Pekin-Taliban ilişkilerinin dinamikleri
ANKARA-UHA HABER / SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı araştırmacılarından Araştırmacı Deniz İSTİKBAL, ‘Çin’in Afganistan Politikası | Fırsatlar ve Riskler’ konusunda yapmış olduğu ‘Analiz’de, Pekin-Taliban ilişkilerinin dinamikleri ile ilgili ikili iş birliği imkanları inceliyor.
Araştırmacı Deniz İSTİKBAL, ‘Pekin-Taliban ilişkilerinin dinamikleri‘ konusunda yapmış olduğu ‘Analiz’i TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı‘ndan Ataner YÜCE‘ye değerlendirdi.
Deniz İSTİKBAL, Analizin ilk bölümünde Pekin’in Taliban ile olan ilişkilerini akatarırken, ikinci kısımda ise Pekin açısından fırsat ve tehditlerin neler olduğunu ortaya koyuyor.
SETA Vakfı Araştırmacısı Deniz İSTİKBAL, yoksul halk kesimleri ve zengin doğal kaynakların bir arada bulunduğu Afganistan’ın son elli yıldır iç istikrarsızlığın pençesinde bulunduğunu, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde bağımsız üç Müslüman ülkeden biri olan Afganistan’ın günümüzde yoksul tarım toplumları arasında yer aldığına dikkat çekti.
Deniz İSTİKBAL, nüfusun yüzde 55 oranında tarım sektöründe istihdam edildiği ülkenin verimli üretim altyapısına da sahip bulunmadığını hatırlatarak, çalışma koşullarının yetersizliği nedeniyle doğal kaynakların çıkarılması, işlenmesi ve uluslararası pazarlara sunulmasında da zorlukların olduğunu, Afganistan’ın uluslararası sıralamalarda genellikle son sıralarda yer alırken birçok ülkenin ekonomik gelişmişliğine ulaşamadığını açıkladı.
İnsan kaynağı açısından büyük bir potansiyel barındırsa da yeterli, kaliteli ve çağın gerekliliklerini kapsayan bir eğitim sistemini de oluşturamadığına işaret eden İSTİKBAL, Vergi toplamada dünya ülkeleri arasında 210. sırada yer alan Afganistan dışarıdan gelen yardım ve hibelere bağımlı” olduğunu ifade etti.
Deniz İSTİKBAL, şöyle devam etti:
“Gelir dağılımında ise adaletsizliğin yoğun oluşu ve fırsat eşitliği için yeterli kaynaklara sahip olunmaması ekonomik kalkınmayı negatif etkilemiştir. 33 milyondan fazla vatandaşı, yoğun genç nüfusu ve doğal kaynaklarıyla Afganistan ekonomik, siyasi ve toplumsal istikrar arayışındadır. Ekonomik istikrar ise daha çok siyasi, askeri ve toplumsal düzenin sağlanmasıyla ortaya çıkabilecektir. Son elli yıllık süreçte yabancı yatırımcıların istikrarsızlık nedeniyle girmekten çekindikleri Afganistan önemli bir eşiktedir. Toplam yatırımların 5 milyar doları geçmediği ülkede altyapının yeniden inşası için finansmana ihtiyaç vardır. Bu finansal ihtiyacını karşılayabi lecek en kritik aktör ise Çin’dir”.
Dünyanın en büyük ikinci bakır ve lityum rezervlerinin bulunduğu Afganistan’ın daha önce Çin yatırımlarını çekmeyi başardığına da değinen İSTİKBAL, “Pekin’in 100 milyar dolar değerinde bakır çıkarımı için işleme altyapısı kurduğu da bilinmektedir. 1980’lerde Sovyetler Birliği’ne yıllık 300 milyon dolarlık doğal gaz ihraç eden ülkenin yer altı kaynakları açısından önemli potansiyel taşıdığı bilinmektedir” dedi.
Araştırmacısı Deniz İSTİKBAL, Afganistan ile ikili ilişkilere sahip Çin’in diğer ülkelere kıyasla bu ülkenin işlenmemiş birçok doğal kaynağının uluslararası pazara sunabilecek tecrübe ve kabiliyete sahip bulunduğunu hatırlatarak, yeni dönemde Taliban-Pekin diyalog ortamının taraflar arasındaki ilişkilerin temelini oluşturduğunu açıkladı.
Doğu Türkistan İslam Hareketi (DTİH) nedeniyle bölgeye daha çok güvenlik merkezli yaklaşan Çin’in, Afganistan üzerinden harekete geçebilecek bölücü ideolojik ve askeri tehditten çekindiğine vurgu yapan İSTİKBAL, Taliban’ın da ülkenin yeniden inşası, dış pazarlara açılma ve madenlerin işletilmesi için Çin’e ihtiyaç duyduğunu ve bu nedenle tarafların ortak çıkarlarının belirdiği alan olan ekonomi ve güvenlik ikili ilişkilerin ana gündemini oluşturduğunu kaydetti.
