Zafer Partisi Sözcüsü Karamahmutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür”
* Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, Zafer Partisi’nin haftalık basın toplantısında konuştu.
* Azmi Karamahmutoğlu, “Cumhuriyet Türkiye’si olarak almış olduğumuz bu emaneti 101 yıldır yaşatıyoruz. Bir millete, bir halka, bir topluma bir devletin nasıl teklif edileceğini, bir devletin teklifinin hangi mücadeleler sonunda yapılabileceğini alınabileceğini 101 yıl evvel 29 Ekim’de Mustafa Kemal göstermişti. Fakat onun kurucusu olduğu siyasi partinin genel başkanı 101 yıl sonra milletin içinden halkın bir bölümünü, bir kesimini ayırarak onlara bir devlet teklifinde bulunma gafletini, cüretini göstermiştir” dedi.
Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, şunları söyledi:
“MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli’nin 2023 vizyonu diye ortaya koymuş olduğu, kavramlaştırdığı bu siyaseti daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan sahiplenmiş ve 2023 vizyonu diye sürekli olarak işlemişti. Hem Devlet Bahçeli’nin hem AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan sonra haftaki açıklamalardan onların 2023 Türkiye vizyonunun aslında Cumhuriyet Türkiye’sini tamamen değiştirmeye, dönüştürmeye dönük olduğunu anlamış bulunuyoruz. Çünkü 101 yıl önceki Cumhuriyet Türkiye’si üniter, tekil bir devlet olarak kurulmuştur.
Kuruluşunun garantisi olan ilk üç maddeye dönük olarak başlatılmış olan saldırılar da devlet protokolünün iki numarasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından itibaren başlatılmış saldırılar altındadır. Kişiye özel anayasa yapmak istediklerini geçen haftaki basın toplantımızda konuşmuştuk. Hem Milliyetçi Hareket Partisi bir anayasa taslağı teklifi hazırlamış ve bunu kasasına kilitlemiş. İçeriğinden kimsenin haberi yok. MHP Başkanlık Divanı’n da haberi yok.
Anlıyoruz ki bu anayasa değişikliği kişiye özel bir anayasa değişikliği. İçerisinde hem terör suçlusu olarak İmralı’da cezasını çekmekte olan terörist başı Abdullah Öcalan’a kişisel af içeren bir anayasa değişikliği olmakla beraber hem de Cumhurbaşkanlığı görevinde ikinci ve son dönemini yaşamakta olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir kere daha tekrar tekrar seçilebilmesinin yolunu açacak yine kişiye özel değişiklikler içeren bir anayasa değişikliği tartışmalarının içerisine ülkemizin sürüklendiğini, son genel seçimden bu yana sürekli bunun konuşulduğunu görüyor, yaşıyor, biliyoruz. Bu işaret ettiğim hususlar üzerinden bu konu sürekli dikkatimizde ve mercek altında olacaktır.
Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan açıklamasından sonra hazırlamış olduğu anayasa taslağı bizim gibi milyonlarca Türk milliyetçisini kaygılandırıyor, endişe içerisinde bırakıyor. Zira içeriğine ilişkin de kimsenin hiçbir bilgisi yok. Bu kaygımızın sebebi şudur: Ola ki Türk seçmeni bir hususu yanlış zannetme hatasına düşebilir. O da şu, Türk seçmeni Bahçeli’nin açıklamış olduğu Bahçeli’nin genel başkanlığındaki yönetimin ürettiği bu politikanın yani İmralı’daki caninin serbest bırakılmasının üstüne üstlük parlamentoya getirilip konuşturulmasının Türk milliyetçiliği siyasetinin geleneksel politikasının bir ürünü olduğunu zannedebilir. Oysa bu durum hiç de böyle değildir.
