ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:37 Donald Trump’ın Adalet Bakanı Adayı Matt Gaetz adaylıktan çekildiğini açıkladı
10:18 FAO Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu’ndan Türkiye’ye ‘Tam uyum ödülü’ 
09:56 Avrupalılara göre en büyük tehdit düzensiz göç ve terör
09:52 İkinci Trump döneminde Ankara-Şam hattında ne bekleniyor?
09:51 Rusya’nın güncellenmiş nükleer doktrini ne anlama geliyor?
09:44 Eurofighter satışı yeni bir dönemin başlangıcı mı?
09:14 Irak’ta Saddam Hüseyin sonrası ilk nüfus sayımı
07:19 Suudi Arabistan’ın “Vizyon 2030” Reformlarına Genel Bir Bakış
06:34 TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Demokrasi, herkesin istediğini istediği gibi yapması rejimi değildir”
06:31 Mudanya’da deniz turizmini canlandırmak için, Arnavutköy Balıkçı Barınağı yat limanına dönüştürülüyor
06:30 TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Bu görüntüler bütün milletimizi rahatsız etmiştir”
06:03 Gazi Meclis’te siyasi eşkıyalık
00:10 Yozlaşmanın İpuçları-4
00:04 Gazetecilik tahsili yapanlar ve gazeteci olmak isteyenler, Hürriyet Gazeteciliğinin efsane dönemini mutlaka okumalılar…
00:04 Ukrayna Hava Kuvvetleri: “Rusya, Ukrayna’ya kıtalararası balistik füze fırlattı”
18:36 “Ben Benim” adlı Sanatçı Yücel Kale’nin yeni sergisi BonVivant İzmir’de açıldı
12:44 Bazı CHP milletvekillerinin Meclis’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı engellemeye yönelik provokasyonuna tepkiler sürüyor
12:15 Bakan Yerlikaya: Yasa dışı bahisle ilgili 9 bin 780 tutuklama yaptık
12:07 Türkiye, yağışlı sistemin etkisine giriyor
11:57 ‘Yenidoğan çetesi’ davasında savunmalar sürüyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Bitki çayını kimler, ne kadar tüketmeli?

Bitki çayını kimler, ne kadar tüketmeli?
27 Ocak 2023
1.182
A+
A-

Son zamanlarda artan üst solunum yolu hastalıklarından korunmak isteyenler kış çaylarına yöneliyor. Oysa uzmanlar bu konuda temkinli olunması gerektiği konusunda uyarıyor. Çünkü hem çayların karışım halinde tüketilmesi hem de kronik hastalığı olanların doktora danışmadan bu çaylardan içmesi şifa yerine ciddi yan etkilere yol açabiliyor.

Pınar Bıkım
TRT Haber : Pınar Bıkım

Kış aylarıyla birlikte soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi hastalıklar sıklıkla görülüyor. Bu hastalıklardan doğal yollarla korunmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler şifayı bitki çaylarında arıyor. En çok tercih edilenler ıhlamur, ada çayı, rezene, yeşil çay, biberiye, zencefil, zerdeçal ve tarçın… Ancak bu bitkilerin nasıl ve ne orada tüketilmesi gerektiği de önemli.

“Bitki çaylarından mucize beklememek gerekiyor”

Farmakolog Doç. Dr. Zülfiye Gül, öncelikle üst solunum yolu hastalıklarında sıklıkla tüketilen bitki çaylarının ilaç gibi görülmemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bitki çaylarının hastalığın ilk evrelerinde iyileşmeye destek olarak kullanılabileceğini dile getiriyor ve ekliyor:

“Bitki çayları bağışıklık sistemimizi güçlendirmemizi sağlayabilir. Çünkü bu bitkiler yüksek oranda antioksidan içeriyor. Yani vücudumuzdaki toksinleri toplayıp atacak moleküllere sahipler. Ama hastalık ilerledikten sonra bu bitkilerden çok da fazla mucize beklememek gerekir. Bir çayla ilacın vereceği etkiyi elde etmek mümkün değil. Asla bir ilaç yerine koymamak gerekiyor.”

Bitki çayını kimler, ne kadar tüketmeli?

