Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere indireceğiz
* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
* Erdoğan açıklamasında, “Geçen aydan itibaren enflasyonun ateşi düşmeye başladı. Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere indireceğiz” dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi.
Konuşmasına, milletin ve tüm Müslümanların bugün idrak edilen Aşure Günü’nü tebrik ederek başlayan Erdoğan, bu mübarek ay ve gün vesilesiyle tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin hak katında kabul olmasını diledi.
Muharrem ayının rahmet, merhamet ve lütuf ayı olduğunu belirten Erdoğan, “Bu ay, Kerbela hadisesi sebebiyle bizim için aynı zamanda hüzün ve keder ayıdır. Peygamberimizin ‘cennet gençlerinin efendileri’ olarak tarif ettiği torunu Hazreti Hüseyin, Ehli Beyt’ten 72 müminle beraber bugün şehit edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Pir Sultan Abdal’ın, Hazreti Hüseyin ve Kerbela’yı “Hak için kendini kurban eyleyen Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin, cümle erenlere ferman eyleyen erenler serdarı İmam Hüseyin” ifadeleriyle anlattığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yaklaşık 14 asırdır yüreklerimizde dinmeyen sızı hepimizin, bütün İslam coğrafyasının, bütün Müslümanların ortak yarası, ortak acısıdır. Kerbela faciasının 1385’inci yıl dönümünde, şehitlerin sultanı Hazreti Hüseyin Efendimizi ve yarenlerini bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. İnşallah bu akşam Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde sevgili canları misafir edecek, ‘Mah-ı Muharrem oruç açma lokması’ vesilesiyle aynı sofra etrafında gönüllerimizi birleştireceğiz. Kerbela katliamı üzerinden bizi bölmek, aramıza nifak ve fitne tohumları serpmek isteyenlere inşallah fırsat vermeyeceğiz. Devlet ve millet olarak, İslam alemini ilgilendiren her meselede olduğu gibi Kerbela olayında da birleştirici tutumumuzu korumaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki sene kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının bu noktada çok anlamlı roller üstlendiğine işaret ederek, cemevlerinin inşası, bakımı, elektrik, su ve gaz ücretlerinin ödenmesinden Alevi Bektaşi inanç önderlerinin istihdamına kadar geniş bir yelpazede pek çok hizmeti artık devletin sunduğunu hatırlattı.
Alevi Bektaşi vatandaşlarla yakın istişare halinde olmayı sürdüreceklerinin altını çizen Erdoğan, Aşure Günü’nün başta Alevi Bektaşi vatandaşlar olmak üzere bütün millet için barışa, kardeşliğe ve muhabbete vesile olmasını diledi.
“Ciddi yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlıyoruz”
Son kabine toplantısından bugüne, dış siyasette oldukça yoğun görüşme ve ziyaret trafiklerinin olduğunu belirten Erdoğan, önce Şanghay İşbirliği Teşkilatının 24’üncü Zirvesi’ne şeref konuğu olarak katılmak üzere Kazakistan’ın başkenti Astana’ya gittiğini anımsattı.
Burada Türkiye, Türk milleti ve Asya’daki kardeş ülkeler açısından çok hayırlı neticeler doğuracak kritik temaslar gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, “Özellikle Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Şi ile yaptığımız görüşmeler oldukça verimliydi. Her iki ülkeyle olan işbirliğimizi ticaretten turizme, ulaştırmadan doğrudan yatırımlara kadar her alanda geliştirmek arzusundayız” dedi.
“Bin bir nazla verilen silahlar bölücü terör örgütünün sığınaklarından çıkıyor”
9-11 Temmuz’da Washington’da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi’nin, Türkiye’nin NATO içindeki vazgeçilmez rolünü tekrar teyit ettiğini belirten Erdoğan, ittifakın 75’inci yıl dönümüne tekabül eden bu tarihi zirvede, savunma sanayisi ve terörle mücadele başta olmak üzere Türkiye açısından hayati öneme sahip konularda müttefiklerinden beklentilerini ifade ettiklerini söyledi.
