ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:10 Yozlaşmanın İpuçları-4
00:04 Gazetecilik tahsili yapanlar ve gazeteci olmak isteyenler, Hürriyet Gazeteciliğinin efsane dönemini mutlaka okumalılar…
00:04 Ukrayna Hava Kuvvetleri: “Rusya, Ukrayna’ya kıtalararası balistik füze fırlattı”
18:36 “Ben Benim” adlı Sanatçı Yücel Kale’nin yeni sergisi BonVivant İzmir’de açıldı
12:44 Bazı CHP milletvekillerinin Meclis’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı engellemeye yönelik provokasyonuna tepkiler sürüyor
12:15 Bakan Yerlikaya: Yasa dışı bahisle ilgili 9 bin 780 tutuklama yaptık
12:07 Türkiye, yağışlı sistemin etkisine giriyor
11:57 ‘Yenidoğan çetesi’ davasında savunmalar sürüyor
09:57 ABD’ye iş ve yeni hayat hayaliyle gelen Türkler arasında kayıp vakaları dikkat çekiyor
06:48 Erdoğan: “Trump’ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, adımlar atmasını bekliyoruz”
06:23 AB’nin 5 büyük üyesinden Ukrayna’ya destek: “ABD yardımı azaltırsa mali ve askeri yardıma hazırız”
00:47 Kongo’nun İstanbul Fahri Konsolosu İlyas Keskin
00:32 Suriye: “İsrail’in Palmira kentine düzenlediği saldırıda 36 kişi öldü”
00:26 Yunanistan’da hayat pahalılığını protesto için işçiler 24 saatlik genel greve gitti, halk sokağa indi
00:15 ABD Temsilcisi Hochstein Hizbullah’la ateşkes sağlamak üzere İsrail’e gidiyor
00:13 ABD Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık yeni askeri yardım açıkladı
12:46 Nizip Ticaret Odası, Gaziantep Oda/Borsaları ortak meclis ve istişare toplantısına katıldı
12:02 Nizip TOBB Ortaokulu ile eğitimde yeni bir adım atıyor
11:44 TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan Nizip Ticaret Odası’na ziyaret 
11:25 Sosyal medya platformları karşılıklı küfür ve hakaret arenası olmamalıdır
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye’nin Savunması ve Seferberlik Sistemi

Türkiye’nin Savunması ve Seferberlik Sistemi
27 Kasım 2023
41
A+
A-

Son dönem çatışmalarında devletlerin, terörist yapılar ve diğer devlet dışı aktörlerin, hibrit ve vekil unsurların bir arada ve aklı zorlayan yöntemleri tercih ettiği görülüyor. Dost ile düşman veya müttefik ile tehdit artık iç içe girmiş halde. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, toplumsal sorunlar gibi ortaya çıkan yeni kaygı alanları da bahse konu “muammaların” derinliğini artırıyor. Böyle bir resim, doğal olarak, devletleri diken üstünde tutup…

Dr. Murat ASLAN - (UHA) Uluslararası Haber Ajansı

Doç. Dr. Murat ASLAN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi

Yaşadığımız çağ karmaşık, karışık ve belirsiz. Son dönem çatışmalarında devletlerin, terörist yapılar ve diğer devlet dışı aktörlerin, hibrit ve vekil unsurların bir arada ve aklı zorlayan yöntemleri tercih ettiği görülüyor. Dost ile düşman veya müttefik ile tehdit artık iç içe girmiş halde. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, toplumsal sorunlar gibi ortaya çıkan yeni kaygı alanları da bahse konu “muammaların” derinliğini artırıyor. Böyle bir resim, doğal olarak, devletleri diken üstünde tutup karmaşık karşı tedbirler geliştirmeye itiyor.

Küresel ve bölgesel düzeyde, geleneksel savaşlar ile düzensiz mücadelelerin niceliğinde artış gözlenirken potansiyel çatışmaların bir anda “patlaması” mümkün görünüyor. İçinde yer aldığı coğrafya, mücadele ettiği tehditler ve “müttefiklerinin” tavrı dikkate alındığında Türkiye için, maalesef, karamsar bir tablo mevcut. Türkiye’yi çevreleyen birinci kuşak ülkelerde son iki yıl içinde simetrik veya asimetrik çatışmalara şahit olundu. Türkiye, siyasi, tarihi, sosyal ve ekonomik nedenlerle ikinci kuşaktaki çevre ülkelere de ilgisiz kalamıyor. Askerî seçeneklerin ön plana çıkmasıyla da çatışmaların ekonomik, sosyal ve vicdani maliyeti Türkiye’ye yükleniyor. Bu tablonun bir adım ötesine geçilirse, Türk hudutlarının yanı başındaki terör örgütü, egemenlik boşluklarını istismar edip müttefiklerce “topraklandırılıyor”. Türkiye, bu açıdan çok yönlü bir olaylar serisi ile yüzleşmekte.

