Uğur Dündar ve ‘Soğukoluk Baskını’. Soğukoluk’un en ünlüsü Bahriyeli Emin ile görüşmüştüm.
UHA HABER / Tele1 Televizyonunda yayınlanan Uğur Dündar belgeselindeki ilginç konulardan biri Soğukoluk’taki fuhuş yuvalarına yapılan baskındı.
Gazeteci İlhan KARAÇAY
Soğukoluk’ta, özellikle Orta Doğu ülkelerindeki zenginlere hizmet veren 33 randevu evi-fuhuş yuvası vardı.
Bu evlerden en ünlüsünün sahibi Mersinli Bahriyeli Emin idi. İyi tanıdığım Bahriyeli Emin ile daha sonra Mersin’de görüşmüştüm.
Ama isterseniz önce, rahmetli Savaş Ay’ın 25 yıl sonra yayınladığı haberi okuyun ve Uğur Dündar’ın TV röportajını izleyin.
İşte rahmetli Savaş Ay’ın haberi:
Fuhuş rezaletinden yayla cennetine
Soğukoluk, bir zamanlar beyaz kadın ticareti, seks köleliği, uyuşturucu, dayak ve işkencenin merkeziydi. Şimdi ise milletvekili, bürokrat, holding patronu ve sanatçıların malikâne diktikleri bir dinlence bölgesi…
‘Jandarmaaa!.. Baskın var dikkaaaat! diye bağırdı Erkete Cemil… Uyarı önce tüm çalışanları sonra da kucakta, masada, podyumda yarı çıplak müşteri eğleyen, müşteri bekleyen konsomatris ve kevaşe kadınları harekete geçirdi. Hepsi telaşlı ama paniksiz bir acelecilikle pozisyon değiştirip gizli dehlizlere açılan gizli kapının önünde toplanıp birer birer süzüldüler içeri.
BODRUM KATTA GİZLİ ODALAR
Artık yukarıda erkek erkeğe kalmış müşteriler, masaların başında kendi halinde ‘eğlenenler’ kalmıştı baskına uğrayacak. Aramalar yine sonuç getirmemiş, jandarma suç unsuru bulamayıp dönmüştü. Yine bodrum katlardaki gizli odalarda seks oyunları ve karşı çıkan, baş kaldıran ‘kızların’ falakaya çekildiği, işkenceden geçirildiği alışılmış yaşam sürecekti. Bu anlattıklarım eskilere ait. Yeni kuşak bilmez elbette. Ama yaşı 30-35’i geçenler için Soğukoluk sözü geçince bir rezillik merkezi gelir akıllara. O günlerin jargonuyla “Beyaz Kadın Ticareti”nin, yani seks köleliği, fuhuş batağı ve kepazeliklerin odaklaştığı bir merkezdi orası. Şimdi ise ‘elit’ ailelerin kümelendiği, villalar, malikaneler diktiği harikulade bir dinlence yaylası. Dünden bugüne Soğukoluk serencamını kısaca anlatayım da bahsettiğim yeni kuşaklar daha iyi anlasın meramımızı.
KATIRLARLA MALZEME
Çok yıllar öncesidir. Jozef Ayvazyan adlı bir Ermeni yurttaşımız Antakya Belen ilçesi yakınlarında bir yaylayı pek beğenerek oraya koca bir otel diker. Avanos Dağları’nın kucağındaki bu yaylanın yolları o kadar bozuktur ki araç giremediği için katırlarla taşınır inşaat malzemeleri. Sonra oraya Müzeyyen Senar dâhil pek çok ünlü şarkıcı, türkücü, sahne insanı gelir, sanat icra eder. Birkaç zengin yatırımcı hemen yanı başına yine büyük, görkemli, lüks oteller yaparak faaliyete geçirir. Hatay’ın en zengin en seçkin kişilerinin eğlenmeye geldiği bu bölgenin rantı bazı gayrı meşru tiplerin de iştahını kabartır.
