“AK Parti yatırımları orta yaş ve üzeri seçmen grubunda daha fazla karşılık buldu”…
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Arş. Görevlisi Yunus ŞAHBAZ, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı için hazırladığı ‘AK Parti’nin 21 yılda kendisiyle rekabet eden bir parti olması” başlıklı bir raporunda, AK Parti yatırımlarının orta yaş ve üzeri seçmen grubunda daha fazla karşılık bulduğuna dikkat çekti.
AK PARTİ’NİN KENDİSİYLE REKABET EDEN BİR PARTİ OLMASI
AK Parti, iktidarının yirmibirinci yılına girerken bu süreçte eski standartları yıktığı gibi kendisi yeni bir standart eşiği belirler duruma gelmiştir. Yani artık AK Parti’nin icraatlarının kendisinden önceki dönemlerle değil kendi içinde bir mukayeseye tabi tutulduğu görülmektedir. Kaldı ki yirmi yıllık bir süre böyle bir mukayese için yeterlidir.
AK Parti kendi yükselttiği standart eşiğini daha da yükseltmek gibi bir vizyonla hareket etmek durumundadır. Ayrıca kalkınma ve yatırım hamlelerinin seçmendeki karşılığına bakıldığında bu vizyonun gerekliliği de kendisini göstermektedir. AK Parti yatırımlarının orta yaş ve üzeri seçmen grubunda daha fazla karşılık bulduğu ancak özellikle yaş kategorisi aşağı doğru indikçe bu etkinin daha az olduğu bir gözlem olarak söylenebilir.
Bu durumun sebebi alt yaş kategorilerinin AK Parti standartlarına muhatap olması ve AK Parti öncesine dair deneyim ve tecrübelerinin daha az olmasıdır. Bir anlamda partinin mevcut durumu AK Parti öncesi ya da diğer siyasi partilerle değil yine AK Parti’nin önceki dönemiyle
ve icraatlarıyla mukayese edilmektedir.
Buna binaen parti icraatları itibarıyla kendisiyle rekabet eder hale gelmiş bulunmaktadır.14 Bu durumun temel bir sorun teşkil ettiği söylenebilir.
SİYASİ İSTİKRAR
AK Parti’li yılların da açık bir şekilde gösterdiği gibi kalkınma ve yatırım konusunda siyasi istikrar hususuna dikkat çekmek gerekmektedir. Türkiye’nin 2000’lere kadar altyapı faaliyetleri başta olmak üzere kalkınma ve yatırım hamlelerinde geç kalmasının sebebi uzun yıllar istikrarsız koalisyonlarla yönetilmesi ve askeri müdahalelerle sivil siyasetin önünün kesilmesidir.
Dolayısıyla siyasi istikrara yönelik müdahale ve sorunlar Türkiye ekonomisinin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu hususun vurgulanması geçmiş yıllarda vesayetle mücadele şeklinde ele alındığı için bir tekrar gibi gözükebilir ancak vesayet kısmını geri planda tutarak kalkınma ve yatırımların sürmesinin siyasi istikrarla paralel bir süreç, güçlü bir siyasi istikrarı icbar eden bir süreç olduğunun belirtilmesi gerekir. Zira Cumhuriyet tarihi boyunca siyaseten güçlü partiler ve liderlerinin öncülüğünde siyasi istikrarın tesis edildiği dönemlerin yatırım, kalkınma ve dolayısıyla halkın refahı anlamında pozitif yönde ayrıştığını vurgulamak mümkündür.
Bu noktada vurgulanması gereken diğer bir husus kalkınmanın istikrarlı bir siyasal iradeyle doğrudan bağlantılı olduğudur. Türkiye’nin koalisyonlar değil de tek parti iktidarları tarafından yönetildiği DP, ANAP ve AK Parti dönemlerinde kalkınma hızı diğer dönemlerden daha fazla olmuştur.
Bu kalkınmanın mahiyetinin tarım mı yoksa sanayi endeksli mi olduğu hususu tartışmalı olsa da en nihayetinde bu dönemlerde ülkenin genel kalkınma düzeyinde gözle görülür bir artış yaşandığı bir gerçektir. Diğer taraftan 1970’ler ve 1990’lar gibi istikrarsız koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlerde ise kalkınma meselesi neredeyse gündemden tamamen çıkmanın eşiğine gelmiştir. Bu dönemlerde ekonomideki hemen tüm göstergeler düşüşe geçmiştir.
SOSYAL POLİTİKALARLA DESTEKLENEN KALKINMA
Genel anlamda değerlendirildiğinde kalkınma politikalarının şöyle bir sorunu göze çarpmaktadır: Kalkınma ve özellikle yatırım hamleleri zaman zaman gelir eşitsizliğini daha da artıran ve toplumsal katmanlar arasındaki mesafeyi daha fazla açan bir süreci beraberinde getirebilmektedir. Zira özellikle Hindistan gibi hızla gelişen ve kapitalistleşen ülkeler için en büyük eleştiri noktalarından birini
toplumsal tabakalar arasında oluşan uçurum teşkil etmektedir. Ancak AK Parti hükümetleri döneminde istikrarlı bir ekonomik büyüme sağlanırken devletin gelir kaynakları sosyoekonomik açıdan desteklenmesi gereken toplum kesimlerine aktarılmış ve böylece eşitsizlik makasının kapatılması amaçlanmıştır.
