri tarihi birikimler, sarsılmaz değer ve geleneklerle Türk dünyası olarak içinde bulundukları 21. yüzyıla ve daha da ilerisine damga vuracaklarına dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Şunu samimiyetle ifade etmek isterim ki ‘Türkiye Yüzyılı‘ sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin selametini odağına alan bir vizyon değildir. ‘Türkiye Yüzyılı’, sizler gibi dost ve kardeş ülkelerimizin de yükselişine ve güçlenmesine katkı sunmayı amaçlayan bir gelecek vizyonunun adıdır. Bu minvalde Türk devletleri olarak sergilediğimiz sıkı iş birliği ve dayanışma, bölgesel ve küresel ölçekte yüzleştiğimiz sınamalara karşı ortak bir direnç geliştirilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Türkiye olarak hedeflediğimiz her başarıda, kardeşlik duygularıyla ve gönül bağıyla bağlı bulunduğumuz Türk dünyasından ayrı bir istikbal düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Geldiğimiz noktada, başta liderlerimiz olmak üzere bu süreçte emeği geçen, teşkilatımızın bu seviyeye gelmesine katkı sunan herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Zirvemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum. Birlikte çok daha güçlüyüz.”