Enflasyon, ücret ve vergi üçgeni
Haziranda enflasyon % 38.21’le son 18 ayın en düşük seviyesini gördü. Baz etkisinde seri sonuna geldik. Vergi ve maaş artışlarının enflasyon açısından olumlu sinyaller olmadığını unutmayalım.
Prof. Dr. Nurullah GÜR & İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan Yardımcısı
Enflasyondaki düşüş, sekizinci aya ulaştı. Haziran ayında yıllık bazda enflasyon yüzde 38.21’e gerileyerek, son 18 ayın en düşük seviyesini gördü. Bununla birlikte, baz etkisinde seri sonuna geldiğimizi söyleyebiliriz. Haziran verileri, negatif trendin yatay bir seviyeye dönüşmeye başladığını gösterdi.
Önümüzdeki aylarda, enflasyonda yılın ilk yarısındaki gibi büyük düşüşlerin artık görülmeyeceğini söyleyebiliriz. Aksine, bazı aylar enflasyon kafasını yeniden kaldırabilir. Seçimlerden sonra döviz kurlarında artış yaşandı. Kurda yukarı yönlü bir hareket bekleniyordu. Ama yükselişin bu denli hızlı gerçekleşmesi hesap edilmiyordu. Dolayısıyla, kurdaki bu hareketin enflasyonist bir etkisi olacaktır. Benzer şekilde asgari ücret zammının da öyle… Öncül etkileri bayram çıkışında deneyimlemeye de başladık. Son günlerde mal ve hizmet fiyatlarında hissedilir artışlar yaşandı.
Bu hafta enflasyonu etkileme potansiyeli yüksek başka gelişmeler de vardı. Seçim döneminde verilen sözlerden biri memur maaş zammıydı. Beklenen oldu. Asgari ücretin ardından memur maaşlarına da hatırı sayılır bir artış yapıldı. Bu hamleler, ücretli çalışan kesimin enflasyon altında ezilmesini engellemek adına makul adımlar. Ancak, bu artışların enflasyon açısından olumlu sinyaller olmadığını unutmayalım. Yılın geri kalanında enflasyonun bazı aylarda yükseldiğine bazen de yatay bir seyir izlediğine şahit olabiliriz.
MALİ DİSİPLİN ADINA
Memur maaş zammının tek etkisi enflasyon üzerine olmayacaktır. Bu zam, kamu bütçesine de ilave bir yük bindirecek. Kamu görevlilerine yapılacak 8 bin 77 liralık seyyanen artışın bu yıl Hazine’ye maliyeti yaklaşık 180 milyar TL. Bu rakama yüzde 17.55’lik normal ücret artışı dahil değil. Kamu bütçesinin üzerine EYT ve deprem sonrası inşaat yatırımları gibi olağandışı diğer yüklerin geleceğini de unutmayalım. Tüm bu ilave harcama kalemleri bütçe açığının artmasına neden olacak. Enflasyon ve cari açığın yüksek olduğu bir yılda makro istikrar için mali disiplini gözetmenin hem psikolojik hem de rakamsal olarak bir etkisi var. Bunun için ilave bütçe gelirlerine ihtiyaç duyulacağı herkesin malumuydu. Mevcut Vergi oranlarının arttırılması ve bazı ilave vergilere başvurulması bekleniyordu.
Bu hafta vergilere dair durum netlik kazandı. Kurumlar Vergisi ve KDV oranlarının yanı sıra harç bedelleri artırıldı, ÖTV’de enflasyon ayarlaması yapıldı. MTV bir defaya mahsus olarak bu yıl iki kez ödenecek. Vergi artışlarının beklenenden daha sıkı geldiğini söyleyebiliriz. Türkiye yıllardır vergi sisteminde dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki dengesizlikten ve bunun neden olduğu vergi adaletsizliğinden muzdarip. Yeni vergi ayarlamalarının bu önemli soruna orta ve uzun vadede nasıl etki edeceğini yakından takip etmek gerekiyor. Mali istikrar kadar önemli olan bir konu da mali yükün adil şekilde paylaşılmasıdır. Günün sonunda bu vergi artışlarının, enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir etki oluşturacağını da söyleyebiliriz.
MERKEZ’İN YOLU
Yılsonu enflasyonunu belirleyecek en önemli unsurların başında Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırma stratejisi var. Son toplantıda, Merkez Bankası politika faizini 6.5 puan artırarak yüzde 15’e çıkarmış ve sıkılaşmanın devam edeceği sinyalini vermişti. Piyasalar, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının karar metnini yeterince net ve kararlı bulmamıştı. Bu hafta PPK toplantı özeti yayınlandı. Toplantı tutanağı mahiyetindeki özet, ilk açıklanan karar metnine göre daha net ve kararlı mesajlar içeriyor. Bu özet metni, para politikasının öngörülebilirliğini ve enflasyon beklentilerinin normalleşmesini destekleyici bir adım olarak değerlendirilebilir. Bir sonraki PPK toplantısında TCMB’nin nasıl bir karar açıklayacağı son derece kritik bir hale geldi. Önceki toplantıdakiyle aynı derecede bir sıkılaşma hamlesi gelmesi, enflasyonla mücadele yolunda yeni ekonomi yönetimine güveni ve kurumsal kredibiliteyi arttırır. Zira, enflasyon beklentilerini yönetmeden enflasyonu tek hanelere çekmek ve orada kalıcı kılmak mümkün değildir.
Yukarıda belirtiğimiz üzere, fiyatları ve enflasyon beklentilerini etkileyecek çok sayıda unsur bir araya geldi. Yılsonu enflasyon tahminleri de haliyle revize edilecek. TCMB üçüncü enflasyon raporu ile birlikte güncel tahminlerini 27 Temmuz’da açıklayacak. Bu raporda kur, ücret ve vergi artışlarının enflasyon üzerindeki olası etkilerine dair detaylı çalışmaların sonuçlarını ve bunun neticesinde para politikasının gelecek seyrine yönelik önemli ipuçlarının alınması bekleniyor.