Dişe diş, kora kor sonuna kadar mücadele edecektir. Çünkü belli ki bu öylesine ortaya atılmış bir laf değildir. Bu öylesine ölçüm yapmak için edilmiş bir laf değildir. Bu gelecek 3-5 yıla yayılacak bir olgunlaşma, olgunlaştırma halkı bu sürece, bu sonuca hazırlama için yapılmış olan çabadır. Şimdilik suyun derinliğini ölçtürüyorlar.
İktidarı ve ittifakı bu olan memleketimizin bir de ana muhalefeti var. Bu ana muhalefet ne yazık ki iktidara ve iktidarı oluşturan ittifaka uymuş vaziyette onlarla birlikte adeta 101. yılında Cumhuriyet Türkiye’sini değiştirme, dönüştürme için yarış halindedirler. Öyle ki Atatürk Türkiye’sini kumar masasında pey olarak sürmüş olan CHP’nin yeni başkanı Özgür Özel, sevinçle, gururla, heyecanla mikrofonlardan, kürsüden el yükseltmekte olduğunu ve Kürtlere bir devlet teklif ettiğini söylüyorum.
Özgür Özel, kurucusu Mustafa Kemal’in olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlığı koltuğuna otururken, Atatürk Türkiye’sini pay etme yoluna gitmiş ve Kürtlere bir devlet teklif ediyorum diyerek Türkiye’yi poker masasına sürmüştür. Özgür Özel, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibidir. Bu devlet zaten Cumhuriyet Türkiye’sinin vatandaşlığına sahip olan herkesin sahipliğidir. Bu hal Türkiye’yi ancak Yugoslavyalaştırmaya, Lübnanlaştırmaya götürür.
Cumhuriyet Halk Partisi yeni anayasa çalışmaları ve PKK ile pazarlık konusunda ne yazık ki ana muhalefet partisi olarak muhalif duruşunu yitirmiş, terk etmiş ve iktidarın safına geçmiştir. CHP Genel Başkanı Özel, genel başkanlığı ele geçirdiği kongreden bu yana sarayla yapmış olduğu muhabbetlerin neticesinde adını kendilerinin yumuşama ve normalleşme diye koyduğu politikaların devamında, normalleşmeden anlamış olduğu statükonun devamı, müesses nizamın devamı, o da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının devamı olarak anlaşılmıştır.
Kürtçü terörün taleplerini karşılayacak, karşılayarak terörü bitireceğini zanneden hem bir muhalefet zihniyetimiz var hem de bir iktidar zihniyetimiz var. Devlet Bahçeli MHP’si de AKP iktidarı ile birlikte ne yazık ki PKK ile müzakere ederek ve PKK’nın kurucu cani başına özgürlük vererek terörü sonlandırabileceği hatasına yanlışına düşüyor. PKK’nın talebi kurucu liderinin serbest bırakılması değildir.
Bugüne değin PKK ne talep ettiyse, ne vaat ettiyse, terör yoluyla, şiddet yoluyla baskı bastırdığı, baskıladığı, terörize ettiği halka dönük olarak ben silahla, ateşle, kanla bir şeyler koparıyorum, size veriyorum, bana daha çok destek verin, daha çok kan dökeyim, daha çok şiddet, daha çok terör işleyin ve daha çoğunu alayım diye yoluna devam etmektedir. Diğer vaatleri arasında ya vardır, hepimizin gözü önündedir. Elinde bir paçavra sallamaktadır. Bir bayrak ilan etmiştir. Sınırları çizili muhayyel bir ülke vaat etmiştir. Haritaları ortaya dökmüştür yazılı çizi olarak. Yani sınırlarını kendince çizdiği, ütopya da olsa ve bu ütopya onlar için büyük bir distopyaya, Türkler tarafından döndürülmüş ve bundan sonra da döndürülecek olsa da bir ülke vaat etmiştir.
