Analiz: Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, ‘Güneydoğu Asya ülkelerine artan savunma sanayii ihracatları’
ANKARA – UHA HABER / Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı için ‘Yeniden Asya Girişimi ve Türk Savunma Sanayiinin Güneydoğu Asya Açılımı’ konusunda yapmış olduğu analizin bugün de son bölümünde ‘Güneydoğu Asya ülkelerine artan savunma sanayii ihracatları’ konusuna değiniyor.
Diren DOĞAN, Uluslararası ilişkiler disiplininde sıklıkla atıf yapılan İbn Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözünün Türk savunma sanayii sektörünün gelişimini açıklamak için de kullanılabilecek alıntıların başında geldiğini açıkladı.
Türkiye’nin oldukça zor bir coğrafyada konumlandığını söyleyen DOĞAN, Bölgesel krizlerin kesişim noktasında yer alan ve bu krizlerden minimum düzeyde etkilenmeyi amaçlayan bir ülke olarak Türkiye’nin şüphesiz ki dış politikasında kullanılan en önemli enstrümanlardan birinin caydırıcılık olduğunun altını çizdi.
Diren DOĞAN, “Caydırıcı güç, bu tür krizlerin etkilerini mümkün olan en düşük seviyeye indirerek savaş riskini azaltan ve bir bakıma barışa hizmet eden önemli bir araçtır. Bu kapsamda Türk savunma sanayiinin son yıllarda gerçekleştirdiği dikkat çekici atılım bir bakıma bölgesinde meydana gelen krizler paralelinde şekillenmekte” olduğunu ifade etti.
Suriye’nin yaşadığı istikrarsızlıkların aslında Türkiye’nin 911 kilometre uzunluğundaki sınır komşusunda gerçekleştiğini söyleyen Öğr. Göv. Diren DOĞAN, Afganistan krizinin oluşturduğu göç dalgasının Türkiye’de ortaya çıkardığı güvenlik problemlerini ya da herhangi bir kara sınırı bulunmamasına rağmen Ukrayna krizinde Türk sularına sürüklenen mayınların oluşturduğu güvenlik endişelerini bu kapsamda hatırlamanın önemli olduğunu dile getirdi.
“Nitekim Türkiye’nin ilk dönemin ardından yerli ve milli savunma sanayii girişimindeki önemli adımlarının da Kıbrıs sorunu paralelinde gelen Johnson Mektubu ile atıldığı düşünüldüğünde aslında bölgesel krizler Türk savunma sanayiinde bir bakıma tetikleyici bir etki ortaya çıkarmıştır” diyen Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, şunları söyledi:
“Bugün gelinen noktada Türk savunma sanayii şirketlerinin özellikle savunma ve güvenlik teknolojileri noktasında uluslararası alanda tercih edilen tedarikçiler arasında kendine yer bulduğu görülmektedir.
Bölgesel krizlerle mücadele edilirken sahada ulaşılan başarıların masada meydana getirdiği etkilere ek olarak koronavirüs (Covid-19) salgınının küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkardığı sıkıntılarla birlikte sürecin Türkiye için bir fırsata dönüştüğü de açıkça görülmektedir.
Türkiye’nin savunma alanında bütünüyle pazar ülke olduğu bir dönemden sıyrılarak aynı zamanda ihracatçı ülke rolüyle kazançlı bir sürece girdiği, ivmeli biçimde artan ihracat rakamlarının yanı sıra çeşitlenen talep sahibi ülkelerden de anlaşılabilmektedir”.
Öğr. Göv. Diren DOĞAN, bu doğrultuda son yıllarda Güneydoğu Asya ülkelerinin savunma sanayii alanında Türkiye ile ticari ilişkileri oldukça dikkat çektiğini belirtti.
DOĞAN, Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland ve Singapur’u içeren faal ve potansiyel pazar ağının özellikle Yeniden Asya Girişimi ile bölgeye yönelik yoğunlaşan diplomatik faaliyetlerle her geçen gün giderek genişlemekted olduğunu kaydetti.
