Yeni diplomatik girişimler ışığında Rusya – Ukrayna Savaşı’nda gelinen son nokta – I –
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM)’da stajyer olarak uluslararası güvenlik ve Rus dış politikası alanlarında çalışmalarını sürdüren Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, ‘Yeni diplomatik girişimler ışığında Rusya – Ukrayna Savaşı‘nda gelinen son nokta” başlıklı bir Analizi kaleme aldı.
UHA / Europe İnternational News Agency
Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, “Yeni diplomatik girişimler ışığında Rusya – Ukrayna Savaşı‘nda gelinen son nokta” başlıklı Analizini UHA Haber’den Ataner YÜCE’ye değerlendirdi.
Dudu Hilal KOÇ, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın yaklaşık 1,5 senedir devam ettiğini hatırlatarak, bu savaşın başta Karadeniz ve Doğu Avrupa olmak üzere küresel çapta birçok etkisi olduğunu söyledi.
“Henüz iki taraftan birinin sahada elde edilmiş kesin bir galibiyeti bulunmamaktadır” diyen KOÇ, “Üstelik savaşı bitirecek şeyin sahada kazanılacak bir zafer olduğu da şüphelidir. Çünkü bu savaş, tarihsel süreçten gelen ve bugün devam eden pek çok askeri ve siyasi krizin bir sonucu olup, aynı zamanda güncel olarak da çok boyutlu olan bir çatışmaya evrilmiştir. Savaşın geldiği son durumu ele alan bu çalışmada ilk bölümde Ukrayna’da son dönemde olan önemli askeri gelişmeler, daha sonra ise diğer aktörlerin savaşa etkileriyle birlikte Rusya- Ukrayna Savaşı’nın nasıl bir küresel krize dönmeye başladığı incelenecektir” dedi.
Dudu Hilal KOÇ, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla başlayan sürecin, 2022 yılına gelindiğinde Rusya – Ukrayna açık savaşına dönüştüğünü ve savaşın patlak vermesinin öncesinde de haftalar boyunca Rusya’nın Ukrayna sınırına asker ve mühimmat yığarak işgale hazırlandığının bilindiğini belirtti.
Savaş henüz başlamadan önce, Avrupa’nın doğusunda çıkabilecek bir çatışmanın, enerji krizi başta olmak üzere yol açabileceği sorunların sıklıkla gündeme geldiğini ifade eden KOÇ, “Şimdi ise Ukrayna haritası; Ukrayna’nın kontrolünde olan yerler, Rusya’nın kontrol ettiği yerler ve çatışmaların devam ettiği yerlerden oluşmaktadır. Savaşın dönüm noktalarını anlamak için, harita üzerindeki değişimleri ele almak faydalı olacaktır. Rusya, Putin’in beklediği gibi kısa sürede tüm Ukrayna üzerinde bir hakimiyet sağlayamasa da özellikle Ukrayna’nın doğusunda ciddi bir kontrol sağlamıştır.
Ayrıca Eylül 2022’de, Rus güçlerinin kontrolünde olan Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinde referanduma gidilmiş ve bu bölgeler de facto olarak Rusya’ya bağlanmıştır. Batılı devletler ve Ukrayna, durumu uluslararası hukuka aykırı bulup kararı tanımazken, Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise, hızlı bir şekilde alınan kararların sadece bölgede gerilimi arttırmaya neden olacağına yönelik açıklamalarda bulunmuştur. Bugün bakıldığında, Rusya’nın işgal ettiği bölgelerle 2014’te ilhak edilen Kırım yarımadası arasında kara bağlantısı kurulmuş gözükmektedir” dedi.
Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, Wagner İsyanına Giden Sürecin 2023 yılında ve çatışmaların en çok şiddetlendiği yerlerden birisinin de Bakhmut şehri olduğunu belirterek, şehirde aylarca devam eden yoğun çatışmalar sonucu, Rus ordusunun Mayıs 2023’te şehrin kontrolünü aldıklarını iddia ederken, Ukrayna’nın ise savaşın henüz bitmediği konusunda ısrarcı olduğunu açıkladı.
Burada vurgulanması gereken noktanın, şehrin kontrolünü almanın Rus ordusu için de çok zor olduğunu dile getiren KOÇ, bu bölgede, Ekim 2022’den beri Rus özel askeri şirketi Wagner’in de olduğunun bilindiğini, aylarca süren ve 100.000 kişinin öldüğü düşünülen Bakhmut şehrinde, Wagner’in çok önemli bir güç olarak ön plana çıktığının gözlemlendiğini aktardı.
