ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:24 Zafer uğruna yerle bir oldular: Kanlı şehir savaşları
06:09 Kapalı Maraş’ın bazı bölümlerinin ziyarete açılmasının dördüncü yıl dönümü
00:41 Bakan Bak, “Türkiye Yüzyılı, dijitalin yüzyılı, gençlerin, sporun yüzyılı olacak”
00:39 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze soykırımının hesabının sorulmadığı bir dünya huzura kavuşamayacaktır
00:29 Doğru müdahaleyle disleksili bireyler okuma yapabilirler
00:18 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Recai Kutan için başsağlığı mesajı
00:17 Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı’nda yolcu rekoru
00:16 Emine Erdoğan: Bu karanlık günler, bir halkın özgürlük umudunu söndüremeyecek
00:09 Recai Kutan vefat etti
00:07 SPD Taşkın Alt Kurulu’nun üçüncü toplantısına katıldı
00:04 Katil Siyonist İsrail’in katliamlarına Batı medyasından destek! Kirli oyunları ifşa oldu: Soykırımı böyle gizlemeye çalıştılar!
00:04 Kayseri Gastronomi Günleri’nin 2.’si kapılarını misafirlerine açtı
10:10 Almanya’da resesyon çanları çalıyor
10:07 AK Parti Fiber Altyapı İşini, Operatörlerden Ayıracak mı?
09:06 Otomotiv ihracatı eylülde yüzde 21 artışla 3,4 milyar dolar oldu
06:55 Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uygulaması, taklit ve hileli gıda listeleri artık anlık olarak elektronik ortamda tüketicilerle paylaşılıyor
06:34 Nefret Söyleminin Sahiplenilmesi ile Ne Amaçlanıyor?
06:13 Irak ve Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirilen operasyonlarda; Son bir haftada 58 teröristi etkisiz hâle g
06:00 Elon Musk ilk kez Trump’ın seçim mitingine katıldı
00:48 TBMM’de yoğun mesai başlıyor: İşte gündem maddeleri…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Altın Rezervlere Hücum Devam Eder mi?

Altın Rezervlere Hücum Devam Eder mi?
8 Ağustos 2023
14
A+
A-

* Dünya Altın Konseyi verileri, 2023’ün ikinci çeyreğinde altın talebinin yıllık bazda 1255 tona yükseldiğini gösteriyor.

* Yine aynı kaynağa göre, son dönem altın talebi, esas olarak bireylerin ve şirketlerin tezgâh üstü alımlarından kaynaklanıyor.

* Çeyreklik 355 ton (2023 2. çeyrek) altın talebinin üçte biri de yine Türkiye’den gelmiş durumda.

UHA / İnternational News Agency

Doç. Dr. BİLAL BAĞIŞTürkiye’nin SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Proje Araştırmacısı Doç. Dr. Bilal BAĞIŞ, konuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.

Altın, yüzyıllar boyu kazandığı güven, fiyat istikrarı ve reel değeri ile finansal oynaklıklar ve enflasyona karşı önemli bir güven unsurudur. Fiat paralara nazaran altın, nispeten sınırlı ve sabit arzı ve herkesçe kabul gören bir finansal araç rolü ile ekonomilerin istikrar kazanması noktasında önemli bir alternatif olabilir. Özellikle de finansal oynaklıkların aşırı yüksek olduğu dönemlerde bir istikrar ve güven unsuru olarak özel önem kazanır.

Altın fiyatları bugün de artan küresel belirsizlikler, jeopolitik gerginlikler ve enflasyonist etkilerin mevcut rezerv paralara güveni zedelemesi gibi nedenlerle yükselmeye devam ediyor. Öte yandan, dünya bir taraftan doğadaki altın rezervlerini tüketirken, öte yandan altına olan talep ise sürekli artıyor. Dijital paralar yardıma koşmaz ise, fiat paralardan altına hücum süreci (altın lehine) ciddi fiyat hareketlerine yol açabilir.

Ancak, bugünkü altına hücum süreci geçmiştekilerden biraz farklı da. Örneğin, 1960’ların sonlarında altın rezervleri için koşanlar Avrupalılardı. Pandemi sonrası yeni süreçte ise bu defa altın rezervleri için koşanlar çoğunlukla gelişmekte olan ekonomiler (GOÜ’ler). Daha spesifik olarak da merkez bankaları son dönemlerin ana altın alıcıları konumunda.

Bu anlamda da özellikle 2022 ve 2023’teki altın rezervlerine hücum, esas olarak;

  • Sigorta ve yatırım kaygıları (jeopolitik gerilimler, Ukrayna’daki savaş, finansal belirsizlikler, de-dolarizasyon eğilimi ve ulusal fiat para birimlerini zayıflatan enflasyonist eğilimler),
  • Borçlar ve (ilaç ve enerji dahil) acil ithalatı ödemek için altın gibi bir rezerv para birimi ihtiyacı,
  • Pek çok GOÜ’nün rezervlerinin ABD hazine tahvilleri cinsinden (faiz oranlarına bağlı olarak değeri değişen tahvil) olması ve ABD’de faizler yükseldikçe, rezervlerin değerinin düşmesi,
  • Batı’nın yaptırımlarından kaçınmanın Rusya gibi birçok GOÜ için bir başka önemli öncelik olması (hem rezervlerini dondurulmaktan kurtarmak hem de ABD dolarına dayalı uluslararası ödeme sistemini atlayarak ticaret yapmaya devam edebilmek), gibi faktörlerden kaynaklandı.