Türkiye, AK Parti dönemindeki kalkınma hamlelerinde özellikle sosyal yardımlar yoluyla bu süreci nispeten daha yumuşak ve yönetilebilir bir şekilde atlatabilmiştir. Bunun sebebi kalkınma hamlelerine ek olarak sosyal adaletin ve sosyal yardımların öncelenmesi ve özellikle toplumun mağdur kesimlerine yönelik devlet desteğinin artırılmasıdır. Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanlığından da gelen bir kültürle sosyal devlet kanallarının her daim işletilmesini sağlamıştır.
Bu süreçte özellikle valilikler, belediyeler gibi yerel kurumları sosyal devletin gerekliliklerini yerine getirme faaliyetlerine dahil etmiştir. Erdoğan’ın şu sözleri AK Parti’nin bu minvaldeki söylemini oluşturan birçok örnekten birini teşkil eder:
Tıpkı Ömer gibi kapıları dinleyeceksiniz, acaba içeriden inilti geliyor mu, ağlama sesleri geliyor mu? Yüreğiniz dağlanacak, onların peşinden koşturacaksınız, takip edeceksiniz, gücünüz neye yetiyorsa bunu yapacaksınız.
Kalkınma hamleleriyle sadece toplumun belirli bir kesiminin çıkarları ve refahı gözetilmemiş; sosyal devlet politikaları vasıtasıyla kalkınma girişimlerinin müspet sonuçları toplumun alt kategorilerine kadar indirilebilmiştir. AK Parti’nin sağlık, eğitim, ulaşım ve tarım alanlarında yaptığı devrim niteliğindeki altyapı yatırımları ve uygulamaları yatırım süreçleriyle husule gelen sosyal refahı en alt tabakaya kadar yaymıştır. Dolayısıyla oluşan refah kalkınma hamlelerine eşlik eden sosyal devlet politikalarıyla toplumun daha geniş kitlelerine yayılmıştır.
Sosyal politikalarla irtibatlı olan ve kalkınma siyasetinde göz önünde tutulması gereken hususlardan biri de sosyal kalkınmadır. Sosyal kalkınmanın parametreleri aşağıda sıralanmıştır.
*Çocuk işçi çalıştırılmaması
*Kadın istihdamının yüksek olması ve kadınların nitelikli işlerde yoğunlaşması
*Engelli eğitimi ve istihdamının gözle görülür şekilde iyileştirilmesi
*Sosyal güvenliğin herkesi kapsaması
*Eğitim, sağlık ve SGK gibi temel hizmet birimlerinin genel olması
*Farklı etnik ve dini grupların kaynaklara etkin erişimi ve ulaşımının sağlanması
*Altyapı ve sosyal yatırımların sadece ülkenin belirli bölgelerinde değil özellikle geri kalmış bölgelerinde yoğunlaştırılması
*Ulusal gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması
AK Parti’nin kalkınma ve yatırım siyasetinde yatırımların bölgesel olarak oranlı dağıtılması, özellikle nispeten geri kalmış bölgelere öncelik verilmesi, yatırım siyasetinde etnik, dini vs. ayrımlarının gözetilmemesi ve temel olarak oluşan refahın sosyal politikalar yoluyla halk kitlelerine dağıtılması şeklindeki uygulamaların öne çıktığı görülmektedir. Sosyal kalkınma bir ülkenin altyapı, sağlık ve eğitim gibi temel kalkınma ihtiyaçlarını yerine getirdiği oranda gündemine alabileceği bir husustur. Bu nedenle AK Parti’nin temel alanlardaki kalkınma siyasetinin çıktılarına bakılması sosyal kalkınmada ulaşılan mevcut durumun görülmesi açısından anlamlı olacaktır. (devam edecek-Kalkınmada öncü adımlar)
Yunus ŞAHBAZ
***
Yazar hakkında
Yunus ŞAHBAZ,2014’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den mezun olmuştur. 2017’de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Şahbaz “Türk Düşüncesinde Aydın Sorunsalı: Bir Erol Güngör Çözümlemesi” başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. Akademik görevlerinin yanı sıra Muhafazakar Düşünce dergisinin genel yayın yönetmenliğini deruhte etmektedir. Akıntıya Karşı Bir Aydın: Erol Güngör ve Vahdettin Işık’la beraber editörlüğünü üstlendiği Said Halim Paşa: Geleneğin Muhafızı, Değişimin Faili isimlerinde kitapları vardır. Çok sayıda ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri ve çeşitli süreli yayınlarda yazıları bulunmaktadır.
Temel çalışma alanları Türk siyasal hayatı, Türk düşüncesi, Türk sağı, Türkiye’de milliyetçilik ve muhafazakarlıktır.
[UHA Haber Ajansı, 27 Ocak 2023]