
Prof. Dr. Yasin Aktay yazısında, bu yılın sonunda bütün dünyada yaşanacak birçok seçim arasında dünya dengelerine en fazla etkileyecek olan Türkiye seçimlerine katılımın taraflarının da doğal olarak Türkiye ile sınırlı olmayacağına dikkat çekti.
“Daha bir yıl öncesinden itibaren bu seçimlere dair bütün uluslararası çevreler beklentilerini ifade edip durdular” diyen Prof. Dr. Aktay, Seçim sath-ı mailinde ise bu beklentilerin çok daha açık ifade edilmeye ve umutların dillendirilmeye başlandığının altını çizdi.
Prof. Dr. Yasin Aktay, Altılı masanın 13 ay boyunca toplanıp durduğunu hatırlatarak, “Hep altıyı aşan, masanın altında, yanında üstünde veya ötesinde başka ortaklar arandı. Aranan olağan şüpheli ortağın HDP olduğu herkesin malumu olan bir sırdı. Ancak ismi zikredilmeyen 7. Ortak sadece HDP ile sınırlı değildi” dedi.
“6 ortağın kendi aralarında konuştuğu protokoller zaman zaman ortakların diliyle kamuoyuna yansıyordu” ifadesini kullanan Prof. Dr. Aktay, “Ancak masadaki hareketliliklerin, motivasyonların, ilhamların masa dışı kaynakları her zaman kendini hissettiriyordu.
Uluslararası çevreler açıkça altılı masadan çok şey beklediğini ifade ediyor” dedi.
Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, NATO’da Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin haddini fazla aşmış olduğunu, genişleme politikalarına itiraz etmesinin kabul edilemez olduğunu açıkça söylerken, bunun kabul edilemez durumdan Erdoğan’ı yıkacak altılı masanın seçim başarısı sayesinde kurtulacaklarını umut ettiklerini yazdı.
Altılı masanın böylece Türkiye’ye karşı Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Rusya-Ukrayna krizinde takip ettiği siyasetten rahatsız olan NATO’nun umudu olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Aktay, şunları söyledi:
“Altılı masa Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı tarihsel hasım rolünü oynayan ve sürekli mevzu kovalayan Yunanistan’ın umudu. Altılı Masanın kazanması halinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarından, iddialarından vazgeçeceğini bekliyorlar. Onlara “daha ılımlı ve barışçı ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ politikaları vaat eden altılı masa” da sıcak mesajlar veriyor. Türkiye düşmanlarının umutları tükenmesin.
Altılı masanın protokollerinin içeriğini resmen ilan edilen politikalarından ziyade başkalarının beklentileri ele veriyor. Kendileri bu beklentilere karşı bir itirazda bulunmadıkları sürece bu beklentiler giderek onların resmi politikaları haline gelecek gibi.”
“Politikaları belirleyen en bariz beklentiler FETÖ üyeleri tarafından dillendirilenleri” olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yasin Aktay, yazısında şunlara yer veriyor:
“Onlar da altılı masayı kendileri için umut olarak gördüklerini açıkça söylüyor. Türkiye için reva gördükleri tek siyaset tarzı darbe ve ülke yönetimine demokrasi dışı yollarla el koymak olan FETÖ için Erdoğan’dan kurtuluş başlıbışına büyük bir kazanım. Ama bu kazanımla yetinmedikleri ülkenin bütün kurumlarında tekrar eski paralel düzenlerini tesis etmeyi bekledikleri çok açık. Bu konuda Kılıçdaroğlu’nun da Akşener’in de verdiği mesajlar FETÖ paralel düzeninin yeniden tesis edileceğini vaat ediyor.
Yedinci ortak olarak HDP’yi bıraktık PKK’nın da altılı masa üzerinden doğrudan iktidarın ortağı olmaya talip olduğunu şimdiden duymaya başlıyoruz. Mustafa Karasu açıkça PKK’yı Erdoğan ve Bahçeli’nin “Faşizan rejiminden” kurtaracak tek çarenin altılı masa ittifakı olduğunu herkesin duyacağı şekilde söylüyor”.
