28 Şubat’ta PKK/HDP

İSTANBUL – UHA HABER / Yeniçağ Gazetesi Yazarı Arslan TEKİN, 28 Şubat’ta, Ankara’da, iktidarın uykularını kaçıracak bir deklarasyon yayınlandığını belirterek, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” başlığı altında yayınlanan deklarasyonu altı partiden birer temsilcinin okuduğunu hatırlattı.
Yazar Arslan TEKİN,““Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” değil de “Demokrasiye Dönüş Mutabakatı” denmesi daha uygundu. Her neyse… Netice itibarıyla kastedilen “demokrasiye dönüş”” olduğunu ifade etti.
Şimdi, iktidardan nemalananların hücuma geçeceklerini söyleyen TEKİN, “Önceki gün Tansu Çiller‘i cepheye sürdüler… Bakacağız, daha kimler cepheye sürülecek?” dedi.
Arslan TEKİN, Mutabakat metninin çok iyi düşünülmüş, çok iyi ayarlanmış ve öz olarak demokrasinin vazgeçilemez bütün şartlarının ortaya konmuş olduğunu, dil meselesinde Metnin keşke bir dilcinin elinden geçseydi daha olabileceğini belirtti.
“PKK/HDP de önceki gün (28 Şubat), “Çözümün tek yolu Dolmabahçe Mutabakatı’na geri dönmektir!” başlıklı bir açıklama yayınladı” diyen Arslan TEKİN, “PKK’nın bir dönüm noktası da 28 Şubat 2015 günü. O gün, Dolmabahçe Sarayı’nda, Türkiye’nin bölüşüldüğü bir metin okunmuştu” dedi.
Yazar TEKİN, PKK/HDP, nerede, nasıl bir ışık gördüyse önceki gün, o an iktidarın kabul ettiği Abdullah Öcalan‘ın 10 maddelik metnine sadık kalınması için bir hamle yaptığına değinerek şunları aktardı:
“Belli ki, Saray’ın İmralı’yla irtibatından cesaret alarak ortaya çıktılar. Reis Bey, Selahattin‘i, Abdullah Öcalan‘la korkutmak istemiş ve daha sonra İmralı’yla görüşüldüğünü açıklamıştı.
Abdullah Öcalan‘ı ve PKK’yı, incelemiş bir gazeteci olarak söyleyeyim, PKK’nın kurucu başı başta ne düşünüyorsa, şu anda da aynı düşünüyor.
Saray çevresi “Çözüm=Çözülme” döneminde Abdullah Öcalan‘ı, neredeyse siyasetin filozofu ilan etmişti. Övgüde sınır tanımıyordu“.
Yeniçağ Gazetesi Yazarı Arslan TEKİN, PKK/HDP yönetiminin yeni açıklamasında: “28 Şubat 2015 tarihinde Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için tarihî bir kapı aralanmıştı. Dolmabahçe Mutabakatı kamuoyuna deklare edilmiş ve Türkiye toplumunun demokrasi, özgürlük ve barış umudunun ilkeleri ve yol haritası belirlenmişti. Dolmabahçe Mutabakatı, Cumhuriyet tarihinde toplumsal barış ve demokratik müzakere kapılarını aralayan en önemli belgeydi.” dediğine dikkat çekti.
“R. T. Erdoğan‘ın izni olmadan hiçbir bakan başbakanlık bürosu olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı’ında PKK/HDP’lilerle birlikte Türkiye’yi Sevr’e götüren bir metin okuyamazdı” açıklamasında bulunan Yazarı Arslan TEKİN, ‘28 Şubat’ta PKK/HDP‘ başlıklı yazısında şunları aktardı:
“R. T. Erdoğan 17 Temmuz 2015’te yaptığı açıklamada “Dolmabahçe Mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum.” demiş, 24 Nisan 2016’da kesin bir dille mutabakatı reddetmişti. Biz de 21 Temmuz 2015 “Dolmabahçe’de mutabakat…” yazımızda şöyle demiştik:
“Biliyorsunuz ‘İkinci Sevr paçavrası’, 28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe Sarayı’nda AKP Hükûmeti’nin ve PKK’nın ortak deklarasyonu olarak okundu. Abdullah Öcalan’ın maddeleri olarak telaffuz edilen 10 maddelik mutabakat metni Anayasa’nın “değiştirilemez” ilk dört maddesini ortadan kaldırıyor, Türkiye bölünüyor. / Birinci Sevr Muahedesi ile İkinci Sevr Muahedesi arasında inanılmaz bir benzerlik var. / Birinci Sevr’i, Fransa’da Sévres (Sevr)’de, Seramik Müzesi’nde 10 Ağustos 1920’de, Sadrazam Damat Ferid Paşa, eski Maarif Nazırı Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa, Bern Sefiri Reşad Halis ve eski Şurâ-yı Devlet (Danıştay) Başkanı ünlü şair Filozof Rıza Tevfik imzalamıştır. / Türkiye’yi bölen, Ermenistan ve Kürdistan’ın kurulmasının yolunu açan, Düvel-i Muazzama’nın işgalini kabul eden böyle bir metnin Padişah’ın bilgisi ve izni olmadan imzalanması mümkün mü?”
Şimdi soruyorum: PKK/HDP’liler, partilerinin kapatılma vetiresinde, 28 Şubat 2015’te bakanların ve HDP milletvekillerinin birlikte açıkladıkları “bölünme metni”ne dönülmesini isteme cesaretini nereden alıyorlar?”
HABER : Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 03 Mart 2022]