“2015’te Moskova’da ilk diyalog ortamının oluşturulması ikili ilişkilerin temeline katkı sunmuştur” diyen Deniz İSTİKBAL, Afgan hükümeti ile Taliban arasındaki barış görüşmelerinin Urumçi’de yapılması ise Çin’i bölgede güçlendirmiştir. İlerleyen yıllarda taraflar arasındaki görüşmelere katılan ve Pakistan ile birlikte istikrara katkı sunmak amacıyla toplantılar düzenleyen Pekin, Taliban ile bir dizi görüşme serisi düzenlemiştir. Günümüze kadar Taliban’ın üst düzey temsilcileriyle toplantılara katılan Çinli diplomatlar ABD’nin çekilmesi sonrası bölgesel barış imkanlarına odaklanmıştır” şeklinde konuştu.
İSTİKBAL, hem Kabil hükümetiyle hem de Taliban ile görüşen Pekin’in, iktidar devrinin daha yumuşak geçmesine katkı sağlamak istediğini, Afgan ordusunun eğitim çalışmalarına başlayan ve ortak sınır devriye görevleriyle Uygur bölgesine geçişleri sıkı şekilde denetleyen Pekin’in, Taliban’ın yeniden iktidara gelişiyle iş birliğine vurgu yaptığını anlattı.
“Taliban’ın Çin’e karşı olan dini grupları desteklemeyeceğini açıklanmasının ardından Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Kabil Büyükelçiliğinin açık kalacağını dile getirmiştir” diye konuşan Deniz İSTİKBAL, “Pakistan, Türkiye ve Katar ile birlikte ülkedeki elçiliğini kapatmayan az sayıdaki ülke arasında yer alan Çin bölgesel güvenliğin sağlanmasını öncelemektedir. Bu nedenle Pekin, Afganistan’daki yönetimle iç işlerine karışmama prensibiyle diyalog ortamını kuvvetlendirmeye çalışmaktadır” dedi.
İSTİKBAL, Sovyet işgali sırasında Afgan direnişçilere askeri donanım ve eğitim desteği sunan Çin’in eski dönemde oluşan ilişki altyapısından da yararlandığını belirterek, 28 Temmuz 2021’de yapılan ikili görüşmenin ise Taliban-Pekin ilişkileri açısından bir dönüm noktasına işaret ettiğini aktardı.
Taliban’ın DTİH’nin ülke genelinde hiçbir faaliyetine izin verilmeyeceğini açıklamasının, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi tarafından memnuniyetle karşılandığını dile getiren Araştırmacı Deniz İSTİKBAL, ayrıca Wang Yi ülkeleri Taliban ile birlikte çalışmaya davet ettiğini hatırlattı.
Araştırmacısı Deniz İSTİKBAL, şunları söyledi:
“Yeni gerçekliğe uyumun temel vurucu nokta olduğuna yönelik açıklama taraflar arasındaki iş birliğinin gelişme ihtimalini göstermektedir. Pakistan’da Çinli işçilere yapılan saldırı faillerinin Afganistan’daki gruplarla bağlantılı olması da Taliban-Pekin arasındaki iş birliğini öne çıkarmıştır. Taliban’ın kurucuları arasında yer alan Molla Abdülgani Birader’in de Afganistan topraklarının Çin’e karşı yapılabilecek saldırılarda kullanılmayacağına dair söz vermesi taraflar arasındaki diyalog ortamının gelişmesini sağlamıştır”.
“Taliban-Pekin arasındaki ilişkilerin önemli noktalarından biri Çin toplumunun negatif yaklaşıma sahip olmasıdır” diyen İSTİKBAL, Taliban’ın iktidara gelişinin ardından insan hakları konusunda Çin sosyal medyasında yer alan yorumların tarafların diyalog imkanlarına zarar verebilecek bir dinamik olarak da ele alınabileceğine işaret etti.
Taliban yönetimini eleştiren yorum ve videoların Çin’in Twitter’ı olan Weibo gündeminde beşinci sıraya kadar yükselmesinin toplumsal rahatsızlığın işareti olduğunu ifade eden Deniz İSTİKBAL, “Pekin tarafından sıkı bir şekilde denetlenen yerli sosyal medya uygulamalarında Taliban’a karşı gelişen negatif bakış ilerleyen dönemde ortak girişimlerin önüne geçebilir. Ancak sınır güvenliği konusu ve Batı Asya’da bulunan Çin yatırım bölgelerine saldırı ihtimali Taliban-Pekin ilişkilerinin sürmesine yardımcı olacaktır” dedi.
