3. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali Van’ın Sanat Kenti Olmasının Öncüsü
* T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle Van’da gerçekleşen III. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali, uluslararası düzeyde tiyatro grupları ile Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen tiyatrocu ve tiyatro topluluklarını ağırladı.
* 18, 27 Eylül tarihleri arasında Van’da gerçekleşen III. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali Van Devlet Tiyatrosu, Van Bölge Tiyatrosu ve Üvercinka Sahne’de 17 farklı oyun; Van İl Halk Kütüphanesi, Van Bölge Tiyatrosu, Üvercinka Sahne, Ninova Salon ve bir lisede çeşitli söyleşi, dinleti ve etkileşimli atölyelerin yer aldığı dolu dolu bir festival proğramı gerçekleştirdi.
Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve Türkuaz Haber Ajansı olarak yılın önemli sanat etkinliklerinden biri olan III. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali proğramını takip ettik…
III. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali tarafından ilan edilen Ragıp Ertuğrul Yılı hasebiyle, Ragıp Ertuğrul’a ithafen Duayen Tiyatrocu ve Devlet Sanatçısı Dilek Türker’in açılış konuşmalarıyla festival açılışı gerçekleşti.
Açılışta Ragıp Ertuğrul’un yazarlarından olduğu Tangopera adlı oyunuyla, İstanbul Devlet Tiyatrosu kalabalık bir kadroyla Van Devlet Tiyatrosu Ana Salon’da izleyici karşısına çıktı.
Festival kapanışı ise Edremit İlçesi Kent Meydanı’nda Grup Gündoğarken’in müzik şöleni ile ve ardından Turgay Nar’ın uyarladığı, çevirdiği ve yönettiği, Üvercinka Tiyatro’nun oynadığı Franz Kafka’nın Ceza Sömürgesi oyunuyla son buldu.
Üvercinka Kültür Sanat Merkezi, 2016 yılında Fatih Taşdemir tarafından Van’da kurulmuş bir kültür, sanat merkezidir. Taşdemir tarafından davet aldığım bu festival beni heyecanlandırdı. Van’ın coğrafyasına önceki gidişlerimde hayran kalmıştım. Biraz daha yörenin hafızasının derinliklerine, somut olmayan kültürel mirasına, somut mirasına ve sanat hayatına dalacak olmak ve böylesi dolu bir tiyatro ve sanat etkinliğini takip edecek olmak beni mutlu etmişti.
Yakın zamanda açılan ve konaklama anlamında bölgenin en iyi oteli olan, Van Gölü’ne, Süphan Dağı’na ve Erek Dağı’na hakim, adeta Şahin Tepesi konumuyla Van Dedeman Resort & Aquapark Otel beni Van’da olduğum sürece misafir etti. Kendilerine buradan teşekkürlerimi bir kez daha iletirim.
Üvercinka Kültür Sanat Merkezi Sahibi Fatih Taşdemir bize şimdiden 4’üncü festival için çalışmalara başlayacaklarını kaydetti ve festivalle ilgili şunları ekledi; “Öncelikle buraya kadar Van’a, davetimizi kırmayıp iki haber ajansının yöneticisi olarak gelip tüm festivali takip ederek bize haber desteği ve güç verdiğiniz için size ve kurumlarınıza teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi bu yıl ki festivali Ragıp Ertuğrul anısına yaptık. Ragıp Ertuğrul çok büyük bir tiyatro adamıydı aynı zamanda yazar, yönetmen, eleştirmen, oyuncuydu. Ragıp’ı erken yaşata kaybettik. Bir nebze de olsa ismini burada yaşatmak bize büyük mutluluk veriyor.”
