Washington Gündemi: Salıncak Eyaletlerde Yarış Başa Baş
Amerikan seçimlerine haftalar kala, anketler yarışın dengede gittiğini gösterirken henüz bir adayın net bir şekilde öne çıkmadığı görülüyor. Tıpkı 2020 seçimlerinde olduğu gibi, bu seçimlerde de sonuçların salıncak eyaletlerdeki oy değişimleriyle belirleneceği öngörülüyor.
Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve eski Başkan Donald Trump, bu stratejinin farkında olarak kampanyalarının son haftalarında salıncak eyaletlere odaklanmış durumda. Her iki aday da bu eyaletlerde mitingler düzenlemeye devam ederken, sınır güvenliği, ekonomi ve kürtaj gibi kritik konular seçim kampanyalarının ana odağında kalmaya devam ediyor.
Başkanlık yarışının sonucunun büyük olasılıkla rekabetin yoğun olduğu yedi eyalette (Michigan, Nevada, Pennsylvania, Wisconsin, Arizona, Georgia, North Carolina) seçmenlerin tercihleriyle belirlenmesi bekleniyor. 2020 seçimlerinde, Başkan Biden bu yedi eyaletin altısını küçük farklarla kazanarak başkan olmuştu. 2024 seçimleri için yapılan anketlerde de iki lider arasındaki farklar oldukça küçük ve hata payı içinde yer aldığından, henüz net bir sonuç öngörmek zor.
New York Times tarafından yapılan son ankete göre, Kamala Harris Pennsylvania, Michigan, Wisconsin ve Nevada’da yüzde 1’den az farkla önde görünürken Donald Trump Georgia, North Carolina ve Arizona’da yüzde 1’den az farkla yarışı önde götürüyor. Muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen Wall Street Journal tarafından yapılan son ankete göre, salıncak eyaletlerde kararsız seçmenin seçim sonuçlarını belirleyeceği ifade ediliyor.
Ankete göre, ülke genelinde Trump’ın yüzde 46, Harris’in ise yüzde 45 oy alması beklenirken, Harris’in önde olduğu eyaletlerde bu farkı koruması durumunda, başkanlık için gerekli olan seçici kurul üyesi sayısına ulaşabileceği öngörülüyor.
Politico’da yayınlanan son anketler ise Trump’ın Harris kampanyasının yoğunlaştığı salıncak eyaletlerde güç kazandığını ve Michigan’da hafif bir farkla öne geçtiğini gösteriyor.
Bu sonuçlar, Demokratlar için endişe verici işaretler taşıyor. Harris, Başkan Biden’ın yerine aday olarak çıktıktan sonra önemli bir yükselişe geçmiş ve birçok kritik eyalette az farkla da olsa Trump’ın önüne geçmişti. Harris’in yakaladığı ivme, seçim günü yaklaştıkça kritik bölgelerde azalıyor gibi görünüyor. Aynı firmaların Eylül ortasında yaptığı ankette,
Harris Pennsylvania ve Michigan’da önde giderken Wisconsin’de yarış neredeyse berabere sonuçlanmıştı. Ancak, son ankete göre Trump’ın Michigan ve Wisconsin’de öne geçtiği görülüyor.
İki aday da seçimlerde son haftalara girilirken kritik eyaletlerde seçim çalışmalarını yoğunlaştırdı. Trump kampanyası, Pennsylvania’da 13 Temmuz’da suikaste uğradığı bölgede bir seçim mitingi düzenlerken, bu hafta kasırgalardan etkilenen bölgeleri ziyaret etti.
Trump’ın Pennsylvania mitingine uzun süredir kendisine destek veren X, Tesla ve SpaceX’in sahibi Elon Musk’ın da katılması dikkat çekti. Yarışın başa baş geçtiği eyaletlerden Michigan’da işçilere yönelik bir ziyaret gerçekleştiren Trump, Cuma günü ise sınır güvenliği ve yasadışı göçmenlere odaklanan bir kampanya yürüttü.
