Bir Hollandalı Gazetecinin gözüyle: Türkler Avrupalı mı?
*Tüm karalama kampanyalarına rağmen, Türkler’in Avrupalılığa çok yakın oldukları üzerindeki fikirler ağırlık kazanıyor.
*Türkiye’de araştırma yapan bir Hollandalı gazeteci, Türkler’in genel kültürünün Avrupalılar ile bağdaştığını ima ediyor.
*Türkler’i ‘çalışkan bir toplum’ olarak niteleyen gazeteci, Avrupa’nın büyük birişgücünden yararlanamamasından dem vuruyor.
*Hollandalı gazeteci, Bursa’da geç saatlerde balık, İstanbul’da sabaha kadar çilek ve diğer mevvelerin satın alınabileceğini, İst. salonlarında lüks kahvaltı edilebileceğini ve insanların sokak hayvanlarına iyi davranışlarını anlatan fotoğraflar kullandı.
İlhan KARAÇAY yazdı: (Amsterdam)
Türkler’in Avrupa toplumu ile bağdaşıp bağdaşamayacağı hakkında çeşitli görüşler var.
Benim kanaatıma göre, Türkiye’de yerleşik toplumlar arasında, Avrupalılar’dan daha medeni ve daha demokrat insanlar olduğu gibi, Avrupalılar ile eşit olarak kıyaslanabilecek insanlar da var. Tabii ki, gerek adet ve gelenek ve gerekse dini inanç nedeniyle, Avrupalılar ile bağdaşamayacak insanlarımız da var. Bu son savım, hâlâ Avrupa’da yaşamakta olan bazı Türkler için de geçerlidir. Yıllardır birlikte yaşadıkları Avrupalılar ile, nedeni ne olursa olsun, ilişki kuramayan Türkler’in sıkıntıları çok çeşitli.
AVRUPALI’DAN DAHA MODERN
Türk topraklarında, Avrupalılar’dan daha medeni ve daha demokrat insanların yaşadıkları yerler, İzmir, Mersin, İskenderun olarak sınırlanmamalı. Sahil kenti olmamasına rağmen Eskişehir de bu kentlere katılabilir. Tabii ki İstanbul’un da bu kentlere katılması lâzım ama, ‘eski İstanbul’un…
Hoş, bazı semtlerde modern ve demokrat kesimlerin kalıntıları kalmıştır ama, aslında yukarıda saydığım kentlerde de artık ‘kalıntılardan’ söz etmemiz gerekir. Zira, aşırı göçler bu kentlerdeki yaşamı, kültür ve gelenek açısından çok değiştirmiştir.
Mersin ve İskenderunlular’ın, Avrupalılar’dan daha toleranslı ve daha hoşgörülü olduklarının en önemli örneği olarak mezarlıklar gösterilebilir. Bu kentlere önceleri yerleşmiş olan halklar çeşitli inançlardan oluşuyordu. Kültür ve gelenekler iç içe kaynaşmıştı. Vefat eden birinin nereye gömülmesi gerektiğine karar verilirken, dini inançlara bakılmazdı. Müslüman, Hıristiyan veya Yahudiler yan yana gömülüyorlardı.
Mersin’in Asri Mezarlığı’nda, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi inancındaki ölülerin, yan yana olan mezarlıklarından iki fotoğraf görüyorsunuz.
Türk toplumu içinde, Avrupalılar’dan daha medeni, daha görgülü, daha sevecen ve daha demokrat insanların var olduğunu, 55 yıldır içinde yaşadığım Hollanda’da bir kıyaslama yaptığım zaman anlamışımdır.
Giyim-kuşam, misafir ağırlama, yeme-içme, kültür ve sanat konusunda o kadar geri kalmış Avrupalı gördüm ki, bunları izah etmeye kalkışırsam onlarca sayfa yazmam lâzım.
TÜRKLER AVRUPALI MI?
Ama isterseniz ben size bir Hollandalı gazetecinin bu konuda ne yazdığını özet olarak aktarayım.
Görsel ve yazılı medya mensubu olan Hollandalı gazeteci, ‘Türkler Avrupalı mı?’ başlıklı yazısında bakın neler demiş:
‘Türkler’in Avrupalı olup olmadığına dair soruya, kısa bir zaman öncesine kadar rahatlıkla ‘evet’ diyordum. 17 gün süren, İstanbul’un bir bölümünü de içine alan Avrupa’ya ait Trakya bölgesinde yaptığım geziden sonra, bu soruya nasıl cevap vermem gerektiğini bilemez oldum.
Bizim varsayımlarımızdan biri olan, ‘Avrupalılar yaşamak için çalışırlar’ söylemi, doğru bir yaklaşımdır. Türkiye’nin AB’ye üye olmasının karşısında olan, Avrupa Birliği’nin Yunan eski parlamenterlerinden Ionnis Averof, bundan önce yaptığım bir araştırma sırasında bana,
‘Türkler bizden daha çok çalıştıkları için, yakında bizim ekonomimizi ele geçirirler’ demişti. Ama bu iddiayı aktardığım bir Türk entellektüel de kulağıma şunları fısıldamıştı: ‘Sakın Yunanlılar’a söylemeyin, biz Türkler de en az Yunanlılar kadar uyuşuğuz.’