ENDONEZYA
Bu kapsamda Güneydoğu Asya ülkeleri arasında ihracat kapasitesinin genişliği ve ortak proje yürütme potansiyelinin yüksekliği nedeniyle Endonezya, Türk savunma sanayii açısından önemli bir aktördür. İki ülkenin ortak girişimiyle Haziran 2014’te “orta sınıf tank” üretimi için imzalanan mutabakat zaptı, 2019’daki IDEF savunma sanayii fuarında “Orta Ağırlık Sınıfı Tank Seri Üretim ve İş Birliği Sözleşmesi” olarak bir üst seviyeye yükselmiş ve nihayetinde Mart 2022’de ilk parti Kaplan MT (Harimau) orta sınıf tankların Türkiye üretimi tamamlanarak Endonezya’ya sevkiyatı yapılmıştır. Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ait bir şirket olan HAVELSAN tarafından Endonezya donanmasının yeni açık deniz karakol gemilerinde kullanılmak üzere ADVENT Savaş
Yönetim Sistemi 2022’de teslim edilmiştir.
Endonezya’nın Türk savunma sanayii şirketlerinden ithal ettiği ürünler; Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı girişimiyle kurulan bir savunma sanayii şirketi olan ASELSAN’ın Endonezya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki denizaltılara yönelik ZOKA Akustik Torpido Karşı Tedbir Karıştırıcı/Aldatıcı teslimatı ve Endonezya Sahil Güvenlik Komutanlığına (BAKAMLA) ihraç edilen MUHAFIZ 30 mm Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri ile devam etmiştir.
Bu doğrultuda Türkiye’nin Endonezya’ya yönelik ihracat kapasitesinin yıllara göre dağılımına bakıldığında 2019’un ilk on aylık döneminde 377 bin dolar seviyesinde olan savunma ve havacılık sanayii ihracatının 2020’nin aynı döneminde 27,1 milyon dolara yükseldiği; 2021’in ilk çeyreğinde 2 milyon 311 bin dolar olan ihracat kapasitesinin yüzde 361,3’lük bir artışla 2022’nin aynı çeyreğinde 10 milyon 661
bin dolara ulaştığı görülmektedir.
MALEZYA
Güneydoğu Asya ülkeleri arasında Türk savunma sanayii ürünlerinin vitrini konumunda olan Malezya’da ise Türk firmalarından tedarik edilen ürün çeşitliliği oldukça dikkat çekmektedir. ASELSAN’ın 2017’de Malezya’da kurduğu “ASELSAN Malaysia” firmasının ateşlediği yerli üretim atılımı bu ülkede oldukça ilgi görmüştür.
Bu kapsamda Malezya Sahil Güvenlik Kuvvetleri için üretilen MUHAFIZ 30 mm Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri’nin sahil güvenlik botlarına montajı ile artan savunma alanındaki iş birliği, 2019’da gerçekleşen Kuala Lumpur zirvesi vesilesiyle Malezya’ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ile görüşmesinin ardından iki ülkenin savunma ve teknoloji şirketleri arasında imzalanan on dört farklı mutabakat anlaşması (MoU) ile ivme kazanmıştır. Savunma alanında kurulan bu iş birliği ağı, 2021’de Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) nezdinde gerçekleştirilen Malezya ziyareti ve Kuala Lumpur Üniversitesi ile havacılık alanında imzalanan iş birliği anlaşmasıyla daha yoğun hale gelmiş ve aynı yılın sonunda TUSAŞ Malezya Ofisinin açılmasıyla neticelenmiştir.
Günümüzde ise TUSAŞ tarafından geliştirilen ANKA insansız hava aracı ve HÜRJET eğitim ve hafif taarruz uçağının Malezya’ya satışına yönelik haberler gündemi meşgul etmektedir.