Bahsedilen karmaşa, doğal olarak, Türkiye’nin savunma anlayışında yeni bir hareketliliğe neden olmakta. Türkiye, doğal afetler, iklim değişikliği, ekonomik rekabet gibi yeni güvenlik tehditlerine karşı kendini takviye ederken eskide kalmış çatışma türleri ve yeni ortaya çıkan mücadele tekniklerinin de gölgesinde. Karmaşık/karışık yapıdaki bahse konu tehditler nedeniyle Türkiye; kendine özgü savunma kavramları ve doktrini üretmek, savunma sanayi ve teknolojilerinde kendine yetmek, nihayetinde kendi savunma vizyonunu dinamik tutmak durumunda.

Böyle bir tespitte öncelikle savunma vizyonuna yönelik tespitleri yapmak mantıklı olabilir. Bu vizyon, gelecekte tecrübe edilecek ortam ve mücadele edilebilecek karşıtlar başta olmak üzere bahse konu ortam içinde muhtemel hasma karşı Türkiye’nin kabiliyet ve kapasitelerinin tahayyülü ile ilgili. Türkiye’nin savunma vizyonu için tahayyül edilen resim; “geleneksel olan veya olmayan tüm çatışma tiplerinde, nizami ve gayri nizami tehditlerin simetrik ve asimetrik tüm etkilerine karşı, TSK ve diğer tüm devlet aygıtlarının savunma kabiliyet ve kapasitesinde dinamik, esnek ve modüler bir yapıyı” gerektiriyor. Bir gazete köşesine sığmayacak böyle bir vizyon için Türkiye’nin kaynaklarıyla ihtiyaçlarını karşılaştırması ve optimum savunma çözümlerine yönelmesi kaçınılmaz.

Açıklanan savunma vizyonu istikametinde, Türkiye’nin NATO doktrini yanında kendi ihtiyaçlarına yönelik savunma doktrinini geliştirmeye devam etmesi beklenmeli. Türkiye’nin son kırk yıl içerisinde hem konvansiyonel hem de gayri nizami bir çatışmaya aynı anda angaje olmayı kapsayan savunma doktrini aslında dinamik bir yapıda. Dolayısıyla geçmişteki tecrübe edilmiş tehditlerle birlikte tahayyül edilen risklere yönelik doktrin güncel tutulmalı. Soğuk Savaş yıllarında ABD Ordusu tarafından tasarlanan NATO doktrini geleceğin tehditlerine ne düzeyde cevap verebilir, tartışmalı bir husus. Bu nedenle doktrin üretme alanında Türkiye, NATO ile uyumlu ancak kendine özgün kavramlarını üretmeli.

Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada meydana gelen krizlere, devlet veya devlet dışı bölgesel aktörler yanında ABD, Rusya, Çin veya AB gibi küresel aktörlerin de taraf oluyor. Bu nedenle Türk savunma vizyonu ve doktrini sadece bölgesel tehditlere değil, küresel aktörlere de hitap etmeli. Nitekim Türkiye, bir çatışmaya taraf olduğu takdirde muhatap olacağı hibrit tehdit, daha önce Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi farklı bir nitelik arz ediyor. Terör örgütleriyle birlikte ABD veya Rusya gibi küresel aktörlerin simetrik veya asimetrik kabiliyetleri doğrudan kullanılabilir. O halde Türkiye’nin savunma vizyonuna askerî yetenekler yanında ekonomik, sosyal, dijital, psikolojik vb. kabiliyetleri de eklemek gerekir. Dolayısıyla Türkiye’nin savunması Millî Savunma Bakanlığı’ndan ibaret olmayıp tüm devlet aygıtını ve toplumu kapsamak zorunda.

Bu doğrultuda savunma vizyonu ve doktrininde önemli bir boyut, savunma sanayi ve teknolojileridir. Öncelikle savunma sanayii ve teknolojileri sadece silah ve mühimmat üretmek olarak algılanmamalı. Zira Türkiye’nin toplumsal uyumu, enerji güvenliği, tarımda kendine yeterliliği, sivil sanayiinden harp sanayisine dönüşümü gibi tüm sektörlerde “kapsamlı” bir savunma siyasasına yönelmeyi kapsıyor. Bu kapsamda ülkenin tüm kaynaklarını hemen hareketlendirebilecek ve tehdide anında mukabelede bulunabilecek bir seferberlik sistemi tesis edilebilmeli.

Her an çıkabilecek bir çatışmaya karşı harbe hazırlık seviyesinin en üst düzeyde tutulduğu seferberlik sisteminin özelliklerini ifade etmek zor değil. Seferberlik sisteminin maliyet etkin bir yapıda olması, ani ortaya çıkan tehditlere karşı ani reaksiyon verebilmesi, böylece sürprizlerle karşılaşmayı önlemesi ve insan kaynağıyla maddi kabiliyetleri en kısa sürede entegre edecek bir devamlılığı sağlaması gerekmekte. Sonuç olarak seferberlik sistemi, tahayyül edilen çatışma ortamına ve her cins tehdide karşı kapsamlı bir yapıda olmak durumunda. Türkiye de bu yönde adımlar atmak mecburiyetinde.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.