Abdullah Öcalan, yaptığı suçların cezasını hayatıyla ödeyecek, idam edilecekti. Hiç değilse şehitlerimizin ve gazilerimizin yürekleri birazcık olsun, gün soğuyacaktı. Fakat beklemeyen bir şey oldu. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bugünkü lideri, Devlet Bahçeli, sekiz saat süren bir toplantının bir ikna toplantısının ikna çabasının sonunda Abdullah Öcalan’ın idam edilmeyeceği kararın altına başbakan yardımcısı olarak imza attı ne yazık ki.
En son TUSAŞ’ta yaşanan çatışmalı süreçmiş. Bir tarafta eşinin gönderdiği çiçeği almaya gitmiş olan bir hanımefendi, mühendisler, güvenlik görevlileri, oranın güvenini sağlamakla olan insanlar, siviller, ve bir yanıyla da bombalarla ve makineli silahlarla onlara saldıran teröristler, bu iki tarafı çatışmalı süreç diye adlandırıyor Özgür Özel. Çatışmalı süreç. PKK’nın bölge insanını sindirmek için başlatmış olduğu, Güneydoğu bölgesindeki insanları özellikle sindirmek için başlatmış olduğu, terör saldırılarında yıldırıcı olsun diye bebek katliamlarıyla başlamışlardı öldürmeye. Şimdi bebeklerin öldürüldüğü terörist saldırılarını çatışmalı süreç olarak adlandırıyor CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel. Kuşadası’nda turistlerin bindiği minibüs patlatıldı, turistler öldü. Çatışmalı süreç. Çatışmanın bir tarafında PKK’lı teröristler…
Zehirlediniz. Fikre zehirlendiniz. Etnikçi, Kürt şovenizminin fikren sizi zehirlenmesinden sonra siz de Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadrolarını zehirlediniz. Şimdi de Türk siyasetini ve Türk toplumunu zehirlemeye devam ediyorsunuz.
MHP’deki milyonlar bu duruma tepkilidir. MHP’den 10 binlerin, 100 binlerin, 7 kişinin, 9 kişinin istifa etmesine gerek yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi’nden sadece tek bir kişinin istifa etmesi yeterlidir.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes anayasamızın 66. maddesinin tanımıyla Türk’tür. Anayasa madde 66 bunu söyler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.
Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu bu açıklama, Türkler ve Kürtlerin kardeşliği farzdır açıklaması, Türkler ve Kürtler diye bu milleti iki farklı millet haline bölmek demektir. Evet, bu budur. Kürt alt kimlikli Türkler bu duruma itiraz ediyor. Milyonlarcası itiraz ediyor. En başta da Türk milliyetçiliği siyasetinin, Türk milliyetçiliği düşüncesinin saflarında yer alan Kürt alt kimlikli Türkler bu duruma itiraz ediyor. Bunlardan MHP Genel Merkezi’nde ve Başkanlık Divanı’nda olan arkadaşlarımız da vardır. Yani siz Kürtler ve Türkler diye bölüp ayırdıktan sonra Kürtleri ayrı bir millet olarak tanımladıktan sonra hangi Kürt kimlikli Türk vatandaşını Türk milleti ailesine dahil edebilirsiniz ki?
Adalet ve Kalkınma Partisi, Devlet Bahçeli MHP’sini yanına çekmiş olmakla, kendisine müttefik kılmış olmakla, Türk Milliyetçiliği siyasetini kendisine müttefik kılmış zannetmesin. Türk Milliyetçiliği siyaseti kendisiyle bir dayanışma ve işbirliği halinde değildir.
Çünkü Türk milliyetçiliğinin temsiliyeti yalnızca ve tek başına Devlet Bahçeli MHP’sinde değildir. Türk milliyetçiliği siyasetinin ve düşüncesinin temsiliyeti artık başka partilerde de vardır. Bunun da en olanı Zafer Partisi’dir. Prof. Dr. Ümit Özdağ Genel Başkanlığındaki Zafer Partisi’dir.
Gazeteci* Mehmet Harun Yüksel