ADETA FUHUŞ ÜSSÜ
Bir süre sonra pıtrak gibi çoğalan niteliksiz, derme çatma gazinolar, otel müsveddeleri kondurulur oralara. O köhne binaların altlarına mahzenler, labirent dehlizler, fuhuş odaları da zulalanır. Artık seks köleliğine adım attırılan genç kızların ilk durağı, sönen ocakların ilk çırağı, ucu ölümlere, intiharlara yol açan yaşam ziyanlıklarının kapı paspası olmuştur Soğukoluk. Bir arpa boyu yukarıdaki mütevazı köyde yaşayanlar uzun yıllar çaresiz ve sessizce izler bu rezil tabloyu. Artık sadece Türkiye’de değil dünyada tanınan bir fuhuş üssü olmuştur orası. Bu sefahat yılları 12 Eylül fırtınasıyla son bulur. Askeri yönetim emreder ve tüm zulaları patlar Soğukoluk’un. Uğur Dündar kotarıp habercilikte efsane olduğu görüntüleri ekrana getirince olaylar tüm çıplaklığıyla kamuoyuna yansır. Ardından da çirkin tırtılın güzel kelebeğe dönüşeceği kozalar örülmeye başlar.
ŞİMDİKİ ZAMANLAR
ŞİMDİ Papa Jean Paul’ün özel olarak Vatikan bütçesinden pay gönderip onarttığı kilisesi, tertemiz şirin camisi, pırıl pırıl yavruların ders gördüğü okulları, varlıklı ve hatırlı ailelerin yazlık evler konuşlandırdığı, tugayın, kaymakamlığın, hayırlı vatandaşların el ele vererek Mehmetçik Çeşmeleri yaptırdığı harika bir yer haline gelmiş orası. Eski oteller bombardıman sonrası bir savaş kenti kalıntıları gibi. Metruk, kavruk ve günah yüküyle utangaç halde duruyor. Yerlerine gelecek sanat kültür mekânlarını, galerileri bekliyor mahçup mahçup. Hele teleferik de kurulursa daha bir gidişi gelişi kolay hale gelecek, büyüyecek büyüyecek…
İşte, Soğukoluk’ta yaşananlar yukarıda anlatılanlar gibiydi. Anlatılan yerlerin en lüks ve büyük olanının sahibi Mersinli bir hemşerimdi.
BAHRİYELİ EMİN
Yıl 1967. Hayat hikâyemi bilenler, Mersin’de işlettiğimiz turistik tesislerde bir Yunanlı kaptan ile tanışmamı ve akabinde bu kaptanın gemisi ile dünya turuna çıktığımı bilirler. Dünya turum Hollanda’da son bulduktan sonra, bu ülkeye yerleşmeyi kararlaştırmıştım.
Bir ara, kızkardeşim Nimet’ten bir mektup geldi. Mektupta, ‘Ağabey, Soğukoluk’tan Bahriyeli Emin, bizim turistik tesislere ortak olmuş. Çabuk gelmezsen, bu adamlar orayı bizim elimizden alırlar.’ diye bir uyarı vardı.
Hiç beklemeden uçağa atladım ve Mersin’e gittim.
Bahriyeli Ahmet’in ekibi yönetime el atmış gibiydi.
Ağabeylerim ile yapmış olduğumuz görüşmede, bu adamların motelimizi işletirken neler yapabileceklerini tartıştık. Bahriyeli Emin tesislerin gelişmesi için yüklü bir yatırım yapmıştı.
Büyük ağabeylerim Hüseyin ve Zekeriya, anlaşmayı bozmaya yanaşmıyorlardı. Zira verilmiş bir söz vardı. Benim bir büyüğüm olan Ayhan, benim gibi, anlaşmanın bozulmasını istiyordu.
Sonuçta ben ve Ayhan Bahriyeli Emin’in Mersin merkezdeki ofisine gittik.
Ayhan konuştu: ‘Emin ağa, ağabeylerim ile bir anlaşma yaptın ama, bu durumdan rahatsız olan kardeşim İlhan Hollanda’yı terkedip bu iş için buraya geri döndü. Burayı, eskisi gibi yine İlhan işletecek. Bu nedenle aramızdaki anlaşmayı iptal edelim lütfen.’
