Sağlıkta şiddet en çok Aile Sağlığı Merkezleri’nde ve acil Servislerde yaşanıyor!
Şiddet; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanımına göre “kişinin kendisine bir başkasına veya bir gruba karşı yaralama, ölüm, psikolojik zarar, gelişme geriliği ya da mahrumiyet ile sonuçlanan ya da sonuçlanma olasılığı yüksek olan tehdit ya da kasıtlı güç kullanımıdır.” Sağlık kurumlarındaki şiddet ise “hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan; tehdit davranışı, sözel tehdit, ekonomik istismar, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum” olarak ifade edilmektedir.
UHA / İnternational News Agency
[Dr. Mehmet Güncan]
Özel Çekirge Kalp Ve Aritmi hastanesi Genel Müdürü Dr. Mehmet Güncan, kaleme aldığı“Sağlıkta şiddetin boyutları” başlıklı yazısını UHA Haber’e değerlendirdi.
Şiddete uğrayan sağlık çalışanları
Dr. Mehmet Güncan, mesleği gereği stresli bireylerle yakın temasta bulunan sağlık çalışanlarının diğer mesleklere oranla şiddete uğrama yönünden daha fazla risk altında olduğuna dikkat çekti.
Dr. Güncan, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Hemşireler Birliği’nin (ICN) 2002 yılı “Sağlık Sektöründe İş Yeri Şiddeti” başlıklı ortak raporunda sağlık çalışanlarının yarısından fazlasının çalışma yaşamı boyunca şiddete uğradıklarını açıkladığını ve rapora göre, sağlık alanında hizmet verenlerin diğer iş alanlarında çalışanlara oranla 16 kez daha fazla saldırıya uğradığının altını çizdi.
“Türkiye’de sağlık kurumlarında yaşanan şiddet incelendiğinde; şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının ilk sırada yüzde 37.4’ünün acil serviste çalıştığı, yüzde 48.1’inin sözel şiddete maruz kaldığı, yüzde 70.9’unun şiddete hastayla ilgili işlem yaparken maruz kaldığı, şiddet uygulayanın yüzde 54.9’unun erkek, yüzde 69.4’ünün hasta yakını olduğu gösterilmiştir” diyen Dr. Mehmet Güncan, şunları söyledi:
“Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 57.7’si hasta yakınından, yüzde 28.8’i hasta ve hasta yakınlarından, yüzde 11.5’i hastalardan; erkek sağlık çalışanlarının ise yüzde 83’ü hasta yakınından, yüzde 10’u hasta ve hasta yakınından, yüzde 3’ü hastalardan ve yüzde 3’ü diğer kişilerden kaynaklanan şiddete maruz kaldı.
Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı bu şiddet oranı 2009 yılı ve öncesinde yüzde 21,2 iken, 2010 – 2014 yıllarında yüzde 39,5 ve 2015 – 2019 yıllarında yüzde 80,4 olarak ortaya konuldu. 2020 yılının ilk yarısında bu oran yüzde 54,9 ulaşmış ve sürekli artış gösteren sağlıkta şiddet olgularının vahametini gözler önüne serdi”.
Sağlıkta şiddet oranlarının 2020 yılının ilk 6 ayında, “son 11 yılın en yüksek seviyesine” ulaştığını hatırlatan Özel Çekirge Kalp Ve Aritmi hastanesi Genel Müdürü Dr. Mehmet Güncan, Sağlıkta şiddetin en çok aile sağlığı merkezlerinde ve acillerde yaşandığının altını çizdi.
Dr. Mehmet Güncan, Aralık 2015 ve Eylül 2020 tarihleri arasında sağlık kurum ve kuruluşlarında, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet nedeniyle yapılan beyaz kod başvurularının 18 bin 358’inin soruşturmalarının devam ettiğini belirterek, bugüne kadar yargılaması sonuçlanan dosyalarda 3 bin 64 adli para cezası ve bin 811 hapis cezası verildiğini dile getirdi.
Şiddete maruz kalma oranlarının bu kadar yüksek olunca, şiddetle karşılaşma endişesinin de yükseldiğini açıklayan Dr. Mehmet Güncan, “Hiç şiddetle karşılaşmamış katılımcılar da dahil olmak üzere, şiddet endişesi yaşayan sağlık çalışanlarının oranı yüzde 82’dir. Her 10 sağlık çalışanından 8’i şiddetle karşılaşma konusunda endişe yaşamaktadır” dedi.
