UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Selimiye Camii’nin restorasyonu mahkemelik
[Yüksek Mimar Acar Avunduk]
Acar Avunduk, ekibiyle birlikte Edirne’ye geldiğini ve kelimenin tam anlamıyla 4,5 yıl Selimiye ile yatıp kalktığını belirterek, bu süreçte kapsamlı bir proje hazırladığını ve projesinin Anıtlar Kurulu tarafından kabul edildiğini söyledi.
Restorasyon işinin başlayacağı süreci beklemeye koyulduğuna da değinen Avunduk, 2017 yılından 2021 yılına kadar çalışmanın başlamasını beklediklerini, Kasım 2021’de restorasyon işinin iktidara yakın bir firmaya ‘adrese teslim‘ olarak verildiğini dile getirdi.
Yüksek Mimar Acar Avunduk, başlayan restorasyonda proje sahibi olarak denetimde bulunması gerektiği halde, tüm girişimlerine rağmen dahil edilmediklerini ve restorasyon tabelasına isimlerinin bile yazılmadığını kaydetti.
‘4 YIL BOYUNCA MULTİDİSİPLİNER BİR ÇALIŞMAYLA PROJEYİ HAZIRLADIK’
Projesini 4,5 yıl boyunca titizlikle hazırladıkları Selimiye’nin, hataya yer verilmeyecek kadar değerli bir tarihi eser olduğunu belirten Avunduk, gelinen süreci şöyle anlattı:
“Edirne Selimiye Camisi’nin projelerini Haziran 2013’te, açık bir ihale ile aldık. Mimarlık ofisim 40 yıldır bu işi yapıyor, restorasyon üzerine çalışıyoruz. 19 tane İstanbul’da ve Marmara bölgesinde ciddi anlamda büyük camilerin restorasyon projelerini hazırladığımız için liyakat esaslı tecrübemize dayalı bizi ihaleye çağırdılar ama açık ihaleye, davetli veya kayrılmış ihale değil. Bileğimizin hakkıyla ihaleyi kazandık ve ekibimi kurdum. Yaklaşık 20 kişilik ekiple ve multidisipliner bir çalışmayla ki 4 yıl süren ciddi bir çalışmadır bu, Edirne Selimiye Camii’ne yakışır nitelikte ulusal ve uluslararası yetkinlikte bir rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesi hazırladık. Bu projeler 2017 yılında kuruldan her türlü takdirli, teşekkürlü onaylandı. 2017’de onaylanan bu projelerle hemen işe başlamamız gerekirken, bize restorasyona başlanacağı söylendiği halde yaklaşık 4 yıl beklendi. Malum şirkete iş verilebilmesi, İstanbul ve Ankara’daki işlerini düzene sokabilmesi için 4 yıl beklendi. 4 yıl beklendikten sonra 2021 yılının 11’inci ayında 21-B yöntemiyle bu firmaya iş, adrese teslim olarak ihale edildi.”
‘YAPILACAK YANLIŞ BİR RESTORASYON, UNESCO’DAN ÇIKMAYA SEBEP OLABİLİR’
Restorasyon ihalesini alan firmaya dair de iddialarda bulunan Yüksek Mimar Acar Avunduk, “Ne yazık ki liyakat ve tecrübe açısından da başarılı bir şirket değil. Neden değil? Süleymaniye Camisi’nin restorasyonunu yaptı bu şirket. Yine 21-B yöntemiyle çağrıldılar ve Süleymaniye’nin akustiğini tamamen bozduğu iddia edildi. Koca Sinan’ın 500 yıl önce, hiçbir aletsiz, edevatsız, mikrofonsuz mükemmel şekilde akustiğini düzenlediği Süleymaniye’de bugün yüzlerce hoparlör ve mikrofon ve güçlükle imamların duaları arka sıradaki cemaat tarafından duyuluyor. Bu günlerce gündeme geldi. İkinci bir konu çok yakın zamanda gündeme geldi; Ankara’da Saraçoğlu Mahallesi vardı, bu konuyu da Mimarlar Odası dava etti. Orası da Ankara’nın korunması gereken çok özel Cumhuriyet dönemi miraslarından. Ne yazık ki burada da akıl almaz işler yapınca İdare Mahkemesi bu firmanın oradaki bütün çalışmalarını durdurdu. Dolayısıyla böyle bir şirketin, Selimiye Camisi gibi UNESCO listesinde yer alan, Edirne’nin her şeyi olan, uygarlık tarihinin baş anıtı eserlerinden birisi olan Selimiye’de yapılacak yanlış bir restorasyon hem UNESCO listesinden çıkarılmasına sebep olacak, hem de Edirne Selimiye ile birlikte uygarlık tarihimiz çok şey kaybetmiş olacak. Böyle bir restorasyon riskiyle karşı karşıyayız. Çünkü liyakat ve bilgi esaslı bir şirket değil, tamamen özel adrese teslim restorasyon yapan bir şirkete veriliyor ve ciddi bir kontrol mekanizması, sistemi de olmadan” diye konuştu.