Emin ağa da, hiç tereddüt etmeden, ‘Tamam kardeşlerim. Yaptığım masrafları geri öderseniz, buradan hemen ayrılırız.’
Bu kez ben söz aldım: ‘Emin abi, bana 6 ay mühlet ver. 6 ay içinde borcumuzu kesin ödeyeceğim.’
Bahriyeli Emin isteğimizi kabul etti ve ekibini çekerek Soğukoluk’a geri gönderdi.
Biz de gazino ve motelciliği olağan şartlarda sürdürdük. 6 ay içinde de borcumuzu ödedik.
Turistik tesislerimiz, gazino denilen müzikli restaurant, motel, plaj ve kamping hizmeti veriyordu.
Gazinomuzda, İstanbul’u aratmayan müzik programları vardı. Ünlü sanatçılar sahne alıyordu.
Öyle ki, İtalyan Diana’yı 6 ay sürekli sahneye çıkardık. Mersin, Adana, Gaziantep sosyetesi bizim gazinoda dans ederek ve müzik dinleyerek eğlenirdi.
Plajımıza her gün, Mersin belediye otobüslerinin taşıdığı 2 bin kişi gelirdi.
Motelimizdeki doluluk oranı yüksek, kamp alanımız karavanlarla doluydu.
Bahriyeli Emin Gazeteci İlhan KARAÇAY
MAĞDUR EMİN
Bahriyeli Emin tüm ekibiyle Soğukoluk’a gittikten sonra, Uğur Dündar’ın yaptığı TV programı yayınlandı. Tabii ki ondan sonra tüm fuhuş yuvaları kapatıldı.
Mersin’e taşınan Bahriyeli Emin, bizim yakınımızda bir gazino restaurantı kiraladı ve işletmeye başladı.
Ama başarılı olamadı.
Artık o Ankara’da bile ünlenen görkemli Emin Ağa’dan eser kalmamıştı.
Yıllar sonra bir lokalde karşılaştım Emin Ağa ile.
Hoş beşten sonra, ben sormadan o anlattı:
‘Aaah İlhan’ım ah. Ne badireler atlattım bir bilsen. Benim başıma gelenler gerçekten ızdırap verici.
Uğur Dündar beni olduğu gibi, 33 adamı da yok etti. Aslında ben, işlettiğimiz yere hiç gitmezdim.
Orada neler olduğunu da bilmezdim. Otel-restaurant çalıştırıcısı olarak işi müdürlerime bırakmıştım.
Televizyondaki iddiaları gördüğüm zaman çok şaşırdım. Otelime gelen Orta Doğulu iş adamları ile tanıştırılırdım. Ankara’dan gelen ünlülerle de sık sık yemek yerdim. Otelimize genç kızların kaçırıldığını ve zorla çalıştırıldıklarını ilk defa duymuştum. TV yayınından sonra çok utandım. Dışarı çıkamaz oldum. Hâlâ da o eziklik içindeyim. Yayından sonra hesap sorduğum müdürlerim, ‘Biz hiç kimseyi işe almadık. Kızlar otelimize müşteri olarak geliyor ve istedikleri gibi yaşıyorlardı.’ dediler. uİnan ki bu ayıp ile yaşamak çok zor.’
İşte böyle değerli okurlarım. Bir zamanların ünlüsü Bahriyeli Emin, kendisiyle yaptığım bu görüşmeden iki yıl sonra hayata gözlerini yumdu.
Belki işte o zaman, özlemini duyduğu huzuru bulmuştur Bahriyeli Emin.
***
Neden https://www.uhahaberajansi.com/?
Bağımsız bir haber ajansı olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir ajans gazeteciliğini hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.
Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz.
Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün https://www.uhahaberajansi.com/’a Abone Ol.
https://www.uhahaberajansi.com/; seninle güçlü, seninle özgür!
[UHA Haber Ajansı, 13 Mayıs 2021]