Almanya’da AfD’nin yeni hedefi birinci parti olmak

UHA / İnternational News Agency
UHA Haber’den Gazeteci Tuba Nur TÜRKEL’in DW’ye dayandırdığı haberinde, Almanya’da Pazar günü yapılan erken seçimlerde Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) yüzde 28,5’lik oy oranıyla birinci gelse de seçimin asıl kazananı aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi oldu. 2012’de kurulan parti 2021 seçimlerindeki oy orannı ikiye katlayarak yüzde 20.8’lik sonucu ulaştı.
AfD’nin Eş Genel Başkanı ve seçimlerdeki Başbakan adayı Alice Weidel, bugün yaptığı açıklamada seçim sonucunu partisi için “tarihi başarı” diye nitelendirdi. Partinin henüz 12 yaşında olduğunu ve üç yılda oy oranını ikiye katladığını belirten Weidel, geçen seneki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden bu yana da yedi ay gibi kısa bir sürede oylarını 5 puandan fazla artırdıklarını kaydetti.
Avrupa’da şimdiye dek bu kadar kısa sürede bir halk partisine dönüşen örnek bulunmadığını belirten Weidel, oylarda artış eğiliminin sürdüğünü ve Almanya’nın ikinci büyük partisi olarak konumlarını pekiştirdiklerini vurguladı.
“Milyonlarca seçmeni dışlayamazsınız”
Weidel, seçimlerde birinci gelen Hristiyan Birlik partilerine koalisyon çağrısını da yineleyerek “Sorumluluk üstlenmeye hazırız. Çünkü Alman seçmen, siyasi değişim için oy kullandı. CDU ile birlikte güçlü bir çoğunluğumuz var. Seçmen merkez sağ hükümet istiyor. Bunu hayata geçirmek sonuçta CDU’ya bağlı” diye konuştu. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi lideri Friedrich Menz’in AfD’yi dışlayan tutumunu sürdürdüğünü ve bu tutumun demokratik olmadığını söyleyen Weidel, “Milyonlarca seçmeni dışlayamazsınız” dedi.
Weidel, ilerleyen süreçte pragmatik bir tutum benimseyeceklerini belirterek ana hedeflerinin bir sonraki seçimde CDU’yu geçerek birinci parti hâline gelmek ve hükümeti kurma görevini almak olduğunu, bunun için son derece iyi ön koşullara sahip olduklarını belirtti.
İslam ve göç karşıtı söylemleriyle dikkat çeken, Ukrayna’ya yardımların durdurulmasını, Almanya’nın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasını savunan AfD, Nasyonal Sosyalizm dönemine ait yasaklı sloganlar kullanan bazı üyeleriyle de geçmişte sık sık gündeme gelmişti. Partinin bazı kesimleri aşırı sağ eğilimler nedeniyle Alman iç istihbaratının gözlemi altında.
Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) liderleri Markus Söder ve Friedrich Merz. Fotoğraf: Michael Kappeler/dpa/picture alliance
Doğu eyaletlerinde açık ara birinci parti oldu
Birlik partilerinin Başbakan adayı ve seçim sonuçlarına göre müstakbel Başbakan Merz, seçim kampanyalarının son dönemecinde göçün sınırlanması gibi AfD’nin tekelindeki konulara ağırlık vererek aşırı sağcı parti seçmenlerinden oy kazanmayı hedeflemiş, AfD’nin oylarını yarıya indireceğini söylemişti. Ancak seçim sonuçlarına göre bu hedefinde başarılı olamadı. AfD’nin Başbakan adayı Alice Weidel seçim gecesi yaptığı konuşmada bu duruma işaret ederek “Bizi yarıya indirmek istiyorlardı ama tam tersi oldu” dedi.
AfD, eski doğu eyaletlerinde ise açık ara birinci güç oldu, Berlin eyaleti dışında neredeyse doğudaki tüm seçim bölgelerinden birinci parti olarak çıktı. Ülkenin doğusunda AfD’ye destek yüzde 40-45 seviyelerine ulaştı, bazı bölgelerde yüzde 50’ye yaklaştı.