“Festivale gelirsek bu kadar imkan eksiklerine, aksaklıklara ve az desteğe rağmen çok güzel bir festival gerçekleşti. Seyirciler çok güzeldi oyunlar çok güzeldi, oyuncular çok içtendi. Sahne dendiği zaman, seyircinin gözlerinde ki o ışığı gördüğümüz zaman yükümüz hafifledi. Katılım çok iyiydi. Van gibi bir yerde 10 gün boyunca toplamda 17 oyun oynamak ve bir o kadar da söyleşi, atölye yapmak ve bunun organizasyonunu koordine etmek çok zor bir iş. Ama bize güç veren, katılımcı tiyatro sanatçılarımızın bizi desteklemesi, iyi dostlarımızın yükümüzü hafifletmesi ve seyircinin bizi yalnız bırakmaması oldu. Temennim, tiyatro severler ve Van bize destek olduğu sürece bu festival geleneksel hale gelecek. Türkiye’de ve dünyada adından söz ettiren kaliteli tiyatro festivallerinden birisi haline gelmesini sağlamak istiyoruz ve her yıl düzenli olarak Üvercinka Tiyatro Festivali’ni gerçekleştirmek istiyoruz.”
“Van’ın genç ve dinamik bir nüfusu var ve bu nüfusun sanatsal aktivitelere kanalize edilmesi çok önemli. Kentin dinamiklerinin bu işe daha fazla eğilmesini istiyoruz. Fiziki olarak kenti sanat kentine dönüştürmenin önü açılmalıdır. Özellikle kamu kurumları ve devletin bu konuda ciddi bir katkı sunması gerekiyor” dedi.
Taşdemir katkı sunan tüm kamu kurumlarına, özel şirketlere, katılımcı sanatçılara, medya mensuplarına, ekibine ve izleyicilere ayrı ayrı teşekkür ederek seneye görüşmek üzere temennisinde bulundu.
Gözlemlerim;
Kürt nüfus yoğunluğunun bulunduğu Van’a gelen Irak Duhok Tiyatrosu’nun Şanogeriya Dino adlı ve Amed Şehir Tiyatrosu’nun Dek Ü Dolaben Skapen adlı Kürtçe oynadıkları oyunlarında Van Devlet Tiyatrosu Salonu’nda izleyici tarafından yeterli kalabalık desteğin olmaması…
Tüm oyunlarda ve söyleşilerde neredeyse hiçbir şehir protokolünün olmaması. Bir oyunda Edremit Belediye Başkan Yardımcısı ve ailesini gördüm.
Genç, aktif ve işsiz nüfusun çokluğu (işsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 19,2 ile TRB2 Van, Muş, Bitlis, Hakkari, İş Gücü İstatistikleri 2022) sebebiyle Van’ı sanat ve turizm şehri haline getirerek genç nüfusun sağlıklı kanalize olmasına aracılık edilebilir. Sanat ve turizm barıştır birleştirir.
Üzüldüklerim;
İtalya’da bir film yarışmasında ödül almaya giden İranlı Yönetmen Zöhre Zamani festivale buradan gelecekti. Aldığı bir ölüm haberiyle proğramını iptal etti ve kendisiyle tanışamadım.
Gürcistan Tskhinvali Machabeli Tiyatrosu teknik sebeplerden dolayı gelemedi.
İran’a gitmem gerektiği için Oyun Yazarı, Şair ve Dramaturg Turgay Nar’ın Franz Kafka’dan uyarladığı, çevirdiği ve yönettiği Ceza Sömürgesi oyunu prömiyerine katılamadım.
Yorumlarım;
Her alanda gelişime açık bir şehir ve bölge olan Van potansiyelinin farkında olarak bir üretim, tarım ve hizmet üstü olabilme potansiyeline sahip. Van siyasi, bürokratik ve sivil irade ile el ele vererek merkezi hükümetin desteğiyle ticaret ve sanayi odalarını, borsaları ve yatırımcıyı yanına alarak doğru tespit edilmiş swot analiziyle mucizeler yaratabilir. Yapılan çalışmalar var elbet hem de anlamlı, bölgede bir süredir bir pozitif hareketlilik, irade söz konusu ancak yeterli değil kanımca. Van sanat şehri olma potansiyeline sahip, nitelikli kooperatiflerle katma değerli bir tarım kenti olma potansiyeline sahip, otomotiv, ulaştırma ana sanayi ve yan sanayi sektörü oluşturma potansiyeline sahip, çok katmanlı turizm ve hizmet sektörü oluşturma potansiyeline sahip…
Van’da fazlaca özel tiyatro ve sahnenin olduğunu görmek sevindiriciydi. Sanatsal anlamda alt yapısı oluşmuş bir şehirde tiyatro yapmak birçok şeyin aşıldığını gösterir. Van Özel Tiyatrolar Birliği (Kültür ve Sanat Komisyonu) kurularak aksak, topal ve eksik konuların masaya yatırılması gerektiğini öneriyorum. Yerel ve merkezi idareden sanat teşvik ve destekleri alınmalı, sanat ve kültür alanında birlik olunmalı diye düşünüyorum. T.C. Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’nde 3 ana dalda lisans eğitimi ve VYÜ SBE’nde 1 ana dalda yüksek lisans eğitimi verilmektedir. Belki bu yetişmiş insan kaynağını bu komisyon, birlik için ön ayak olarak kurgulamak gerekir.
