Yeni Jeopolitikte Ankara ve Bakü’nün İmkânları
Büyük güç rekabetinde Rusya’nın geleceği, Türk Devletleri Teşkilatı’nın nereye gideceğini yakından ilgilendiriyor. Batı ile Rusya arasındaki sert rekabette dengeli bir politika izlemek, Türkiye ve Azerbaycan’a yeni imkânlar verecektir. Ciddi değişimlere gebe bir dönemin Erdoğan-Aliyev dostluğu ve Erdoğan-Putin lider diplomasisi ile yönetilmesi ise tarihi bir fırsat.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın heyetiyle dün Azerbaycan’daydık. Erdoğan’ın Azerbaycan seyahatleri o kadar coşkulu geçiyor ki kendinizi Türkiye’nin bir ilinde gibi hissetmemek mümkün değil. Fetih Suresi’nin okunduğu açılış törenleri aynı zamanda Karabağ’ın yeniden Azerbaycan’a dönmesini ve zaferi hatırlatan kutlamalardı. İki yıl önce Ermeni işgalinden, sonra mayınlardan kurtarılan Karabağ şimdilerde hızlı bir kalkınma hamlesine şahitlik ediyor. “Büyük dönüş” projesinin uygulaması olarak otobanlar, demiryolları, havalimanları ve akıllı şehirler ile hummalı bir altyapı hazırlanıyor. Karabağ’ın işgalden kurtulmasına kritik katkı veren Türkiye, Karabağ’ın yeniden imarında da önemli bir rol üstleniyor. Erdoğan’ın ziyaret programında işgalden kurtarılan Karabağ’da inşa edilen ikinci havalimanı olan Zengilan Havalimanı’nın açılışı, Dost Agropark Akıllı Tarım Köyü projesinin ilk etabının açılışı ile Kumlak Tren İstasyonu ve Cebrayıl Orman Eğitim Merkezi temel atma törenleri vardı.
***
Lider diplomasisine ağırlık veren Erdoğan ile Aliyev ile arasındaki dostluk farklı bir düzeyde. Bunu sık görüşmeleri kadar açılışlar sırasındaki samimiyetten fark etmemek mümkün değil. Aliyev’in fethedilen sembol şehirŞuşa’ya “Kardaşım Erdoğan ile gideceğim” demesi bu duygusal zemini gösteriyordu. Yine Erdoğan, Karabağ’da Fuzuli Havalimanı’nın açılışına katılırken Aliyev de Rize-Artvin Havalimanı’nın hizmete girmesinde hazır bulunarak karşılık vermişti. Dün iki lider Karabağ’ın imarını birlikte gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadı.
Elbette 30 yıl sonra Karabağ’ın geri alınması hem Aliyev’in liderliğini güçlendiren hem de Azerbaycan milli kimliğini pekiştiren bir zafer oldu. Bu zafer, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki dostluğu ve kardeşliği ete kemiğe büründürdü. Şuşa Beyannamesi ile sağlam bir temele oturdu. İki devletin enerjiden savunmaya kadar birçok alandaki işbirlikleri çok boyutlu bir entegrasyona dönüşüyor. Dahası, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra şekillenmekte olan yeni jeopolitik Türkiye ve Azerbaycan’ın daha iddialı birlikteliklere gidebileceği bir noktaya evriliyor.
***
Rus lider Putin’in geçen hafta Türkiye’nin “gaz merkezi” olabileceğini söylemesi dikkatleri yeniden Avrupa’nın enerji sorununa çevirdi. İlk tepkiler Ukrayna Savaşı bitse bile Avrupa’nın Rus enerjisine geri dönmeyeceği yönünde. 2023’te Karadeniz’de doğalgaz üretmeye başlayacak olan Türkiye’nin enerji “üretim ve dağıtım merkezi” olma hedefi sadece Rus gazı ile sınırlı değil. Azerbaycan ve Türkmenistan’a ek olarak ileride Doğu Akdeniz havzasının gazını iletmekte de Türkiye öne çıkabilir. Yine, Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığı bitirme kararı Kafkaslar ve Orta Asya’yı kritik jeopolitik hesapların odağı haline getiriyor. Bu durum, Orta Koridor’un öneminin artması demek. Böylece, lojistik ve enerji bağlamında Türkiye ve Azerbaycan merkezi rol oynayacak aktörlere dönüşüyor. Karabağ’ın imarı ve Zengezur Koridoru’nun açılması bu amaca hizmet edecek.
***
Değişen jeopolitik denklemler, Türk Devletleri Teşkilatı’nı da yeni bir canlanmaya taşıyor. Kasım ayında Özbekistan’da gerçekleşecek zirve, teşkilat üyeleri arasında imzalanan anlaşmaları somut işbirliklerine çevirme yolunda önemli bir toplantı olmaya aday. Merhum Turgut Özal’ın 1990’ların başında hayal ettiği Türk Dünyası ile entegrasyon, Erdoğan liderliği sayesinde bugünlerde bölgede karşılık bulmaya başlıyor. Büyük güç rekabetinde Rusya’nın geleceği, Türk Devletleri Teşkilatı’nın nereye gideceğini yakından ilgilendiriyor. Batı ile Rusya arasındaki sert rekabette dengeli bir politika izlemek, Türkiye ve Azerbaycan’a yeni imkânlar verecektir. Ciddi değişimlere gebe bir dönemin Erdoğan-Aliyev dostluğu ve Erdoğan-Putin lider diplomasisi ile yönetilmesi ise tarihi bir fırsat.
[UHA Haber Ajansı, 22 Ekim 2022]