Herşeye rağmen Türk esnafının büyük bir kesiminin, günün büyük kesiminde çalıştıklarını görmüşüzdür. Bursa’da gecenin geç saatinde bile balık satın alabilirisiniz. İstanbul’da çilek veya diğer meyve çeşitleri satan tezgâhlar hiç kapanmazlar. Anlayacağınız, Avrupa Birliği’nin maksimum çalışma saati ile dükkân kapatma normları, Avrupa Birliği normları ile uyuşmamaktadır. Yani Türk toplumuna çalışma freni takmak gerekecektir. Bu nedenle Türkler’in uyuşuk olduğunu iddia edenler, onların Çinliler gibi çalışkan olduklarını gözardı ediyorlar. Aslında Avrupa’nın, Türk işgücünden yararlanması lâzım.
Büyük şehirlerde yaşayan Türk halkının küçük bir kesimi, liberal düşünce olarak Avrupalılar’dan daha geride değiller. Bizim de sabahları kahvaltı yaptığımız, İstanbul’un Taksim semtindeki İst. adlı yere gelen müşterilerin çoğunu modern Türkler teşkil ediyor. Orada başı örtülü bir kadın da var ama, açıkta sigara içmekte de beis görmüyor.
Türk toplumunu uzun süredir inceleyen profesyoneller, modernitenin alan kazandığına şahit oluyorlar. Ama, dünyayı gezmiş olan modern Türkler arasında, ülkeleri için milliyetçi ve şövenistliği tercih edenler de vardır. Bu durum, Avrupalılar için varit değildir ama Yunanlılar ve eski Yugoslavlar da topraklarına ve bayraklarına bağlılar.
En modern ve en Avrupai Türkler, ülkelerinin dışarıdaki olumsuz imajından ve son onyıllardaki gelişmelerin farkına varılmamasından rahatsızlık duyuyorlar.
‘Avrupa ile birlikte olmak istiyor musunuz?’ diye sorduğumuz Türkler’in çoğu, buna olumlu bakıyorlar ama, bazı olumsuz argümanları da sıralıyorlar. Türkler’e göre, Avrupa harika değildir. Ama, Irak, İran ve Suriye gibi komşulardan korunmak için sırtlarını dayabileceklerini sandıkları bir Birliktir. Aynı Türkler’e göre, Rusya ve ABD’nin varlığı da unutulmamalıdır.
Türk halkının büyük bir kesimi, geleneksel İslam’dan ziyade, modern Avrupa gibi davranış ve giyiniş içindedir. Onlara, güvensizlik duymamamız ve kabul edilmez saymamamız gerekir. Onların, tabii ki haklı olarak Avrupa’nın sunduğu zorlayıcı ikrama karşı çıkmak için iyi argümanları var ama, Avrupalı’ya da düşmanca ve somurtkan bakmıyorlar. Türklerin geneline baktığınız zaman, yabancılara karşı misafirperver ve cana yakınlar.
Gezdiğimiz onca ülke içinde, Türkler’in en kucaklayıcı insanlar olduğunu anlamışızdır.’
Hollandalı yazar, yabancılara karşı o kadar sevecen olan Türkler’in, birbirlerine karşı davranışları hakkındaki olmusuzluklara da yer vermiş. Otomobil park sorunundan mahalledeki sokak tartışmalarına örneklerle değinen yazar, Avrupa Birliği kurallarının, bu sorunlar karşısında zorlanacağını iddia ediyor.
Yazar şöyle devam ediyor:
‘Ülke gerçekten hoş bir ülke. Bu ülkede ikamet edenler de insancıl olma ölçüsünü aşmışlardır. Hayvanlar ile birlikte yaşama becerileri de var. Dün İstanbul’da sokak hayvanlarını görüntülemiştik. Bugün bir hayvan barınağında, elinde kaynak suyu olan bir bayanın hayvanlara nasıl su içirdiğini ve nasıl yedirdiğini görünce çok şaşırdık. Her hayvan için özel bölmeler yapılmış. Medeniyet ölçüleri içinde hayvanlara nasıl davranılması gerektiğini öğrenmek isteyenler için mükemmel bir yer. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu konuda bir karar vermek gerekirse, İstanbul bu konuda dünyanın en medeni kentidir.’
İşte böyle değerli okurlarım.
Avrupalılar’ın kavrayamadıkları gerçekler ortada dururken, bu bilinmeyenleri bilinir hale getirmek bizim görevimiz olmalıdır. Kendi inisiyatifleri ile Türkiye’ye gidip araştırma yapan ve gördüklerini filme çeken ve yazan gazetecilerin sayıları artırılmalıdır. Bunu da devletimiz yapmalıdır.
60 yıldır sürüncemde olan Avrupa Birliği üyeliği konusu, işte bu bilinmeyenler nedeniyle sonuçlanmamaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik konusu da başlı başına yazılacak bir sorundur.
Yine bir Hollanda gazetesi, bu konudaki gerçekleri dile getiren uzun bir yazı yayınladı. Yakında bu konuyu da sizler için yazacağım.
Esen kalınız.
[UHA Haber Ajansı, 03 Mart 2021]
Yorumlar