Sansürlenmeyen, yasaklanmayan ve sanatçının sanata dair söylemek istediği her şeyi çoğunlukla söyleyebildiği bir ülkede ve şehirde olmak da özgürlük hissi veriyor insana. Bu bakımdan Van şehrini ve yöneticilerini tebrik etmek lazım…
Van tiyatroya ve sanata ilgili bir şehir. Tiyatroya gösterilen ilginin kültürel gelişmişlik ile ilgili olduğu bir kentlilik bilinci açısından önemli. İşte tüm bu bağlamlarda Van şehri bir sanat kenti olmalı diyorum. Sanat barıştır, geliştirir, öğretir, aktarır, kent hafızasını canlı tutar ve kentlilik bilinci oluşturur.
Bir Tiyatro Festivali deyince elbet yazarlar, yönetmenler, oyuncular, dekorlar, dramaturglar, çevirmenler, eleştirmenler, teknik ekipler, oyunlar ve birazda magazinsel yönü ön plana çıkar. Bence her festivalin kendi enerjisi, ışığı olan isimleri, oyunları, oyuncuları olur.
Her bir oyun değerlidir ve o oyuna hizmet eden her bir kişinin verdiği emekler yadsınamaz. Benim 3. Uluslararası Üvercinka Tiyatro Festivali seçkisinde en beğendiğim içerikler şöyleydi;
Tiyatro Proje No2’nin yapımcılığını üstlendiği 55 dakikalık tek kişilik müzikli oyun olan “Bernarda” oyunu, Federico Garcia Lorca’nın ünlü eseri “Bernarda Alba’nın Evi” adlı oyundan yola çıkılarak Pelin Temur tarafından yeniden yazılmış ve uyarlanmış yeni bir tiyatro metniydi. Bernarda, ev içinde yas ilan ederek kurduğu otorite ile bildiğimiz tüm baskıcı rejimlerin küçük bir modelini oluşturmuş. Otorite”nin kadın kimliğine uyguladığı cinsiyetçi baskıyı, sahnede 5 ayrı kadını canlandıran Özge Arslan’ın çarpıcı performansını izledim. Canlı söylenen Fandangos ve Flamenko örnekleri ile seyirci adeta oyunun içine çekildi .Hem güldüren, hem düşündüren oyunda gerçek bir oyuncu performansı izledim ki festivalin ey iyi dekor ve performanslarındandı. Pişmiş tencerelere sığmayan bir sunumla, yetenekle gelecekte de tiyatroya damga vuracak bir oyuncu Arslan.
Tiyatro Poyraz’ın ilk oyunu olan “Yaralarım Aşktandır” oyununda Nazan Kesal 75 dakikalık tek kişilik oyunuyla, İran’ın güçlü kadın şairi Furuğ Ferruhzad’a hayat verdi adeta sahnede. Performansından çok etkilendiğim oyunu bir kez daha bir kez daha izlemek isterim. Ders niteliği de olan oyunculuk performansının ve hikayesinin etkisinden festival sonrası gittiğim İran topraklarında da birkaç günde kurtulamadım. Yazar Şebnem İşigüzel’in yazdığı ve Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği oyun, İran şiirinin isyankar sesi Furuğ Ferruhzad’ın şiirlerinden yaşadıklarını, baskı altında yaşayanları, hep eksik bulunanları ve her şeye rağmen yaşamaya devam edip sözünü esirgemeyenleri, toprağa emanet edilmeyi bekleyen, ölüsüne bile tahammül edilemeyen ruhları Van’da tiyatro sahnesine taşıdı. Furuğ hepimize cesaret vermeye, “Kuş ölümlüdür, sen uçmayı hatırla“ demeye gelmiş.
