Çin menşeli araçlara ek vergi: Şimdi ne olacak?
Çin’den gelen her otomobil için getirilen yüzde 40 ek vergi sektörün tamamını etkileyecek gibi duruyor. Devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda bu tür adımlar atması sıkça karşılaşılan bir durum. Merak edilen temel konu Çinli markaların bundan sonra neler yapabileceği ve bu markaların sattığı araçların akıbeti…
Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla Çin menşeli araçlara 7 Temmuz 2024 itibariyle ek yüzde 40 vergi getirildi. Hatırlanacağı üzere daha önce de benzer bir karar alınmış ve Çin’den gelen elektrikli otomobiller için yüzde 40 ek vergi getirilmişti.
Yayınlanan son kararla kapsam elektrikli araçların dışına da çıkarıldı ve içten yanmalı motorlar dahil tüm yakıt türlerini kapsayacak şekilde genişletildi. Böylece Çin’den ithal edilen her araç için yüzde 10 gümrük vergisi ve yüzde 40 ek vergi olmak üzere toplamda yüzde 50’lik bir vergi söz konusu oldu. Bu vergilerin ticari araçları kapsamadığını belirtelim ve sürecin detaylarına birlikte bakalım…
Ülkeler kendi çıkarları için benzer kararlar alabiliyor
Türkiye’nin yeni bir vergilendirme sürecine gitmesinde farklı nedenler var. Sektör temsilcileri ülkelerin kendi çıkarları için benzer kararlar alabildiğinin altını çiziyor.
Ticaret Bakanlığı, Çin menşeli araçlara getirilen ek vergiye dair yaptığı açıklamada, uluslararası anlaşmalar, tüketici güvenliği, kamu sağlığının korunması, yurt içine yatırımların özendirilmesi ve cari açığın düşürülmesi gibi nedenlerle bu adımı attıklarını duyurdu.
Geçtiğimiz yıllarda elektrikli araçlara getirilen ek verginin ardından Çinli markalar fosil yakıtlı ve nispeten eski teknolojili araçlarını Türkiye piyasasına getirmeye başladı. Ve süreç içinde yaptıkları kampanyalarla kısa sürede çok agresif satış rakamlarına ulaşıldı. Bir anda çok hızlı bir şekilde büyüyen bu yönteme Türkiye bir şekilde ‘dur’ demiş oldu.
[Çin’den gelen araçlar piyasayı kısa sürede domine etti.]
Çin otomotiv ihracatında üst sıralara çıktı
Tüm bunların ardından Çin, Türkiye’ye otomotiv ihracatında bir anda 12. sıradan 3. sıraya yükseldi. EBS Danışmanlık tarafından hazırlanan bir raporda Türkiye ile Çin arasında otomotivdeki ticaretin 1 milyar dolar seviyesine geldiği yazıldı. Ülkemizden Çin’e giden araç sayısı sıfır olurken, Çin’den gelen araç sayısı her gün artmaya devam etti. Yani 1 milyar dolarlıkticaret hacmi tamamen Çin lehine olmuştu.
Hatırlanacağı üzere, sektörü yakından takip eden kimi isimler Çin’in bu şekilde devam etmesi halinde listede en üst sıraya yerleşmesinin pek de uzak ihtimal olmadığını vurgulamıştı.
[Çin, Türkiye’nin otomobil ihracatında kısa sürede 12. sıradan 3. sıraya yükseldi.]
Türkiye’ye yatırım yapan markalara öncelik verilmesi çok normal
Bu noktada üzerinde düşünülmesi gereken bir diğer husus da Ankara’nın ‘bize yatırım yapan markalara kolaylık sağlayacağız’ yaklaşımı. Bilindiği üzere Türkiye, burada yatırım yapmak isteyen otomotiv markalarına çok ciddi destekler sağlıyor. Ve bu yatırımı yapan marka iç piyasada satışa yönelik de önemli avantajlar elde ediyor.
Burada bir parantez açalım ve Türkiye piyasasında çok ciddi satış rakamlarına rağmen Çinli markaların ülkemizde yatırım yapmak yerine başka yerleri tercih ettiğini belirtelim. Eğer bu markalar yatırımlarını çok yüksek satış rakamlarına ulaştıkları Türkiye’de yapsalardı son alınan ek vergi kararından etkilenmeyeceklerdi.
Kararın otomotiv sektörüne etkisi ne olacak?
Çin menşeli araçlar için getirilen ek verginin sektörün tamamına etki edeceği bir gerçek. Önce madalyonun Çin tarafını çevirelim. Soru basit. Bu ek vergilere rağmen Çinli markalar yine de Türkiye’de durur mu yoksa pazardan çıkar mı?
Şimdiden net bir cevap vermek mümkün değil. Ancak sektörü iyi analiz eden bazı isimler, Çinli markaların yeni bir yol haritası izleyebileceği görüşünde. Bu senaryoya göre Çinli markaların ‘vergilerin bir kısmını biz cebimizden karşılayacağız’ tarzı bir kampanya yapması uzak ihtimal değil.
Diğer seçenek ise bu markaların Türkiye piyasasını tamamen terk etmesi. Ki bu da şu an için pek mümkün görünmüyor. Çünkü elde ettikleri satış rakamları kendi hedeflerinin bile çok çok ötesine geçmiş durumda.
Tabii bu noktada diğer markalar için de yeni bir başlangıç söz konusu. Çünkü Çinli markalarla rekabet edebilmek için onlar da fiyatlarını baskılıyordu. Şimdi herkes bir miktar fiyat artışına gidebilir. Diğer yandan Çin menşeli araç fiyatlarında 3’te 1’lik bir artış beklentisi var.
[Çinli markaların Türkiye’deki yeni süreçte daha farklı finansman modelleri uygulaması bekleniyor.]
Otomotiv firmaları stokları eritmek zorunda
Her ne kadar fiyatları artırabilecekleri bir dönem gelse de otomotiv firmaları için asıl sorun ellerindeki çok sayıda stok. Bunları bir an önce eritmek zorundalar çünkü bir bayinin aracı elinde tutmasının maliyeti oldukça yüksek.
Diğer bir açmaz da otomotiv sektöründe 7 Temmuz itibariyle yeni bir dönem başlayacak olması. Yakın geçmişe kadar opsiyonel satılan kimi güvenlik donanımları artık standart hale geliyor. Bu nedenle yeni dönemde satılması mümkün olmayacak düşük donanımlı araçların bir an önce elden çıkarılması şart. Halihazırda devam eden ciddi indirim ve kampanyaların temelinde de bu gerçek yatıyor.
[Ülkemizdeki otomotiv bayiilerinin mevcut durumda en büyük sıkıntılarından biri de ellerindeki çok yüksek rakamlı stoklar.]
Sektördeki en büyük beklenti ÖTV matrah güncellemesi
Sektörün dikkat kesildiği alan ne yeni getirilen vergiler ne de 7 Temmuz’da başlayacak yeni dönem… Asıl beklenti ÖTV matrahlarında güncellenme yapılması. Otomotiv pazarının daraldığı bu dönemde ÖTV gelirleri de düşüyor. Piyasada beklenti, devletin vergi gelirindeki bu düşüşe engel olmak için ÖTV matrahında bir güncelleme yaparak dilimi daha aşağı çekeceği yönünde. Ancak bununla ilgili henüz bir resmi açıklama olmadığını da hatırlatalım.