Malezya ile güçlü bağları bulunan ve Türkiye’nin ilk özel savunma sanayii şirketi olan FNSS ise kara platformları noktasında bu ülkeye ihraç ettiği ürünlerle ve savunma sanayii alanında Malezya’nın yönünü Türkiye’ye çevirmesinde oynadığı rolle dikkat çekmektedir.
2000’de paletli Zırhlı Muharebe Aracı (ACV300 ADNAN) projesi ile başlatılan, 2008’de ilave ACV-300 ADNAN araçları ve ACV-19 120 mm Havan Araçları tedariki projeleriyle devam eden ticari ilişkiler 2011’de 8×8 Tekerlekli Zırhlı Araç (AV-8) projesi ile sürdürülmüştür.
Bu doğrultuda 2022’de Malezya Ulusal Haber Ajansı BERNAMA tarafından hazırlanan ve Malezya 4. Mekanize Tugayını konu edinen bir belgeselde yer alan Malezya ordusuna ait Türk yapımı ACV-300 ADNAN ve AV8 Gempita araçları Türk markalarının uluslararası prestijinin artmasına katkı sağlamıştır.
Bu araçlar ülke genelinde mekanize zırhlı birliklerinin bel kemiğini oluşturmaktadır. Özellikle AV-8 projesinin bir özelliği de Türkiye’nin Malezya’ya sağlamış olduğu teknoloji transferidir. FNSS tarafından otuz yıl önce yurt dışından teknoloji transferiyle ZMA üretilirken 2011’de AV-8 8×8 projesiyle Malezya’ya teknoloji transferi sağlanmıştır.
Tüm bu gelişmelerin paralelinde 2021’in ilk çeyreğinde 1 milyon 945 bin 450 dolar olan Türk savunma sanayiinin Malezya’ya gerçekleştirdiği ihracat payı yüzde 34,7’lik büyümeyle 2022’nin aynı çeyreğinde 2 milyon 256 bin 510 dolar olarak kayıtlara geçmiştir.
İki ülke arasındaki tarihi bağların kılavuzluk ettiği savunma alanındaki bu iş birliği özellikle Türk firmalarının Malezya’da düzenlenen sektör fuarlarına yoğun katılımıyla ve Yeniden Asya Girişimi paralelinde gerçekleştirilen diplomatik ziyaretlerle devam etmektedir.
FİLİPİNLER
Şüphesiz ki Türk savunma sanayii açısından 2022’nin ilk çeyreğindeki en büyük başarı yüzde 28,2’lik ihracat artışı ve başarılı bir teslimat öyküsüyle Filipinler’e yönelik T129 ATAK helikopteri ihracatıdır.
Yaklaşık 280 milyon dolar bedel ile altı adet ATAK helikopteri satın alan Filipinler, Türkiye’nin ardından ATAK helikopterlerini kullanmaya başlayan ikinci ülke olması nedeniyle özelde Güneydoğu Asya bölgesinde genelde ise tüm dünyada Türkiye’nin savunma ve havacılık sektöründe kendini kanıtlamasının anahtarını elinde tutmaktadır.
Diğer taraftan Nisan’da Filipinler Hava Kuvvetlerine teslim edilen iki adet ATAK helikopterinin yanı sıra 2020’de Filipinler ordusunun modernizasyon programı kapsamında FNSS ile Filipinler Savunma Bakanlığı arasında imzalanan sözleşmeyle Amfibi Zırhlı Muharebe İş Makinesi (AZMİM) araçları ve insanlı silah kuleleri dahil olmak üzere çeşitli lojistik destek hizmetlerinin tedarik edilmesi noktasında anlaşmaya varılmıştır. Özellikle ABD-Çin arasında süren Asya Pasifik coğrafyasındaki güç mücadelesinin stratejik bir aktörü olan Filipinler’in Türkiye ile yürüttüğü ticari iş birliği, Yeniden Asya Girişimi’nin hedeflediği çok yönlülüğün farklı bir yansımasını sunmaktadır.