Dr. Mehmet Güncan, Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının yaşamlarını tehdit ettiğini hatırlatarak, “Sağlık çalışanları, COVID-19 hastalığı ile özdeşleştirilerek damgalama, ötekileştirme, ayrımcılık gibi davranışlarla karşı karşıya kalmıştır. Pandemi sürecinin uzaması ve belirsizlikler ise sağlık çalışanlarında ve toplumda giderek kaygı ve korkunun artmasına yol açmaktadır. Bu durum yine şiddetin artmasına ve sağlık çalışanlarında önemli ruhsal sorunlara neden olmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ne şekilde olursa olsun kabul edilemez. Günübirlik, sıradan çözümler sorunun çözümüne katkı sunamayacağı, sorunu daha da zorlaştırmakta” olduğunu kaydetti.
COVID-19’a bağlı ortaya çıkan pandeminin dünyayı etkisi altına alırken tüm sağlık çalışanlarının da her olağan dışı durumlarda olduğu gibi yine kendi yaşamlarını hiçe sayarak görevlerin başında, en ön saflarda yerlerini aldığının altını çizen Özel Çekirge Kalp Ve Aritmi hastanesi Genel Müdürü Dr. Güncan, “Hastalığın bulaşması, aşırı yoğun çalışma, aile ve sosyal yaşamın yok denecek düzeye inmesi, geleceğe yönelik planların ötelenmesi, ruhsal travmalar, sağlıklarının kalıcı olarak bozulması ve ölümler ilk akla gelenlerdir. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları arasında yer alan ve Türkiye’de önemli bir sorun olan şiddet, pandemi döneminde de farklı boyutlar kazanarak artmaya devam emektedir” şeklinde konuştu.
Toplumdaki bireylerin sağlıklı iletişim kuramamaları ve kendini ifade eksikliklerinin de şiddeti doğuran nedenler arasında sayıldığını ifade eden Dr. Mehmet Güncan, “Sağlıklı iletişimde bulunamayan ve kendini ifade edemeyen bireyler sağlık hizmeti taleplerinde sorunlar ortaya çıkmakta” olduğunu belirtti.
Dr. Güncan, son bir yıl içinde şiddete maruz kaldığını belirten sağlık çalışanlarının, şiddetin neden meydana geldiğine dair görüşlerinin ise, “Şiddeti uygulayan kişinin şiddeti kendine hak hak görmesi “ seçeneği üzerinde yoğunlaştığını belirterek, “Bu durum bizi, şiddetin bireyler tarafından normal algılandığı sonucuna götürmektedir” dedi.
Çözüm yolu’nun, yaşlısından gencine, hastasından sağlıklısına 84 milyonun top yekun duyarlılık göstermesinden geçtiğine dikkat çeken Özel Çekirge Kalp Ve Aritmi hastanesi Genel Müdürü Dr. Mehmet Güncan, şunları söyledi:
“Şiddete karşı alınacak önlemlere ilişkin birincil korunmada, öncelikle şiddetin hoş görülmediği bir ortamın oluşturulması, işyerinde meydana gelen şiddet olaylarının, şiddet türüne bakılmaksızın suç sayılması, bunun için gerekli yasal altyapının oluşturulması gerekmektedir. Sağlık çalışanları için güvenli bir çalışma ortamı oluşturulması için özellikle şiddet olaylarının sık gerçekleştiği yerler olan yataklı servis ve acillerde gerekli fiziki ve idari önlemler alınmalıdır.
Şiddet anında güvenlik personeli desteği sağlanmalı, güvenlik personeli sayısı ve yetkisi artırılmalıdır. Sağlık çalışanına yönelik şiddetin önemli kaynağı bu çalışmada hasta ve hasta yakınları olduğu belirlenmiştir. Hasta ve hasta yakınlarının olduğu yerlere şiddet uygulamanın yasal bir suç sayıldığı, kişiyi şiddet uygulamaktan caydıracak önemli mesajların olduğu pano, poster ve broşürler asılmalı, şiddete karşı toplumsal farkındalık artırılmalıdır. Sağlıkta şiddet olaylarının önüne geçebilmek için yasal mevzuatın eksikliği dikkate alınarak şiddet uygulayıcılara karşı caydırıcı yeni yasal düzenlenmelerin acilen çıkarılması, adli mali yaptırımların uygulanması gerekmektedir”.
Dr. Mehmet Güncan, konuşmasının sonunda ise “Sağlık hizmetleri sunulurken karşılıklı olarak “Önce İnsan” prensibiyle hareket edilmeli; empati, hoşgörü ve iyi niyet ile yaklaşılmalıdır. Amaç; şiddet ve baskı ile değil, karşılıklı iyi niyet ve saygı çerçevesinde çalışılarak ulaşılması gerekir. Karşılıklı saygı, hoşgörü ve iyi niyet içerisinde iletişime geçerek doğru, eksiksiz bilgilerle hızlı sağlık hizmeti alınabilir” şeklinde kaydetti.
Gazeteci* Ataner YÜCE, TRT