‘BİZE GÖREV VERİLMEDİ, PROJENİN DIŞINDA TUTULDUK’
Kendisinin neden restorasyonun denetiminde görev alması gerektiğini açıklayan Avunduk, “Restorasyon başlayınca biz dedik ki, proje müellifi olarak biz görev bekliyoruz çünkü yasa gereği 680 sayılı ilke kararı var, diyor ki; projeyi yapan proje müellifi denetimden sorumludur uygulamada. Parası, pulu da önemli değil bana denetimi verin dedik. Ben 4-4.5 yıl 20 kişilik bir ekiple projesini yapmışsam, bu yapıyı her noktasına kadar en iyi tanıyan kişiyim, artı bu konuda 40 yıllık birikimim var, dolayısıyla uygulamanın da başında bulunayım, her gün gelip gideyim dedim. Ne yazık ki idare bu konuları yok sayarak bizlere görev vermedi ve mümkün olduğu kadar dışarı tuttu. Bir ara dönemin Vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren beyin iyi niyetiyle bilim kurulu üyesi olarak tayin edilmiştik, o zaman zaten ona bile ses çıkarmamıştım ama sonradan gördüm ki bilim kurulları da kullanılıyor. İdareler, objektif değil subjektif kriterlerle bilim kurulu üyelerini seçiyor, birim kurullarını istediği şekilde manipüle ediyorlar. Ama proje müellifi tamamen bağımsız, kendi hak ve yetkileri olan ve yasa karşısında da sorumlu olan insanlar. Bilim kurulların hiçbir hak ve sorumluluğu yok yanlış da yaptırsalar. Dolayısıyla bu konularda haksızlığa düştük ve bilim kurulu üyeliğimden de istifa ettim” ifadelerini kullandı.
‘TABELAYA İSMİM BİLE YAZILMADI’
Restorasyon tabelasında isminin de geçmemesine tepki gösteren Yüksek Mimar Avunduk, “Bir de isim konusu vardı. Dedim ki proje müellifi olarak 4,5 yıl emeğim geçmiş, artı 40 yıllık mimarım, inşaat panosunda lütfen ismimi yazın dedim. Bu Anayasal bir haktır, hiçbir sözleşmeyle devredilemez bir haktır, proje müellifinin restorasyon boyunca panoda ismi yazılır. Ne yazık ki bunlara da sıcak bakmadılar, ‘idarenin tasarrufu’ dediler. Para veren müteahhidi yazıyorlar, 4 buçuk yıl emek veren 40 yıllık birikimiyle o projeleri yapan mimarın adını yazmıyorlar. Temel konular bu olunca biz bunu sulh yoluyla çözelim dedik hatta hakem heyetine bile başvurduk ama çözüm alamayınca yüce Türk adaletine güvenmek durumundayız. Dolayısıyla biz de dedik ki yargıya başvuruyoruz, Ankara’da hakimler var, İstanbul’da hakimler var dedik ve davamızı açtık” şeklinde konuştu.
‘CİDDİ BİR DENETİM SİSTEMİ YOK’
En büyük endişelerinin, restorasyonda yapılacak yanlışlıklardan kaynaklı hatalar olduğunun altını çizen avunduk, “En büyük endişemiz şu; parasında pulunda değiliz. Restorasyonda yapılacak yanlış bir tasarruf, yanlış bir imalatın geri dönüşü yok. Yaptığınız yanlış bir uygulama nesiller boyunca gelecek kuşaklara aktarılır, düzeltemezsiniz tekrar. Gelecek kuşakları da aldatmış oluruz, herkes zanneder ki Sinan yaptı bunu. Dolayısıyla ciddi bir denetim sisteminin olmadığını düşünüyoruz Selimiye’de şu anda. Orada bindirilmiş kıtalar gibi bir takım ekipler var ve ben gittiğim de proje müellifi olarak beni de şantiyeye sokmadılar. Ne yazık ki çok üzgünüz bu konuda. Müellifin bile sokulmadığı şantiyede nelerin yapıldığı, nasıl yapıldığı, bilime uyuldu mu? bunların yapıldığından haberimiz yok” ifadelerini kullandı.
‘RESTORASYON BİLİM İNSANLARIYLA VE ULUSLARARASI DESTEKLE OLMALI’
Selimiye’yi, sanat tarihçilerinin ‘Die Stadtkrone‘ olarak adlandırdığı ‘Şehrin Tacı‘ olarak nitelendiren Yüksek Mimar Acar Avunduk, “Edirne’nin her şeyi olan, eski mimarlık tarihçilerinin ‘Die Stadtkrone‘ dedikleri ‘Şehrin Tacı‘ olan Edirne’nin her şeyi Selimiye’nin, uygarlık tarihin anıt eserlerinden Selimiye’nin çok ciddi, özenle ve bilim insanlarının da, müellif mimarının da katkısıyla, belki uluslararası destekle, ciddi şekilde restore edilmesi lazım. Tamamen rant amaçlı kurulmuş bir şirketin insafına bırakılmaması gerekir diye düşünüyorum. O yüzden restorasyonda mutlaka kontrol sisteminin başında olması lazım” dedi.
HABER : Olgay GÜLER
[UHA Haber Ajansı, 09 Ağustos 2022]