ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
12:15 Bakan Yerlikaya: Yasa dışı bahisle ilgili 9 bin 780 tutuklama yaptık
12:07 Türkiye, yağışlı sistemin etkisine giriyor
11:57 ‘Yenidoğan çetesi’ davasında savunmalar sürüyor
09:57 ABD’ye iş ve yeni hayat hayaliyle gelen Türkler arasında kayıp vakaları dikkat çekiyor
06:48 Erdoğan: “Trump’ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, adımlar atmasını bekliyoruz”
06:23 AB’nin 5 büyük üyesinden Ukrayna’ya destek: “ABD yardımı azaltırsa mali ve askeri yardıma hazırız”
00:47 Kongo’nun İstanbul Fahri Konsolosu İlyas Keskin
00:32 Suriye: “İsrail’in Palmira kentine düzenlediği saldırıda 36 kişi öldü”
00:26 Yunanistan’da hayat pahalılığını protesto için işçiler 24 saatlik genel greve gitti, halk sokağa indi
00:15 ABD Temsilcisi Hochstein Hizbullah’la ateşkes sağlamak üzere İsrail’e gidiyor
00:13 ABD Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık yeni askeri yardım açıkladı
12:46 Nizip Ticaret Odası, Gaziantep Oda/Borsaları ortak meclis ve istişare toplantısına katıldı
12:02 Nizip TOBB Ortaokulu ile eğitimde yeni bir adım atıyor
11:44 TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan Nizip Ticaret Odası’na ziyaret 
11:25 Sosyal medya platformları karşılıklı küfür ve hakaret arenası olmamalıdır
09:29 Ukrayna ilk kez Rusya topraklarına ABD’nin verdiği uzun menzilli füzeler fırlattı
09:27 Zeynep Sönmez: ‘Kupayı kaldırırken yaptıklarımın mutluluğu kadar vazgeçtiklerimin duygusallığını da yaşıyorum’
08:09 Rusya’daki Kuzey Kore askerleriyle ilgili neler biliniyor?
07:16 Türkiye, AB’nin Ege ve Kıbrıs haritalarına neden tepki gösterdi?
06:59 Birleşmiş Milletler’in (BM) Gıda İsraf Endeksi Raporu’na göre, dünyada her yıl 1,05 milyar ton gıda israf ediliyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye ve Türk Dünyası

Türkiye ve Türk Dünyası
A+
A-

1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte coğrafya, dil ve kültür açısından birbirinden uzaklaşmaya başlayan Türk dünyası için her alanda yeni fırsatlar sundu. Bunu doğru değerlendirme çabaları bağımsızlığın ilk gününden itibaren her alanda başlamış ve her geçen gün ivme kazanmaya devam ediyor.

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan  Özçubukçu

Mehmet Gökhan Özçubukçu, Uluslararası İlişkiler Uzmanı

1991 yılından sonra Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti olmuş ve Türkiye ilk büyükelçiliklerini açmıştır. Daha sonra bu ülkelerde TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü gibi devlet kurumları açıldı ve şu anda Maarif Vakfı’nın açılması için yoğun çaba harcıyor. Bunların dışında TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve İslam Konferansı Teşkilatı vb. gibi birçok iş birliği platformunda Türkistan coğrafyasındaki Türk devletleriyle ortak çalışmalarını sürdürüyor.

Sovyetler döneminde Türkiye’nin Türk dünyası ile ilişkileri son derece sınırlı kalmıştı. Türkiye, soydaşları olan ülkelerin durumu ile başka bir ülkenin içişlerine karışmama ve dış politikada denge prensipleri nedeniyle müdahale edememişti. Bir yanda Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuş, diğer yanda ise, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan bağımsızlıklarını kazandı. 20. yüzyılın son çeyreğinde bu olumlu gelişmeler sonucunda Türk Dünyası makus kaderinin üstesinden gelmişti.

Son 30 yıldır Türk Cumhuriyetlerine yönelik dış politikasında iniş çıkışlar yaşayan Türkiye, ikili ilişkilerini ve uluslararası kuruluşlardaki konumunu güçlendirerek bölgenin önemli jeopolitik oyuncularından biri olmayı başardı. Aslında Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında doksanlı yıllarda ve hatta 2000’li yılların başındaki ‘‘sınırlı kültürel ilişkilerin’’ bugün ‘‘Türk Birliği’’ ve ‘‘Türk Devletleri Teşkilatı’’na dönüşmesinin çok da uzun bir geçmişi yoktur. Türkiye, gösterdiği çaba ve çabalar sonucunda kısa sürede Türkistan ve Kafkaslarda Rusya ve Çin ile rekabet edebilecek bir güç haline geldi.

Türk Devri: Türk Devletleri Teşkilatı

1992 yılında Ural-Altay dil ailesinden gelen ve birbirleriyle ortak bir dile sahip olan Türkiye, Güney Kafkasya’da Azerbaycan, Türkistan’da Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın kültürel birliği sağlamak ve ekonomik ve siyasal sorunları çözmek amacıyla bir araya gelmesiyle Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Zirveleri süreci başlatıldı. Bu süreç 2009 yılında Türk Konseyi’ne dönüşerek örgütsel bütünleşmenin temelleri atıldı. Ancak söz konusu devletler arasındaki ilişkilerde beklenti sadece ortak dil veya tarihsel veya kültürel bütünleşme değil, aynı zamanda ortak siyasal ve ekonomik bir platform olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada tam bir örgütsel bütünleşme ancak 2021 yılında Türk Devletleri Teşkilatı ile sağlanabildi. Bu örgütsel bütünleşmeye giden süreci etkileyen en önemli gelişme ise İkinci Karabağ Savaşı olmuştu. Bu savaşın Azerbaycan lehine sonuçlanması Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte Türkiye’nin bütünleşmesine doğru büyük bir adımın da kapısını açtı.

Son yıllarda BRICS, Şangay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) ve TDT gibi uluslararası merkezlerin isimleri sıklıkla gündemde yer buluyor. Uluslararası alanda yeni arayışlar sonucunda bu örgütler Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’nın hegemonyasına alternatif olarak popülerlik kazanıyor. Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, Aden Körfezi’nde ticari gemilere yönelik saldırılar ve ticaret koridorları arasındaki rekabet de bu yönde hızlanıyor.

Devletlerin siyasal amaçlarına ulaşmak için oluşturdukları örgütler uluslararası alanda önemli rol oynamaktadır. Devletler, Avrupa Birliği, Avrasya Ekonomik Birliği, Şanghay İş Birliği Örgütü gibi çok sayıda örgüt aracılığıyla çıkarlarını yüksek seviyeye çıkarmaya çalışıyor. Günümüzde bölgesel ve uluslararası gelişmeler özellikle Rusya-Ukrayna savaşı Türk Devletleri Teşkilatı gibi bir kurumun önemini daha da arttı. Türk Devletleri Teşkilatı, Avrasya coğrafyasında etkinliği artan stratejik bir birlik haline geldi. Uluslararası sistemin sürekli değişen yapısı içinde bölgesel entegrasyon adına örgütlerin artışı ve girişimlerinin önemi konuşuluyor. Türk Devletleri Teşkilatı da bölgesel bir örgüt olarak Türk Dünyası için çok önemli bir oluşum olarak yer alıyor.

Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası ortaya çıkan enerji ve gıda sorununda devletlerin tek başına mücadele etmesini imkânsız kıldı. Türk Devletleri Teşkilatı karşılıklı iş birliğini geliştirmeyi amaçlayan, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın tam üye, Türkmenistan, Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin ise gözlemci üye olduğu uluslararası bir örgüt olarak her ülkenin stratejik avantajları olan bir yapı.

Türkiye’nin Bölgesel Güç Olma Adımları

Türkiye, kendisini her zaman bölgesel bir güç merkezi olarak tanımlıyor. Asya, Avrupa ve bir dereceye kadar Afrika kıtalarının kavşağında bulunan ülke, Kafkaslar aracılığıyla Hazar Denizi, Türkistan ve Avrasya’ya, diğer yandan Balkanlar ve Akdeniz aracılığıyla Batı, Orta ve Doğu Avrupa’ya kadar etkin şekilde politikalarını inşa etmeye çalışıyor. Burada belirtilen birçok bölgede varlığını sürdürmesi, Türkiye’yi sadece bölgesel değil, aynı zamanda bölgeler arası bir merkez haline getiriyor.

Bugün gelinen noktada, Türkiye aktif dış politika siyaseti 2000 yılından sonra Türkistan devletleriyle birlikte kurduğu ve her aşamasında belirleyici rol üstlendiği Türk dünyasında birlik fikri, uluslararası sistemde etkinliğini artıran en önemli kurumsal yapılardan biri haline geldi. Türkiye’nin Türk devletleriyle ilişkileri, Türk Devletleri Teşkilatı gibi bir kuruluşun kurulmasıyla sistematik olarak yeni sonuçlar ortaya koydu. Türkiye’nin teşkilatın kurulmasındaki öncülüğü, uluslararası ilişkilerdeki gücünün belirginleşmesine neden oldu. Küreselleşmeyle birlikte uluslararası sistemin yapısında ortaya çıkan değişim ve dönüşüm, Türkiye’ye bölgesel bir aktör olarak yeni alanlar açtı. Bu alanlardan biri olan teşkilatın, mevcut yapısıyla kuruluşunda ve gelişiminde oynadığı öncü rol ile Türkiye’ye dış politikasında sistemik bir güç sağladı.

Türkiye’nin Türk dünyasındaki devletler ile karşılıklı ilişkilerinde her iki aktör için karşılıklı kazanımlar yer alıyor. Enerji ve kültür alanlarındaki iş birliği Türkiye için avantajlar yaratırken, bölge ülkeleri için bölgenin uluslararası toplumla bütünleşmesini hızlandırdığını görüyoruz. Yine Türkiye için Türk dünyası, küresel düzeyde Çin, Rusya ve ABD gibi bölgede çok sayıda siyasi, jeopolitik ve ekonomik aktörün bulunduğu bu alanda demokratik temellere dayalı yeni bir yapının oluşmasına ve karşılıklı saygı çerçevesinde bir denge yaratılmasına katkı sağlıyor. Bu durum Türkiye’nin uluslararası sistemdeki yerini ve gücünü artırma etkisine sahip oluyor.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana dış politikasında karşılıklı çıkar ve iş birliği temelinde dengeli ve çok yönlü bir şekilde varlığını güçlendirmeye çalışan bir devlet oldu. Bu bağlamda Türkiye, aktör düzeyinde tüm bölgesel ve küresel alanlarda dinamik bir dış politika izliyor. Türkiye, 1991’den sonra Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan yeni sistemsel düzende ilk olarak Türkistan coğrafyasında başlayan değişimlerde de öncü rol oynadı. Bölgenin Türkiye için tarihi, kültürel, ekonomik, politik ve jeopolitik önemi bu rolün ortaya çıkmasının en önemli nedenleri oldu.

Türkiye’nin Türk dünyası coğrafyasındaki dış politikası, 1991 ortalarına kadar ilk aşamada daha aktif ve zaman zaman duygusal iken, dönemin ortalarından sonra daha rasyonel ve stratejik bir hal alarak günümüze değin geldi. Bu durum, 2000 yılından sonra bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerin belirlenen çerçevede yürütülmesinin yanı sıra uluslararası iş birliği ve entegrasyon oluşumlarını da beraberinde getirdi. Bu oluşum, 1991 yılından sonra Türkiye’nin öncülüğünde başlayan Türk dünyası zirvelerinin 2009 yılında Türk Devletleri Teşkilatı olarak somutlaşmasıyla ortaya çıktı. Türkiye, Türk devletleriyle ikili ilişkilerini çok uluslu bir örgüt olan teşkilata dönüştürmede öncü rol oynamış ve uluslararası sistemde bir aktör olarak gücünü her geçen gün arttırmaya devam ediyor.

***

Yazar hakkında

Lisans eğitimini Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimde tamamlayan Özçubukçu, yüksek lisans eğitimini Ardahan Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalına ‘‘Molla Nasreddin Dergisine Göre Azerbaycan’da Milliyetçilik’’ başlıklı tezini vererek tamamlamıştır. Bakü Devlet Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında doktora eğitimine devam etmektedir. Özçubukçu çeşitli kurum, kuruluş ve gazetelerde uzman olarak yer almaktadır. Azerbaycan, Güney Kafkasya, Rusya, Türk Dünyası Araştırmaları ve Avrasya çalışmaları alanlarıyla ilgilenmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.