Prof. Dr. Aktay, HDP adına Newroz günü meydanda bir konuşma yapan Ahmet Türk’in ifade ettiği beklentilerin ise altılı masanın protokollerini ifade ettiğine dikkat çekiyor. Ahmet Türk:
“Bu seçimde, demokratik cumhuriyeti inşa etmek için, faşizmi yıkmak için çabalarımızı büyütmek zorundayız. Bu dönem Sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir. Bu dönem Kürt halkının kendi kaderini belirleme dönemi olacaktır.”
“Erdoğan’ın demokrasisini beğenmeyip faşizm diye niteleyenlerin Kürt halkına sundukları yönetimi sanki, sözümona “özerk yönetim inşası” diye sunulan hendek uygulamalarında görmedik” diyen Prof. Dr. Yasin Aktay yazısına, şöyle devam etti:
“Demokrasi adına bütün ufukları bu hendek uygulamalarından öteye geçmeyenlerin Kürt halkı adına hala konuşuyor olmaları “Kürt sorununun” bizatihi kendisi aslında.
Böylece altılı masanın birarada kalabilmek ve iktidara yürüyebilmek için altına girdiği büyük borçları direk alacaklısından öğrenmiş oluyoruz: Öcalan’ın özgürleşmesi ve PKK’nın terör gündemi. Kürt halkının kendi kaderini tayin tartışmasına hiç girmiyoruz bile.
Altılı masa yüzde elliyi tamamlamak için çok büyük borçlara girmiş durumda. Allah muhafaza iktidar olduğunda alacaklılar kapıya dayandığında, Türkiye’den başka elinde vereceği bir değer olmayacak.”
HDP DE TERÖRLE ARASINA MESAFE KOYSAYDI HÜDA-PAR GİBİ
Hüda-Par’ın Cumhur ittifakına girişinden dolayı yapılan eleştirilerde yapılan en büyük hatanın HDP ile Hüda-Par’ın özdeşleştirilmeye, karşılaştırılmaya çalışılması olduğunu ifade eden Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, “Bu konuda yazdığım yazıda bu karşılaştırmalardan Hüda-Par’ın kesinlikle kazançlı çıkacağını ve mevcut haliyle HDP’yi de onunla aşk-ı memnu ilişkisini meşrulaştırmaya çalışan CHP’yi de rahatsız ettiğini söylemiştim.
Çünkü Hüda-Par tam da HDP’ye ne olması veya ne yapması gerektiğini anlatıyor. Hüda-Par kurulduğu günden beri yani 11 yıllık tarihi içinde hiçbir şiddet eylemine girişmemiş, bilakis PKK’nın sayısız şiddet saldırısına maruz kalmıştır. İsnad edildiği Hizbullah ile bir resmi bağı yok, olsa o bile son şiddet eylemlerini 2000 yılında yapmış. Ondan sonra şiddet ile arasına kesin bir mesafe koymuş olduğunu ispatlamış.
Aslında 8-9 yıl öncesine kadar PKK’ya bile bu fırsat sunulmuştu. Şayet PKK çözüm sürecinin gereğince davranmış olsaydı, HDP de şiddet ve PKK ile arasına kesin bir mesafe koymuş olsaydı, bugün bırakın CHP ile AK Parti ile de rahatlıkla her türlü siyasi müzakerenin tarafı olabilirdi”.
AK Parti’nin, CHP’nin sebep olduğu Kürt meselesini görmüş, tanımış ve belli bir çözüme kavuşturmuş parti olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aktay, daha kesin ve kalıcı bir çözüm için PKK ile de bir çözüm sürecine girmekten çekinmediğini, ancak bu süreci PKK ve HDP’nin bozduğunu dile getirdi.
Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, ‘Altılı masanın altına girdiği borçları kim ödeyecek?’ başlıklı yazısını şöyle noktaladı:
“Bozmamış olsaydılar, Suriye içinde ABD’nin kendilerine vaat ettiği hain planlara tamah edip hem Kürt halkına karşı hem de Türkiye’ye karşı bu ihanete girişmemiş olsaydılar, bugün Türkiye de bölge de çok daha farklı bir halde olabilirdi”.
Gazeteci* Ataner YÜCE