Colorado’da Venezuellalı çeteler tarafından ele geçirildiğini iddia ettiği bölgede konuşan Trump, bu konudaki rahatsızlığı gündemde tutmaya çalıştı. Aynı gün Nevada’da da bir miting düzenleyen Trump, hafta sonu tekrar salıncak eyaletlere odaklanacak bir miting programına sahip.
Eski Başkan Barak Obama, kritik öneme sahip eyaletlerden biri olan Pennsylvania’da bir miting düzenleyerek Harris için sahaya indi. Obama, Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a dönme olasılığına ilişkin endişelerini dile getirerek, “Bu seçim sizi heyecanlandırsa da, korkutsa da, umutlandırsa da, hayal kırıklığına uğratsa da, arkanıza yaslanıp en iyisini ummayın. Koltuğunuzdan kalkın ve oyunuzu kullanın” ifadeleriyle Harris için oy talep etti. Obama, Kamala Harris’in başkanlık kampanyasını desteklemekte tereddüt eden Siyah erkeklere seslenerek, bu seçimden uzak durmalarının “kabul edilemez” olduğunu vurguladı.
Trump kampanyası, göç ve sınır politikaları ile son yıllardaki ekonomi yönetimini merkeze alarak bir seçim stratejisi yürütüyor. Ekonomi alanındaki son gelişmeler ise Harris’i bir nebze rahatlatmış görünüyor, ancak bu durumun seçim gününe kadar seçmenler üzerinde yapacağı etki belirsizliğini koruyor.
Geçtiğimiz hafta açıklanan verilere göre, yıllık enflasyon yüzde 2.4 seviyelerine gerileyerek 2021’den bu yana en düşük seviyeye ulaştı. Bu olumlu değişim, dört yıldır Biden yönetimini zorlayan fiyat artışlarının sona erdiğine işaret ediyor. Ayrıca, enflasyondaki düzelmenin etkisiyle Amerikan Merkez Bankası (Fed) faiz indirimi kararı almıştı.
Biden ve Harris yönetimi, dört yıl boyunca ekonomi politikaları nedeniyle eleştirildi, ancak bekledikleri ekonomik iyileşme seçimlere sadece 25 gün kala daha net bir şekilde ortaya çıktı. Buna rağmen, anketler Amerikalıların hâlâ ekonomi konusunda Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump’a, Harris’ten daha fazla güvendiğini gösteriyor. New York Times anketine göre, seçmen ekonomiyi çoğunlukla “orta” ya da “zayıf” olarak değerlendiriyor. Gallup’un son kamuoyu yoklaması ise Harris’in ekonomi konusunda Trump ile arasındaki farkı kapattığını ancak hala Trump’ın gerisinde olduğunu ortaya koyuyor.
Trump, bu hafta göçmenler üzerinden Harris’e yönelik eleştirilerini sürdürdü. Trump, belgesiz göçmenler arasında cinayet işleyenlerin “kötü gençlere” sahip olduğunu öne sürerken, Harris’in yaklaşık 13 bin katilin Amerika’ya girişine izin verdiğini iddia etti. Ayrıca, kasırgalardan sonra bölgelere yapılan yardımları da eleştiren Trump, Federal Acil Durum Yönetim Kurumu’nun (FEMA) fonlarının yasadışı yollardan Amerika’ya gelen göçmenlerin barınma ihtiyaçları için kullanıldığını iddia etti.
Harris, bu eleştirilere bir televizyon programında yanıt vererek göç meselesinin “uzun süredir devam eden bir sorun” olduğunu belirtti ve dört yıllık politikalarını savunmaya devam etti.
Her iki aday da salıncak eyaletlerdeki seçmenleri kazanmak için yoğun bir çaba sarf ederken, ekonomi, göç ve sınır güvenliği gibi konular kampanyaların odak noktası olmaya devam ediyor. Harris, ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerle bir nebze rahatlamış olsa da, Trump’ın ekonomi ve göçmenlik konusundaki eleştirileri karşısında hâlâ zorlu bir mücadele veriyor.
Seçmenlerin özellikle kritik yedi eyalette bu kritik konulara nasıl tepki vereceği ve kararsız seçmenlerin tercihleri, Kasım ayında yapılacak seçimlerin kaderini belirleyecek.