“Karışım çaylardan uzak durun”

Doç. Dr. Gül, ‘kış çayı’ adı altında karışım halinde satılan çaylara dikkati çekiyor ve bunun önemli bir sorun olduğunu vurguluyor. Karışım çayların kimin tarafından hazırladığını, içinde hangi bitkinin ne oranda olduğunu bilmediğimizi hatırlatıyor ve aslında bu çayları tüketmenin faydadan çok zarara yol açabileceğini şu sözlerle ifade ediyor:

“Karışım çaylardan uzak durmalıyız. Çünkü bu bitkisel karışımlar, çok bilinçli kişiler hazırlasa bile bir kimyasal bombardımanı haline geliyor. İçinde hangi ürünün ne kadar olduğunu bilmediğimiz için dozu hesaplayamadığımız için belirsiz bir risk doğuyor. Benim tavsiyem bu ürünlerin tek olarak tüketilmesi yönünde.”

Bitki çayını kimler, ne kadar tüketmeli?

Bitki çayı tüketirken kimler nelere dikkat etmeli?

İşin aslı uzmanlar bile bu soruya net bir yanıt vermekte güçlük çekiyor. Çünkü her bitkinin kendine özgü kimyasal özelliği var ve dozunun önemi de ona göre değişiyor. Ancak şu nokta kesin ki kronik hastalığı olanlar, bitki çayı tüketirken çok daha fazla dikkatli olmalı. Doç. Dr. Gül bu durumu şöyle açıklıyor:

“Çünkü bitki dediğimiz şey aslında bir eczane yani onun içinde de bir sürü kimyasal madde var. Kullandığımız doza göre vücudumuzu etkileme oranları var. Örneğin bir tansiyon hastası ya da şeker hastası, sürekli aynı bitki çayını çok fazla dozda kullanırsa her gün aldığı ilacın emilme veya vücuttan atılma dozunu etkileyebilir. Bu bitkiler ilacın vücuttan atılımını ya da emilimini etkileyeceği için hastalığın seyrini de değiştirecektir. Bu da ciddi komplikasyonlara, hayati tehlikeye kadar varacak sonuçlara sebep olabilir.”

Kaynak:TRT Haber

[Kaynak:TRT Haber]

Bu nedenle kronik hastalığı olanlar bitki çayı kullanmak istiyorlarsa mutlaka öncesinde doktorlarına danışmalı. Kronik hastalığı olmayan sağlıklı kişiler için de uyarılar var Farmakolog Doç. Dr. Gül’ün. Yine karışım yerine bitki çaylarını tek başına tüketmelerini öneriyor ve bir örnek üzerinden anlatıyor:

“Yapraklı bitkiler daha çok demleme usulü ile hazırlanır. Kök bitkiler ise kaynatılır. Örneğin ıhlamur demlenecekse iki üç tutam ıhlamur 2-3 bardak suda demlenir. Tüketim miktarı da önemli. Günde iki bardak tüketmek normal.”

Burada gebeler için de bir parantez açıyor Gül ve karışım çay uyarısını onlar için de yapıyor. “Çünkü o çayların içinde çok fazla değişik bitki bulunmakta. Her bir bitkide aslında kimyasallar var. O kimyasalların gebelik sürecinde bebeği ve anneyi nasıl etkileyeceğini bilmediğimiz için bu anlamda çok riskli” diyor.

Bitki çayını kimler, ne kadar tüketmeli?

“Antioksidanın fazlası da zarar”

Bitki çayları, vücudumuzdaki zararlı toksinlerin atılmasını sağlayan antioksidanlar açısından zengin. Bağışıklığı korumak ve güçlendirmek için sıklıkla tüketilmesi durumunda ise bu kez ortaya başka bir tablo çıkabiliyor. Çünkü antioksidanın fazlası da zarar veriyor. O zararı Doç. Dr. Gül bakın nasıl anlatıyor:

“Antioksidan dediğimiz madde, gidip toksine yapışıp onunla bir bağ kurup onun atılmasını kolaylaştırıyor. Çok fazla antioksidan kullandığımızda bir süre sonra bu antioksidanlar kendileri de toksin gibi davranmaya başlıyor. Vücuda zarar vermeye başlıyor. Bağ kurmaya çok elverişli olduğu için çok artınca bu sefer gidip bizim moleküllerimize yapışıyor. Önemli enzimlerimize, proteinlerimize, aminoasitlerimize yapışıyor. Onlar da görevlerini yapamıyor. Bu da hücre yapımızın bozulmasına neden oluyor.”

Grafik: Nursel Cobuloğlu

***

Yazar Hakkında

Pınar Bıkım, 1983 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 2006 yılında DHA’da başladı. Çeşitli yayın organlarında muhabir ve editör olarak görev yaptı. 2015 yılında bu yana TRT Haber’de çalışıyor.

[UHA Haber Ajansı, 27 Ocak 2023]

ETİKETLER: ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.