Altının Arz ve Talebi

Artan faizlere rağmen, bankacılık krizi, jeopolitik riskler ve finansal çalkantı riskine karşı altına talep artmaya devam ediyor. Altın, (en kötü senaryolara karşı) korunma için kullanılmaya devam edilecek gibidir. Altın bu anlamda hem bireyler hem ülkeler için finansal bir sigorta işlevi de görür.

Doğrusu, devletler olmasa da altınla ticaret ve alış-veriş hep vardı. Ama fiat-para denen para birimi ancak bir devlet, bir güç odağı ile var olabilir. Altın, bu yüzden kadim bir değiş-tokuş, fiyat birimi ve değer saklama aracıdır.

Altın, aynı zamanda, (yeni bir grup GOÜ’ler için) bağımsızlığın, büyük para babalarına, büyük devletlere fazla bağımlı olmamanın da simgesidir. O yüzdendir ki, 2008 krizi gibi büyük buhranlarda hem insanlar hem devletler altın avına çıkar; varlıklarını en güvenli araç olarak gördükleri altında tutmak isterler. 2008 krizi veya 2020’nin pandemisini müteakip, altın fiyatları bu nedenle rekorlar kırar.

Dünya Altın Konseyi verileri, 2023’ün ikinci çeyreğinde altın talebinin yıllık bazda 1255 tona yükseldiğini gösteriyor. Yine aynı kaynağa göre, son dönem altın talebi, esas olarak bireylerin ve şirketlerin tezgâh üstü alımlarından kaynaklanıyor. Çeyreklik 355 ton (2023 2. çeyrek) altın talebinin üçte biri de yine Türkiye’den gelmiş durumda.

Altın Rezervleri (Ton, 2023 1. çeyrek)

Kaynak: Dünya Altın Konseyi

Türkiye’nin Altın Rezervleri

Dünya Altın Konseyi’ne göre de TCMB en azından son birkaç yıldır sürekli bir döngü içinde altın rezervleri biriktiriyor. Türkiye, aynı zamanda, özellikle de son 10 yılda, İngiltere ve ABD gibi yurtdışı rezervlerinde tuttuğu altınlarını, adım adım ülkeye taşımaya başladı. Yurtdışındaki altınların tümünün Türkiye’ye taşındığı düşünülüyor.

Türkiye’nin son dönemdeki konvansiyonel olmayan politikalarının bir parçası olarak hayata geçirilen ROM çerçevesinde özel finans kuruluşlarının altın cinsi rezervleri ve yastık altı rezervlerin de resmi tasarruflara eklenmesiyle toplam altın rezervi daha fazla artmış durumda. Altının öneminin artmaya başladığı bugün ise bu hamlelerin ne kadar değerli olduğu tekrar kanıtlanmış oldu.

Türkiye, Almanya ve Rusya (hatta Çin ve İran) gibi ülkeler bugün ABD’nin dolar üzerinden kurmaya çalıştığı finansal egemenliğe karşı, bağımsız bir araç olan altın rezervlerini artırıyor; dışarıdaki altınlarını da geri getiriyorlar. Türkiye, son yıllardaki hamleleri ile, altın rezervleri sıralamasında dünyadaki ilk 10 ülke arasını zorluyor.

Ancak, Türkiye’de, 2022’de külçe altını satın alan genelde TCMB ve bankalardı. 2023’te (özellikle 2. çeyrekte) banka alımları azaldı ve TCMB altın rezervlerini satarken; bu sefer altın alan Türk şirketleri ve zengin veya varlıklı kişiler oldu. Türkiye’de, 2023’ün ikinci çeyreğinde ise altın ithalatı (yükselen cari açık nedeniyle) geçici olarak yasaklanmıştı. TCMB de 2023’ün ikinci çeyreğinde iç talebi karşılamak için altın rezervlerini satıyordu.

Dünya Altın Konseyi verilerine göre, Türkiye altın rezervlerini 2022’de 148 ton artırarak 2022 sonunda toplam 542 tona çıkardı. 2023’te 30 ton daha altın rezervi satın aldı ve 2023’ün ilk çeyreği itibariyle toplam 572 tona sahip oldu. Haziran 2023 TCMB istatistikleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 67 milyar dolar döviz rezervine karşılık, 41 milyar dolar altın rezervine sahip olduğunu gösteriyor.

TCMB’nin 2023’ün ikinci çeyreğindeki (iç talebi karşılamak için) 130 tonun üzerindeki olağandışı altın satışı da not edilmelidir. Yine de Türkiye, son dönemdeki hamleleri ve bugün sahip olduğu altın rezervleri ile ekonomik olarak yapamadığı ilk 10 ülke arasına girme hayaline, en azından altın rezervleri sayesinde girmeye hiç olmadığı kadar yakın.

***

Yazar hakkında

Doç. Dr. Bilal BAĞIŞ, İTÜ’deki mühendislik lisansının (2006) ardından; Sabancı Üniversitesi’nde burslu ekonomi yüksek lisansını tamamladı. ABD’den aldığı burs ile University of California’da 2014’te doktorasını aldı. Akademik kariyerinin yanı sıra yurt-içi ve yurt-dışı kuruluşlarda ve şirketlerde özel sektör tecrübesi kazandı. Yurt içi (Sabancı Üniversitesi) ve yurt dışındaki (University of California Berkeley) önde gelen üniversitelerde akademik ve mesleki bilgisini ders vererek aktarma fırsatı buldu. Lisans ve lisansüstü düzeyde ekonomi, matematik ve finans dersleri verdi. Aralarında Dışişleri Bakanlığı SAM ve SETA’nın da olduğu farklı kurum ve kuruluşlarda çalışmaları ve analizleri yayınlandı. Makro-finansal sorunlar ve politika enstrümanlarının etkinliği üzerine odaklanmaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.