Dudu Hilal KOÇ, şunları söyledi:
“Rusya Bakhmut şehrini almayı başarmış olsa da aslında savaşın başından beri en büyük krizlerden birisi de yine bu bölgedeki çatışmalar neticesinde çıkmıştır. Nitekim Wagner lideri Prigojin,
şehrin kontrolünü tamamen ele geçirdiklerini açıklamış ve hemen ardından Rus hükümetiyle bir gerilim yaşamıştır.
Yaşanan gerilimle birlikte aslında Ukrayna Savaşı, Rusya’nın iç siyasetinde de bir krize yol açmıştır. Wagner lideri Prigojin, Rus ordusunu beceriksizlikle suçlayarak Bakmut şehrinde bulunan birliklerini çekeceğini açıklamıştır. Daha sonra Ukrayna’daki birliklerinin Rus ordusu tarafından bombalandığını açıklayan Prigojin, Wagner askerleriyle birlikte Moskova’ya karşı bir yürüyüş başlatmıştır.
Prigojin, tüm dünya tarafından bir darbe girişimi olarak algılanan bu yürüyüşün bir protesto olduğunu açıklamış ve yürüyüşü durdurmuştur. Bu gelişme, Putin ve Wagner grubu arasında bir anlaşma sağlandığı şeklinde yorumlanmıştır”.
“Rusya’nın sıkı bir müttefiki olan Lukaşenko’nun, Wagner liderini kendi ülkesinde ağırladığı ve hatta Putin ile arasında arabuluculuk yaptığı bilinmektedir” diye konuşan KOÇ, “Nihayetinde resmi olmayan ve savaşta kullanılan devlet dışı bir unsur, onu kullanan devletin bir iç tehdit meselesine dönüşmüştür. Bu durum, hem savaşın gidişatını etkilemiş hem de son dönemde daha çok görünür olan Wagner dahil birçok özel askeri şirketin yerinin sorgulanmasına sebep olmuştur” dedi.
Ukrayna’nın Adımlarının son dönemdeki diğer bir önemli gelişmenin ise, Ukrayna’nın aylardır hazırlık yaptığı karşı saldırılarına başlaması olduğunu belirten Dudu Hilal KOÇ, Batı’dan buna yönelik büyük bir askeri destek alan Ukrayna’nın, bazı bölgelerde kazanımlar elde etmeye başladığına dikkat çekti.
ABD’nin bu karşı saldırılar için kullanımı tartışmalı misket bombalarını Ukrayna’ya tedarik ettiğinin bilindiğini açıklayan (DİPAM) Araştırmacı Yazar Dudu Hilal KOÇ, şöyle devam etti:
“Ayrıca Ukrayna’nın asıl istediği F-16 savaş uçakları ve uzun menzilli füzeler için görüşmeler devam etmektedir. Bu görüşmelerin bir sonucu olarak, Danimarka ve Hollanda’dan Ukrayna’ya F-16 transferi konusunda uzlaşıya varılmıştır. Danimarkalı yetkililer, 11 ülkeden oluşan bir koalisyonun, Ukraynalı pilotlara uçuş eğitimi vereceğini ve eğitim sonunda Ukrayna’ya F-16 jetlerinin gönderileceğini açıklamıştır.5 Bu güncel gelişme, Ukrayna’nın çok daha kısa sürede savaş uçakları edinmesine katkı sağlayacaktır.
Rus saldırılarına karşı hava savunmasının da ciddi şekilde güçleneceği açıktır. Ancak bu noktada, ABD’nin süreci yavaş götürdüğü ve böylece Rusya’nın önlem aldığı eleştirileri yapılmaktadır. AB üyesi ülkeler de Ukrayna’ya yapılan silah yardımları konusunda tam bir uzlaşıya varamamıştır. Örneğin Fransa bazı uzun menzilli füzelerin tedariğine olumlu yaklaşmışsa da özellikle Almanya’nın hala böyle bir yardımı vermekten kaçındığı bilinmektedir”. (devam edecek)
***
Yazar hakkında
Dudu Hilal KOÇ, Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde eğitimine devam etmektedir. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Koç, şu an DİPAM’da stajyer olarak uluslararası güvenlik ve Rus dış politikası alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir.