Türkiye’nin Hamas-İsrail Savaşı’na Yönelik Tutumu
Türkiye Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Araştırma Asistanı Nargiz GERAYOVA, “Türkiye’nin Hamas-İsrail Savaşı’na Yönelik Tutumu” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, Türkiye’nin, Avrupa ve Asya’nın, Doğu ve Batı’nın birleştiği coğrafyada yer aldığını açıkladı.
UHA / İnternational News Agency
Araştırma Asistanı Nargiz GERAYOVA, Balkanların, Akdenizin, Kafkasların, Karadenizin kucakladığı Türkiye, jeopolitik yerleşimi sebebiyle, dünyanın her tarafındaki savaşlarda söz sahibi olmak zorunda kaldığını dile getirdi.
GERAYOVA, Türkiye’nin bölgedeki siyasi, askeri ve jeopolitik gücünün, onu bölgesel ve ulusal konularda görüş bildirme konusunda sorumlu ve yükümlü kıldığını belirtti.
Türkiye’nin Müslüman çoğunluğa sahip laik bir cumhuriyet olduğuna vurgu yapan Nargiz GERAYOVA, “Bu cumhuriyet, Osmanlı gibi büyük ve güçlü bir imparatorluğun mirası ve aynı zamanda devamıdır. Tarihte yaşadığı olaylardan ders çıkarıp, sonuçlarını ülkesinin lehine çevirebilecek güç bir potansiyele sahip olan bu cumhuriyetin, Hamas-İsrail Savaşı’na da aynı şekilde yaklaşacağı düşünülmektedir. Çünkü ülke çıkarları en önemli önceliklerden biri” olduğunu ifade etti.
GERAYOVA, Dünyadaki büyük güçlerin siyasi, ekonomik ve askeri rekabetinin arttığına dikkat çekerek, bugün Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlarda yaşanan bu savaşların o gücün dünyaya getirdiği felaketler olduğunu söyledi.
Araştırma Asistanı Nargiz GERAYOVA, “Tarihsel zenginliği ve jeopolitik nüfuzu Türkiye’yi bölgenin önde gelen sesi haline getiriyor ve ister Orta Doğu, ister Kafkaslar, ister Balkanlarda yaşanan hareketlilik bu ülkeyi de doğrudan olmasa da etkiliyor” dedi.
Orta Doğu’da onlarca yıldır devam eden ve bugün en kötü anını yaşayan Hamas-İsrail Savaşı’nın, aslında diğer mağdurları kendi siyasi bataklığına sürüklemeye yönelik yapılan politik planların diğer yüzü olduğunu açıklayan Nargiz GERAYOVA, Ukrayna-Rusya Savaşı’nda, Ermenistan-Azerbaycan Savaşı’nda da aynı planların uygulanmaya çalışıldığının altını çizdi.
“Bugün Hamas-İsrail Savaşı da aynı sistematik ve görevlerle ilerliyor” diyen GERAYOVA, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin güçlü dış politikası bu konunun dışında kalmasına yardımcı oldu. Çünkü tarihe baktığımızda bir yanda Doğu ve Batı’nın birbirine düşmanlığı, diğer yanda ise hepsinin Türkiye’ye olan kin ve nefreti bir başka boyuttadır. Coğrafi konumu, dünya pazarındaki ana kara yollarına hakimiyeti, tarihten gelen medeni irsi ve diğer nüanslar Türkiye’yi bölgede çok “sevilen” bir ülke haline getirmiştir”.
Türkiye ile Rusya’nın bugünkü yakın ilişkilerinin yıllar içinde inşa edilen devletlerarası sevgi, işbirliği ve sadakatten kaynaklanmadığına dikkat çeken Nargiz GERAYOVA, “Tarihe çok kısaca bakacak olursak Osmanlı Devleti ile Rusya, coğrafi olarak yakın olmakla birlikte sıklıkla çıkar çatışmalarına girmişlerdir” dedi.
Bu dönemde Karadeniz bölgesi ve Kafkasların önemli kritik bölgeler olduğuna vurgu yapan Araştırma Asistanı Nargiz GERAYOVA, “Özellikle Osmanlı-Rus Savaşları iki imparatorluk arasında önemli uçurumları temsil ediyordu. Rusya ve Türkiye arasındaki tarihi anlaşmazlıklar sadece Kafkasya ile sınırlı kalmamış, Kırım ve Balkanlarda da devam etmiştir. Ama bugün aynı şeyi diyemiyoruz, Rusya son 5-6 yılda Türkiye’ye karşı siyasi çizgisini değiştirmek zorunda kalmıştır. Siyasi manevralar, karşılıklı ekonomik çıkar ve bölgesel güvenlik durumları sonucunda bugün Türkiye ve Rusya diğer güçlere karşı müttefik olmuşlardır. Rusya’nın Türkiye ile iş birliği, Rusya’nın siyasi ablukadan çıkması, ekonomisini güçlendirecek bir ülkenin yanında bölgedeki gücünü koruyabilmesi için çok önemli bir nüans” olduğunun altını çizdi.
“Aynı ittifak anlayışını ve siyasi birlik ittifak Filistin-İsrail sorununda da gördük” diyen Nargiz GERAYOVA, Türkiye’nin, İsrail ile yeni kurulan siyasi ilişkilerini koparmamak şartıyla bu savaşta Filistin’e destek vereceğini açıkladığını, Rusya’nın da Filistin’e verdiği desteğin aslında bölgedeki güçler arasında ittifak ve planlamaya dayalı bir anlaşma olduğunun söylenebileceğinin altını çizdi.
GERAYOVA, “Elbette Türkiye ve Rusya, İran ve ABD gibi savaşta söz sahibi olan ülkeler arasında yer almıyorlar ama bölgede tehdit oluşturabilecek konuların tahminiyle hazırlıklılar” dedi.
Aynı zamanda Gazze’de çok önemli gaz rezervlerinin de bulunduğunu ifade eden Nargiz GERAYOVA, şöyle devam etti:
“Bu kuşkusuzdur ki, eğer İsrail Gazze şehrini işgal ederse, bölgedeki önemli gaz rezervlerini hepsi İsrail’in eline geçecekdir. Batı’nın bu işte çıkarı, Rusya’dan asılı kaldığı gaz konusunda alternatif kaynaklar elde edebilmek ve kendine daha yakın ve daha sadık ekonomik taraflar bulmaktır.
Belirtildiği gibi Türkiye bu meselede Filistin’in haklarını savunuyor, destekliyor ama aynı zamanda İsraille de bağlantıları yeniden eski hale getirmemek için soğukkanlılığını koruyarak, çok profosyenel siyasi duruş sergiliyor”.
Gazeteci* Ataner YÜCE
***
Yazar hakkında
Nargiz GERAYOVA, 2003 Bakü doğumludur. Lisans eğitimine 2020 yılında başlayarak halen Ankara Üniversitesi Hukuk (İngilizce) Fakültesi ile birlikte aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi bölümünde eğitime devam etmektedir. 2023 yılı Mart-Haziran ayları arasında TÜRKSAM’da stajını tamamlamıştır. Araştırmacı ileri derecede Rusça ve İngilizce bilmektedir. Uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk, Batı siyaseti, Rusya, Kafkasya alanlarıyla ilgilenmektedir. 16 Ekim 2023 tarihi itibariyle TÜRKSAM’da Araştırmacı Asistan olarak çalışmalarını yürütmektedir.