Filipinler özelinde kolaylıkla görülebilen bu denge aslında coğrafyanın geneline yayılmış durumdadır.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, ‘Yeniden Asya Girişimi ve Türk Savunma Sanayiinin Güneydoğu Asya Açılımı’ konusunda SETA için kaleme almış olduğu analizinin ‘Sonuç‘ bölümünde de şunlara yer verdi:
“Ekonomik açıdan Çin’e olan bağımlılığın yanı sıra ortaya çıkan Pekin kaynaklı bölgesel güvenlik endişelerini ABD’nin savunma alanındaki yatırımlarıyla dengelemeye çalışan Güneydoğu Asya ülkeleri için Türk savunma sanayii ürünleri; fiyat-performans açısından savunma alanındaki arz çeşitliliğini sağlamak için bulunmaz bir kaynak sunmaktadır. Aynı zamanda tekil ürün sağlamak yerine anahtar teslim ürün üretimi veya sorunlara çözüm odaklı yaklaşımı benimseyen Türk firmalarına ait ürünlerin sağladığı imkanlar tercih edilebilirliğini artırmaktadır. Güneydoğu Asya özelinde incelenen ihracat atılımları Yeniden Asya Girişimi paralelinde aslında tüm Asya coğrafyasını sarmış durumdadır.
Pakistan’dan Güney Kore’ye, Kırgızistan’dan Azerbaycan ve Ukrayna’ya kadar geniş bir pazara ulaşan Türk savunma sanayii ürünleri özellikle ilgili ülkelerin gerçekleştirdiği operasyonlarda kullanılarak kendini kanıtlama ve combat-proven yetkinliğini uluslararası çevrelerce de kabul ettirme imkanını elde etmektedir.
Türkiye Dışişleri Bakanlığının sloganı olan “Sahada ve masada güçlü diplomasi”
söyleminin bir çıktısı olarak Türk savunma sanayiinin Yeniden Asya Girişimi ile oluşturduğu uyum;
özellikle geleceğin yükselen değeri olarak kabul edilen kıtada uygulanan ekonomik caydırıcılık, askeri çevreleme, karşıt ittifaklar arasında denge politikası yürütme veya aktif tarafsızlık tarzındaki stratejilere farklı bir boyut eklemektedir.
Günümüzde Asya ülkeleri bağlamında savunma ve havacılık sanayii alanında bir önceki çeyreğe göre yüzde 766,4’lük artışla ciddi bir ivme yakalayan Türkiye’nin Yeniden Asya ile bütünleşik biçimde sürdüreceği politikalar küresel aktörler tarafından da hassasiyetle takip edilmektedir”.
***
YAZAR HAKKINDA
Diren DOĞAN, Lisans derecesini 2016’da Süleyman Demirel Üniversitesi uluslararası ilişkiler programında tamamlamıştır. Aynı üniversitenin uluslararası ilişkiler anabilim dalından “Bölgesel İhtilaflar Bakımından Güney Çin Denizi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Bölge Politikaları” başlıklı tez çalışmasıyla mezun olmuştur. Doktora eğitimi esnasında Tayvan Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen “Taiwan MOFA Fellowship”i kazanarak 2021’de Tayvan’da araştırmalar yapmak üzere National Chengchi Üniversitesi’nin Tayvan Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde (TCSS) misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Aynı yıl Uluslararası İlişkilerde Kaynayan Sular: Güney Çin Denizi başlıklı kitabını yayımlamıştır. 2020 itibarıyla Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Doğan aynı zamanda NATO-AB ortaklığında kurulan Finlandiya merkezli Hibrit Tehditlerle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (Hybrid-CoE) uzman havuzunun bir üyesidir. Çalışma alanları Asya Pasifik bölgesindeki güvenlik kompleksleri, Güney Çin Denizi ihtilafı, gri bölge stratejileri ve hibrit tehditlerdir.
[UHA Haber Ajansı, 15 Haziran 2022]