İSTİKBAL, Orta Asya ülkelerinin istikrarına da tehdit oluşturan Afganistan’daki radikal grupların Çin’i ilgilendiren diğer bir alan olduğuna vurgu yaparak, Bölgede yatırım ve projeleriyle yer alan Çin’in, radikal grupların saldırılarına maruz kalabileceğini ve Pakistan’da da aynı durumun geçerli olup Afganistan’daki istikrarsızlığın bölgeye yayılma ihtimalinin bulunduğunu açıkladı.
Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarları açısından Taliban ile görüşmelerin sürmesi ve ülkede istikrarın sağlanması gerektiğini belirten Deniz İSTİKBAL, Orta Asya ülkeleriyle birçok yatırımın, ticaret ve iş birliği antlaşması imzalamış olan Çin için bölgenin istikrarı ve güvenliğinin öncelikli bir alan olduğuna dikkat çekti.
Afganistan ile sınırları bulunan Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın Çin ile iyi ilişkileri bulunduğunu ifade eden Araştırmacısı Deniz İSTİKBAL, “Yeni İpek Yolu Projesi’nin önemli geçiş güzergah ülkeleri olan üç aktörün güvenliği ve istikrarı Afganistan ile bağlantılıdır. Orta Asya ülkelerine 56,23 milyar dolarlık yatırım yapmış bulunan Çin’in bölge ülkeleriyle ciddi boyutlarda dış ticaret hacmi vardır. Bölgeden enerji ürünleri ithal eden Çin, Orta Asya ülkelerinde istikrara önem vermektedir” şeklinde konuştu.
Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelişiyle birlikte ortaya çıkan güç boşluğu ve karmaşanın Orta Asya ülkelerini de tehdit ettiğini aktaran İSTİKBAL, Aşırı ideolojik hareketlerin Afganistan üzerinden bölgeye yayılma ihtimaline karşı Pekin’in, Taliban ile ilişkilere önem vermekte ve diyalog ortamını sürdürmek olduğunu belirtti.
Ayrıca Şangay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) üyeleri olan Orta Asya ülkelerinin Çin’in küresel vizyonunun bir parçası olduğunu açıklayan Deniz İSTİKBAL, Bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması için kurulan ŞİÖ, Afganistan’daki istikrarsızlıktan ciddi düzeyde etkilenebilir. Bu açıdan Pekin’in Taliban ile ilişkilerinde yerel, bölgesel ve küresel çıktıları bulunduğunu söyledi.
SETA Vakfı Araştırmacısı Deniz İSTİKBAL, Pekin’in Taliban ile ilişkilerindeki dinamikleri şu şekilde özetliyor:
• İktidarda bulunanlarla iç işlerine karışmama prensibiyle diyalog kurma
• Radikal gruplardan gelebilecek saldırıların önüne geçme
• Batı Asya’da istikrarı sağlama ve ekonomik entegrasyonu kuvvetlendirme Orta Asya ülkelerinin güvenliğine katkı sunma ve radikal ideolojilerin yayılmasını engelleme
• Afganistan’ın yeniden inşasına katkı sağlama ve ülkenin işlenmemiş doğal kaynaklarını piyasaya sunma
• ABD’nin çekilmesinin ardından ortaya çıkan boşluktan yarar sağlama ve küresel imajına katkı sunma
• İkili ilişkilerden yarar sağlayarak dış ticaret ve yatırımları geliştirme
• ŞİÖ’ye üye ülkelerin güvenliğine ve istikrarına katkı sağlama
• Yeni İpek Yolu Projesi için alternatif güzergahlar ortaya çıkarma
Ancak Taliban’ın insan hakları açısından sahip olduğu geçmişinin, Çin toplumunun eleştirilerine neden olduğunu hatırlatan İSTİKBAL, İlerleyen dönemde hükümet ve toplum arasında Taliban ile ilişkilerde ayrışma yaşanabileceğini ve bu nedenle Pekin-Taliban ilişkilerinin zarar görebilir ve iş birliği ortamının zayıflayabileceğine dikkat çekiyor.
YAZAR HAKKINDA
DENİZ İSTİKBAL, Lisansını İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde (2016) tamamladı. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Uluslararası Politik Ekonomi Bölümü’nde “Güney Kore ve Türkiye’nin Kalkınma Planlarının Ekonomi Politik Analizi” adlı tezi (2018) ile bitirdi. Doktora eğitimine İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Afrika’da Çin Yatırımları: Nijerya, Güney Afrika ve Kenya (2005-2019)” adlı doktora tezi ile devam etmektedir. SETA Vakfı’nda ekonomi araştırmaları alanında çalışan İstikbal’in akademik ilgi alanları arasında ekonomik kalkınma, ekonomi politik, enerji ekonomisi, enerji güvenliği, tarım ekonomisi, uluslararası finans kuruluşları, dış yardım, Çin dış politikası, Afrika ve Asya Pasifik gibi konular yer almaktadır.
[UHA Haber Ajansı, 26 Ekim 2021]