Irak Duhok Tiyatrosu Şanogeriya Dino oyunuyla dekor ve oyunculuk açısından oldukça başarılıydı. Salonun üçte biri dolmasına rağmen gelemeyenler çok şey kaçırmıştı bence. Sade ve işlevsel bir dekor hakimdi sahnede. Oyuncular dili adeta şiirsel kullanıyordu. İlk defa Kürtçe bir oyun izliyordum bu festivalde. Oyunda çok güzel bir gırtlakdan şarkılar dinleme fırsatı bulduk.
Kadıköy Halk Tiyatrosu’nun sunduğu tek kişilik, tek perde, trajedi ve dram içeren Ayşegül Yalçıner’in oynadığı “Celile” oyunu oldukça değerli bir oyunculuk performansına sahne oldu. Ali Yalçıner’in yazıp yönettiği, dramaturgluğunu Bülent Bayrak’ın yaptığı Nazım Hikmet’in annesi, Yahya Kemal’in sevgilisi Celile’nin hayatını konu alan oyunda, saray soylusu olarak başlayan, Galata Köprüsü’nde açlık grevine uzanan; şaşalı olduğu kadar, mücadele dolu bir hayat… Osmanlı’nın son yıllarında yasak aşkı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında oğlunun yaşamı ve özgürlüğü için verdiği mücadele ile konuşulan güçlü ve cesur bir kadın. Resimlerini insanlara verirken; “Bunu yatak odasına değil salona asın lütfen” diye tembih eden, Osmanlı’nın ilk kadın nü ressamı Celile.
İran Daylemun Tiyatrosu’nun Karava adlı oyunu tek perde ve 45 dakikalık bir oyundu. Karava oyunu folklorik dekor öğeleri, dans ve müziklerin yoğun kullanıldığı bir müzikal tiyatroydu. Mahmoud Farzinejad oyunun yazarı ve yönetmeni olarak ritüelleri, efsaneleri ve folklor şarkılarını yeniden yaratıyor adeta. Hareket performansı yüksek olan oyun seyirciden oldukça beğeni topladı.
Turgay Nar’ın Franz Kafka’dan uyarlayıp, çevirdiği ve yönettiği “Ceza Sömürgesi” oyunu prömiyerini festivalin kapanış oyunu olarak gerçekleştirdi. Turgay Nar hoca yaramaz bir çocuk edasıyla şiirin ve tiyatronun her alanına sirayet etmiş bir kişilik adeta. Kendisiyle ve öğrencisi, eşi Ayça Nar ile bir arada olmak benim için çok keyifliydi.
Devlet Sanatçısı, Tiyatrocu Dilek Türker’in Üvercinka Sahne’de gerçekleştirdiği söyleşisi oldukça samimi ve ne olursa olsun hayatta umutsuzluğa kapılmamalı düsturunun duruşunu içermekteydi. Dilek Türker’in yaşam hikayesini anlatan ve Ragıp Ertuğrul’un kaleme aldığı Soytariçe adlı kitabına da değinen Türker, özgürlük, aşk, umut ve Yunus Emre üzerine konuşmasını gerçekleştirirken, okuduğu bir Ataol Behramoğlu şiiriyle söyleşisi son buldu.
Tasarımcı, Sanat Yönetmeni, Ressam ve Yönetmen olan Nurullah Tuncer’in Üvercinka Sahne’de gerçekleştirdiği Dekor Tasarımı Atölyesi yoğun katılımla gerçekleşti. Atölye’de Turgay Nar hocanın yönettiği Ceza Sömürgesi oyununun dekoru üzerine bir çalışma ile anlatı ve atölye gerçekleştiren Tuncer, dekor ve tasarımın farklı şeyler olduğuyla ilgili ve çeşitli konularda katılımcılarda farkındalık pencereleri açtı.
Gazeteci* Veysel KAVRAYAN