İlk hedef “yangın duvarı”
Almanya genelinde ikinci parti konumuna yükselen AfD’nin kurulacak koalisyonda yer alma şansı ise yok. Bunun nedeni, demokratik sistem partileri arasında aşırı sağcı partiyi hükümete sokmamak adına kararlaştırılmış dışlama politikası. “Yangın duvarı” adı verilen bu politika, daha birkaç hafta önce CDU’nun iktidar partilerini karşısına alarak Federal Meclis’ten AfD’nin desteğiyle geçirdiği önergeyle önemli bir sınamayla karşı karşıya kalmıştı. Oylama öncesinde “Ben teklifi sunarım, kimin destek vereceği umurumda değil” diyen CDU lideri Merz, gelen tepkiler üzerine AfD ile herhangi bir koalisyona gitmeyeceğini yeniden vurguladı. Merz seçim akşamında da AfD’nin “Ellerimizi uzattık, iş birliğine açığız” çağrısına “Bize istediğiniz gibi elinizi uzatabilirsiniz. Bu ülke için yanlış politikalar izlemeyeceğiz” yanıtını verdi.
AfD Eş Genel Başkanı Tino Chrupalla da özellikle aşırı sağcı partinin birinci geldiği doğu eyaletlerinde hükümetlerde yer alma beklentisini dile getirerek “Yangın duvarı hâlâ başarı getirir mi, CDU’nun bir kez daha düşünmesi gerek” dedi. AfD’nin diğer partilerle iş birliğine yetkin olduğunu belirten Chrupalla, “Doğu Almanlar, yangın duvarı istemediklerini çok açık şekilde söyledi. Biz yangın duvarı örmüyoruz. Yangın duvarları örenler, alevde kendileri mangal olur” ifadesini kullandı.
Gözler bir sonraki seçimde
CDU’nun net tutumu nedeniyle AfD’nin en azından federal düzeyde hükümette yer alması mümkün görünmüyor.
Bu nedenle parti şimdiden gözünü bir sonraki seçimlerdeki hedefe dikmiş durumda: Almanya genelinde birincilik. Eş Genel Başkan Chrupalla da Weidel gibi birincilik hedefine vurgu yaparak “Programımızı geliştirmeye devam edeceğiz, profesyonelleşeceğiz ve bir sonraki seçimlerde yüzde 5-6 daha fazla oy alacağız” dedi.
Elon Musk, AfD’nin seçim etkinliğine görüntülü bağlantı yoluyla katılmıştı.Fotoğraf: Hendrik Schmidt/dpa/picture alliance
ABD’nin açık desteği
AfD’nin yükselişinde dikkat çekici bir durum da Almanya’da bir partinin hem ABD’nin hem de Rusya’nın desteğine sahip olması. ABD’de Trump yönetiminin önde gelen isimlerinin kampanya döneminde açık açık AfD’ye destek vermesi tartışmalara yol açmıştı.
Trump’ın en yakın çevresindeki isimlerden teknoloji milyarderi Elon Musk, sahibi olduğu sosyal medya platformu X’ten seçim kampanyaları döneminde AfD’nin Başbakan adayı Alice Weidel ile canlı yayın yapmış, partinin kongresine görüntülü bağlanarak konuşmuş, “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir” paylaşımıyla dikkat çekmişti. Başkan Yardımcısı JD Vance de Münih Güvenlik Konferansı için geldiği Münih kentinde Weidel ile bir görüşme yapmış, CDU’ya “yangın duvarını yıkma” çağrısında bulunmuştu.
Rusya’nın desteği bu kadar açık olmasa da Alman güvenlik ve istihbarat birimleri Moskova’nın AfD lehinde özellikle sosyal medya platformları üzerinden yoğun kampanyalar yürüttüğü ve bu tür kampanyaları desteklediğinden şüpheleniyor.
Gazeteci* Tuba Nur TÜRKELİ