Erdoğan, her iki başlıkta da halen arzu ettikleri işbirliğinin çok uzağında olduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Müttefiklerimiz tarafından ülkemize binbir nazla verilen silahlar, bakıyorsunuz, bölücü terör örgütünün sığınaklarından çıkıyor. DEAŞ’la mücadele kisvesi altında PKK’nın Suriye koluna gönderilen binlerce tır dolusu silah ve mühimmatı saymıyorum bile… Savunma sanayisi ticaretiyle ilgili bazı kritik malzemelerde suyu yokuşa sürme çabalarına rastlıyoruz. Bunların, NATO’nun taşıyıcı kolonu olan ittifak dayanışması ve müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı açıktır. Temaslarımızda bu sorunların süratle çözülmesi gerektiğini söyledik.”
“İsrail’in durdurulması, tüm insanlığın huzur ve güvenliği için şart”
7 Ekim’den bu yana Gazzelilerin maruz bırakıldığı katliamı, gerek oturumlarda gerekse ikili görüşmelerde gündeme getirdiklerini kaydeden Erdoğan, İsrail’in durdurulmasının sadece bölge için değil, tüm insanlığın huzuru ve güvenliği için şart olduğunun altını çizdiklerini belirtti.
Türkiye olarak, mevcut İsrail yönetimini ateşkese zorlamak amacıyla tüm imkanları seferber ettiklerini dile getiren Erdoğan, iki ülke arasındaki ticari işlemlerin durdurulması ve Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararının bu yönde attıkları adımlardan olduğunu söyledi.
Erdoğan, NATO bünyesinde sahip oldukları araçları da bunun için kullandıklarını belirterek “Filistin’de kalıcı barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimlere onay vermeyeceğiz. Bu konudaki kararlı duruşumuzu zirvede açık açık vurguladık. İsrail’in Gazze ve diğer Filistin topraklarındaki katliam, işgal ve soykırım politikası devam ettikçe biz de bu ülkeyle ilgili tutumumuzu değiştirmeyiz” ifadelerini kullandı.
“Garantörlük dahil her türlü rolü üstlenmeye hazırız”
İsrail’in, 7 Ekim’den bu yana geçen 285 günde her türlü zulmü, barbarlığı ve vahşeti sergilemesine rağmen Filistin halkının direniş azmini kıramadığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Filistinli kardeşlerimiz, tüm Müslümanlara ve insanlığa örnek olacak büyük bir vakarla topraklarını kahramanca savunmaya devam ediyor. 40 bine yakın şehide ve üzerlerine yağan bombalara karşın tüm dünyaya vatanperverlik dersi veren Filistinli kardeşlerimizi hürmetle selamlıyorum. Rabb’im, Filistin halkının ve Gazzeli mazlumların yardımcısı olsun diyorum. Kandan, gözyaşından ve işgalden beslenen zalimler rahatsız olsalar da biz Filistin’in yanında dimdik duruyoruz ve duracağız. Türkiye olarak, bölgemizin sulh-u sükuna kavuşması için garantörlük dahil her türlü rolü üstlenmeye hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyorum.”
Erdoğan, bir hususa özellikle dikkati çekmek istediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye, coğrafi, beşeri, ekonomik ve tarihi bağları itibarıyla tek bir bloğa sıkıştırılamayacak bir ülkedir. Bizim için Batı dünyasıyla ilişkilerimizi ilerletmek ne kadar önemliyse Asya’dan Afrika’ya ve Latin Amerika’ya kadar diğer bölgelerle işbirliğimizi güçlendirmemiz de aynı derecede önemlidir. Bizi, kimsenin kendi dar kalıplarına hapsetmesine izin vermeyiz. Biz ne Batı için Doğu’ya sırtımızı döneriz, ne Doğu için Batı’yı ihmal ederiz. Ülkemizin çıkarları doğrultusunda komşularımızdan başlayarak herkesle münasebetlerimizi ilerletiriz.”
Bu anlayışla son 22 yılda Türkiye’nin nüfuz alanını genişletmek için tarihi nitelikte adımlar attıklarını hatırlatan Erdoğan, soğuk savaş döneminden kalan angajmanlara hapsolmuş bir Türkiye’ye, 360 derecelik bir dış politika ufku kazandırdıklarını ifade etti.
Erdoğan, karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşılarında konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerini güçlendirdiklerini belirterek, tüm bunları, malum çevrelerin körüklediği “eksen kayması” tartışmalarına rağmen başardıklarını kaydetti.